19 Temmuz 2021
Beşeri Münasebetler ve İnsanın İnsana dokunması
90'lar güzel yıllardı. Komşular akrabalar birbirine gelip gider, çocuklar sokaklarda oynarlardı. İnsanların yüzleri güler birbirlerine daha bir sevinçle bakarlardı.
İnternette, görsel ve yazılı yayınlarda 90'ların anlatıldığı bir çok yayın görebilirsiniz. Yukarıdaki iki satır bunlardan bir tanesi ki daha 90'ları anlatan binlerce güzel hikaye vardır.
İnsanlar birbirine soruyor; Nasıl oldu da toplum bu hale geldi?
İnanılası gibi değil fakat insanlar bu sorunun cevabını merak ediyor. Bu toplum nasıl bu hale geldi? Yıl olarak çok belirsiz olmamakla birlikte 2000'li yılların başından itibaren insanlar arasındaki bu kopuş başladı.
Kopuşa neden olan bir çok etmen var. Bu etmenleri saymaktan ziyade daha çerçeveleyen bir tanım yapmak yerinde olacaktır.
Birçok kişiye göre 90'lar Türkiye'de yaşanan en güzel yıllardı. Nasıl oldu da bu güzel yılların üzerine bir karabulut gibi çöktü birşeyler? Bu yazımda bu konu üzerinde duracağım.
Gündemlerin efendisinin bazı zamanlarda söylediği sözler bizleri sıksa da bir bakıma doğruluk payı vardır veya yine toplumsal hassasiyetleri siyasetin aracı haline getirebilir.
Konu bu olmamakla birlikte kısa bir açıklama ile geçmek isterim. Siyasilerin yönetim adına millete yaptıkları birçok numaralar olabilir.
Milletin ise alacağı tedbirlerin tamamını Mustafa Kemal Atatürk Gençliğe hitabesinde yazmıştır. Ne zaman siyasilerin millete numara çektiklerini, hassasiyetleri üzerinden siyaset yaptıklarını görsem onun ifadeleri gelir aklıma. Bana ne yapmam gerektiğini söyler... Türk istiklal ve Cumhuriyetine kast edildiğinde ne yapılması gerektiğini söyler.
Denilmektedir ki; Milletimizin huzur ve sükunetini bozamayacaklar, toplumsal birliğimizi bozamayacaklar vd. Dikkat ederseniz sürekli uzaklara bir gönderme var. İşte bu yazımda nerelere gönderme yapıldığını anlatmaya çalışacağım. Sürekli bir uzaklara gönderme olduğunu hissedebilirsiniz. Havaya gibi konuşur fakat bildiğiniz haber, uzaklara gönderilmektedir.
İstihbarat açısından kullandığı kaynaklar ile devlet daha geniş imkanlara sahiptir. Bu nedenle devletlerle olan ilişkilerini kontrol altında tutmakta, yapılan her türlü saldırıları daha net görmektedir. Bu yazımda ne iktidar ne de karşı tarafta durmak niyetim değildir. Tarafsız kalarak milletin sükunetinin nasıl bozulmaya çalışıldığını anlatmaya çalışacağım. Öte taraftan kargaşadan yararlananlar, beslenenler, kaostan beslenenler olduğu gibi sükunetten beslenenler de olacaktır. Bunları bahane ederek insanlara saldırmanın bir anlamı olmayacaktır.
Uzaklara neden bir gönderme olduğunun üzerinden geçeceğiz.
Avrupa ülkelerinde ve dünyada internetin gelişmesiyle her geçen gün dünya yeni bir şekil alıyor. Hergün farklı yöntemler, fikirler geliştiriliyor. Kullanılan yöntemler ise birbirinden farklı.
Konuya daha girememekle birlikte nasıl gireceğimi düşünüyorum. Esas işlemem gereken konu toplumsal birlik ve beraberliğin sarsılmasına farklı bir açıdan bakmaktır. Ana akımı belirleyen siyaset kurumudur. Bir çok kişi onun türküsünü söyler ki bu yazımda olayı daha farklı bir açıdan değerlendireceğim.
Konuya nasıl gireceğimi bilmemekle ve çeşitli açıklamalarını, tanımlamalarını, konularını bilmemekle birlikte yapılan ve hatta kimsenin bilmediği bir konudan bahsedeceğim.
Büyü olaylarda nasıl etkilidir?
Büyü konusu insanlık tarihi kadar eski bir konudur. Dua ve büyü insanın Allah ile olan bağlantısını nasıl sağlayacağı yönündeki bir tercihtir.
Kimisi yöntem olarak duayı seçerken bir diğeri büyü yöntemlerini seçmektedir. Dua ile büyü Allah'a ulaşmakta aynı kanaldan beslenir. Dua rahmettir. İşte bu yazımda değinmek istediğim toplumsal birlik ve beraberlik adına bozulmak istenen birliğin büyüyle nasıl yapıldığını anlatmaya çalışmaktır.
Dua ve büyü açısından sonuç önemlidir. İkisinde de yapılmak istenen amaç hedefe ulaşmışsa iş gerçekleşmiş demektir ister dua olsun ister büyü.
İşte büyünün en etkin kullanıldığı alanlardan bir tanesi de toplumsal alandır. İş nereden başlamaktadır bunu açıklayacağım. Her alanda olduğu gibi bu alanda da işin bir başlangıcı vardır. Büyü işinde ise işin başlangıç noktası faldır.
Büyü, sihir gibi etkileme yöntemlerini kullananlar öncelikle yapmak istedikleri konuya odaklanmaktadır. İşte bu yazımda işaret etmek istediğim konu yarı kesimin sevmediği Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerine kulak vermektir.
Burada ne söylediğini yazmayacağım internette bir çok kayıtları bulunmaktadır. Burada amacım asla iktidar propagandası yapmadan bir konuyu açıklamaktır.
Yukarıda bahsettiğim sürekli bir uzaklara gönderme işinin ne olduğunu açayım. Yerelde fal ulusalda büyü... (Burayı açacağım)
Dünyanın çeşitli yerlerinde inanç dışı yöntemler kullanılmaktadır. Allah'a olan inanç bir kerteriz noktasıdır. Allah'a inanç olduğunda ne yapıldığı, Allah'a inanç olmadığında ne yapıldığı önemli bir tespit konusudur.
İşte Allah'a inanç olmadığında veya olsa dahi nasıl yollara başvurulduğunu anlatmaya çalışacağım.
Dünyada Avrupa, Amerika, Hindistan olmak üzere çeşitli yerlerde büyü yapılmaktadır. Bu büyülerin neler olduğunu nasıl olduğunu bilmemekle birlikte yaptıranlar yapanların nasıl yaptığını görebilmektedir. Yapan yaptığı işi yaptırana anlatmaktadır ki çünkü parasını almaktadır. Bu yöntemlerle insanlar arasındaki temas koparılıyor.
İşte burada yine insanların yumuşak karınları olana hassas olunan konular, noktalar üzerinden ticaret geliri elde edilmesine geliyoruz.
Bir kimse bir arkadaşına, tanıdığına, akrabasına birşey yapmak istiyor ve bunu büyü yoluyla, parasını vererek yapmaya çalışıyor. Düşünebiliyor musunuz? İnsan insana nasıl bir kötülük yapıyor? Çok iyi hatırlıyorum. İnsan akrabasına böyle bir kötülük yapar mı diyorlardı.
Büyü işlerinin başlangıç noktası nedir?
Buraya kadar bir özetten sonra işlerin başlangıç noktasından bahsedeceğim.
Ulusal ve yerel olduğundan bahsettim. Büyü işleri uluslararası alanda bildiğiniz bir sektör. Özellikle Avrupa'da bu işler uzmanlık alanı. Uçan mı dersin kaçan mı dersin. Kendini başka bir yere taşıyan mı dersin yaptıkları işlerin haddi hesabı yok!
Bu işler medya yoluyla yaygınlaştırılmaya çalışılıyor ki o bizim konumuz değil. Harry Potter yazıp geçelim.
Bu işlerin dünyada nasıl yapıldığını açıkladıktan sonra Türkiye'de nasıl bir oyunun kurgulandığını anlatmaya çalışacağım. Televizyonlarda bazen belirli kişilerin saçma sapan uzaklara gönderme yapan konuşmalarını dinlersiniz ve hiçbirşey anlamazsınız. Onlar aslına bakarsanız sözcülerdir. Başkalarının kendilerinden söylenmesini, tartışılmasını istediği konuları ortaya atarlar. Gündemi meşgul ederler falan.
İşte o konuşmalarda satır aralarında (bu deyim Nagehan'a ait) işaretler vardır. Yine tarafsız olarak bu işaretlere değineceğiz.
Türkiye'de kurgulanmak istenen oyun nedir?
Fetullah Gülen terör örgütünün ülkemizde yıllardır yaptığı çalışmalar biliniyor, kitaplar yazılıyor, anlatılıyor. İşin enteresan tarafı herkes yapılanları anlatıyor fakat ne yapılması gerektiğini kimse söyleyemiyor. Çünkü adamlar tüm kollardan saldırarak bir haçlı saldırısı yapıyorlar. Bu adamların yaptıkları saldırıları en iyi anlatan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylememiz gerekir. Sezarın hakkı sezara...
Tekrarla belirtmek isterim ki bir iktidar yanlısı değilim ki özgür düşünebilmek için yansız olmak zorundayım.
Fetullah Gülen terör örgütü diyorum ki aslında bu şahsın ne olduğunu açıklayacağım.
Dünyada sihir ve büyücülük işlerinden bahsetmiştim. Bu işler dünyada zirvede...
Hatırlarsanız yıllar önce "Dinlerarası çatışmayı engellemek amacıyla dinlerarası diyalog" şeklinde bir çalışma başlattılar. İşte O yıllar Fetullahçı örgütün büyü ve sihirde uluslararasına açıldığı veya zaten yıllardır bu işlerin içinde olduğunu resmiyete döktüğü bir çalışmadır. Aslında konu hiç din falan değildir. Bu araç olarak kullanılarak büyü işlerinin geliştirilmesi ve kendi yandaşlarından seçilmişlere öğretilmesidir. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu ki o iş başarıya ulaşmadı aşamalarını yazayım;
- "Dinlerarası çatışmayı engellemek amacıyla dinlerarası diyalog" (Uzunluğundan tırışka olduğu anlaşılıyor)
- "Dinlerarası diyalog"
- "Diyalog, diyalog"
- "Diyalog"
- "Tıssss"
Fetullah Gülen ve ekibini 2000'li yıllardan beri takip ederim. Gazetesini, sızıntı dergisini okumuşluğum dahi vardır ki keşke okumasaydım. Bende bir kaç kitabı vardı onları da çöpe attım.
Ben bu yapılanmanın aslında tırışkadan olduğunu yukarıdaki çalışmaları ellerinde patlayınca anladım. O yıllarda esasında ne yaptıklarını bilmesem de Avrupa ile olan diyaloglarının aslında hiç dinle falan ilgisinin olmadığını şimdilerde anlıyorum. Aslına bakarsanız 2010'lu yıllarda anladım dünya ile bağlantılarını farklı boyutlara taşıdıklarını.
Fetullah Gülenin konuşmalarını falan dinlerdim. Sürekli boyut, farklı boyut bilmem ne gibi sözler söyler işte bu boyut olaylarının ne olduğunu yazacağım. Hatta hatırlayanlar olacaktır. Bunların radyosu Burç Fm vardı. Orada 5. boyut diye bir program vardı.
Aslında bu programlarda ne yapıldığını anlatmaya çalışacağım. Bunların yayın organlarının 15 Temmuz ile patlamazdan önce internet sitelerinde bu yayınlarının kopyaları vardı.
Gelelim boyut olaylarına. Bu yayınlarda bazı ayetlerden bahsedilmekteydi. Bu ayetler üzerine açıklamalar yapılmaktaydı. İşte bu yayınların tamamında kur'anın bir büyü aracı olarak kullanılması anlatılıyordu. Normal bir dinleyici ayet anlatıldığı için normal dinlemekteydi fakat konu aslında hiç de duyulduğu gibi değildi.
Denilebilir ki radyo üzerinden bir büyü mü yapıldı inanın hayır diyemem.
Yerelde büyü işleri nasıl yapılıyor?
Bir ülkede çok zenginler olabileceği gibi çok fakir insanlar da olabilir. İş esas zengin kimselerdedir. Bu insanlar hayatları boyunca çalışmış didinmiş bir servet edinmeye çalışmış, fabrika kurmuş, batmış, çıkmış, sonra yeniden yükselmiş vs.
Şimdi bu Fetullahçı Terör örgütünün kur'an üzerinden nasıl bir numara çevirdiğini anlatacağım. Hedefte zengin kişiler vardır bu sabitimiz.
Aslında Fetullah Gülen bir din adamı falan değildir. Bildiğin büyücüdür. Diyeceksiniz ki nasıl? Kendine bir örgüt kuruyor ve örgüt elemanları temin ediyor. Bunlara iş, aş, para servet vaad ediyor. İlk sermayesini kimselere çaktırmadan yaptığı büyülerden elde ediyor. Dış bağlantısı nasıl derseniz işte yabancı ülkedeki büyücülerle irtibata geçiyor.
Fetullah Gülen bu büyü işlerini ne üzerinden yapıyor?
Yabancı ülkelerde türlü çeşitli büyü yöntemleri olmakla beraber Fetullah Gülen ise kur'anı bir büyü aracı olarak kullanıyor. Kur'an bir büyü aracı olarak kullanılabilir mi?
Evet kullanılabilir. Kur'anda Allah'ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satanlar şeklinde anlatılan kişiler işte büyücülerdir. Bu iş kur'anda lanetlenmiştir. Bu adamların başlarına gelende aynen bu oldu. Fakat dış desteği olması nedeniyle adamlar ayakta kaldı.
Bizim devletimiz ne yaptı derseniz ayakta uyudu ve bu adamlar Türkiye sayesinde yükseldi. Türkiye devletinin omuzlarına basarak yükseldi.
Zenginlerden ve mallarından bahsetmiştim. Bu örgüt ilk aşamada devlet içinde polis, asker, yargıda yapılandı ve iş ikinci aşamaya geçti.
Bir çok film ve dizilerde izleyeceğiniz üzere zenginlerin mallarına çeşitli yöntemlerle çökme konuları anlatılır. İşte o konuların tamamında Fetullah Gülen terör örgütünün yaptığı çalışmalar anlatılmaktadır. Bilgilendirme, propaganda diyebilirsiniz.
Ezel dizisi ve diğer diziler güzel örneklerdir.
Kur'anda bir insanı, bir toplumu kullanıldığında bildiğin yok edecek ayetler vardır. İşte Fetullah Gülenin yaptığı iş budur. Ayetlere tersine mühendislik uygulamaktadır.
Bunun usul ve yöntemleri vardır. Takip edenler Fetullahın usul ve yöntem lafını ne kadar çok kullandığını bilir. Bu insanların içinde değildim fakat uzaktan ne yaptıklarını takip ederdim.
Yaptığı iş tam bir uzmanlık alanıdır. Allah'ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satanlar...
Ayetleri, nuzül sebeplerini, konusu geçen şahısları takip ederek örnek olaylar çıkarmakta ve örnek olayları yaşayan insanlar üzerinde Allah'ın ayetlerini silah gibi kullanma işini yapmaktadırlar. Böylece zengin kişilerin mallarına, paralarına artık neleri varsa çökmekte ve işi devlet organları ile özellikle yargı ile sonuca ulaştırmaktadır.
Bu konular ise Türkiye'deki dinamik güçler tarafından fark edilmiştir. Ne yaptıkları izlenmiştir. Bu olaylar, konular bir çok kitapta yazılmaktadır.
Fetullahçı yapıyı ilk kim yazdı?
Fetullahçı terör örgütünün yapısını ilk olarak Hanefi Avcı'nın 600 sayfa yazdığı Haliçte yaşayan simonlar kitabından ilk çıktığı zaman okudum.
Bu kitap ilk çıktığı zaman pdf ile internette ücretsiz dağıtıldı. İşte o zaman indirip bilgisayar üzerinden okumuştum.
Fetullahçı yapının aslında büyünün dışında devletin içinde nasıl bir yapılanma kurduğunu anlatıyordu. Hanefi Avcı ise hiç bu büyü işlerine değinmiyordu. Diğer başka faaliyetler diye geçiştiriyor kitabında aslında o da biliyor büyü yaptıklarını ki bunu açıklayacak kanıtlayacak elimde yeterli bilgi ve belge yok fakat bulgular var diyor. İşte Hanefi Avcının konuşmalarında bahsettiği bu bulgular büyü ile ilgili konular...
Bu işleri, bu kadar kapsamlı bir şekilde nasıl yaptılar, nasıl bu kadar gizli kalmayı başardılar sorusunun cevabı ise büyüdür.
Hanefi Avcı bunların ilk açık verdikleri yerleri, konuları anlatmaktadır. Bu konular biraz polislerin uzmanlık alanı olduğu için oralarını tam bilmiyorum.
Benim bu yazımda anlatmaya çalıştığım konu bütün etkilerden arınarak Fetullahçı yapının aslında bir büyü organizasyonu olduğunu açıklamaya çalışmaktır.
Fetullahçı yapı gücünü nereden almaktadır?
Bunların elindeki güç aslına bakarsanız Fetullah Gülen'in yaptığı çalışmalardan gelmektedir. Kur'an ayetlerine tersine mühendislik yapmakta ve örnek olaylar çıkarmaktadır. Bu olayların içinde olan zengin kişilerin mallarına çökmek, adamların bütün olayı bu. Yargıyı da aynı şekilde ele geçirmişler. Bu işleri kendi elemanlarına yaptırdılar. Bu elemanlar olan olağanüstü gelişmeleri görünce bunda bir hikmet vardır şeklinde karşıladılar.
Bu işlerde Kur'an'ın suçu nedir?
İşte burada ise bu işleri bu şekilde yani doğru bir şekilde okuyanlar Kur'anı ve islamı suçlamakta ateizm, deizm gibi saçma inançların peşine takılmaktadır.
Kumpas dedikleri olayların tamamının kaynağı, temeli burasıdır. Dikkat ederseniz basında sürekli bu konular anahtar kavramlarla anlatılmakta fakat avamın, halkın anlamayacağı şekilde medyada konuşulmaktaydı.
Sonradan dediler ki artık herkes herşeyi zaten biliyor bizde açık açık konuşalım dediler ve Fetullah Gülen'in bütün kirli çamaşırları ortaya döküldü.
Yoksa bir yapılanmanın Hanefi Avcının dediği gibi bu kadar büyümesi palazlanması mümkün değil. Elimde ispatı olmayan bulgular var demektedir. İşte bu bulgu büyüdür.
Elbette ki bu 3-5 günlük bir çalışma değildir. 70'li yıllarda İzmir'de faaliyete başlamış vs. Fetullah'ın yaptığı iş aslında büyücülük olmasının yanı sıra işe temelden başlamamış. Orada stratejik bir hamle yapmış ve tepeden başlamış.
Büyücüler ilk işe başladıklarında ufaktan falcılık, büyücülük ile başlarlar.
Şimdi gelelim işin falcılık boyutuna.
Falcılık nedir nerelerde başlar?
Falcılık işi özellikle kadınların merak saldığı fala inanma falsız kalma mottosuyla yani falım sakızla başlar. Fal insanların hayatına falım sakızla girdi.
İşte ne olduysa yukarıda anlattığım falım sakızların reklamlarda oynamaya başlamasıyla olmaya başladı. Ne kadar basit değil mi? İşte bu basitliği anlatarak yeni bir ufuk açılmasını sağlamaya çalışacağım.
Merak tacirliği nedir?
İnsanlar kendileri hakkında birşeyleri merak ettikleri için öğrenmek isterler. Bunun için başlangıçta fal, falcı gibi kişilere giderler. Bunların bir de aracıları vardır. İşte insanların yumuşak karınları burasıdır. Bilmedikleri şeyleri merak veya geleceği, gaybı bilme isteği... Zurnanın deliğinin zırt dediği yer işte burasıdır.
Bu kişiler bu merakları üzerine falcıya giderler. 100-200 peşin bayılırlar. istediklerini sorarlar ve öğrenirler. Doğru yanlış orasını bilemem.
Sonra bayıldıkları paranın etkisiyle falcı kendilerine bu olumsuzlukları giderebilmek için büyü yapabileceklerini söyler ve kurbanın aklına girer. Kurban önceden bayıldığı paranın etkisiyle büyü yaptırmaya karar verir.
Sevmediği kişiye büyü yaptırır. İşte Bu yazımın ana fikri budur.
Büyü işleri ile doğal insan münasebetleri bir cehenneme çevrilmektedir.
Bir şehirden ve Türkiye'nin farklı şehirlerinde belirli yıllardan bahsetmek isterim.
90'lı yılların sonrasında 95 yıllarında olması lazım.
Bu büyü işlerini yaptıranlar yaptıkları işin etkisini görüyorlar ve bir korkuya kapılıyorlar, acaba bana da biri büyü yapmış mıdır gibi bir evhama kapılıyorlar ve bu dedikodu toplumun içinde yayılıyor.
Alın işte Türkiye'de insanlara ne oldu sorusunun cevabı burada yatmaktadır. 90'lı yıllardan bahsettim. O yıllar komşular birbirine girer çıkar. Akrabalar birbirine gider gelir, hoşbeş muhabbet o ortamları artık televizyon reklamlarında görüyorsunuz. O yılları yaşayanlar olarak güzelliklerini biz biliyoruz.
O zamanlardan bu zamana toplumun yaşadığı heyelanı şimdi daha net görebiliyoruz. Artık hepimiz çok kısa bir zamanda dijital varlıklara dönüştük ve dönüşmeye devam ediyoruz. Önce mallardan, paradan, bizden, zamandan diye devam edecek...
Büyü 95'li yıllarda ülkenin gündemine bomba gibi düştü. İnsanların birbiri ile olan irtibatları kesildi. İnsanlar bir biriyle borç para alışverişi yaparlardı. Buna karz-ı hasen denir. Nasıl ki büyü ile insanlar arası temas kesildi, bankalar ve bankacılık sistemi ile insanlar arası para alışverişi kesildi.
Küresel hegemonyanın yaptığı işler burada kendini göstermektedir. Bu yapılar devletleri, toplumları, insanları istedikleri şekilde büyü yolları ile şekillendiriyorlar. Bunun karşısında bir güç durabilmelidir.
Bu konular anlatılıyor fakat nasıl engellenebileceği konusunda hiç kimsenin bir fikri yoktur.
Para bir faiz aracı olarak kullanılabilir mi? Atıl para, meta para nedir?
İnsanlar paranın zaman değerini öğrendi, yani paranın bir meta olarak kullanılabileceğini öğrendi. Para insan için ticaretinde kullanmıyorsa yani atılsa meta değeri taşımaz.
O para atıl kapasitedir. Üretim hattından çekilmiş bir paradır. Eğer bir para üretimde kullanılıyorsa o para bir metadır ve faize konu olabilir. Meta olmayan bir para faize konu olamaz. Yani atıl bir paradan faiz geliri elde edilemez.
Atıl para karz-ı hasen olarak kullanılabilir. Fazladan üretimde kullanılmayan bir para vardır ve bu para ihtiyacı olana faizsiz olarak geri alınmak suretiyle borç olarak verilebilir. Eğer bir para meta ise ondan faiz almak zorunluluktur. Bunun dışında ise vazgeçmek ise yine karz-ı hasen olacaktır.
Para ile ilgili böyle bir kısa açıklama yaptık. İnsanın insanla, insanın para alışverişi ile birbiri arasında temasın nasıl kesildiğini anlatmaya çalıştım.
İnsanların bu konulara bakış açısı nedir?
Bu yazımda Fetullah Gülenin büyü, sihir yöntemleri ile Kur'an ayetlerini kullanarak nasıl bir örgüt yapısı kurduğunu anlatmaya çalıştım. Türkiye'de yaşayan Türk insanına ve Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan Türklere nasıl bir kötülük yapıldığını anlatmaya çalıştım. İnsanların üzerinden silindir gibi geçtiler.
Bu asalak insanların ülkemizi yıkmak isteyen dış güçler tarafından nasıl kullanıldığını anlatmaya çalıştım. Bu konular siyasiler tarafından anlatılmaya çalışılsa da arka planda dönen bu olaylardır. Bilmeyenler ise dıj güjler deyip duruyor. Aslında nasıl bir dış güçle karşı karşıya olunduğunu kimse bilmiyor.
Bir Covid süreci başladı. İşte Covid süreci 70-80-90'lar boyunca sihir büyü üzerinden yapılan planlı eylemlerin son vuruşudur. Amaç insanlar arası teması kesmek. İnsanın insana dokunmasını engellemek...
Bunun birden fazla nedeni olabilir. Dünya nüfusunu düşürmek vs. nedenleri olabilir. Bana daha çok dünyada küresel bir hegemonya kurulma isteği olduğu fikri daha yatkın geliyor.
Biliyorsunuz ki admin bir gelişme olduğu anda dakikasında televizyonlara çıkar açıklama yapardı. Covid çıktıktan sonra bir hafta boyunca admin kayıptı. Admin kayıp diye internette espiriler yapıldı. Sonra çıktı dedi ki;
"Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır."
Kur'an üzerinden Fetullah Gülenin yaptıklarını anlatmaya çalıştım. Dünyanın çeşitli yerlerinde büyü işlerini yapanların olduğundan bahsettim ki onların nasıl faaliyetlerle uğraştıklarını ise hiç bilmiyorum. Bilmenizi isterim ki; bu rahmet ile vahşet arasındaki bir savaştır. Tarih boyunca değişmemiştir şimdi de değişmeyecektir.
Umarım bu yazı okuyanların aklında yeni fikirlerin oluşmasına katkı sağlamıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder