30 AĞUSTOS 2014’TE RECEP TAYYİP ERDOĞAN VE AHMET DAVUTOĞLU DURUŞLARINI MERAK ETMEK
Her 30 Ağustos, bir sonraki 30 Ağustos’a konu oluyor. Çünkü AKP iktidarının; Başbakanı, Bakanı, Milletvekili ile 30 Ağustos duruşları, gelecekteki 30 Ağustosları tartışır hale getiriyor, ille de şu an Cumhurbaşkanı ulan sayın Başbakan...
2013’ün 30 Ağustos’u, Ankara’da ve tüm Türkiye’de halkın duyarlılğıyla görkemli geçti. Şevket Çorbacıoğlu, Kadriye çorbacıoğlu ve Ececan Çorbacıoğlu olarak bizler aile dostumuz, Yavuz Ozan, Berna Ozan ve Tüğçe Ozan ile buluşarak, Kızılay’daki Yeni Karamürsel’in önüne geldik.
Kaan Ozan arkadaşlarıyla bizi bekliyordu. Coşku içinde onbinlerin oluşturduğu fener alayıyla Anıtparka doğru yürüyüşe geçtik. Gençlik caddesine gelinceye dek, her hangi bir tepkiyle karşılaşmadık. Anitkabir’in önünden geçerek, Gençlik caddesinden Anıtparka, dahası Anitkabir’in Anıttepe girişine yaklaştığımız noktada, pusuya yatmış Toma saldırısına uğradık.
Herkes panik oldu, kimsenin paniklememesi gerektiğini, amaçlarının grubu dağıtmak olduğunu söyleyerek, ortalığı yatıştırdık. Halkın direnişi olmasa ve kaçışmalar durmasa dağıtacaklar ve Anıtpark toplantısını engelleyeceklerdi, güçleri yetmedi.
Aldığımız haberlere göre; Kennedy'de Tomalar kimyasal su sıkarak insanlara saldırmış. Öte yandan eli satırlı ve sopalı bir grup meczubun yurttaşlara saldırmaya çalıştığı da gelen bilgiler arasındaydı.
2013’ün 30 Ağustosu’nda yaşananlar:
Halil Ürün denen Afyon milletvekili, “Nedir bu yahu, her sene, her sene kutlamalar, törenler, bıktık askerlerin bu gösterisinden” söylemiyle adeta afyon yutmuş Haşaşi izlenimini verdi. Belli ki 30 Ağustos Zafer Bayramından, Kurtuluş savaşından rahatsızlar.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kabul törenine CHP, MHP ve BDP katılmadı. Bu ilk kez oluyordu.
Başbakan ve İsmail Melih G.. ; Atatürk’ün kurduğu Atatürk Orman Çiftliğinin içinden otoban geçirdiler ve bu otobanın açılışını, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yaptılar. Bilmem senaryo yazmaya gerek var mı?.. “Ben senin Kurtuluş Savaşının içinden otoban geçiririm, ancak” diyenlere hak vermek gerekir.
Açılış konuşmasını, İsmail Melih G.. verdiği metin üzerinden yaptı. Başbakan bu metin sayfalarının birine çıkarmış, çünkü orada katlı kavşak, sözde Gezi halk hareketinin aktivistlerini aşağılayacak ya, metnin bir yerinde “Gezi zekalılar’ ifadesi varmış, başbakan bu nedenle o sayfayı çıkarmış.
Akıllı bir duruş; biz çapulcular gerçekten gezi zekalıyız, fakat siz çaputçular tam bir geri zekalısınız (Not: Bir süre sonra ‘Gezi Zekalılar’ ifadesini, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Başbakan da kullanmaya başladı. Evet; İstanbul yaşam alanlarını yok edecek olan “3. Havalimanı”nin 7 Haziran 2014’teki temel atma töreninde yaptığı konuşmada "Geçen mayıs ayında bazı gezizekalılar türedi. Bu gezizekalılar bu havalimanını hazmedemediler" dedi).
Atatürk tümcesi geçmeyen konuşmasının devamında, başbakan, Ankara kent planlamasını eleştiriyor, eğer geçmişte kent planlaması iyi yapılmış olsaymış, Ankara bugün dünya kenti olabilirmiş.
Acaba, katlı kavşak’tan başka bir şey yapmayan katlı kavşağın bundan hiç mi payı yok.. Yoksa, bir ayyaşın planı Ankara’yı bu hale getirdi demek istedin de diyemedin mi?
Ve son olarak; 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde (2013) İzmir Bergama Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yüksel’in bayrak geçişi sırasında ayağa kalkmaması büyük tepki çekerken aynı tablonun Edremit’te de yaşandığı ortaya çıktı. Edremit Başsavcı Vekili Cuma Çoban’ın da benzeri biçimde Türk bayrağı ve tugay sancağı geçerken ayağa kalkmadığı öğrenildi.
Adamlar İstiklal Marşı çalınırken ayağa kalkmamalarını bırakın İstiklal Marşı’nı okutmuyorlar. Örneği; 11 Aralık 2013’te Erzurum’da yaşandı: İl Genel Meclis salonuna girişinde kendisi için ayağa kalkmayanları uyaran Vali Yardımcısı Ertuğrul Egemen, bu kez de İşkur’a ait bir törende İstiklal Marşı okunmasını istemedi.
AKP ve ANAP’ın çatı adayı Recep Tayyip Erdoğan, CHP, MHP v.d çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun M.Akif Ersoy'un mezarı başında yaptığı hatayı çok sert dille eleştirerek, seçim meydanında İstiklal Marşı’na sahip çıktı. Başbakan acaba bunlara neden duyarsız kalıyor. Bu ikili stant değil de nedir. İşte örgütlediği cahil kitle bu yanlışları göremiyor. Gösteren olmadığı içinde cahillerin efendisi durdurulamıyor.
Cumhurbaşkanı seçim sonrası yaptığı teşekkür konuşmasında, bir kez olsun ATATÜRK adını kullanmayan ve Atatürk’ün halkına bağışladığı Atatürk Orman Çiftliği’nden otoban geçiren ve ideolojisi için saray diken bu kişiden, Atatürk ve devrimlerine karşı duruşunun halk tarafından çok dikkatlice izlenmesi gerekir.
İzlenmeli, çünkü; beklenmedik ani değişimlerle bu konuya odaklanmanızı öteleyebilir.
Cumhurbaşkanı seçim sonrası yaptığı teşekkür konuşmasında, bir kez olsun ATATÜRK adını kullanmayan 12. Cumhurbaşkanı olan eskinin başbakanı, mazbatasını aldıktan sonra Anitkabir defterinde ATATÜRK’e övgüler, arkadaşlarına sövgüler yağdırdı ve ardından “Yeni Türkiye”den söz etti.
En önemlisi; TBMM’inde yemin etmesi “Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma…Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma…”
Başbakanlığı dönemindeki uygulamalarını bildiğiniz kişinin yeminine siz ne kadar inanırsınız?
Levent Üzümcü’nun şu ifadesi aklıma geldi; “ Örgütlü cehaletin, örgütlü faşizme evrildiği ülke halini aldık..”
Bugün AŞTİ’deydim. Yakışıklı, boylu poslu, fakat taktıkları emir maskeeli korkutucu bet suratla AŞTİ metro geçişlerinde, ikili gruplar halinde insanları durdurup kimlik sorduklarına tanık oldum. Şok oldum, acaba darbe mi oldu ve sıkıyönetim mi ilan edildi diye kuşkuya kapıldım. Gel de Levent Üzümcü feryadına..
Ve ardından Ahmet Dvutoğlu AKP 1. Olağanüstü kongresinde (düşünün 12 senede ilk olağanüstü kongre. CHP 12 senede kaçıncısını yaptı, bilen var mı?) Genel Başkan seçildi ve Başbakanlığı zapt-u rapt (sıkı düzen) altına alındı. Konuşmasında; Bir büyük Yeni Türkiye yürüyüşü dedi, büyük yeni kültürel uyanış dedi, dedi de dedi, fakat bir tümce kullandı ki, bu onların ‘Laik Cumhuriyet’e nasıl bakacaklarının tarifi idi: “..Yine modernite esas alındığında bu kadim kültüre sahip olan başka hiç bir ülke yoktur ki moderniteyle bizim gibi yüzleşmemiştir…”
Belli ki, eski ile yeni arasında iletişim kurarak, eski ile yeniyi harmanlayıp ‘yeni türkiye’ yaratacaklarını işaret etmek için kullanmış. Yani; 12. Cumhurbaşkanımızın istemleri doğrultusunda 'Osmanlı eyalet sistemini, ABD başkanlık sistemiyle harmanlayıp "yeni bir türkiye" yaratma peşindeler..
İşin en acı tarafı ne biliyor musunuz; bir sucuk… imalatçısının “sonbaş” olması.
Yıllardır din afyonuyla fiziki ve fikri yoksulluğa mahkûm edilen cahilleri örgütleyerek zirveye tırmandı. Bu, düşünemeyen, algı yoksulu grubu eğitemediğimiz sürece böylesi cehaletin sembollerini zirvelerde çok izleriz…
http://blog.milliyet.com.tr/30-agustos-1923-ve-12-eylull-2010-emperyalizmden-kurtulmanin--hayir-i/Blog/?BlogNo=261621
http://blog.milliyet.com.tr/30-agustos-kurtulusumuzun-amentusu/Blog/?BlogNo=200267
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder