Açın, hormonlu renkli yandaş yazılı medya başta olmak üzere büyük gazetelerin Ankara eklerini; parsel-parsel, Ankara’nın en seçkin kent arsalarının satıldığını ve halk dayanışmasındaki konut koperatiflerini yok edildiğine tanık olacaksınız. Onun yerini; ‘yüksek devlet görevlileri, elçiler vb.nin oturmalarına ayrılan’ konut alanlarına, moda deyimle rezidanslar aldı..
Dahası; kent gürültüsünden arınmış sakin, yeşil doğasıyla, havuzlu konfor sunan dairelerin olduğu sitelere.. O yüksek devlet görevlilerinin de beslenen ve palazlandırılan bürokratları ve de tarikat müritleri olduklarını düşünmekte serbestsiniz. Buralardan asla, konut kooperatifleri aracılığıyla ev sahibi olan benin sıradan halkımın ev alması olası değildir.. Merkezi yapı da inşaat sektörünü ekonomik politikalarıyla tetiklemekte, çünkü ekonomiyi bununla büyüteceğini düşünmektedir.
Doğrudur; inşaat sektörü ekonominin lokomotif sektörüdür, fakat lokomotif ekonomiyi bir yere kadar taşır, sonrasında tıpkı katlı kavşak geçişleri gibi bir yere yığar. Nitekim de yığdı: “İstanbul’da kentsel dönüşüm ile stokların arttığı bölgeler ve lüks konutlarda fiyatlar düşüşe geçti. Özellikle Anadolu yakasında konut satış ve kira bedelleri yüzde 20’yi aşan oranda düştü. Geçen yıl piyasanın canlı olduğu bölgelerde bugün boş evler alıcı bekliyor. Uzmanlara göre konutta arz-talep dengesi bozuldu.”
Erdoğan, ABD’nin 45. Devlet başkanı seçilen Donald John Trump gibi emlak üzerinden ülke ekonomisini biçimlendirmeye çalışmaktadır. Bu bir kolay kazanım yoludur. Yaklaşın asla yaratıcı ve üretici değildir. Var olan taşınmazlarla (arsa) ve üretilmiş yapı malzemesi ve elemanlarıyla bir inşa süreci işletilmektedir.
Bu asla üretim değil, yeni bir taşınmaz yaratmakta, konut ve yapı gereksinim karşılaştığı noktada üretim durmakta, çünkü konut ve yapı stoku talepsizlik karşısında arzı bitirmektedir. Bu süreç asla talebi bitmeyen sanayi ürünü değildir. Ekonomik büyümeye belli periyotlarda ritim kazandıran görece bir sektördür, inşa sektörü..
Federal Rezerv Sistemi olan ve Amerikan Doları basımı ve dağıtımı yetkisini de elinde bulunduran, doğrusu; dünyayı yöneten bir gizemli ailenen bankası ABD merkez bankası; “Fed” kararı olumlu çıksa da, çukmasa da uzmanlar “TL”'nin işi zor diyor. Çünkü Fed “0.25”lik faiz artışı yaptı. Bu demektir ki; 2017’de faiz artırımına devam edecek.
Ne olacak? Ebenin hoşafı olacak ve bu hoşafı ABD’li ve AB’li içecek. Evet; Faiz artırımının ABD varlıklarının getirisinin yükselmesine neden olacak ve Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda yatırımları bulunan yatırımcıların, bu varlıkları satıp ABD'de alım yapacak.
İşin kötü yanı faiz bandını 025-075 aralığına çıkarması. Yani; Fed 2017 yılına yönelik iki adet 0.25'lik faiz artırımı beklentisini de 3'e çıkardı.
Yaa; Fed kararı ne olursa olsun, önümüzdeki yıl durumun kritik olduğu ortada. Bırakın dolar satmayı, inşat sektörü 3.50’nın aşağısına düşmeyecek doları düşürebilir mi? (Faiz artı, 46’ya düşen dolar 3.50’ye çıktı). Düşüremez, çünkü; yukarıdaki gibi kendisi düşüyor.
“Her şeyden önce bundan sonra enflasyonun yukarı gideceği yönünde büyük bir beklenti mevcut.. OPEC’in son aldığı karar doğrultusunda 60 dolarla varan dünya petrol fiyatlarının, 2017 yılında artacak” diyenlere ne diyeceksin? Bu ne getirecek beraberinde? Cari açığı. Biliyorsunuz; Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), milli geliri hesaplama yönteminde, yani; Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) hesaplamalarında küresel trende uygun revizyona gitti.
Ve, yeni rakamlarla GSHY 2 bin dolar arttırdı, da bu artışı vatandaş hissetti mi? Nah hissetti. Neden mi? Bu yöntem milli gelir hesabının teknik olarak yükseltti, fiziki olarak değil. Uzman da haklı olarak; “Ne kadar değiştirilse de, büyüme oranlarının düşük kalması, göstergelerin milli gelire oranlarının daha bozulmasına yol açacak. Türkiye’nin yüksek dış borcu, başka bir deyişle yüksek döviz ihtiyacı kurların daha da yukarı çıkacağı beklentisinde çok önemli rol oynuyor.”
Özel sektörün dış borcuna na demeli?! Bu sektörün uzun vadeli dış kredi borcu 12.7 milyar dolar artarak 207.6 milyar dolara çıkmış. Özel sektörün bir yıl içinde ödeyeceği dış borcun sadece anaparası 68.7 milyar dolar. Ekonominin büyümesi için yeniden borçlanma yapılmasa bile, bir yıl içinde dış borç ödemek için 80-90 milyar dolara gereksinim var.
Sen hala dolar bozduruyorsun, ekonominin bozulduğunu umursamaksızın.. Yağı alınmış sütten yapılan Teleme peyniri gibi TL’nin resmen yağı alınacak. Bu yağı inşaat sektörü mudüzeltecek, yoksa yağ katsayısı yüksek Yiğit Bulut mu?
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
GSM. 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder