SOKAĞA ÇIKTIĞI İÇİN TERBİYESİZ İLAN EDİLEN HAMİLE KADIN TEKMELENİYOR, BOMBALAR PATLIYOR VE SEFERBERLİK İLAN EDİLİYOR VE OHAL DA İLAN EDİLEBİLECEK
31 Aralık 2016Hamile halde ve de şortla sokağa çıkan ‘terbiyesiz ve ahlaksız’ kadınların tekmelendiği, bombaların patladığı, tek kişinin seferberlik ilan ettiği ülkenin son resmi, benim ülkemin resmi mi?!
Bakalım ve görelim:
Lütfen, Allah Lillah aşkına düşünün. Makarnacı yalvarıyorum sen de düşün; 10 Aralık 2016 günü İstanbul-Beşiktaş saldırısı olmuş, 39’u polisimiz olmak üzere 44 genç insanımız, ardından, Kayseri’de; 17 Aralık 2016 günün sabahında çarşı iznine çıkan askerlerin bindiği halk otobüsü yanındaki patlamada 14 Askerimiz yaşamını yitirdi iktidar hala siyasi rant peşinde:
Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Başkanlık” vurgulu lanetleme mesajı veriyor; “Türkiye ne zaman olumlu adım atsa cevabı hemen terör örgütleri eliyle geliyor..Türkiye yasını tek başına tutacaktır..” diyebiliyor.. Veya; Başbakan ve muhalefer uzlaşma ve dayanışmadan söz ederken, cumhurbaşkanı tek başına seferberlik ilan edebiliyor, tek adamlığını işaret edercesine..
Bitmedi; ‘iç ve dış tehlike bahanesiyle’ bu çizgide tek başına OHAL ilan edebilecek, yapılan Anayasa değişikliğinde.. Anlaşılan; benim oğlum bina okuyacak, döne döne yine okuyacak. Evet, artık anlaşılacak yanı kalmadı, belli ki baskıcı politikaları sürdürecek. Kesinlikle toplumsal karşı çıkışlara ödün verilmeyecek, siyasi muhalifler enterne edileceğinin feryadıdır; “Seferberlil ilan ettim” cüretkarlığı.
Öyle bir cüretkarlık ki; Kurtuluş savaşı ve Sevr dönemi iç ve dış saldırıları öne çıkararak söylemine meşruluk kazandırmya çalışıyor. Vesselam kısa kelam; “ben başkanlığı getireceğim ve tek olacağım” demektir bu..Dahası bu çıkışlar; “Ülke elden gidiyor, ben hukuk mukuk, insan hakkı, demokrasi, özgür düşünce tanııımaaam, o kadar!!” demek değil de nedir..
İstanbul-Beşiktaş’taki hain saldırıda oğlunu yitiren baba ise, “Ben oğlumu istiyorum..Şehitlik istemiyorum.. Beni şehitlikle avutamazsın” söylemi ile ‘tüm bu yaşatılanları, birilerinden çok daha iyi okuyarak’ gerçeği haykırıyor..
Lütfen arkadaşlar; Hamile halde ve de şortla sokağa çıkan ‘ ‘yobaza göre terbiyesiz ve ahlaksız’ kadınların tekmelendiği ve üzerine karanlık bir branda çekilmeye çalışılan ülkemin son resmini ve karakterleri görmek istiyorsan aşağıdaki haberleri okuyun. Okuyun, çünkü yakında, mini etek giyen ve başına çaput sarmayan kadınlarımızın ve kızlarımızın bacaklarına ve yüzüne kezzap veya jilet atma aşamasına geleceğiz; “Türk tipi başkanlığı” getirerek..
Şu haber insanların iliklerini değil, beynini, dokularını, karakterini donduruyor: Ahmet Hakan’ın köşesinde okudum: “Manisa'nın Turgutlu ilçesinde şerefsizin teki, parkta spor yapan dört aylık hamile Ebru Tireli adlı kadına "Bir daha burada yürüyüp spor yapmayacaksın" diyerek saldırmış..Ayakkabısını çıkarıp vurmuş, kadını yerlerde tekmelemiş ve kadının kafasını kaldırıma çarpmış(8 Aralık 2016).”
Ve soruyor: “Bu şerefsiz bu cüreti nereden buldu?”
Hemen tuşlara vurmam gerekti fakat, yakalanan sakallı kişi bana hayli suçlu geldi, kıyafetiyle . Yine de puştlar aşkına tuşlara saldırmadım, bekledim derken, beklenmedik bir şey oldu erken; saldırgan Mehmet Tanrıbilen-ki bu soyadını da sonradan aldığını düşünüyorum- tahliye edildi.
Tanrıbilen nedense itici görüntüsünü silmek için sakalının kesmiş, kıyafetini değiştirmiş, Bağdat caddesinde caka satan burjuvaya dönüştürülmüştü. Kuşkum daha da arttı ve puştlar aşkına tuşlara saldırdım: [[ Ve saldırgan tahliye ediliyor; 12 Aralık 2016 duruşmasında.
Ardından; avukatları Gürcan Tak ve Melike Ören Tak, kişiye çağdaş bir profil kazandırarak suçsuz imajı vermek için sakallarını kestirip kıyafetlerini yeniliyorlar ve olayın yaşandığı Osman Gazi Parkı’nda açıklama yaptırıyorlar. Neden acaba?! Yakalandığı andaki görselliği neden yok ediliyor. Çevreden birileri tanımasın diye mi? M.T, sakalsız yeni kıyafetleriyle ve de, etrafındaki sakallı kimliklerle rahatsız tepkili bir fundamental(kökten) dinci olduğu anlaşılıyor.
Senaryo; “Bu şerefsiz bu cüreti nereden buldu?” sorusuna en somut yanıt.
Evet; bu cüreti nereden bulacak?!
Sen; Şort giydiği için belediye otobüsünde Ayşegül Terzi'ye tekmeyle saldıran Abdullah Çakıroğlu’nu ve Manisa’da hamile Ebru Tireli’yi tekmeleyen saldırgan Mehmet T’yi tahliye edersen, TRT’1’inde, sözde hukukçu ve aynı zamanda tasavvuf düşünürü(?!)
Tuğrul İnançer denen zatı konuşturur ve de "Hamile kadının sokakta gezmesi, terbiyesizliktir. " mesajı verdirisen, Kadın kahkaha atamaz denen siyasiyi baş tacı yaparsan ve de; Orjinali 'İslamda Evlilik ve Mahremiyetleri' isimli eskiden basılmış ve Meclis Kütüphanesi'nde bulunan bir kitaptan kopyala-yapıştır yapılarak, ‘Pamukkale Belediyesi tarafından yeni evli çiftlere dağıttığı 'Evlilik ve Mahremiyetleri' adlı kitapta (16 Aralık 2016 14:09); "Çocuklar güneye doğru sıcak iklimlerde 10-12 yaşlarında evlendirilebilir", “Bale şeytan ocağı, tiyatro şeytan yuvası", "El sıkışıp tokalaşmak zinaya giden yoldur", "Kadınlar spor sahalarına ve parklara gitmemelidir" denebiliyorsa; onlar da elbet kendilerine görev değil, gizliden gizliye işletilen karanlık süreçteki görev talimatlarını yerine getirirler..]]
Ve, ve, ve; adeta Mehmet Tanrıbilen’i aklama senaryoları devam edercesine; Manisa'da hamile Ebru Tireli'ye saldırdığı iddiasıyla Mehmet Tanrıbilen'in önce tutuklanıp sonra serbest bırakılmasının ardından, olayı gerçekleştirdiği belirtilen 34 yaşındaki Davut K. tutuklandı. (13 Aralık 2016 17:27)..
Ne ilginçtir ki; Davut’un resmi basına yansımadı; M.T’ye çok benziyormuş, hatta kırmızı arabası varmış..
Kafamda soru işaretleri alabildiğine uçuşur oldu..
Ne demiştik; şort saldırısında; “Bu karanlık sürecin başlangıç noktasındır. Siradan, kendiliğinden bir hareket değil, bilinçli bir projenin başlangıcıdır..”
Ve proje yavaş-yavaş uygulamaya konmaya başlandı; Manisa’da..
“Bu şerefsiz bu cüreti nerden buluyor?” değil, hangi şerefsizler bunları tetikliyor? sorusuna yanıt bulmak gerekir..
Yanıt yazılı ve görsel basında..
- --İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde Sanatçı Fazıl Say'ın konserine satırlı saldırı düzenlendi.Kimliği henüz belirlenemeyen saldırgan tekbir ve satır eşliğinde konser yapılan alana girmek istedi. Saldırganın "Bu konser olamaz" diye bağırıp bir taraftan da satır salladığı belirtildi(13 Aralık 2016).
- -- İstanbul'da bir ilköğretim okulunda görev yapan Aydın Erekmen adlı öğretmen, öğrencilere idam ipiyle poz verdirtti İstanbul Beşiktaş'taki terör saldırılarının ardından öğrencilerinin eline idam ipi veren öğretmen, sınıfta çektiği fotoğrafı "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe... Başkaaaan...! Adalet istiyoruz" notuyla kişisel Facebook hesabından paylaştı.. Erekmen'in arabasının içinden çektiği bir fotoğrafta da dikiz aynasına idam ipi astığı görüntülendi. (14 Aralık 2016). Bu kişi adeta savunuluyor: TOKİ Osmangazi İlkokulu Müdür Yardımcısı, "Konudan haberdar olduk. Araştırıyoruz. Öğretmenle görüştük. Öğretmenimizin bir izcilik faaliyeti var. İzci düğümleri ile ilgili bir çalışma yaptığını söyledi. Biz de o şekilde yorumladık" dedi.
- -- Döşemealtı’ndaki Şehit Volkan Canöz Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin Edebiyat Öğretmeni İ.Ç.’nin çalmayan zil yüzünden derse geç giren öğrencileri “Bana deli İbrahim derler” diyerek toplu halde dövdüğü iddia edildi. Olayı yalanlamayan okul yönetimi konuyla ilgili açıklama yapmadı(12 Aralık 2016).
- -- Adana Aladağ’daki 11 çocuk ve 1 yurt çalışanının hayatını kaybettiği yangında, Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebeleri Yardım Derneği’ne ait kız yurdunda öğrencileri, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’ın yönlendirdiği ortaya çıktı.
[[ Kendimi sansurledım: “Manisa’da hamile kadına saldırdı diye tutuklanan saldırgan tahliye edildi.. Ardından; avukatları kişiye çağdaş bir profil kazandırarak suçsuz imajı vermek için sakallarını kestirip kıyafetlerini yenilediler ve olayın yaşandığı Osman Gazi Parkı’nda açıklama yaptırdılar.
Neden acaba?! Yakalandığı andaki görselliği neden yok ediliyor? Çevreden birileri tanımasın diye mi? M.T, sakalsız yeni kıyafetleriyle ve etrafındaki sakallı kimliklerle rahatsız tepkili bir fundamental(kökten) dinci kimliğini silememiş. Bana adeta; Kabataş ‘hamile kadın’ senaryosunu aklama kurgusu gibi geldi. Senaryo; “Bu kişi bu cüreti nereden buldu?” sorusuna en somut yanıt.
Evet; bu cüreti nereden bulacak?! Sen; Şort giydiği için belediye otobüsünde Ayşegül Terzi'ye tekmeyle saldıran Abdullah Çakıroğlu’nu ve Manisa’da hamile Ebru Tireli’yi tekmeleyen saldırgan Mehmet T’yi tahliye edersen, TRT’1’inde, sözde hukukçu ve aynı zamanda tasavvuf düşünürü(?!)denen zatı konuşturur ve de "Hamile kadının sokakta gezmesi, terbiyesizliktir. " mesajı verdirisen, Kadın kahkaha atamaz denen siyasiyi baş tacı yaparsan, onlar da elbet kendilerine görev değil, gizliden gizliye işletilen karanlık süreçteki görev talimatlarını yerine getirirler.. Ne demiştik; şort saldırısında; “Bu karanlık sürecin başlangıç noktasındır. Siradan, kendiliğinden bir hareket değil, bilinçli bir projenin başlangıcıdır..” Ve proje yavaş-yavaş uygulamaya konmaya başlandı; Manisa’da.. “Bu kişi bu cüreti nerden buluyor?” değil, hangi kişi ve kişiler bunları tetikliyor? sorusuna yanıt bulmak gerekir(Şevket Çorbacıoğlu) ]]
Ahmet Özal bunları da mı, FETÖ yaptırıyor?!
Projenin ilk ayağı şortlu ve hamile kadına tekme, ikinci ayağı mini eteklilere ve türbansızlara jilet ve kezzap atmak mı?
Hamilenin sokağa çıkması terbiyesizlik dersen, şortluya ve hamileye tekme türbansıza da jilet ve kezzap atar.
Bir başka düşündürücü gazete haberi:
“Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) yaptığı şimdiye kadarki en kapsamlı küresel eğitim araştırmasındaki, PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (İngilizce: Programme for International Student Assessment)’nın test sonuçlarına göre, Türkiye'deki öğrenciler bilim, matematik ve okumada OECD ortalamasının altında kaldı.
72 ülkedeki sınav sonuçlarını temel alarak yapılan kıyaslamanın, eğitim ve ekonomik büyüme arasındaki bağlantıyı gösterdiği vurgulandı.. Uluslararası eğitim değerlendirme testi , 72 ülke ve ekonomik bölgede 15 yaşındaki 540 bin öğrenci arasında yapıldı. Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer alırken, önceki testlere göre de performansı geriledi. OECD'nin yürüttüğü Pisa testi her üç yılda bir yapılıyor. (6 Aralık 2016).”
Belli ki; eğitim ve ekonomide 72 ülke içinde 50.sıra ile iyi değiliz. Mantığa bakar mısınız; “Sinav kötü, anket iyi” imiş. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; “Mesleki ve teknik liselerde eğitimin kalitesini artırdığımızda PISA ile ilgili sorunumuz kalmayacak diye düşünüyorum.”
Bakan bunu deyince aklıma; 'kaliteli imam hatip yetiştirmek üzere meslek liseleri olarak açılan’ İmam Hatip Liseleri geldi.
Bir diğer PISA değerlendirmesine göre; “Çocuklarımızın kendi dillerinde yazılan metinleri okuyup anlamaktan acizmiş..”
Bırakın kendi dillerini, hiç bilmedikleri Arapç diliyle dualar ezberletilen, Ezan dinletilen ve Kuran okutulan çocuklarımızın kendi dinlerini öğrenemediklerine ne demeli?!
“Dini dinden çıkarmak bu olsa gerek”: Ülkemin zihinsel ve dinsel kodları bozuldu..dinden geçinmenin bu kadarı da fazla.. Bunun adı; dinden geçinme olmaktan çıktı; gerçekten bunun adı; “dini dinden çıkarmak” oldu..
İşte dini dinden çıkaran biri dah:Muş Alparslan Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan ve Marmara Üniversitesi’nde doktora yapan Şen tehditler ve hakaretler savurduğu tweetlerinin ardından gelen tepkiler üzerine Twitter hesabını kapattı..
- “Cemevi, Ali, insana saygı, Madımak, hoşgörü diyen ne kadar namussuz mezhepçi varsa Halep’te katillerle beraber. Lanetliler topluluğu…”,
- “Ey Halep’te çocukları, kadınları, sivilleri korkakça bombalayan rejimi savunan mezhepçiler: Sizi bu coğrafyada yeni Malazgirtler bekliyor”,
- “Bu coğrafyanın her köşesinde bir Malazgirt yaşanacak. Şah İsmail’in bağnaz mezhepçi p..leri hesap verecek. Şahlaştınız Yavuzlaşacağız”,
- “Suriye direnişi başarısız olursa savaş Anadolu’da Şah İsmail’in mezhepçi vahşileriyle yaşanacak. Herkes hesabını buna göre yapsın”,
- “Herkes Rus konsolosluğuna gitsin, Ben de oradayım. Mecusi İran’ı ise asla unutmayın. Bu katliam Caferi/Şii haçlı ortaklığı ile yapıldı.”
Yukarıdaki meczuba karşı gelmek asla aşağıdaki meczubların yaptığı Halep katliamını lanetlememi engellemez: Halep'te Suriyeli muhaliflerle Esad rejimi arasındaki kanlı mücadelede sona yaklaşılıyor. Esad rejimi 6 yıl aradan sonra kentin yüzde 95'inde kontrolü ele geçirdi.
Suriyeli muhaliflerin elinde olan semtlerde ise insanlık dramı yaşanıyor. ABD ve BM, Halep için Rusya ve Suriye rejimine uyarıda bulundu. BM, Halep'te çocuk ve kadın 82 sivilin evlerinde katledildiğini açıkladı.
Halep'in doğusunda 100'den fazla çocuğun da ağır saldırı altındaki bir binada mahsur kaldığı iddia edildi. Türk yetkililer, Halep'te muhaliflerin ve sivillerin tahliyesi için Rusya ile bugün görüşme yapılacağını açıkladı.
Bir başka gazete haberi, bu anlamdaki eğitim durumumuzun nedenselliğini anlatıyor. Yani; olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olmasını özetliyor bize:
“Tarihi başarılı Liseler, İmam Hatip Oluyor” başlığı karşınıza çıkıyor: “143 Yıllık Tarihi Daruşafaka Lisesi İmam Hatipe çevrildi; İstanbul Fatih’teki binada 1873 yılından 1993 yılına kadar eğitim ve öğretimini sürdüren Darüşşafaka Lisesi, 1994’te Maslak’taki kampüsüne taşındı. Darüşşüfaka Cemiyeti adına yapılan açıklamaya göre; Fatih’teki tarihi bina yeni kampüsün ihtiyacı olan finansmanı sağlaması için Ziraat Bankası’na satıldı. Banka da Milli Eğitim Bakanlığı’na devretti ve olan oldu..”
Şimdi soruyorum M.E.Bakanı’na; “Tüm okulları, Meslek Lisesi olan İHL’lerin eğitim kalitesini nasıl artıracaksınız. Fen ve Matematiği ve de sosyal bilimlere ağrılık vereceğiz diyorsan, okulların adını neden ihaleye çıkararırcasına “İHL” yapıyorsunuz?
Ne demişti Şeyhülislam Mehmet efendi (Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez), “Son zamanlardak İmam Hatip mezunu canlı bombaları görmezden gelerek;Türkiye’de imam hatip liseleri olduğu için ‘canlı bomba’ saldırıları olmuyor.”
Demek, canlı bombalardan kurtulmak için İHL’leştiriliyor çağcıl eğitim kurumları.. Sizi Allah’a havale ediyorum.. Ne farkı var söylediklerinizin; “Uçaklarda mescit olsa düşmezler” diyen yobazdan..
Diğer heberler de benzer şeyleri anlatıyor ve her biri birbirinden düşündürücü: Saray’daki; muhtarlar toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 31’inci; ‘sen ben bizim oğlan ninnileri’: "Rusya'dan bir şey mi alacağız, onların parasıyla, Rusya bizden bir şey mi alacak bizim paramızla. Çin'le, İran'la da konuştum. Onlarla da aynı şey. Bunları yaygınlaştıracağız. Böylece dövizin baskısından ülkelerimizi kurtarmış olacağız.."
İyi de, Rusya'dan aldığın mala Rus parası verdin, o zaman batıdan aldığın malala da Dolar ve Euro'yu vereceksin, peki nereden bulacaksın, Dolar ve Euro'yu hepsini TL'ye çevirdin!?
İkincisi; Şangay 6'lısı ve İran mollası tamam; peki batı senden mal alırken Dolar ve Euro vereceğim derse. (7 Aralık 2016) ne yapacaksın?
Adı Yiğit olan Y. Bulut; "Devletin birçok kurumundaki işlemler TL’ye çevrildi. Birçok yerdeki işlemler kiralamalar yüzde 20-40 arasında indirimler yapılarak TL'ye çevrildi. Ben buradan herkese Cumhurbaşkanımızın çağrısını tekrarlıyorum.
Aynen Osmanlı'yı bitiren bu Batı hayranlığı gibi, bu dolarizasyon, paramızın yabancı monetizasyon süreci bu ülkeye atılmış en büyük kazıktır. Bundan kurtulmamız lazım. Adam Taksim'de, Göztepe'de Nişantaşı'nda ev kiralıyor, kiracı dolarla, kiralayan dolarla anlaşıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Dolar mı kazanıyorsunuz, dolar mı üretiyorsunuz?" dedi.
Arkadaşlar; Celal'e celallenme işine girdiğim için çok yoğunum; Size zahmet bu omurgasız saray çocuğunu araştırımısınız, evlerini, kaç dola ve euro üzerinden kiraya verdiğini..
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Özlem Çerçioğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dolar bozdurma çağrısına destek verip, ‘Türklere Anadolu’nun kapılarının açıldığı tarihe’ atfen, 1071 dolar bozdurdu.
Bu kadını şimdi daha iyi anlıyorum.. İyi ki bununla çalışmamışım.. Buna solcu diyenin ben... Yağcı olduğunu düşünüyorum..
Düşünün.. Evet, evet hem de çok düşünün; hem Erdoğan'ı destekliyor, hem de onların ideolojik sayısal simgesi 1071 ile besliyor..
Bence; ikinci değil, süper celal vakası.. Sorun kemal Kılıçdaroğlu'na "sorunumuz yok der",iyi de erdoğan ile ne sorunun var? Belli ki danışıklı kavga..
Siyasetten asla soğumadım, bunlardan külliyen soğudum..inanın bunları dinleyince, bırak soğumayı, buz kesiyorum..
Başbakan Binali Yıldırım, reel sektöre yönelik tedbir ve teşvik paketi açıkladı. En dikkat çeken nakit sıkıntısındaki işletmelere yönelik Hazine garantisiyle 250 milyar liralık kredi imkanı sağlanması olurken, Başbakan Yıldırım, “Ağırlıklı olarak KOBİ’ler yararlanacak. KOBİ’lere ilave kıyak yapmış oluyoruz” diye konuştu.
Belli ki, bunlara kıyak geçilerek, yine Binali’nin deyimiyle çalışanlara madik atılacak..
Haberin şöyle olmasını isterdim: “Başbakan Binali Yıldırım, çalışanlara yönelik tedbir ve teşvik paketi açıkladı. En dikkat çeken sıkıntıdaki ailelere yönelik Hazine garantisiyle ‘her yıl çalışanlara 25 bin liralık kredi imkanı sağlanması olurken, Başbakan Yıldırım, “Ağırlıklı olarak bundan asgari ücretliler yararlanacak. Bunlara ilave kıyak yapmış oluyoruz”
A Haber'de yayınlanan Söz Teması programına katılan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, “Türkiye'de yemek programı yapan yabancılar ajanlık yapıyor” iddiasında bulundu. Müthiş yiğ itlik. Müthiş provokatörlüğüne bir yenisini de ekledi..
Hiçbir şeyi'ne inanmamama karşın bu dediği makarnacıyı müthiş inandırır. İnandırır, çünkü bazan ben de böyle düşünürdüm. Fakat, sonra Ayhan Sicimoğlu, Mehmet Yaşin ve diğerlerinin avrupa ve dünya lezzet yolculuğu programları aklıma gelince Bulut'un, yiğ itçe müthiş bir mok da yediğini anladım..
Sosyal medya devleri 2016 yılının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde, yıl içerisinde yaşanan önemli olaylardan oluşturdukları kolaj videolar yayınlamaya devam ediyor. Twitter #ThisHappened etiketiyle paylaştığı 2016 videosunda 15 Temmuz’a yer vermemişti. Facebook da yayınladığı videoda 15 Temmuz’u unutarak skandala imza attı.
Ben unutmadım 15 Temmuz’u.. Evet; Temmuz 2016 darbe kurgusunu unutur muyum?! Bana sürekli Yeliz'in; "Yalan yalan, yalan, yalan, yalan. gözündeki ateş, kalbimi yakınca sandım ki aşkımız ömür boyunca meğer bu bir oyunmuş..." sözleri aklıma geliyor..
Günlerimiz Doğamızı ve Doğanımızı aydınlatsın. Zor olacak ama, günümüz karanlığı kesin aydınlatacak..
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder