AKP 12 HAZİRAN 2011 SEÇİMİNDEN BAŞARISIZ ÇIKMIŞTIR.
Doğrudur; 2 kişiden biri AKP’ye oy verdi, fakat Kürt açılımına izin vermedi. Laik Demokratik yapıyı değiştirme yetkisi vermedi. En önemlisi Anayasa yapma yetkisi vermeyerek, başkanlık sistemini rafa kaldırdı.
AKP nasıl bir sonuç istiyordu? 367 Milletvekilliğini kazanıp ‘Anayasayı tartışmasız ve de kapı çalmaksızın yapma gücünü elde edecek bir sonuç istiyordu. En azından; 330 milletvekilliğini kazanıp Halk oylaması (Latince Referandum diyoruz) yetkisi verecek bir sonuç... Kim yadsıyabilir ki, AKP önceliğinin yeni Anayasa yapmak ve başkanlık sistemi olduğunu?
Eee, buna bir de Demokrasi, Kürt sorunsallığı ve laik demokratik yapıyı yeniden tasarlamayı eklediniz mi, AKP’nin içinden çıkılmaz bir sürece gireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Benim korkum; AKP’nin bu kaos sürecini, ülke kaosuna dönüştürmesidir. İkincisi 367’yi yakalayabilmek için MHP ile uzlaşmasıdır. Şu bir gerçek ki; eğer AKP milliyetçi söylemleri abartmasa ve de kasıt kasetler gündeme gelmeseydi MHP kesin baraj altındaydı… Sanki bana tüm bunlar ‘kurtarma operasyonu’ gibi geldi bana…
Öncelikle şunu belirteyim; AKP’yi bu açmazlarla sorgulayabiliriz, fakat asla 12 Haziran 2011 günkü seçim başarısını yadsıyamayız. Türkiye’mde 2 kişiden 1’nin oyunu almış bir AKP başarısı vardır ve bunun nasıl olduğunu sorgulamazdan önce alkışlanması gerektiğini düşünüyorum. Sorgulamak bizi aşar (Arapçası, haddimize düşmez), fakat bir iki soruyu sormamak da, evrensel düşün özgürlüğümüze gem vurmak olacağı için, bir veya birkaç konuya sorularla değinmek gerektiğini düşünüyorum: AKP’nin aldığı %49.91’in içinde hangi oylar gizli? 49,91’in içinde; Birilerinin kurgulayıp AKP hesabına aktardığı yaklaşık %15 Merhum Erbakan’ın İslamcı oyu var.
Varoş ve Gecekondu kültürünün, kent kültürü ile harmanlanmasıyla ortaya çıkan postmodern kentlinin kendisini Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşunda görmesinin getirdiği %5 karizmatik Kasımpaşalı Erdoğan oyu var. Halkımızın %65’i sağ görüşe sahiptir. Yani Muhafazakâr ve mukaddesatçı. Bunların özdeki istemleri ‘Görkemli Osmanlı Yapısının’ yaşam bulması. Gerek AKP ve Erdoğan, gerekse Okyanus ötesi kimliğin yönlendirdiği batı basını; Erdoğan’ın liderliğindeki yapının güçlü bir Osmanlı anlayışıyla dünyaya yeni bir güç katacağını söylemlendirmeleri ve de bu söylemleri belli süreçlerde Liberal ve de sol eskisi ‘sınırsız ve kuralsız demokrasi avcılarının’ beslemesinin getirdiği % 15 oy var.
Bu göreceli oyların toplamı % 35’lere ulaşıyor. AKP son 2 seçimdir bu oranı tartışmasız yakaladı. Özellikle 12 Haziran’daki tartışmalı seçim savaşıyla. Nasıl mı? Birincisi; kendi yaşadığı iki seçim (2002-2007) yanında, Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal seçimleriyle ilgili birikimleri çok iyi kullanarak ve seçim politikalarını güçlendirerek. Ve tüm bu birikimler 12 Haziran 2011 seçimlerinde acımasız ve de çekinmeksizin (Farsça Pervasızca) yaşama geçirerek. Dinden ve yoksuldan geçinmenin yanında, futboldan, Milliyetçilikten, kasıt kaset aracılığıyla cinsel ahlaktan geçinmekten çekinilmedi.
Özerk kurum TRT başta olmak üzere diğer tüm kurumlar siyasi ve ekonomik rant alanı haline getirildi. Suni seçmenleri etkilemek için Kılıçdaroğlu şahsında Alevi vurgusu yapıldı. (Bahçeli de kurnazca benzer vurgu yaptı), Kürtlerin tümü terörist ilan edilebildi. Polis ve Vali ideoloji doğrultusunda, halkın polisi ve Valisi olmaktan uzaklaştırıldı.(Örneğin Hopa’da). Bölücülere değinirken, kışkırtıcıve düşmanlaştırıcı söylemlerle bölücülük yapıldı. Geri kalan oyun oyunla alındığını ve O oy oyunlarının neler olduğunu zaman-zaman yazıldı ve hala da yazılıyor. Ve böylelikle, halk son derece duyarsız ve de seçime ilgisiz iken son üç Milletvekili genel seçiminin en yüksek katılımında (%87.23) %49.91 yakalandı. Aslında yakalanan halk. Bakalım ne zaman farkında olacak?
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar platformu
GSM: 0506 609 00 32
evesbere@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder