YGS SKANDALI “HAM HUM ŞARALOP”MU EDİLDİ?
Yani; Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı(YGS)’nda yaşananlar ‘oldu bittiye’ mi getirildi? YGS skandalında sokaklara döküldük, bir dizi eylemler koyduk, fakat yaptığımız eylemlerin amacını sürekli unutan (Balık hafıza) yapıya sahip olmamız nedeniyle, olayı unutmaya başladık.
YGS olayını bir kez daha anımsatmakta fayda var: Olayı 2 Nisan 2011 tarihinde memleketim Artvin gündeme getirdi. Yani YGS şifresini ortaya çıkaran Artvin… Evet; okuma oranının ve aydın kitlenin yoğunluğu nedeniyle gurur duyduğum ve övündüğüm’ Cennettin izdüşümü Artvin’im: Artvin’de avukatlık yapan Ayla Varan ve Sınav Dershanesi kurucusu Fahri Akyüz, YGS sorularında şifreleme sistemi olduğu konusunda bir Veliden aldıkları duyum ardından soruları inceledikten sonra, "Cevapları rakamsal olan sorularda bu şifreleme sisteminin hatasıza yakın uygulandığını gördük.
Sisteme göre cevap şıklarındaki rakamlar küçükten büyüğe göre sıralanıyor. Eğer çakışan varsa doğru cevap çakışan rakamın bulunduğu şık oluyor. Hiçbir rakam çakışmazsa doğru yanıt ’E’ şıkkı olarak çıkıyor. Birden fazla çakışan varsa cevap en küçük rakamın bulunduğu şık oluyor. Matematik testindeki 40 sorudan bu sistem uygulayarak 37 sorunun doğru cevabına ulaşılabiliyor. Ayrıca yanıtları rakamsal olarak verilen Sosyal Bilimler, Türkçe ve Fen sorularında da aynı formülü uygulayarak en az 50 soruyu daha rahatlıkla çözebilirsiniz" açıklamasını yaptılar.
İsmet Berkan bu konuyla ilgili yazısında diyor ki; “…Büyük fizikçi Richard Feynmann, Amerikan Bilim Öğretmenleri Kongresi’nde karşısındaki öğretmenlere yaptığı bir konuşmada, “Matematik nedir?” sorusunu sorar ve sonra da cevap verir:
Matematik ‘örüntüler’i (patern.. olay veya nesnelerin düzenli bir biçimde birbirini takip ederek gelişmesidir. Örnek verecek olursak haftanın günleri) görme bilimidir.” Konu hakkında fazla bilgisi olmayan okuyucular için ‘örüntü’ ya da İngilizcesiyle ‘patern’ hakkında bilgi vermeliyim: Örüntü, karmaşık gibi gözüken şeyler arasında bir düzen, bir ilişki olup olmadığını görmeye çalışır. Birbiriyle ilgisiz gibi gözüken rakam dizileri arasında bir ilişki olabilir mesela.
Alın size rastgele gibi gelen bir dizi rakam: 1, 5, 7, 11, 13... Verdiğim beş rakamın arasındaki ortak noktayı matematikte biraz bilgili olan herkes bir bakışta çıkaracaktır: Bu rakamların hepsi kendisinden başka bir tam sayıya bölünemeyen rakamlardır, yani asal sayıdırlar. Bugün ülke çapında onlarca, belki yüzlerce kişi, YGS sınavında kullanılan farklı soru kitapçıklarında 40 soruluk matematik testini inceliyor.
Aradıkları şey, doğru cevap seçeneklerinin sıralanmasında bir ‘örüntü’ olup olmadığı. Nitekim bir güçlü ‘örüntü’ bulundu. Yanlış cevap seçeneklerinin döngüsel olarak kaydırıldığı, bu sayede de cevap seçenekleri içinde “büyük sayının sağındaki yanıt doğru yanıttır” şeklinde bir ‘örüntü’ bulundu. Matematikçi Ali Nesin’e göre bu şablon veya kural 40 sorunun 36’sına uygulanabiliyor ve bu 36 sorudan 23’ünde de doğru cevaba ulaşılmasını sağlıyor. (Kaç soru kitapçıklık bir örneklemde, bunu bilmiyoruz.)
Peki böyle bir ‘örüntü’nün ortaya çıkması, sınavda birilerini kayırmak üzere hile yapıldığı anlamına gelir mi? Eğer bu şablon veya böyle bir ‘örüntü’nün varlığı sınavdan önce birilerine duyurulmuşsa evet hile yapıldığı anlamına gelir. O halde olayı soruşturmakta olan savcılığın ilk bakması gereken budur. Böyle bir ‘örüntü’nün varlığı daha önce bazı adaylar tarafından biliniyor muydu, bilinmiyor muydu?
Bilinmesi, sınavda toplu kopya çekildiği anlamına gelir. Savcılık ancak bunu ortaya çıkardıktan sonra, bir ek adım olarak o şablonu veya ‘örüntü’yü oraya kimin nasıl yerleştirdiğine, örüntüyü kimin dışarı sızdırdığına da bakması elbette gerekir. Ama yok bir toplu kopya kanıtlanamazsa, bu ‘örüntü’nün tesadüfen ortaya çıktığı anlaşılırsa, bana göre salt soru kitapçığına bakarak sınav sırasında bu örüntüyü görebilen adaylara Türkiye’de istedikleri üniversitenin istedikleri bölümüne giriş hakkı hemen verilmeli.
Çünkü onlar, Richard Feynmann’ın matematik için ortaya koyduğu koşulu yerine getirmiş, görece eğitimsiz gözleriyle bile ‘örüntü’yü görebilmişler. İsmet Berkan ve Ali Nesin’in ne söylemeye çalıştıkları beni fazla ilgilendirmiyor. Olguya bilimsel bir tanı getiriyorlar. Asla AKP iktidarını ve Ali Demir’i aklamak için yaptıkları bir değerlendirme olduğunu da düşünmüyorum. Beni ilgilendiren yanı İsmet Berkan’ın yazının sonundaki “Ama yok bir toplu kopya kanıtlanamazsa, bu ‘örüntü’nün tesadüfen ortaya çıktığı anlaşılırsa, bana göre salt soru kitapçığına bakarak sınav sırasında bu örüntüyü görebilen adaylara Türkiye’de istedikleri üniversitenin istedikleri bölümüne giriş hakkı hemen verilmeli…” şeklindeki vurgusu.
Evet; salt soru kitapçığına bakarak bu örüntüyü gören bir Artvinli velidir ve onunla gurur duyuyorum…
Yalnız benim Berkan’a bir iki bilemediniz üç 4 sorum var:
- 1- Bu örüntüyü görece eğitimsiz gözleriyle gören öğrencilerin kaçı sınav sonrası ‘bu sorular örüntülü idi ben bulguladım’ diyerek arkadaşına veya bir basın mensubuna anlattı?
- 2- Bundaki örüntüyü bilen yetkililer, bu örüntüyü sınav öncesi bazı öğrenci gruplarına anlatmış olamaz mı?
- 3- “Şimdi o ilk gün anlatılan ve yanlış biçimde ‘şifre’ adı verilen iddiaların hiçbiri gazetelerde gözükmüyor. O ‘şifre’nin geçerli olmadığı çoktan anlaşıldı ama yerine yukarıda anlatmaya çalıştığım yeni ‘şablona’ veya ‘örüntüya’ geldi.” değerlendirmenizle olguyu ‘boğuntuya’ mı getiriyorsunuz?
- 4- Evet; şifre veya örüntü, mod medyan veya şablon arasındaki farkı bana bu gazete köşesinde açıklayamazsınız galiba Berkan, İyi de bunlar neyi değiştirir? Bir grup öğrenciye haksız yere sınav kolaylığı sağlamanın önüne geçer mi? Anlayalım lütfen; burada bir grup resmen kayırılıyor, sayın Berkan, kayırılıyor… Ben şu soldan devşirme liberalleri anlamıyorum ve tanıyamıyorum…
Pardon, pardon anlıyorum ve de tanıyorum; onlar ‘sürekli güçlünün yanında güçlü olunacağını’ düşünerek, güçlü düşüncelerini son yıllarda örseleyenlerdir. Ve ardından; “Genç Bakış” programının yaratıcısı ve sunucusu Abbas Güçlü, bu konuda öylesine güçlü bir yazı kaleme aldı ki köşesinde, ‘YGS’ sınavını değil, birilerini yerle yeksan eyledi, Türkçesi yerle bir etti, yani dümdüz...
Kutlarım kendisini. Bir daha kutlarım, çünkü ısrarlı duruşunu hala sürdürüyor. Yazısı incelendiğinde görüyoruz ki, YGS’de, yani Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda gizli bir geçiş var. Çünkü; doğru yanıt anahtarlarıyla büyük oranda şifreler örtüşüyor. Bir diğer önemli gelişme de; internette günlerdir dolaşan “mod medyan“ yazışmaların abartılı bir şekilde yoğunlaşması. İşin düşündürücü yanı; sınavdan bir iki gün önce bazı öğrenciler arasında “YGS’de mod medyan çıkacak haberiniz olsun“ diye internet üzerinden iletilerin çoğalması ve konudan haberi olanların ‘Mod Medyan’ın ne anlama geldiğini hemen anlamaları (Bu anlayanların kim olduğunu anlamışsınızdır her halde!?).
Anlamayan bazı öğrencilere de bazı yerlerde “YGS’deki seçenekleri, büyükten küçüğe doğru sıralayın, üstteki seçenekle hangisi çıkışıyorsa, o mod medyandır.” Şeklinde kısa, net ve öz olarak anlatılmış. ‘Mod Medyan’ın anlaşılır anlatımına geçmeden önce neyin ne olduğuna değinelim:
YGS: Yükseköğretime Geçiş Sınavı. Bu sınavı başarıyla geçenler, bundan sonra yapılacak ‘LYS(Lisans Yerleştirme Sınavı)’na girme izni almış olurlar ve sonraki sınavlarda alacakları puanlara % 40 daha eklenerek büyük avantaj kazanırlar. Daha net anlatımla; YGS sınavında belirlenen baraj puanları geçenler LYS sınavında istedikleri alandan sınava gireceklerdir.
LYS sınavındaki amaç; puan türlerinde artış yaptırarak, “alanındaki uygun öğrenciyi, uygun bölüme yerleştirme” açısından sağlam bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. YGS; ÖSS ve ÖYS mantığında hazırlanmış bir sınav sistemidir. YGS sınav sisteminde karşılık gelecek olan düşük puan türünü geçenleriniz, açıköğretimin önlisans, lisans programlarına yerleşecebilecek ve meslek yüksekokulu önlisans eğitim programlarını tercih edebileceklerdir.
İstatistik konuları:
Mod: Bir dizide en çok geçen değer.
Medyan: Bir dizideki ortanca büyüklükteki değer. Örneğin; bir serideki bütün değerleri küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe doğru sıralayarak, bir dizi teşkil edersek, tam ortadaki yani seriyi iki eşit frekansa sahip kısma ayıran değer, medyan (ortanca) olarak tanımlanmaktadır.” Basına olay yansıdıktan sonra ilginç gelişmeler kendini gösterdi.
En önemli ilginçlik ise, ‘İmam’ın öğrencileri’ şeklinde suçlanan kesime yakın bir haber ajansın, gizliden gizliye ‘ayrıcalıkla’ tanımlanan öğrencilere ‘Mod Medyan’ olgusunu anlaşılır bir dille (adeta zeka seviyeleri seviyesinde) açıklaması.
Mod Medyan’ın anlaşılır anlatımı
Mod: Bir veri serisi içinde en çok tekrar edilen sayıdır. Örneğin: 10 gözlemi kapsayan bir örneklem alınsın. Veriler şunlardır: 1,2,3,1,2,3,2,2,2,2 Bu veri dizisinin mod’u 2’dir; çünkü bu değer en çok tekrar edilmektedir. Eğer veri dizisi içinde hiç bir tekrarlama bulunmuyorsa, veri için mod bulunmayabilir. Diğer taraftan, iki veya daha fazla veri aynı tekrarlamayı gösterebilirler; bu halde çoklu mod ortaya çıkar. Örneğin: Gözlem sayısı 15 olan bir örneklem veri dizisi şu olsun: 1,5,5,8,5,5,9,10,10,12,2,8,12,10,12,10 Veri dizisinde en çok (4 defa) tekrarlanan sayı 5 ve 10 olduğu için veri dizisinin iki tane mod’u bulunmaktadır. 5 ile 10. Medyan nedir medyan nasıl bulunur medyan nasıl hesaplanır?
Medyan: Bir veri dizisinin küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe sıralanmasından sonra bu dizinin tam ortasında bulunan değerdir. Medyan bulmak için basit bir algoritmaya (bir sorunun çözümü için izlenen yol) göre, sıralanmış veri değerlerinin kalan en küçük ve en büyük değerleri birer-birer elemine edilir; veri sayısı tek ise en son kalan tek veri medyandır; eğer veri sayısı çift ise son kalan iki veri çiftinin ortalaması medyan olur.
Örneğin: 10 öğrencinin matematik ders notları küçükten büyüğe doğru sıralanmış şekli 1, 2, 3, 3, 3, 3, 4, 4, 4, 5 olsun. Bu değerlerin kalan en küçük ve en büyük değerleri elimine edildiğinde 1, 2, 3, 3, 3, 3, 4, 4, 4, 5 son kalan iki veri çifti 3, 3 olduğundan bu veri çiftinin ortalaması (3+3)/2 = 3 olduğundan bu örneklemin medyanı 3 tür. Eğer veri sayısı tek ise; Örneğin: 9 öğrencinin matematik ders notları 1, 2, 2, 3, 3, 4, 4, 5, 5 ise bu değerlerin kalan en küçük ve en büyük değerleri tek-tek elimine edildiğinde 1, 2, 2, 3, 3, 4, 4, 5, 5 kalan son değer 3 olduğundan bu örneklemin medyanı 3 tür.”
Ki bu savımı şu ifadeler doğruluyor: “Bazı öğrencilere bu olgu çok basit ve algılayabileceği şekilde ve de seri olarak şöyle anlatılmış: ‘YGS ‘nızda s eçenekleri, büyükten küçüğe doğru sıralayın, üstteki seçenekle hangisi çıkışıyorsa, o’nu işaretleyin, çünkü o mod medyandır. Kesin unutlayın, YGS’de mod medyan çıkacak haberiniz olsun’” Evet; tüm bu bilgiler sınav öncesi bazı gruplara özel olarak gönderilmiş. Özellikle ‘İmam’ın dersanelerinde öğrencilere, özellikle de kız öğrencilere… Ve sonrasında tüm kamuoyuna sunulmuş gibi internete konmuştur, bilinen ajans tarafından.”
Öyle ki, bazı kentlerde, kız öğrencilerin ayrı-ayrı sınavlara sokulması, kafalardaki kuşkuları daha da tetikledi. Yazılı ve görsel basında: “Şimdi sanal ortamda dolaşan iddialara bakılırsa, bu konudan haberdar çok kişi olmuş. Ne kadarı doğru, ne kadarı abartı elbette bilmiyoruz. Ama ciddiye alınması gereken bir kavram olduğu kesin. Çünkü yine internet üzerindeki arama kayıtlarına bakıldığında, sınavdan bir iki gün önce bu kelimeleri arayanların sayısında özellikle bazı kentlerde patlama olmuş. Niyedir, nicedir onu biz bilemeyiz...” şeklindeki yaklaşım adeta bizleri doğrular nitelikte. Bu iktidarı götürür..Yeter ki bu olayı AB'ye, hatta AİHM'ye götürebilelim.
Evet; üniversiteler bir ideolojinin yandaşlarının çocuklarına işgal ettirme projesinin bir parçasıdır, mod medyan. Başbakan Erdoğan YGS’deki şifre iddialarıyla ilgili şöyle diyor: “ÖSYM Başkanı’nın yapmış olduğu açıklamalardan ben tatmin oldum. Şu anda da zaten Danıştay’ın verdiği karar ortada (Danıştay reddetmedi; yetki nedeniyle Bölge İdari Mahkemesi’nin bakmasına karar verdiğinden başbakanın belli ki haberi yok)...” Aksine; Eğitim İş Sendikası’nın suç duyurusu üzerine savcılıkça soruşturma başlattı…
Durum bu iken Cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri yargıyı etkileyerek bu soruşturmaları durdurmaya çalıştılar… Ve istedikleri oldu; Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili Şadan Sakınan, YGS'deki şifre iddialarıyla ilgili soruşturmayı tamamladı ve ‘başbakan ÖSYM Başkanı’nın süreci iyi yönetemediğini söylemesine karşın ve de ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir YGS'de şifre iddialarıyla ilgili adaylara gönderdiği mektupta "Şıklar yanlış sıralandı" itirafında bulunmasına karşın’ ''kovuşturmaya yer olmadığına'' karar verdi. Ne yani Sakınan birilerini mi sakındı şimdi?... Savcılık incelemeyi nasıl yaptı.
Eğer İlk sıradaki (İlk 5 bin) üzerinden yaptılarsa, hata yaptılar. Çünkü İlk 5 bin öğrenci zaten çalışkan öğrencilerdir. Şifreye gereksinimleri olamaz. Bence savcılığın bu incelemeyi ‘sınavda dağıtılmış olan gerçek kitapçıklar’ ve vasat öğrenciler üzerinden yapması gerekir. Yani ilk 5 bin sonrasında diğer senelere oranla büyük başarı var ise bunların çoğu ‘Mod Medyan’cıdır, yani şifreci. Bu zaman ister diyorsanız, sınavları iptal edersiniz… Evet, neden sınavlar iptaaaal edilmedi? Edilmedi çünkü bu türban katkısı için yapılan sınavdı.
Yüz binlerce öğrenci ailesi bu haksızlığı sineye çekecek mı? Elbetteki çekmeyecekti ve sokaklara döküldü öğrenciler-veliler. Başbakan ne dedi; "Taksim'de iki bin genci yürütmek problem değil. Biz de onların karşısına 5 bin, 10 bin genci koyarız ama gerilimden yana değiliz." Devletin Vali yardımcısı ne yaptı? Vali yardımcısı Metin Borozan; Türkiye Komünist Partisi (TKP) Antalya Gençlik Kolları üyesi bir grubun, YGS’deki şifre iddialarını protesto için Aydın Kanza Parkı’ndan başlattıkları yürüyüşte eylemcilerin bol-bol fotoğrafını çekti, yetmedi "yuh" çekti.
Skandallar sürüyor: YGS'de en yeni skandal! ÖSYM, 8 ildeki cezaevlerinde yapılan Fen Bilimleri sınavını hatalı kitapçık gerekçesiyle iptal etti (26 Nisan 2011) Bitmedi; ÖSYM, YGS'yle giren engellilerin puanı, kitapçık ile cevap anahtarı karıştırıldığı için yanlış hesaplandı. Bir öğrenci 133 puan aldığını görünce itiraz etti. Puanı 427'ye sıçradı. Bütün sıralama değişebilir.
TRT skandalı ÖSYM, 27 Mart günü yapılan Yükseköğretim Geçiş Sınavı’ndan (YGS) önce; soru ve yanıtların bu yıl sadece TRT tarafından yayınlayacağını duyurması, ardından tepkiler sonrası bu karar bozan ÖSYM, sınavdan bir gün sonra sadece basılı medyada olmak üzere soru ve cevaplara yayınlanmasına izin verdi. Fakat karşılığında YGS sınavlarını yayınlamak isteyen gazetelerden 100 bin TL alması düşündürücü gelmedi mi sizlere?
Tüm bunların kurgu olduğu konusunda kuşkular yaratmadı mı zihninizde? Bu kez de ALES skandalı İzmir'de Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'nda (2011-ALES) soru kitapçıklarının bir bölümünde hata çıktı. Ya buna ne demeli? ÖSYM’de matematik soruları komisyonunun koordinatörüyken dışarıya soru satmaktan inceleme geçiren Y.Ç.A.’nın YGS sorumluluğuna yükseldiği ortaya çıktı Geçen yılı unutmayalım; KPSS’de, yani Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda ‘Otomasyon sistemine karşın yalnızca bir grubun sınava girmesi sağlanarak, çok sayıda kamu personeli adayın eğitim bilimlerinde 120’şer puan çekmesi sağlanmamış mıydı?
Hile ve kopya olmadığını yadsıyan siyasal erk, ‘bu adayların’ dışarıdan kopya aldıkları saptanınca sınavlar tekrar edilmemiş miydi? Peki bu skandalın sorumluları bulundu mu? Yok! Aksine sistemin başında bulunan ve soruların tamamını gören tek kişi olan, yani ‘Test araştırma birimi’ uzmanı olan bu kişi soruşturma kapsamı dışında tutulması için yurt dışına gönderilmiş ve soruşturma ve sınav tekrarından sonra tekrar görevinin başına döndürülmüştür. YGS sınavında da KPSS Sınavı’ndaki gibi benzer sürecin işletilmediğini söyleyebilir miyiz? Örneğin Otomasyona karşın, yalnız kız çocuklarının ve yalnız bir grup erkeklerin sınava girmesi ayarlanıp şifrelerin…
Düşünün arkadaşlar, lütfen düşünün; “Öğrenci 420 puan alıyor, fakat yanıt anahtarı yok.” Bakana Hayati Yazıcı adına; ÖSYM Başkanı Ali Demir'e “Yeğenimi iyi bir yere yerleştir” şeklinde sahte elektronik posta gönderiliyor; Kasetlerin bulunup-bulunup piyasaya sürülen üstün bilişim teknolojili ülkemde, bu e-posta’yı gönderen bulunup-bulunup bulunamıyor… Beyler, bayanlar, gerçeklerden kayanlar, şifre olayının ik amacı var, anlamanız gereken.
Birincisi; Anlayın okullarda türbanlı sayısını artırmanın bir operasyonu olduğunu. Çünkü 8 yıldır, sayı artması gerekirken, geriliyor. Soruyorum kaç örtünen var, bir veya iki… Bu 8 buçuk yılda sınıfların en az 3 te biri türbanlı olmalıydı. Ne diyeceklerini şaşırdılar, dolayısıyla ne yapacaklarını da ve bu Mod Meydanlara geldiler.
İkincisi; Anlayın; hedef kitlelerine ‘F. Efendi Medreseleri’ diye tanıtılan, resmi kayıtlarda ‘Fen Eğitim Merkezi’ diye geçen FEM Dersaneleri aracılığıyla; Anadolu’dan topladıkları zeki ve algılama güçlü yüksek, sorgulayabilen öğrencileri ‘Fen Eğitim Merkezi’ aldatmacalı dersanelerde eğiterek, üniversitelere, Askeri okullara ve Polis okullarına dağıttıklarını. Ve süreç içinde bu öğrenciler gerçekleri görüp, dayatmaları sorgulamaya başladıklarını. Bu nedenle zeki olmayan, dahası ileride kendisini sorgulamayacak öğrencileri FEM aracılığıyla Üniversitelere ve de Askeri-Polis okullarına vermek için ‘Şifre’ olgusunu devreye soktuklarını görün beyler… Kör olma da gör.
Hatta sonradan çok para ettiği için bir yahudiye satılan ve Filistinli Müslüman kardeşlerimize ve çocuklarına mermi olan; sizlere ‘Birleşik Mağazalar’ diye yutturulan, hedef kitlesinin ‘ Birleşik İslami Marketler’ olduğunu bildiği “BİM” gerçeğini de görebilirsin, biraz kendini zorlasan. Dün duruş ne ise, bugünde aynıdır; sahip çıkmak…
Cumhurbaşkanı Gül ve AKP hükümeti, ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir’in açıklamalarının kendilerini tatmin ettiğini söylemediler mi? Ve Ali Demir skandalı; İddialara göre, Prof. Demir'in 1990'larda yaptığı akademik bir çalışma 'çalıntı' çıktı ve Demir çalıntı çalışmayla ilgili özür diledi. Ve biz sonunda ‘YGS olayının yaratıcılarına ulaşmak için’ boşuna kürek çektiğimizi öğrendik.
Meğer bu olayı bir medya mensubu yapmış başbakan’ın dediğine göre; “Erdoğan YGS’de faturayı kesti; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, YGS’de yaşanan tartışmalarda faturayı medyaya kesti. ‘Vicdanen rahatım, kopya yok’ diyen Erdoğan, görevlendirilen bir medya mensubunun kampanya yaptığını söyledi..” Allah böyle başbakanın… tuttuğunu oyyy!!! etsin.”
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.
YanıtlaSil