İlk golü atan, en az ilk maç kadar, hatta Ali Sami Yen Arenası kadar tarihteki yerini alacaktı; almadı, çünkü iki takımda ilk beraberliklerini aldılar ortaklaşa.
Bir zamanlar Avrupa’yı titreten iki dev Galatasaray ve Ajax, yeni Galatasaray mabedinde karşı karşıya geldi.
Müthiş bir maç olur umudum yoktu, umudum müthiş bir açılış olması idi. Galatasaray ve futbolumuza yakışır çizgide bir açılış oldu denebilir.
15/01/2011 tarihi; Galatasaray’ın yeni mabedinin tüm futbol severlerin hizmetine sunulduğu tarih.
Artık Galatasaray için 1964-2011 Ali Sami Yen çağı kapandı, 2011 sonrasının Yeni Ali Sami Yen Aslantepe Arena çağı başladı.
Öncelikle emeği geçenlere, ille de Adnan Polat ve Özhan Canaydın’a ve FB’li olmasına karşın sorunların çözümünde katkı vermekten hiç çekinmeyen Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a ve de inşasında emeğini ortaya koyan düz işçisinden, kalfasına, demircisinden, kalıpçısına, betoncusuna, sıvacısına, boyacısına, marangozuna, mimarından, mühendisine ve TOKİ’ye ve de Galatasaray’a teşekkür ediyorum.
İşte “Ali Sami Yen Aslantepe Arena”sında tarihe geçenler.
Galatasaray: Ufuk Ceylan, Serkan Kurtuluş, Lorik Cana, Servet Çetin, Hakan Balta, Sabri Sarıoğlu, Culio, Ayhan Akman, Emre Çolak, Kazım Kazım, Arda Turan ve sonradan oyuna giren; İnsua, Barış Özbek, Aydın Yılmaz, Anıl Dilaver, Mustafa Sarp, Semih Oğuz, Cumhur Yılmaztürk.
Ajax: Stekelenburg, Emmanuelson, Alderweireld, Vertonghen, Vander Wiel, Suarez, Eriksen, De Zeuw, Enoh, Jozefzoon, Sulejmani
Ayrica Hagi; bu dostluk maçında genç oyuncular Cem Sultan, Emre Gemici, Berk Neziroğulları, Bilal Özhan, Ahmet Kesim, Yusuf Onur Arıkan, Emirhan Ergün’ü de maç kadrosuna alarak ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ stadına çıkararak tarihin sayfalarına taşıdı.
Adnan Polat ve yönetimi ve İdari kadrolar.
Çalıştırıcılar Gheorghe Hagi ve Franc De Boer. İkisi de bir zamanlar Galatasaray formasını giymişlerdi. Ve bu iki insandan biri Hagi Galatasaray’ın, diğeri de Frank De Boer Ajax’ın başında Galatasaray’ın yeni stadında ilk sahaya çıkanlar olarak tarihe geçtiler.
İsimler vardır yaşar, hiç silinmez, daha doğrusu silemezsiniz. Örneğin en sıradan Papazın Çayırı’nın, Şükrü Saraçoğlu Stadı inşa edilmesine karşın hala FB denince akla geldiği gibi.
Ali Sami Yen’de böyle idi, çünkü Galatasaray denince Ali Sami Yen akla gelirdi.
Bu ismin yaşatılmasını istedim, bu nedenle niçin yeni stada Ali Sami Yen değil de Aslantepe dendiğini düşündüm. Sonra kendi kendime Ali Sami Yen’in yeri yeni stat karşılığında verilirken(Galatasaray bedava stat sahibi oldu diyenlerin dikkatine) sadece arazinin değil isim hakkının da verildiğini düşünerek üzerinde fazla durmamıştım. Durum öyle olmadığını GS yönetiminin Aslantepeye ‘Ali Sami Yen Türk Telekom Arena Spor kompleksi’ denince anladım.Sevindim bu doğu yaklaşım nedeniyle.
Bu nedenle diyorum ki burası “Ali Sami Yen Aslantepe Arena” olarak anılsın halk arasında ve de resmi yazışmalarda adı yönetimin dediği gibi kullanılsın.
Gelelim “Ali Sami Yen Aslantepe Arenası” nin bedavaya getirildiğini, GS’ya devlet tarafından stat yapıldığını söyleyenlere;
Bu ifadeyi de en çok, futbol dünyamızın hoşgörülü, beyefendi insan Sadri Şener(kendi kimliğini adeta öteleyen bir duruşla) dile getirmektedir:
''Bugün Galatasaray'ın yeni stadı açılacak. Türkiye'de statların yapımında kriter nedir? Devlet olarak bu açıklanırsa sevinirim. Ben şanslı illerden biriyim. Stadımızın ihalesi yapıldı. Süper Lig'de ülkenin en doğusunda bulunan kulübüm. Benim stadımın yapılması doğal. Ama İstanbul şehrinin ortasında, gazetelerde okudum 310 milyon TL harcanarak stat yapılıyor. Galatasaray bu ülkenin büyük kulüplerinden biri. Fenerbahçe kendisi yaptı, Beşiktaş kendisi yapmak için çalışıyor. Bu tartışma konusu olabilir. Devlet mi yapmalı, kulüp mü yapmalı? Kriterleri konulursa sağlıklı olur.'' Sadri Şener ayrıca, statlarda şeref tribünü sorunu olduğunu da vurgularken, ''Dünyada şeref tribünü protokolü sporla başlıyor, devletle değil. Normalde ev sahibi ekibe yetki verilmeli. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nde olan bu yetkiyle, o yerlerde kimlerin oturduğunu yapacağınız bir incelemeyle görebilirsiniz''
İyi de, hemşerim meslektaşım Sadri ağabeyim, “Ali Sami Yen Aslantepe Arenası”’nın 310 milyon TL’ye mal olduğunu söylüyorsunuz, yani GS’in cebinden 5 para çıkmadığını söyleyerek, sorarım sana “Ali Sami Yen’in yeri tüm arazi bu stat karşılığında verilmedi mi? İnşacısın, inşacıyım, insaf be Sadri Ağabey GS’in verdiği Ali Sami Yen’in yerinin en az 1 Milyar TL olduğunu bilmiyor muyuz? Orada devasa plazalar yapılacağı ve milyon dolarla plaza dairelerinin, dükkanlarının satılacağını kim yadsıyabilir ki? Nerede bu bedavacılık. Sakın bana orası kiralıktı demeyin, o zaman derim ki; “ GS buradan çıkmayıp BJK gibi yenilese kim ne diyebilirdi ?” Galatasaray aksine bana göre buradan zarar etti. Ve bu sektörün içinde olan biri olarak bunu çok iyi biliyorsunuz.
Bedavaya kim stadt sahibi oldu biliyor musunuz? Başta siz, çünkü yeni stadınızın ihalesinin yapıldığını söylüyorsunuz. En somutu da FB.
Bilindiği gibi Kadiköy’ün ünlü bir Papazın Çayırı vardı, dönemin Bakanlarından ve sonradan Başbakan olan Rüştü Saraçoğlu hasta bir FB olması nedeniyle, Papazın Çayırı’ için tek maddelik ‘Kadiköy’de en çok seyircisi olan takıma bu arsa verilir’ şeklinde bir yasayı TBMM’inden geçirdi ve bu araziyi 1liraya, evet 1 liraya FB’ye verdi.
Sorarım size, devlet bu konuda kimlere ayrıcalık yapmış?
Sonradan Saraçoğlu’nu, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının özgün FB parasıyla devasa hale getirdiğini asla yadsımıyorum.
Gün Cümartesi, Ay 15 Ocak, yıl 2011 ve saat 21,00 “Ali Sami Yen Aslantepe Arenası”ında ilk 90 dakika için ilk düdük çalınıyor.
Nice nitel 90 dakikalara.
Benim için galibiyetten çok, ilk golü kimin atıp tarihe geçeceği.
İlk gol atılmadı. Korkum ikinci yarının başlangıç maçı olan Sivasspor maçında ilk golü atmak için yarışa girecek oyuncuların takım oyunun bozup Sivasspor’un ilk gol atmasına ve ilk galibiyetine neden olunması.
Dakika 21,18 Ayhan tarihe geçmemek için topa öyle vurdu ki. Sadece o mu; 83’te 24 Milyonluk Suarez, 89’da Anıl Dilaver, ikinci yarı Emre Çolak aynı şeyleri yaptılar ve beraberlikleriyle iki takım tarihe geçti.
Takımda Ufuk, Culıo ve Cana, biraz da Arda, azıcık da Emre Çolak iyi idi. Özellikle Ufuk 45,32, 88,22’de ve 90’da öyle toplar çıkardı ki ‘Yerim sizin yeni kalecinizi’ der gibiydi.
Cem Yılmaz yalancı çıktı, çünkü mekân top oynatmıyormuş; eğer öyle olsaydı Galatasaray ve Ajax oyuncuları iyi oynardı.
Mekân değil de çalıştırıcılar oynatır oyuncuları.
Ajax’ın gençleri bizim gençlerimizden daha atak, hırslı ve seriler, düşüncelerinde de.
Hagi futbolculuğundaki yaratıcılığını, yırtıcılığını, tekniğini ve zekasını ve de hırsını nedense çalıştırıcılığında oyuncularına aşılayamıyor.
Eğer bunları gençlere aşılar ise iş biter ve Fatih’in başarılarını geride bırakır.
Her ne ise, Avrupa’nın 1970’ler ile 1990’lar fırtınası pek iç açıcı top oynamadılar.
Gelelim Başbakan ve Bakanların Stadı terk etmesine.
Islıklanması doğru bir duruş değil, bu gelecekte hem Polat’ı, hem de Galatasaray’ı, hatta “Ali Sami Yen Aslantepe Arena’yı tehlikeye sokacak bir tepki, çünkü karşınızdakiler, bu tür tepkilere çok şiddetli tepki veren ve yeni yaptırımlar ortaya atabilen kimlikler.
Stada saat 19.30'da geliyorlar Başbakan Bakanlar; özellikle kulüp başkanı Adnan Polat tarafından kapıda karşılanıyorlar. Fakat Başbakan'ın stada gelişi anons edildiği anda Galatasaraylı taraftarların bir bölümü protestoda bulunuyor. Bunun üzerine daha önceden açılışta konuşma yapacağı belirtilenSayınBaşbakan, konuşmasını iptal edip bakanlarla birlikte Türk Telekom Arena'yı terk ediyor.
Buradaki protestoyu protesto ediyorum, nitekim de bizleri temsilen Adnan Polat ikinci yarı stadı terk etmiştir.
Yalnız Başbakanın ve bakanlarının ayrılışını ve ayrılıştaki öfkesini de en az protestocular kadar protesto ediyorum. Özellikle Egemen Bağış’ın demokrasi ile hiç örtüşmeyen tepkisini. Ne demek; “Bu yapılan nankörlük, sayın başbakanımızın bu stadın yapılışında büyük emeği var. Defalarca durma noktasına gelen bu stat inşaatı, başbakanımız sayesinde devam etti…"
Burada nankörlüğü yapan ne Galatasaray, Ne Galatasaray yöneticisi, ne de kendini bilen seyirci, nankörlüğü yapan eğer Galatasaraylı ise, bir grup kendini bilmez taraftardır.
Başbakan'dan önce ilk konuşmayı yapması beklenen Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak'ın da konuşmasından vazgeçmesi kabul edilir bir tavır değil.
Siz çıkıp; “Bizleri protesto edenler Galatasaraylı olamaz, bunu asla Galatasaray’ımıza mal etmiyoruz” deseniz, inanın müthiş puan kazanırdınız. Galatasaray’a katkıyı istemeyerek zorunlu olarak yaptığınız için, içten içe bir öfke birikimine sahip olduğunuzu ve bu öfkeyi de ufak bir hata karşısında ortaya çıkardığınız izlenimi verdiğinizi hiç aklınıza getirdiniz mi? Nerden bileyim ben, 52 bin izleyicinin içinde bir grup başka takım taraftarının bilerek olguyu sabote etmediğini.
Burada TOKİ başkanının Galatasaray’ı becerisizlikle suçlayan konuşması, olguyu tetiklemiş olamaz mı?
Bir diğer önemli gelişme de, kim olduğu bilinen ve siyasi erke yakınlığıyla tanınan İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulüp Başkanı ve Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı Göksel Gümüşdağ’ın yaşanan ıslıklı protestoyla nedeniyle "Bu yaşananları hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Bütün kulüp başkanları olarak stadı terk ediyoruz. " demesi.
Kardeşim, futbol kimsenin tekelinde bir olgu değildir, halkın ortak sevincin evrensel oluşumudur. Siz halkın ortak sevinçlerinin temsilcilerini nasıl arenadan çekersiniz?
Sizler asla bir siyasetin tarafı olamazsınız, çünkü taraftarların içinde sağcısı, solcusu, dincisi, dinsizi var.
Tekrar ediyorum, halkın ortak sevinçlerinin evrensel oluşumudur futbol, bunu asla sınırlandıramazsınız veya bir grubunu ortak sevincine dönüştüremezsiniz.
Bir antrparantez açmak istiyorum. Sakın Adnan Polat’ın stadı terk etmesini, diğer terk etmelerle karşılaştırmayın. Onun stattan ayrılışı anlamlı, onlarınki anlamsızdır.
Başbakan veya Cumhurbaşkanı, kim olursa olsun bir yerlerde bir gruptan tepki alır, çünkü bu demokrasinin olmasa olmazlarındandır. Siyasi alanda yuhalandıklarında hangi siyasetçi(bu başbakan, bakan, milletvekili ve bir parti genel başkanı olabilir) ben bu siyasi arenadan çekiliyorum diye tepki gösterir ki? Bugüne dek böylesi tepki gösteren oldu mu?
Taraftar Ajax’ı da ıslıkladı. Madem ıslıklanmak stadı terk ettirmek için gerekçe idi, neden Ajax stadı terk etmedi? Etseydi FİFA ne derdi?
Kesin seçmen bu terk ediş karşısında bir şeyler diyecektir.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder