ORTADOĞU’YU YAŞANILMAZ KILAN ÖRGÜTLERİ VE GRUPLARI BİLMEK-TANIMAK
Bu örgütler yaşam güçlerini, küresel efendilerin ve bölgedeki piyonlarının çıkara özdeş yanlış politikalardan alıyorlar. Biri, birini destekleyince, diğeri de ötekini destekliyor ve kaos yaratılıyor..
Birine terör örgütü derken, diğerini beslersen, o örgüt sonunda senin gözünü oyar..
Irak ve Şam İslam Devleti(IŞİD): Irak Savaşı'nın yoğun olarak yaşandığı dönemlerde, Irak'ın Anbar, Nineve, Diyala, Babil, Kerkük ve Selahaddin illerinde çok büyük etkinlik gösterdi. Bakuba'yı başkent ilan etti. Halen devam eden Suriye İç Savaşı'nda Suriye'nin Humus, Rakka ve Halep bölgelerinde varlık gösteren eli kanlı İslami Terör Örgütü..
Az bir güçle çok korku salmak için kafa kesen ve bu yöntemi; kendinden olmayanı kafir kabul etmek olan; 'Tekfiri Selefilik'ten geliyormuş.. IŞİD'i eski Kaideciler, Baasçılar ve bazı Sünni aşiretlerin koalisyonundan doğmuş bir örgüt olarak tanımlanabilirmiş. Kaide'nin küresel ağını, Baas'ın stratejik aklını ve aşiretlerin sosyal tabanını kullanıyormuş.
Bunları bırakın; IŞİD’in kanlı yüzünü yumuşatmak için DAEŞ-DEAŞ (IŞİD’in Arapçadaki kısaltması) diyenler de var. Ağırlıklı olarak Irak ve Suriye'de etkinlik gösteren, bu bölgede hilafet devleti kurmak amacıyla güvenlik güçlerine ve sivillere karşı eylemler yapan yasadışı silahlı örgüt ve hiçbir ülke tarafından tanınmayan Selefi cihatçı devlet (Selefi’nin anlamı; Önde olan-İlk Müslümanlar anlamındadır.
Örnek; Yaşça ve faziletçe önde olan babalarınız ve dedeleriniz sizin selefinizdir. 2004’te El Kaide’ye bağlılığını ilan eden örgüt, 2014 yılında kendi özgür bağımsız örgüt olmayı benimsedi.
[[ İslam'ın ilk yüzyılındaki 'Hariciler' gibi, dini kaynakları çok katı, bağnaz ve vahşi yorumlayan bir akım diyenler de var; IŞİD'in dini referans çerçevesi oldukça karmaşık ama basitçe Selefi-devrimci-radikal örgütlerden biri olarak kabul edilebilir ..İslam'ın şirk ve batıl inançlardan temizlenerek kendi kaynaklarına dönmesini savunan Abdullah İbn Abdulvehhab'ın düşüncesinden beslenen Selefilik'ten çok fazla yararlandığı için kendisine Selefi Cihatçi Devlet tanımı getirmiştir..]]
diyenler de..
ÖSO (Özgür Suriye Ordusu): Suriye Arap Cumhuriyeti'ni ve Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı devirmek için, Arap devletlerinin bazıları,Türkiye, İsrail ve ABD tarafından desteklenen ve var olan rejimi yıkmak isteyen, askerler ve paralı savaşçılar tarafından, 29 Temmuz 2011 tarihinde Riyad el-Esad liderliğinde kurulmuştur. Siyasi kanadı Suriye Ulusal Konseyi'dir ve ona bağlıdır..Üyelerinin büyük bir çoğunluğunu, Beşşar Esad'e bağlı Suriye Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılan asker ve subaylar oluşturmakta. ÖSO büyük bir çatı örgütü. İçinde onlarca grup var.
“Fırat Kalkanı”na katılan gruplar: “Şam Kolordusu, Şam Cephesi, Nureddin Zengi Hareketi, Mücahitler Ordusu, Cebel Dağı Şahinleri Tugayı, Sultan Murad Tümeni ve Hamza Tugayları.”..Diğer gruplar; Kuzey Bölgesi Tümeni, Orta Bölge Tümeni, Zafer Ordusu, İzzet Ordusu, Birinci Alay, 13. Tümen, Birinci Sahil Tümeni, İkinci Sahil Tümeni ve Kurtuluş Ordusu. Toplam sayıları 70 bine yakın. TSK ile Fırat Kalkanı’na katılanların sayısı 2000 bin civarında. Ana üs Katar’da. ÖSO’yu Türkiye, ABD, Katar ve Suudi Arabistan destekleniyor. ABD biliyorsunuz ikili stand duruşuyla YPG, PYD ve SDG ( Suriye Demokratik Güçleri-2015)’ni de destekliyor.
İşte bu noktada kafa karışıyor. Asıl kafa karıştıran olgu, Türkiyen’in Ahmet Davutoğlu tarafından kurdutulan ÖSO’nun radikal İslamicı terör örgütleriyle yakınlıklarının olması. Örneğin; radikalıkta IŞİD ile örtüşen; Halep civarında Esad rejimine karşı savaşan Ahrar el Şam ve ana karargahı Şam’da olan Ceyş’ül İslam (İslam Ordusu). ABD bunları terör örgütü olarak görmüyor. IŞİD ve Nusra’dan (yeni adı “Fetih el Şam”) ayrı tutuyor. En önemlisi; bu iki grubu Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın desteklediği söylentileri. Dahası; ÖSO’nun Ahrar el Şam ve Ceyş ül İslam’la ittifak yapması ve Fırat Kalkanı’na bu iki grupun destek verdiği söylentileri..
- “Fırat Kalkanı” Azez-Cerablus arasında güvenli bir hat oluşturmasına karşın; TSK destekli Peki ÖSO’nun, IŞİD kontrolündeki el-Bab şehri ile PYD kontrolündeki Menbiç şehrinin ve aradaki bölgenin kurtarılmasını istemesi”, hatta Rakka’ya da yönelmek istemeleri ve bu süreçte, ABD’den hiçbir yardım alınmaması neyin belirtisi sizce?
- Soruları çoğaltabiliriz; “Fırat Kalkanı bahanesiyle, amaç Suriye rejimini, dahası Esat’ı mı devirmek?
- R.T.Erdoğan’ın tüm suni İslam kesimine hakim olup, Ortadoğu’da etkin bir İslam Ordusu mu kurmak; kararlı, acımasız bir radikal yapıda bir ordu..?
- 2. Cephe açıldı, IŞİD ile sıcak temas yok, neden acaba?
- IŞİD geri mi çekiliyor, yoksa yavaş-yavaş ÖSO-TSK içinde mas edilerek, bütünleşiliyor ve de Suriye teslim mı alınıyor?
ÖSO’nun en güçlü olduğu alanlar da ülkenin güneyi, daha kuzeyde Lazkiye, Hama gibi şehirler ve Halep’in kuzeyi olduğunu dikkate alırsak, Akdeniz’e ve Şama koridor mu oluşturuluyor..”
PYD (Partiya Yekîtiya Demokrat/Demokratik Birlik Partisi): 2003 yılında Kürtler tarafından Suriye'nin kuzeyinde kurulmuş bir siyasi partidir .Günümüzde hala faaliyet göstermektedir. Lideri Salih Müslim'dir. Askeri kolu yaklaşık 65,000 kişiden oluşan Halk Koruma Birlikleri'dir (YPG)
YPG (Halk Koruma Birlikleri (Yekîneyên Parastina Gel/2004): veya Halk Savunma Birlikleri, Suriye'de kurulan ve faaliyet gösteren, Kürt Yüksek Komitesine bağlı silahlı örgüt. Suriye'nin kuzeyindeki bazı bölgeleri kontrol etmektedir. Kadın Koruma Birlikleri (Yekîneyên Parastina Jin-YPJ)’dır.
PKK (Kürdistan İşçi Partisi- Partiya Karkerên Kurdistanê): PKK’nın örgütsel geçmişi; 3 Mayıs 1971'de Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) düzleminde yaşam bulan; Marksist bir yapı, Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği (ADYÖD-1974) ile başlamaktadır. PKK; 1974 yılında Abdullah Öcalan tarafından kurulmuştur. Kürdistan İşçi Partisi (Kürtçe: Partiya Karkerên Kurdistanê-PKK, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede devlet kurmayı amaçlayan, Sivillere karşı stratejik ve sansasyonel eylem yapan yasadışı bölücü silahlı örgüt.
KADEK (Kongreya Azadî û Demokrasiya Kurdistanê): Türkçe: Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi) ve Kongra-Gel (Halk Kongresi) isimlerini de kullanmıştır. PKK; Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, NATO ve bölgedeki Türkiye, Suriye, Irak, İran gibi birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan ve İsviçre PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmemişlerdir.
SDG ( Suriye Demokratik Güçleri-2015): Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenlerden oluşan IŞİD'e karşı mücadele için oluşturulmuş ortak bir operasyon gücüdür.
Taliban (Arapça öğrenciler): Çoğunluğu Afganistan'ın en kalabalık etnik grubu, Peştunlardan oluşan Sünni İslamcı grup. Temel amacı Afganistan yönetimini ele geçirmektir. Birçok ülkeye göre, Afganistan’ın en tehlikeli terör örgütü konumundadır(Her ne kadar Afgan örgütü ise de Ortadoğu’da savaşmaktadır). Taliban, Sovyet-Afgan Savaşı'nın ardından Rusların 1989'da geri çekilmesinden sonra Afganistan'daki merkezi hükümetlerin zayıflıklarından yararlanarak iktidara gelmiş ve ülkenin büyük bölümünü kontrolü altında tutmuştur. Temellerini Pakistan'daki medreselerde eğitim görmüş, savaştan kaçan Peştun mülteciler oluşturur. Kelime anlamı İslam öğrencileri olan Taliban, şeriat okullarından ve mülteci kampından toplanan askerlerden oluşur. 1994 yılında ilk kez kendisini göstermiş, 1996'da Afganistan'ın hükümet merkezi Kabil'in kontrolünü eline geçirmiştir. O tarihten sonra ülkenin kuzeyinde konuşlanmış olan Kuzey İttifakıyla iç savaşa girişmiştir. İktidarı sırasında Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerinden yardım almış, Afganistan'ın yaklaşık % 90'ini denetimi altında tutmuştur. 11 Eylül 2001 Saldırıları'ndan sonra ABD'nin saldırılardan sorumlu tuttuğu Usame bin Ladin'i koruduğu gerekçesiyle başlatılan operasyon sonucunda 2001 Kasım'ında iktidardan uzaklaştırıldı. 2004 yılında Taliban yeniden organize olarak ABD ve Müttefiklerine karşı direnişe geçti. 2009 yılında isyan kuvvetlenerek gerilla savaşına döndü. IŞİD ile savaşması ve bunlara karşı özel kuvvetler oluştırması ilginç.
El – Kaide(Arapça; Kuruluş- 1988): Küresel çapta faaliyet gösteren İslamcı silahlı örgüt. Kökenleri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal ettiği döneme dayanan örgüt..Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, NATO, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar ile birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlamaktadır. Günümüzde, Usame Bin Ladin'in 2 yardımcısından biri olan Eymen el-Zevahiri liderliği sürdürmektedir. Eymen el-Zevahiri, yayınladığı ses kaydında Taliban terör örgütünün yeni lideri Molla Muhammed Mansur'a bağlılığını açıklamıştır. El Kaide Yemen'de birçok yeri ele geçirmiş durumdadır.
El-Nusra Cephesi (Arapça, Nusret Cephesi ya da uzun adıyla Şam Halkına Destek Cephesi): Suriye'de Beşşar Esed rejimi karşısında savaşan ve rejimi devirerek bölgede bir İslam devleti kurmayı hedefleyen, İslamcı cihatçı örgüt. Amerika Birleşik Devletleri ve birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlanmıştır. Nisan 2013'te El-Kaide'ye bağlılığını açıkladı. El Nusra Cephesi, Sünni İslam yanlısı İslamcı mücahit bir silahlı grup olarak biliniyor. Suriye'deki en büyük silahlı gruplardan biri olan El Nusra'nın Kökü ABD’nin Irak işgaline kadar uzanıyor.
Selefi orijinli El Nusra Cephesi, Suriye’de Eylül 2011’de faaliyete geçse de Irak El Kaidesi sıfatıyla bu ülkedeki varlığı 2003’e dayanıyor. Babası Hafız Esad gibi Beşşar Esad de terör örgütlerini el altından destekleme politikasını izledi. Esad, ilk eylem yıllarında Irak’ta ABD’ye karşı savaşan Irak El Kaidesi’nin önde gelen destekçilerindendi. Suriye’de konuşlanmalarına, buradan adam devşirip maddi destek sağlamalarına ses çıkarmadı.
Örgütün ilk bir yılda 2-3 bin kişilik eylemci sayısı, özellikle kırsal alandaki hükümet birimleri ile askerî üslere düzenlediği etkili operasyonların ardından hızla arttı. Bugün 5-6 bin eğitimli savaşçının yanında, binlerce sempatizan timleri bulunuyor.
Yöneticilerle üst düzey komutanların ağırlığını yabancılar oluşturuyor. İstihbarat birimi çok güçlü. Suriye hükümeti ile ordusuna sızdığı düşünülüyor. Örgütün ana gövdesini Irak ve Ürdünlüler oluştursa da El Nusra’nın tabanında Kuzey Afrika ve Körfez ülkeleri ile Afganistan, Pakistan, Çeçenistan gibi gerilimli coğrafyalardan gelen radikal savaşçılar bulunuyor.
El Nusra, Suriye muhalefetinin yüzde 2-3 gibi çok küçük bir kısmını oluştursa da kendine özgü, etkili saldırılarla öne çıktı. Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplar daha çok cephe savaşını tercih ederken, El Nusra kırsalı ani kitle saldırılarıyla, şehirleri de intihar saldırıları ve bombalı araçlarla vuruyor.
Esad’in medya organları ile çalışanlarını, rejimin önde gelenlerini hedef alan planlı suikastlar imajını güçlendiriyor. Komutan ve eylemcilerinin cephe savaşı tecrübeleri olması, El Kaide ve üçüncü ülkeler üzerinden elde ettikleri ağır silahlar, grubun etkisini artırıyor.
Bugüne kadar sadece bir-iki toplu infaz görüntüsü ile dört-beş liderlik mesajı yayımladı. Culani’nin o mesajlarından biri 9 Nisan’da El Kaide’nin internet sitesinde yayımlandı. Sesli mesajında, El Kaide lideri Ayman El Zevahiri’ye bağlılık yemini ediyordu. Culani ayrıca El Nusra’nın Irak El Kaidesi’nden lojistik destek ve eğitim desteği aldığını kabul ediyor. Zevahiri, kendi internet sitesinde aylar önce yayımladığı mesajında, militanlarına Suriye’de bir İslam Devleti kurmaları çağrısında bulunmuştu... Bir dönem IŞİD ile karşı karşıya gelseler de iki örgüt arasında Mayıs 2014'te ateşkes ilan edildi. El Nusra şu an IŞİD'in destek kolu olarak eylemlerini sürdürüyor. Suriye'de faaliyet gösteren en agresif örgüt olarak nitelendiriliyor.
Suriye'nin kuzeyinde faaliyet gösteren El-Nusra'ya ait militanların, ülkede yaşanan iç savaş döneminde yüzlerce sivili öldürdükleri belirtiliyor.
lk dönemlerde 5-6 bin eylemcisiyle 100 binlik muhalif cephedeki varlığı pek önemsenmeyen El Nusra, son dönemde elde ettiği ağır silahlarla düzenlediği kanlı eylemlerin ardından gündeme taşındı. Nisan ayında El Kaide bağını kabul etmesiyle dikkatleri üzerine çekti. ABD’nin ‘terör listesi’ne eklediği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘kara liste’ye aldığı örgüt, Avustralya ve İngiltere tarafından da terör örgütü olarak kabul ediliyor.
El-Aksa Şehitleri Tugayları: El-Aksa Şehitleri Tugayları, Filistinli El Fetih örgütünün silahlı kanadıdır. İkinci intifada sırasında doğan örgüt Batı Şeria ve Gazze'de İsrail'e karşı birçok saldırı düzenlemiş ve 2003 yılında yapılan ateşkesi tanımamıştır. El-Aksa Şehitleri Tugayları lideri olmakla suçlanan Mervan Barguti, İsrail tarafından 2002 yılında yakalanarak tutuklanmıştır. Örgüt, Amerika Birleşik Devletleri'nin terör örgütleri listesine girmiştir.
Başlangıçta Laik ve milliyetçi düşüncelerle ortaya çıkan, ancak daha çok El Aksa intifadasında gerçekleştirdiği intihar eylemleri ile adını duyuran El Aksa Şehitleri Tugayı, Yaser Arafat’ın ölene kadar başkanlığını yürüttüğü, FKÖ’nün temel fraksiyonu olan ve Filistin mücadelesinde öncü görevini yürüten El Fetih örgütü ile ilişkilendirilmektedir. Aynı zamanda El Fetih’in ve Arafat’ın da suçlanması demek olan bu iddialar hiçbir tarafça yalanlanmamış, aksine İsrail hükümeti tarafından kamuoyuna açıklanan bir çok belge ile de desteklenmiştir.
El-Fetih’in askeri kanadı el-Aksa Şehitleri Tugayları, Hizbullah’la ilişki kurma kararı aldıklarını açıkladı.
El-Fetih’in askeri kanadı el-Aksa Şehitleri Tugayları, Hizbullah’la ilişki kurma kararı aldıklarını açıkladı.
Haber ajanslarına yazılı bir açıklama gönderen el-Aksa Şehitleri Tugayları, Filistin Özerk Yönetimi Lideri Mahmud Abbas’a bir mektup gönderdiklerini ve Hizbullah’la ilişki kurulması yönünde aldıkları kararı kendisine bildirerek Filistin halkının bu karardan duyduğu memnuniyeti ifade ettiklerini açıkladı.
Hamas (14 aralık 1987 de "harakat-al mukavemetül al-islamiyye" veya islami direniş hareketi): Filistin Ulusal Yönetimi'nde seçimle belirlenmiş Filistin Parlamentosunda çoğunluğu elinde tutan Filistinli paramiliter örgüt ve siyasi parti. ilk kurucusu şeyh Ahmet İsmail Hasan Yasin’in 1992 de yakalanması ve polise verdiği bilgilerle, ilk kez hamasa dair bilgiye ulaşılır.
Hamas, Filistinli Müslümanlar için, Filistin'in kontrolünü İsrail'den almak adına kutsal bir savaş vermenin dini bir görev olduğunu söylemektedir. Bu tespit Hamas’ı, 1988'de İsrail'in var olma hakkını tanıyan Filistin Kurtuluş Örgütü ile dahi çatışma noktasına getirmiştir.
Arafat’ın FKO’na karsi, Filistin halkının kutsal mücadelesi intifadayı bölmek üzere bizzat İsrail tarafından desteklenmiş, Arafat’ın İsrail tarafından etkisizleştirilmesi (arkadan vurulmasi) ve uluslararası toplumdan hiçbir çözüme yönelik tavır gelmemesi nedeniyle, Filistin halkının, intihar eylemlerine yönelmesiyle, son tercihi olagelmiş örgüt (intihar saldırıları ve anti semitizm'in dünya çapında güçlenmesi, Siyonistlerin isine gelmekte ve işgal ve katliamlar hızlanmaktadır)
Örgütün kuruluş amacı 1948 öncesi İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni kapsayan topraklarda yeniden Filistin İslam devletini kurmak. ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre örgüt yurt dışında yaşayan Filistinliler, İran hükümeti ve Arap ülkelerinden gelen yardımlarla finanse edilmektedir.
6 Mayıs 2005 tarihinde yapılan Filistin genel seçimlerinde El Fetih oyların yüzde 56'sını, Hamas ise yüzde 33'ünü aldı. Fetih 84 yerden 45'ini kazandı. Hamas 23 yerde seçimi kazandı. Bunlar arasında üç büyük şehir de vardı: Kalkilya, Refah ve Beyt Lahiya. 15 yerde bağımsızlar ya da diğer gruplar kazandı. Avrupalı gözlemcilerin 'adil ve demokratik' olarak nitelendirdiği seçimde 400 bin Filistinli oy kullandı.
İzzeddin el-Kassam Tugayları: İzzeddin el Kassam Tugayları, Hamas'ın silahlı koludur. Hamas'ın silahlı kanadına bu ismin verilmesinin nedeni, İzzeddin El Kassam'ın Filistin'in bağımsız ve İslâmi bir ülke olması için fikren harekete geçen ve ardından da bu mücadelesini silahlı direnişe çeviren ilk eylemci olmasıdır.İsrail tarafından tespit edilmeyi zorlaştırmak için dağınık ve hücresel bir yapıdadır. Herkes herkesi tanımaz. Buna bölüm sorumluları da dahildir.
İntifada gibi toplu eylemlerde bölüm sorumluları, kendilerine bağlı savaşçıları harekete geçirir. Savaşçılarının bazıları Lübnan'ın güneyinde Hizbullah tarafından eğitilmiştir. İsrail tarafından tespit edilmeyi zorlaştırmak için dağınık ve hücresel bir yapıdadır. Herkes herkesi tanımaz. Buna bölüm sorumluları da dahildir. İntifada gibi toplu eylemlerde bölüm sorumluları, kendilerine bağlı savaşçıları harekete geçirir. Savaşçılarının bazıları Lübnan'ın güneyinde Hizbullah tarafından eğitilmiştir.
Örgüt, 1979-1980 yıllarında Diyarbakır'daki Vahdet kitapçısındaki toplantılarla oluşmaya başladı. Abdulvahap Ekinci'nin sahip olduğu bu kitapçıdaki toplantılar, Fidan Güngör ve Hüseyin Velioğlu tarafından düzenlenmekteydi. 1981 yılında Fidan Güngör, Menzil kitapçısını kurarken, 1982 yılında Hüseyin Velioğlu ise İlim kitapçısını kurdu.
1979' da kurulan örgüt, 1987'ye kadar bu kitapçılarda toplanarak faaliyetlerini sürdürdü.1987'de Hüseyin Velioğlu İlim kitapçısını Batman'a taşıdığında, liderlik ve militan faaliyetler üzerindeki farklı fikirler sonucu örgüt, iki kola ayrıldı. Velioğlu'nun liderliğindeki İlim kolu, hemen silahlı faaliyetlere başlama kanaatindeydi. Anlaşmazlıklar, iki grup arasında geçen kanlı çatışmalarla sonuçlandı.
Örgüt, Batman dışında en çok Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde etkiliydi, ayrıca uzun bir süre boyunca Yolaç köyünü merkez üssü olarak kullanmıştır.[14]
Müslüman Kardeşler Cemiyeti (Arapça: Jam’iyat al-Ikḫwān al-Muslimūn): Sıklıkla, İhvânü'l-Müslimîn olarak bilinir. Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslâmî hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. Mısır'da 1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından Pan-islamist, dini, siyasi amaçlarla toplumsal hareket vasıtasıyla kurulmuştur.
Mısır'da 1938'den sonra siyasi nitelik kazanmaya başladı. 1940'ların sonunda Mısır'daki monarşi ve iktidardaki Vafd Partisi'ne karşı tehdit oluşturuyordu. 1952'deki Hür Subaylar Darbesi'nden sonra tüm partiler ile beraber kapatıldı (Ocak 1954). Bu sefer yeraltına çekilen Müslüman Kardeşler, öğrenciler arasında huzursuzluk çıkardığı gerekçesiyle tekrar kapatıldı.
1954'te Cemal Abdülnasır'a yönelik suikast girişiminden sonra, altı lideri vatana ihanet suçundan idam edildi ve hareket şiddet yoluyla bastırıldı. El-Ezher Üniversitesi, özel camiler, hayır kuruluşları ve vakıfların devlet tarafından kontrol altına alınmasıyla Müslüman Kardeşler çözülmeye başladı.1980'lerden itibaren tekrar canlanma dönemine giren Müslüman Kardeşler Örgütü'nün şiddet yanlısı uzantıları Muhammed Hüsnü Mübarek yönetimince sert önlemlerle bastırıldıysa da, sivil kurumları giderek daha etkin olmaya başladı.
En son siyasi olarak yasaklanmış olmasına rağmen bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kazandı. Zamanla Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde değişik adlarla etkinliğini gösterdi. Müslüman Kardeşler'in Suriye'nin Hama kentinde Şubat 1982'de giriştiği ayaklanmanın Hafız Esed yönetimince bastırılması sırasında binlerce kişi öldürüldü. Günümüzde aynı adla Ürdün'de yasal durumdadır. Onun dışında Cezayir'de ve bazı ülkelerdeki farklı isimlerdeki kolları iktidara kadar yükselmişlerdir.
2010 yılında Tunus, 2011 yılında da Mısır ve Ürdün'de düzenlenen protesto gösterilerinde önemli rol oynamıştır.
Boko Haram (Batılı eğitim haram): Boko ya da Buku kelimesi İngilizce book kelimesinden türetilmiş.. Boko Haram, 2002 yılında Nijerya'nın Borno eyaletinde Muhammed Yusuf tarafından kurulan şeriat yanlısı radikal İslamcı yasadışı silahlı örgüt. Örgüt, özellikle şeriat hükümlerinin geçerli olduğu Nijerya'nın kuzey kesiminde daha etkili konumdadır.
Boko Haram örgütü binlerce insanı öldürme, kent ve kiliseleri yakma, göçlere sebep olma, genç kızları dini gerekçelerle kaçırıp satma gibi pek çok illegal eylemle gündeme gelmektedir. Boko Haram, 2002 yılında tüm Nijerya'ya şeriat getirilmesi amacıyla kuruldu.
Örgüt, ilk askeri tesisini 2004 yılında Nijer sınırına yakın bir bölgede kurdu. Nijerya'daki İslami Hareket liderlerinden biri olan İbrahim Zakzaki, Boko Haram'ın Taliban ve El-Kaide ile ilişki içerisinde olan bir örgüt olduğunu ifade etmiştir
Türkiye'de IŞİD'e sempati duyanların oranının yüzde 8 olduğu söyleniyor. Yani yaklaşık 7 milyon sempatizan var..
Durum bu iken; IŞİD Fransa'ya hangi gözle bakıyorsa, Türkiye'ye de aynı gözle bakıyor. Nitekim Paris saldırısından önce IŞİD'in Diyarbakır, Suruç, Ankara saldırıları, sonrasında da İstanbul Atatürk Havaalanı ve Cizre oldu. Bu saldırılar bize IŞİD'in Türkiye toplumunu kendisine düşman olarak gördüğünü gösteriyor..
Şevket ÇorbacıoğluTeknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder