KILIÇDAROĞLU’NA SUİKAST VE YÜKSELEN DEĞERİN DURDURULMASI
Günaydın; cennet vatanımıza, Cumhuriyete, demokrasiye ve çocuklarımızın geleceğine duyarlı arkadaşlarım.
Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP’ye kurulan hain pusu ile ilgili yazımı bilerek geciktirdim. Çünkü; bu beklenen olay karşısında kimsenin şok yaşamadığı, aksine suikast sonrası işletilecek süreçte, suikastın şoklanacağını, yani hızlı soğutma odalarında dondurulacağını ve unutturulacağını düşündüm.
Düşünmede de haklıyım, nitekim olay hızlı bir şekilde dondurularak bilgi aktivitesi tamamen durduruldu ve olay rafa kaldırıldı. Birilerine göre kaldırılmalıydı, nedeni Kemal Kılıçdaroğlu’nun duruşu, tepkisi fazlasıyla onu gündemde tutuyor ve karizmasını, siyasi rantını fazlasıyla besliyordu. Yani Kılıçdaroğlu bu becerisiz aptal suikast yüzünden yükselen değer moduna girmişti. Kısacası, toplumsal dikkat ve refleks Kılıçdaroğlu’na yönelmişti ve engellenmeliydi..
Durduruldu; Önce kadın Polisimize türban takılarak.. Ardından; Adli yıl açılışının; tartışmalı Aksaray’da yapılması ve ‘Yasama, Yürütme ve Yargı adlarındaki’ kuvvetler ayrılığının, topluca “Kuvvet sensin, bizim kuvvetimizin ne önemi var. Allah sana daha da güç kuvvet versin.” dercesine ayağa kalkıp selam durması.. Bu konular, ayrı-ayrı işlenecektir. Biz suikastımız gelelim.. Doya doya değerlendiremediğimiz suikasta..
Ergun Babahan’ı Karanlığın Gülen yüzüne yakın durduğu, cemaat gazetesinde yazdığı için sevmem; bundan sonra da seveceğimi zannetmiyorum. Gerçi; görüşleri zaman-zaman demokrasi ve özgür düşünceyi çağrıştırsa da ‘sınırsız ve kuralsız demokrası avcısı olarak düşüncelerini farklı düzlemlere konsolide ettiği için’ ısınamadığım kimlik.
Bu nedenle, E.Babahan’ın yazdıkları ve söyledikleri hiçbir zaman beni düşündürmemiştir, fakat, Kılıçdaroğlu’na, doğrusu konvoyuna Artvin’de (Şavşat-Ardanuç arası 25 Ağustos 2016) yapılan saldırı sonrası attığı Twit beni düşündürmedi değil: “Cemaatle başladı, Kürtlere döndü, sonra sıra CHP'lilere gelecek. Şöyle düşünün: Bu saldırı herhangi bir AKP'li bakana veya yüksek bürokrata yapılamazdı”.. Lütfen siz de düşünün..
Suikast sonrası; beni bir başka düşündüren ve de öfke ile harmanlanmış güldüşüne iten; suikastın sahibinin hemen PKK olduğu açıklaması. Doğrudur; Pentagon’un bir ara yayınladığı harita’da, Büyük Kurdistan’a yer verilmiş ve Rize ve Artvin’de denize iniş yer almıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın eş başkanı olduğunu dillendirdiği BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)nin bütünü, BOH (Büyük Ortadoğu Haritası)’tan projesinin eylemsel işareti de olabilir.
Ama, unutmayın; Türkiye’de 8 milyon sempatizanının olduğu söylenen ve birilerinin beslediği IŞİD’in binlerce uyuyan hücrelere sahip olduğunu. Özellikle, Erzurum sınırdaşı Artvin ve çevresinde..
Sanki bazı kurgular önceden yapılıyor. Doğrusu senaryoları önceden yazılıyor; deprem olacak, kasetler yayınlanacak ve toplumun kanaat önderlerine suikast yapılacak şeklinde. Sonrasında da yaşama geçiriliyor. Ardından da “Bakın dediğimiz çıktı” diyerek konuyu kendilerinden ve de FETÖ yapılanmasından işlevlerinden soyutluyorlar, sözde..
Örneğin; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından FETÖ’nün 14 Ağustos planlarını anlattı. Gökçek, 14 Ağustos’ta yapılabilecek iki ihtimal bulunduğunu ve bunlardan birincisinin yeni montaj kaset ve ses kayıtları olduğunu, ikincisinin de bu tarihte ABD desteğiyle Marmara’da büyük bir deprem planlandığını ve de suikastlar…
Demem o ki; bunlar sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan suikasttan çok, suikast sonrası Kılıçdaroğlu’nun yürekli duruşundan rahatsız oldular (hatırlayın yumurta saldırısındaki Melih Gökçek duruşunu), söyleminden rahatsız oldular, toplumsal barıştaki karizmalaşan etkisinden rahatsız oldular, oldular da oldular..
Halkı bundan uzak tutmalı onları başka şeylerle aldatarak oyalamalı idi, oyaladılar işte..
Fetullah aldattı-kandırdı, Abdullah aldattı-kandırdı, Ahmet D aldattı-kandırdı... Bu kadar kandırılan Sen nasıl oluyor da hala bu milleti kandırabiliyorsun??!!
Sen mi çok uyanıksın, yoksa onlar mı Aziz Nesin'in %60'ı... Diyorum ki; “Sayın Cumhurbaşkanı, anladık sen FETÖ’cü değilsin, aldatılanlardansın. (Aldatıldık diyenler artar ise Azizi Nesin teorisi doğrulanmış olacak), senden ricam Böylesi potansiyel ve hareket halindeki FETÖ'cüleri temizlemez, bu çizgide kendini sorgulatmaz, inine gireceğiz derken evime girer ve bir taşla iki kuş vurayım dersen ve de demokrasiyi amaçlarının aracı olarak görmeye devam edersen, fazla devam edemezsin!! Demem o ki benimle uzlaşmalısın, onunla değil..
Beni ciddiye almalısın, onu değil... İlle de Kılıçdaroğlu’nun ulusal uzlaşı ve barış elini, küçük oyunlarla ötelememelisin..
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder