Tam 47 yıl, evet Galatasaray’ın 47 yıl önce inşa ettiği Ala Sami Yen, salt ülke takımları için değil dünya devleri için cehennem oldu.
Cehennemi yaşamayan kalmadı ki. Kendisi de bu yaşayanlar arasında oldu zaman-zaman. En son lig maçında Gençlerbirliği ile yaptığı lig maçında yaşadı bu cehennemi.
Ve az daha Beypazarı Şekerspor maçı ile Ali Sami Yen’e cehennem ateşiyle veda ediyordu. Tam 71 dakika, futbolcusu, taraftarı ve yöneticisiyle cehennem ateşleri içinde kıvranıp durdu Galatasaray.
Eğer Servet, değil Ali Sami Yen’de, ülkemiz statlarında ender yaşanan o röveşata golünü atmasa, ardından 82’de Arda Turan ve Colin Kâzım devreye girmese, belki ikinci bir Pendik faciası olmasa da Beypazarı faciası yaşanacak ve de Hagi ile birlikte, birçok topçuya, hatta yöneticiye yol gözükecekti. Bizler de; “Galatasaray’ı içerideki ve dışarıdaki futbolcu eskileri, ele geçirmek için bile- bile oynatmıyorlar, Hagi de böylesi niyetlileri besliyor vs, vs” benzeri komplo senaryoları yazmak için tuşlara öfke ile basacaktık.
“Burası Ali Sami Yen, buradan çıkış yok!” diye haykırdık yarım asırdır . Bu Avrupa devi olmamızın çıkış haykırışı idi. Ve şimdi, daha büyük zaferlere imza atmak için, yeni ve çağdaş Galatasaray mabedi ‘Aslantepe’ye doğru yol almak adına Ali Sami Yen’den sonsuza dek çıkıyoruz.
Bu hüzünlü çıkış, acıyla bütün öfkeyle beslenen, bir isyan yürüyüşü de olabilirdi Beypazarı Şekerspor yenilgisiyle.
94, 06'daki Ali Sami Yen son düdüğü birilerinin de son düdüğü...
Olmadı. Olmamasında birinci yarı Hagı’nin yaptığı değişiklikler etkindi. Bunda asla Servet Çetin, Arda Turan ve Colin Kazim etkisini yadsıyamayız.
En önemlisi, Ali Kırca, Ali Sami Yen ile ilgili o veda şiirini o büyük coşkuyla okuyabilir miydi?
Bence bu maçta en ilginç olanı, alınmasında büyük tepkiler yaratan Colin Kâzım’ın Ali Sami Yen’deki son maçta en son golü atması. Son golleri atan Servet ve Arda, Kâzım kadar sevinçli değillerdir, çünkü tarih son golleri atanları değil, en son golü atın Kâzım’ı yazacaktır. Dileğim odur ki Aslantepe’deki ilk golü de o atar ve bunun getirdiği moral motivasyonla Galatasaray’a büyük katkılar katar.
Kâzım eğer disipline edilir ise, Galatasaray’da iş yapmanın ötesinde, Galatasaray’a büyük paralar da kazandırabilir.
Bugünkü maçta iyi miydi? Eh! Aslında bugün takım eskisi gibiydi, yani iyi değildi.
Şu bir gerçek ki, böylesi durumdaki takımlar, doğrusu tek umudu Ziraat kupası olan böylesi bir GS, böylesi Beypazar Şekerspor gibi takımlar karşısında, çok dikkatli olması gerekirken, GS olayı, anlayacağınız Şekerspor’u ciddiye almadı, fakat gördu ki, iş tehlikede, bu sefer de eli kolu bağlandı, ta 71. dakikaya dek.
Şekerspor dedim, çünkü benim için hala Arap Güngörlerin, Vahapların oynadığı ve kendi boyutunda şanlı bir geçmişi olan Şekerspor.
İşte bu Şekerspor, futbol takımının onurlu geçmişi, anıları birileri tarafından futbol masalarında meze yapılır oldu son yıllarda.
Önce Etimesğüt ilçesine satıldı, ardında Beypazarı’na. Beypazarıspor bildiğim kadarıyla, Ankara amatör ligin sıradan takımı, tıpkı Etimesğutspor gibi. Bu takımların Profesyönel liglerde oynamaları onların yıllarını alır, fakat iki ilçe de bir anda kendilerini profesyonel ligde buldular.
“Asla ilçelerimiz bunu hak etmiyor” demiyorum, aksine, daha güzel şeylere laik bu ilçelerimiz, fakat bunu emeği ile elde ederler ise, diğer ilçelerin de hakkını yememiş ve futbolumuza katkı vermiş olurlar; tıpkı ‘farklı boyutta eleştirdiğim yapı içinde de olsa’ İstanbul Sancaktepespor gibi.
Galatasaray’ın Ali Sami Yen’deki bu son maçında Emiliano İnsua’yi çok iyi buldum. Arda’ya gelince, sakat olmayan Arda hep iyi oynar zaten. Kolin iyi. Fakat şu yeni alınan Juan Emmanuel Culio var ya, bu takıma çok şey verir; inanın Arjantinli harika bir oyuncu. Morinho Almedia gibi bunu da ‘getirin bana’ diyebilir. Biz de ondan Mesut Özil’i isteriz.
Servet ‘beni satmayın!’ diye, Ayhan Akman’da ‘Yaşlandım artık’ diye, Aydın ise, ‘ben bir iyiyim,bir kötü, beni bu şekilde kabul edin’ diye feryat ediyor.
Gökhan Zan’ın futbolu zan altında. Hakan Balta vasat. Barış Özbek’in işi zor. Pino tutuktu. Emre Çolak fena değildi. Serkan Kurtuluş bu takıma her zaman gerekli. Ayut’a gelince, 22. dakikada öyle bir gol yedi ki seyircinin Şekerine tavan yaptırdı. Ah Hagi şu Zvjezdan Misimovic’i bir affedebilse, ben de o’nu affedeceğim.
Seyirci mi? Seyirci resmen Beypazarı kurusu gibi, dağılmaya uygun gerginlik içindeydi.
Bilmem kaç milyon dakika futbol oynandı, belki milyar, ama en son düdüğün çalındığı 94. dakika ve 6. saniye salt Galatasaraylıları değil, Ali Sami Yen cehennemini yaşayanları da hüzünlendirmiştir.
Galatasaray son üç yıldır hep hüzünlendiriyordu bizleri, bu ayrılış tuzu biberi oldu.
Yine de şu veda şarkısı dinlenir, çünkü dinlenmeyi hak etti Ali Sami Yen:
Bu gece son gece Ali Sami Yen'de
Son defa burdayız el ele
Yuvadan uçuyor Cim Bom bu gece
Bu gece veda ediyoruz evimize
Hep yaşayacak kalplerde
Zaferlerle dolu kırkyedi sene
Biz burda güldük, burda ağladık
Bu sahada bir tarih yazdık
Yer gök sarı kırmızıydı
Tek yürek olduk dalgalandık
Hoşçakal deme vakti geldi
Çok şey borçluyuz Ali Sami Yen'e
Galatasaray efsanesi
Yaşayacak her zaman her yerde
Anladım ki Cim Bom'um hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
Anladım ki Aslan'ım hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin kadar umuduma yol değil
Anladım ki Cim Bom'um hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
Anladım ki Aslan'ım hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin kadar şanlı şerefli değil
Gönül, son şampiyon taraftarı olarak Ali Sami Yen ayrılış hüznü yaşamak isterdi olmadı.
50 yıl sonrası için düşünüyorum ve soruyorum;
“Torunlarımız nasıl bir Aslantepe ayrılış hüznü yaşayacak acaba?”
Sakın futbolun yerini başka oyunlar alır diye düşünmeyin, çünkü gezegenimiz yaşayıncaya dek futbol yaşayacaktır.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder