Galatasaray Hagi ile Schuster'i kurtardı. Dahası; Hagi kendini ve Galatasaray’ı feda ederek Schuster ve BJK’yi kurtardı Beni ilgilendiren iki maç canlı yayında.
Samsunspor-Orduspor maçı ve Galatasaray-Beşiktaş maçı. Eğer ikisi de galip gelirse sevincim katlanacak, aksi taktirde… Birinci devreyi, Cenk İşler’in golüyle Samsunspor 1-0 yengi ile, Gutti’nin golüyle de Galatasaray 1-0 yenilgiyle kapadı. Bir takımı top sevmeyince sevmiyor.
Yüzde 1000’lik gollük şutun gol olmayışı bunun kanıtı. Kimi mi sevmiyor top, Galatasaray’ı; eğer maç böyle sonuçlanırsa Galatasaray seyircisi de, birilerini sevmekten vazgeçecek. Gerçekten, Galatasaray bu maçı da kaybeder ise; Hagi efsanesi Galatasaray’da büyük darbe alır.
Galatasaray mı? Galatasaray zaten almış alacağı kadar suyu batmak üzere. Bu haftaki maçlara geçmeden; geçen haftaki Galatasaray-Kayserispor maçında, Galatasaray’ın % bin iki penaltısının verilmediğini belirtmek isterim. Çünkü o maçla ilgili yazımı “Üç büyüklerin, hatta Trabzon’un bile canı yanacak, çünkü bir zamanlar onların oynadığı saha oyunlarını, onların dışındakiler oynamaya başladı. Bu nedenle futbolun lezzeti bozulmak üzere… Bozuldu da” şeklinde tamamlamıştım.
Demem o ki; dün onlar için çalınamayan düdükler, bugün bunlar için, yani; doların yeşilini, İslam’ın yeşili ile harmanlayıp yeşil sahalara inenlere çalınamıyor. Bir başka söylemle; dün onlar aleyhine ‘düüüüt’lenen penaltı düdükleri, bugün üç büyükler aleyhine dütleniyor. En doğrusu; dün gerçekten penaltılar üç büyüklerin lehine verilmiyordu, bugün bunların lehine verilmiyor (Bu cümleler ligimizin yeni karmaşası gibi karmaşık oldu ama yine de oldu).
Üstelik bu Galatasaray maçında alabildiğine yoğunlaşmaya başladı. Ve olan oldu; Hagi, Galatasaray’ı ve kendini feda ederek, Schuster’i ve Kartal’ı kurtardı. Samsun inişli çıkışlı bir performans sergiliyor idi düne dek; şimdi bu özelliğini bırakır oldu ve gerçek performans sergilediğini söylemek isterken. Samsunspor ilk yarıda iyi oynadı; Orduspor’da fena değildi, fakat golü atan Samsunspor olduğu için ibre ondan yana.
Bu yıl Samsunspor’dan çok umutluyum; kesin evine dönecek, eğer kendi sahasındaki savrukluğu bırakırsa. İkinci yarı Ordu daha iyi idi; bulduğu bir gol ile, maç 1-1 bitti. Samsunspor kesin ilk altıya girer, ama evine döner konusunda bir şey diyemem. Eğer bu sene evine dönemez ise, önümüzdeki yıllarda işi çok zor, çünkü bu yıl en iyi kadrosunu kurdu. Tek olumsuz yanı, Cenk İşler’in bencilliği, yani her topa koşması; bu da takımın oyununun olumsuz etkiliyor.
Gerçekten bu sene Galatasaray’ın, hakem, Adnan Sezgin, çalıştırıcı ve futbolcu konusunda çok şansız. İşi zor değil, çünkü zorluk bir olguyu aşmanın engeli ve aşma olasılığıdır. Galatasaray’ın işi zorun ötesi bir şey. Galatasaray yine de bu zorun ötesi durumuyla, futbolun evrensel özelliklerini, güzelliklerini yansıtabiliyor. BJK maçının ilk yarısında ve Kayseri, FB maçları bunun göstergesi.
Trabzon, Ankaragücü, Manisa ve BJK maçının ikinci devresi gerçekten bazı futbolcularla birlikte masaya değil, Galatasaray düzlemine yatırılması gereken maçlar. Aslında HAGİ’nin de aynı sorgulamadan geçmesi gerekir. Hagi bence disipliner duruşunu abartmayı sürdürüyor.
Misimoviç, İnsua, Kewel ve Elano ile uğraşmanın zamanı miydi? Ne diye bu oyuncularla uğraşıp, olmayan motivasyonunun daha da bozdu takımın. Galatasaray’ın dünya markasını tekrar parlatabilirdi, aksine, salt Galatasaray’ın değil kendisinin Galatasaray’daki karizmasını çizmeye başladı. Ve Galatasaray ile uğraşan ve ele geçirmenin tüm voyunlarını yapanların ekmeğine yağ sürdü.
Sırıkla bücürlerin varyasyonları saptanması gerekirken, yöneticiler Hagi’nin kaprislerine prim tanır oldu. Rijkaard gitti, Hagi geldi. Belli ki Hagi de gidecek. Fakat Hagi’nin tek şansı kupa. Adam çalıştırıcılığında hep ikinci şeylerle yetiniyor gibi. Biliyorsunuz FB’yi 5-1 yenerek Riberili kadro ile kupayı almıştı.
Bu sefer de kupayı alsa bu ikinci şeyle ne seyirci, ne de yönetici memnun kalır. Sıra kimde? Sorusunu eninde sonuda soracağız, dahası sormak zorundayız. Evet, “Sıra kimde?” F.Terim’de mi, Daum’da mı, Mustafa Denizli’de mi. Korkum Türkiye’deki karizması bitmiş Daum ve sırığa takımı telsem ederler korkusu duyumsamaya başladım.
Aslında en iyi aday Mustafa Denizli, fakat o konuda en çok ben zorlanacağım, çünkü hakkında demediğim kalmamıştı. En doğrusu FT mi dersiniz? Hagi neden, daha kötü olanları değil Misimoviç ve İnsua’yi çizdi. Bence ikisi de iyi idi, tek eksikleri zaman; o zamanı da Hagi vermedi. Beyler; bu takımla uğraşan sırığın içerdeki provakatörlerini bulun, nedir Elano, İnsua, Kewell ve Misimoviç operasyönü? Hagi çıkmış ligin ortasında operasyon yapıyor.
Elbette ki gerekli bir operasyon, fakat zamanlaması ve oyuncuların seçimi çok, ama çok yanlış. Akıl var mantık var, ama bunların ikisi de birilerinde yok. Kardeşim anlayın bu takımla dışarıdan uğraşan ve uğraşanlar var; bunlar bir dönem Galatasaray’da oynamış ve Galatasaray sayesinde Avrupa’larda isim yapmış kimlikler. Kimisi Yazılı basında, kimisi TRT’de köşe tutmuş cemaatçılar. Rijkaard’ı göndererek, operasyon başarı ile tamamlandı, fakat Hagi gelince işler bozuldu.
Devam ediyorlar operasyona, siz de izleyin Adnan Sezgin ile. Aslında operasyon Erik Gerets (2005-, 2007) zamanında başlatıldı, Karl Heinz Feldkamp-Cevat Güler (2007, 2008) ve Michael Skibe-Bülent Korkmaz (2008, 2009) ve Rijkaard (2009, 2010) ile sürdürüldü.
Olguyu sürdürenler Cevat Gülür zamanında işi bitirmek üzere idiler-ki takımı Hakan Şükür ağabeyliği kurtardı demelerindeki amaç bu idi- ama başaramadılar ve yöneticiler Skibe dönemi ardından Korkmaz dönemini başlattılar.
Hüsrana uğramışlardı ve Korkmazı doğduğuna pişman ettiler, Rijkaard’ı hallettiler, ama bu sefer Hagi geldi, Hagi bunların ekmeğine bilerek veya bilmeyerek yağ sürüyor. Ben Bülent Korkmaz’a üzüldüğüm gibi, Tugay Kerimoğlu’na da üzülüyorum. Galatasaray’a mı? Galatasaray üzüntüsü kahretti tüm izleyicileri. Bir hafta, bir insan için bu kadar müthiş berbat olur; Galatasaray bitti, Samsunspor sallanıyor; birileri ise, trampet çalıyor…
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder