DOĞRU YAŞAMINDAN ÖDÜN VERMEDİĞİ İÇİN “ALTERNATİF NOBEL ÖDÜLÜ” ALAN ÖZGÜR DÜŞÜNCE SAVAŞÇISI “CUMHURİYET GAZETESİ”NDE NURAY MERTİK MUYKOMS(NE YAPIYOR)?!
Dahası; araştırmacı gazeteceliği ile yıllardır düşünce özgürlüğü savaşı veren ve bağımsız, korkusuz yayıncılık ilkesinden asla ödün vermeyen Cumhuriyet Gazetesine Right Livelihood Vakfı (Doğru Yaşam Vakfı)* tarafından verilen ve de gurulandığımız “Alternatif Nobel Ödülü”, üzülerek belirteyim ki OHAL’lerin getirdiği demokrasizilik gürültüsü ve özgür düşünceye saygısızlık içinde kayboldu gitti. Doğrusu düşünce altı edildi..
İşte böylesi bir evrensel değerler bütünü Cumhuriyet Gazetesi’nde haber ve söyleşi yapanlar ve de köşelerinde yazı yazanlar evrensel ilkelerin olmazsa olmazı düşün özgürlüğüne ve duygu yönetimlerine çok dikkat etmek gerekir.
Eğer siz hala; Atatürk’ün Anadolu insanıyla yaşama geçirdiği ve mazlum ülkelerin örnek aldığı batı emperyalizmine dünyada atılan ilk tokat bütünündeki “Kurtuluş Destanı”’nı, aşağılıyarak, dinden ve yoksuldan geçinen, düşün özgürlüğü karşıtı ve aydınlık düşmanı karanlık savaşçıları adeta beslemeye devam ederseniz yanlışa izin vermiş olursunuz. Veya, “Ben bunlardan korktuğum için kendime sansur uyguluyorum” diyerek insanları korku duygusuna yönlendiriseniz de aynı yanlştasınız demektir..
Demem o ki; Cumhuriyet gazetesinde geçmişi olan halktan biri olarak, Cumhuriyet’te bunlara bunlar izin verirsenin gönül koymaya hakkımın olduğunu belirtmek isterim..
Cumhuriyet gazetesi geçmişimi okumak ister misiniz?
Cumhuriyet’in Cumhuriyet’e yaptıkları: Fötür şapkası başında Krem renkli pardesüsüne sağ cebine yerleştirdiği Ulus gazetesi ne de yakışırdı sevgili babam Nihat çorbacıoğlu’na. Özellikle sağ yanında görünmesi için katlayarak koyduğu Ulus’un yerini artık Cumhuriyet almıştı. Hiç unutmam sevgili annem Emine Çorbacıoğlu, “Bu ne?” diye sorduğunda “Bu Cumhuriyet.. Bu Ulusa Cumhuriyet gerekir.. Bundan sonra bunu okuyacağız..” diyerek, Cumhuriyet gazetesinin bugünkü sloganı olan “Bu ülkenin aydınlık insanları, size Cumhuriyet yakışır” sloganını o gün terennüm etmişti babam adeta.
Gerçi sevgili annem okur-yazar değildi, ama babam bazı haberleri hiç yüksünmeden anneme okurdu. Dayım Ziver Çorbacıoğlu ve Rüştü Hatinoğlu amca da zaman-zaman o dönemin, sağ siyaset içerikli Adalet ve Zafer gazetelerini babamın yanıbaşına taşır gülerlerdi..
Ulus gazetesini bırakan babam 1965’ten sonra eve Cumhuriyet almaya başladı. Ogün bu gündür Cumhuriyet düşünselliğin kaynağı oldu biz 5 erkek kardeşe.
Cumhuriyet’i okurken, aniden 17 Nisan 1973’te Cumhuriyet’te yazmaya da başlamışım. İlk yazımın başlığı “Üniversite Kapılarında Sefilleri oynadık”.. Ve cumhuriyet’te son sözümü; sevgili Deniz Som’un “Vaziyet” sayfasında, 12 Temmuz 2007’de söylemişim: "Yolun solu, karanlığın sonu gözüktü!". Evet, o günden sonra Camhuriyet’te yazamadım. Nedenini araştırmadım, çünkü yazma duygularımı internet gazeteleri ileyaşıyordum. Fakat Cumhuriyet’i okumayı asla bırakmadım, çünkü sayfalarını çevirirken çıkardığı ses, adeta aydınlığın, demokrasinin ve özgür düşünmenin doyumsuz fısıltıları gibi idi..
Siz yazdırmadılar diyebilirsiniz.. Yazdırmadılar. Radikalde yaşadığımı sanki Cumhuriyet’te de yaşıyordum. Radikal ilk çıktığında zaman-zaman yazılarıma yer verdi. Etyen Mahçupyan ve 2. Cumhuriyetçi yazanlar, dahası; düşüncelerini liboş kimlikleriyle kiralayan sınırsız ve kuralsız demokrasi avcıları artınca bizi de attılar..
Cumhuriyet’te de benzer süreçleri yaşıyordum..
Ne olursa olsun; hiçbir güç beni Cumhuriyet’ten soğutamadı.. Katkı olsun diye eşim ve ben işyerimizde okumak için 2 Cumhuriyet almaya başladık ve almaya devam ediyoruz. Ulusalcı gazetemde boy gösterip, Amerikancı uşaklığı yeğleyenlerin itibar gördüğü ülkede yaşıyoruz.. Bu isimleri tekrar etmek istemem.. Bir şey söylemek isterim, Meslek odalarında Cumhuriyet gazetesi sokmayan, Cumhuriyeti tartıştırmayanlar, bugün Cumhuriyette dizi yazıları yazıyorlar. Olmadı Ulusalcı partilerde kuyruğa girmiş milletvekili adayı oluyorlar..
Adını vermek istemediğim İst. Cumhuriyet çalışanlarından bir arkadaş “Daha milletvekili olmadın mı” diye yaptığı espiri duygularımı bükmüş, düşüncelerimi acıtmıştı.. Ben milletvekili değil milletin vekili olmayı ilke edinmiş biriydim ve bunu o da biliyordu, demek ki birileri ile beni karıştırmıştı.
Dedim ya, Cumhuriyet’ten vazgeçmemek; evrensel demokrasi ve özgür düşünceden ve de laik demokratik cumhuriyet’ten vazgeçmemek olduğu için; “Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Cumhuriyet dışındaki tüm basın ve düşün emekçileri için savaşmaktan asla geri durmam ve durmayacağım.
Nuray Mert: “Mevcut durumda mesele, başka bir uca savruldu; Kemalist statükoyu tamamıyla tasfiye etmeyi başaran iktidarın AB pistonuna ihtiyacı kalmadı… ‘Başörtüsüne özgürlük’, “dindarın insan hakları”, iktidarlarının teminatı altına girdikten sonra, gerisine bu hak ve özgürlükleri tanımak işlerine gelmedi, hesaplarına uymadı.
Diğer taraftan, düne kadar İslamcı iktidardan şikâyet edenleri ‘ayrıcalıklarını kaybettiği için sızlanan Kemalist azınlık,…(28 Kasım 2016)” şeklinde saldırılarını sürdürerek, Atatürk’ün Anadolu insanıyla oluşturduğu evrensel kurtuluş destanını aşağılasa da, yerden yere vursa da ve de AKP değirmenine Cumhuriyet’teki köşesşnden su taşısa da, Cumhuriyet Gazetesi’nden vazgeçmeyeceğim..
Ahmet Ümit korkuları asla benim halkımı korkutamayacaktır!!
“Artık vatandaşların hain ve darbeci görülmediği bir sayfa açmak lazım-- AKP oy kaybediyor diye Türkiye’yi iç savaşa götürüyor-- Batı’daki Erdoğan algısı Saddam algısına dönüşmüş.” şeklinde cesur bu sözleri söyleyen Ahmet Ümit nedense, Cumhuriyet’ten Emrah Kolukısa ile yapılan söyleşide; “Korkmuyorum demek yalan olur. Yalan söylemeyeceğim, sansürlüyorum bazen. Yani sansürlüyorum derken, sözümü sakınmıyorum asla ama üslubuma dikkat ediyorum. Neyi nerede söyleyeceğime dikkat ediyorum. Çok cesurum, hiç korkmuyorum dersem yalan söylemiş olurum. (27 Ksım 2016)” gibi yanlış bir ifade kullandı. Bu ifade; korkutmaya çalışan karanlığın şövalyelerinin yaratmaya çalıştığı korkudan daha korkunç bence.
Kime karşı üslubumuza dikkat edeceğiz?
Bizim üslubumuz, asla onun üslubu değil ki. Az çok neyi nerde ve nasıl söyliyeceğimizi bilen kişileriz. Eğer biz karşı tarafın üslubsuzluğunu esas alıp kendimizi ve kentimizi sansurluyorsak teslim olmuşuz demektir. Hertür baskından korkuyoruz demektir. Bimiyerek, insanımıza korku salmak demektir. Onu ve onları abartmak demektir. İçeri düşmekten korkuyoruz demektir, demektir de demektir, bunun adı ..korku yemektir. Kormayacağız, dim dik karşısına dikileceğiz. Ben Korkmuyorum..
Evet; içeri düşmekten korkmuyorum, çünkü; dışarısının içeriden bir farkı olmadığını görüyorum..
Cumhuriyet gazetesi, Ahmet Ümit korkuları ve Nuray Mert’in önlenemeyen Atatürk ve Laik Demokratik Cumhuriyet saldırılarıyla ne yaptığını farkında mı?
Cumhuriyet Gazetesi adına ödülü, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’in alması planlanmıştı ancak Erinç’e yurt dışı çıkış yasağı konulması nedeniyle Cumhuriyet yazar Zeynep Oral ödül törenine katıldı.
Ödüle ilişkin açıklama şöyle: “Her Ödül önemlidir. Ancak dünyada alternatif Nobel diye de bilinen "The Right Livelihood Award" (Doğru Yaşam Ödülü) gibi köklü ve insani değerleri yücelten bu ödülü almak, hele hele içinde bulunduğumuz şu günlerde almak, Cumhuriyet Gazetesi için hayal bile edemeyeceğiniz bir anlam taşıyor..
Bu anlamı sizlerle paylaşmadan önce... Sizlere Cumhuriyet Vakfı Başkanı Sayın Orhan Erinç'in mesajını iletmek istiyorum: Alternatif Nobel Ödülüne bizleri layık görerek onurlandıran, zor günlerimizde değeri ölçülmez bir destek veren jüri üyelerine, Cumhuriyet gazetesi adına teşekkürlerimi sunuyor ve ödülü paylaştığımız öteki dostlarımızı da kutluyorum.
Bu değerli ödüle layık olmaya çalışacağımıza, demokrasiyi, özgürlükleri ve laikliği savunmaktan ne pahasına olursa olsun geri durmayacağımıza inanmanızı dilerim. Lütfen saygılarımızı ve selamlarımızı kabul ediniz."
*: Right Livelihood Vakfı (Doğru Yaşam Vakfı) tarafından düzenlenen “Alternatif Nobel Ödülü” bu yıl Cumhuriyet Gazetesi'ne verildi. Cumhuriyet, ödüle “tüm baskılara karşın, gerçekleştirdiği bağımsız, korkusuz yayıncılık, araştırmacı gazeteciliğe ve fikir özgürlüğüne verdiği önem” nedeniyle değer görüldü.
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder