Önce en güncel olanlar ile gülüp düşünelim, sonra ‘sırayla’ dizlerimizi numaralayarak dövmemek için kime oy vereceğimize karar verelim:
- 1- Doğaya ve doğana dost, evrensel doğa savaşçısı Metin Lokumcu’yu biber gazcıları aracılığıyla aramızdan ayrılması sonrası; Polisimiz yaralandı… Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durma gereğini duymuyorum… Sayın Kılıçdaroğlu Hopa’ya giderek Lokumcu ailesine taziyelerini iletiyor ve ardından yaralanan koruma polisini hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun diyor”
- 2- İnanç Kıraç CHP birinci parti olur açıklaması sonrası; İnanç Kıraç’ı bu işlerin içinde görmek istemem. Bu işlere bulaştığını duymak da istemem. Bu beni ciddi anlamda rahatsız eder ve yakıştıramam da. Ama hakikaten, yazılanlar söylenenler doğruysa, bu tabi geleceğe yönelik herhalde kendisi de bazı riskleri üstlenmiş demektir.
- 3- Metin Lokumcu’nun aramızdan ayrıldığı Hopa HES karşıtlarına yapılan saldırı sonrası sayın Kılıçdaroğlu’nu çok haklı olarak 'Rüzgar eken fırtına biçer' eleştirisi sonrası; Neyin rüzgarını ektik ki fırtına biçeceğiz... ben bu kadar edepsiz, ahlaksız değilim. İnanın siyasetteki bu zat, çırak bile olmadı. İnsanlıktan da nasibini almış değil. Utanmadan sıkılmadan gerilimin faturasını bize kesmeye çalışan medya grupları var. Biz mi geriyoruz ortalığı yoksa beraber olduğunuz yandaşlarınız mı? Ankara’daki eylemlerde tutklanan Hacı Özkan (BES Danıştay Temsilcisi): Gözaltılar yapılırken bir insan olarak buna katlanmam mümkün değildi… Hiçbir din, ideoloji, düşünce bunu açıklayamaz. Hâlâ orada yaşadıklarımı anama diyemedim. Umarım bu işkenceyi yapanlar analarına söyleyebilmişlerdir.
- 4- Kasıt içerikli kasetler ile ilgili, kaynak tartışılırken BDP için değerlendirmesi; BDP’lilerin ses kaydı bugün yarın yayınlanır.
- 5- Hopa HES karşıtlarına saldırı sonrası İstanbul ve Ankara’da yapılan eylemlerdeki bir kız çocuğu için söylenenler; Kız mıdır, kadın mıdır bilmiyorum… Ve bu kız çocuğumuzun sonradan kırılmadık kemikleri kalmadı… Hastane de tedavi görüyor.
- 6- Nuray Mert’in bir yazısı sonrası; Bir de bayan olacak, Mert değil namert…
- 7- Milletvekili adaylarını belirlerken; Bazılarınızı aday yapmıyorum, bir dahaki seçimlere kadar dinlendireceğim. Bunun adı, Milletin vekili değil, milletvekili seçmek değil de nedir? Başbakan Tayyip Erdoğan: "1994’te söyledim şimdi de söylüyorum, demokrasi bir amaç değildir, demokrasi bir araçtır.
Bunu böyle bileceğiz, bilmek durumundayız. Ve tüm sistemler, tüm yönetim şekilleri, buna din de dahil hepsi tek amaca hizmet ederler, o da insanın mutluluğudur, insanın saadetidir, insanoğlunun huzuru, refahıdır, demokrasi bunun için vardır" dedi. Nerdesiniz Sosyal Bilimciler? Demokrasiyi amaç olmaktan çıkarıp araç haline getiren mantığa yanıt vermeyecek misiniz?
Soruyorum; "Demokrasi neyin aracıdır? Demokrasinin aracı olmayan düşünsellikler faşizm değildir de nedir?" Değilse ben de diyorum ki? Dünya yuvarlak değildir, öküzün boynuzları üstündedir. Evrim yoktur, akıllı tasarım vardır. Yer çekimi yoktur, yere düşme vardır. Benim söylediklerim düz mantıksa, Başbakanın söyledikleri dümdüz mantıktır.
Tüm bunları söyleyenlerin; “Aynı yoldan geçmişiz biz. Aynı sudan içmişiz biz. Yazımız bir kışımız bir. Aynı dağın yeliyiz biz. Şarkılar bir türküler bir. Hep beraber söyleriz biz. Halaylar bir horonlar bir. Aynı sazın teliyiz biz. Gönüller bir dualar bir.
Bir Allahın kuluyuz biz. Has bahçemiz yurdumuzdur. Aynı bağın gülüyüz biz. Haydi bi daha bidaha bidaha Hep beraber söyleyelim. Vur şu davula bidaha bidaha. Hem çoşup hem söyleyelim.” sözlerinden oluşan gerçekten çok güzel olan bu şarkiyi söylemeye hakkı var mı, Hakkı? Ne olursun Hakkı, oyunu bu sefer hak edene ver. Ben CHP’nin hak ettiğini düşünüyorum.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUGÜLDÜŞÜN ÇORBASI
Yorumlar
Yorum Gönder