Arhavim Arhavilim bu değil; Dünyada ilk kez "Hes İsteriz" mitingi Arhavi'de yapıldı. Yağdanlıkla harmanlanarak, çıkarla yapılandırılmış böylesi zavallı ve absürt miting ile kesin 'Guinness Rekorlar Kitabına' girilir. Bırakın “Doğaya ve Doğana” sevdalıları, tüm dünyaya Arhavi'ye güldürenlerin; ‘inanın bir kaç rantçı dışındaki’ katılımcıların Arhavili olduklarını düşünemiyorum.
En utandırıcısı ise dümdüz mantıkla yazılmış ve bir kardeşimin eline tutuşturulmuş "Denize dereye atlama ile abat olunmaz, memlekete hizmet ile abat olunur" içeriğindeki pankart. Bu adeta zavallılığımızı kanıtlayan bir görüntü.
Sevgili kardeşim; memleketi abat etmekten söz edenlerin, memleketi ve seni berbat ederek kendilerinin abat olduğunu nasıl görmezsin? Bir paket makarnaya nasıl doğayı ve doğanı (tüm habitatı) yok etmesine izin verirsin?
Denizler, dereler kamu iyeliğindeki (yani senin kullanımında) dokunulmaz alanlardır.. Denizin koylarında ve falezlerinde, derelerin göllerinde yüzersin, gezersin, atlarsın, zıplarsın, balık tutarsın, kısacası doğanın bize sunduğu dinlence düzlemlerinde yorgunluğunu atarsın.
Doğru, buralar enerji kaynaklarıdır da. Örneğin deniz altındaki akıntılardan enerji elde edersin, nehirlerinden, ÇED raporları doğrultusunda su tutucu fizibil (yapılabilir) barajlar inşa edersin, fakat dereleri ve vadileri üç kuruşluk enerji için HES ve KÖHES'lerle yok edemezsin.
Binlerce yılda oluşmuş denizlerimizdeki koyları ve falezleri sahil yoluyla bitirip, dalgaların özlem yüklü seslerle kıyıda sana selam duran çığlığını sönümlendiremezsin.. Sakın bana "İstanbul'dan Arhavi'ye 18 saatte geliyordun, 7 saat sonra Arhavi'desin, kötü mü oldu?" deme.. Beni memleketime anında taşı, fakat denizimi, dere mi, dağımı, vadimi yok ettiğin memleketime anında getirsen ne yazar!!..
Yol yapmayalım demiyorum, yapalım. Bak sevgili kardeşim Ben inşaat mühendisiyim. Meslek odalarında önemli görevlerde bulundum. Türk Mühendis Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB)’ye bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) yetkilileri olarak, İMO Trabzon şubesinde, yerel ve merkezi yöneticilerle halk katılımında (2000) ortak toplantılar yaptık. Katılımcı yerel ve merkezi yetkililere “ Lütfen, sahil yolunu kuşaklama yöntemiyle arkadan geçirelim, viyadük ve tünellerle.. Maliyeti yüksek olacak, fakat doğayı kurtaracağız.. Avrupa kıyıları asla sahil yolu yoktur, tüm yollar dediğimiz yöntem olan kuşaklama ile geçilmiş. Sadece bu kuşaklama yollardan yerleşim yerlerine iniş vardır..” dedik, dinlemediler. En çok da yüklenici fırmalar itiraz etti. Kuşaklama yöntemiyle daha fazla iş yapıp daha fazla kazanacaklarına onlar dolgu parasıyla açığı kapatıp sahilleri mahvetmeyi yeğlediler.
Durum bu kardeşim. Fakat senin bir eline “Biz bu filmi daha önce izledik ‘Sahil yolu projesi’ ”, bir eline de “" Denize dereye atlama ile abat olunmaz, memlekete hizmet ile abat olunur" pankartları tutuşturmuşlar “Arhavi’de HES isteriz” diye bağırıyorsun.. Üzüldüm sana, çünkü doğayı ve doğanı kaybettiğinin farkında değilsin..
http://blog.milliyet.com.tr/arhavi-nin-kalbine-cebren-cebri-boru-cakildi-3-kurusluk-enerji-icin/Blog/?BlogNo=411308
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder