Y.DEMİRÖREN’İN FUTBOLUMUZU VE GAZETESİ MİLLİYET-BLOG’UN 2007’DEN BU YANA YAZDIKLARIMI YAKMASI
7 Ekim 2017Türkiye: 0 İzlanda: 3
“Yıldırım Demirören futbolumuzu yaktı. Aynı yıldırım demirören’in gazetesi milliyet-blog da; Hitlerin kitap yakması gibi; 2007’den bu yana yazdıklarımı yaktı. Yani; okuyucularıma kapattı..”
“Dinden geçinirken futboldan da geçinenler futbolumuzun da içine..”
Futbol ticaret ve siyaset atmosferine girdiği noktada, halkların ortak coşkusu bütününde göreceli olsada barıştırıcı, uzlaştırcı ve de kaynaştırcı niteliğini yitirerek futbol olmaktan çıktı. Futbol adeta şutbol konumuyla herkes tarafından şutlanır oldu. Özellikle Kapitalistler ve onun zaman-zaman acımasız koruyucusu faşizm tarafından. Bu sürecin en somut figürleri İspanya Franco ve Portekiz Salazar dönemi ve Hitler Almanyasıdır.
Evet, ticaret ve siyaset materyaline dönüştüğü noktada, futbol ekonomik ve siyasi rantın materyaline dönüştü. Bu süreç ülkemizde 2002 sonrasının iktidarı tarafından hızla işletilmeye başlandı. Sürecin düğmesine basan da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek başlattı. Bugün ülkemde Belediye futbol takımlarından geçilmiyor..
Bazı megaloman yöneticilerin takımları kral anlayışıyla yönetmeleri, mafya bozuntu çakalların bu alana girmesi bu süreci onulmaz bir düzleme taşıdı.. Adeta kurumsallaştırdı da. Bir büyük takımımızı (Beşiktaş’ı canım..) borç batağına sürükleyen, babasının holdinginden uzak tutulan Yidirim Demirören gibi bir kişi TFF’nin başkanı olarak futbolumuzun başında. Bir elektrik teknisyeni iktidarı arkasına alarak, AKP oy gettosu Başakşehir’i Süper Lig’e taşımayı bırak tüm kulüpleri başı olabildi. (Kulupler Birliği Başkanı)..
Evet, adı geçen kişilerin futbol yöneticiliği dönemi hızla işliyerek kendi çıkarsallıkları doğrultusunda yanlış futbol anlayışını kurumsallaştırdılar.
Futbolumuzun üst yapısı da alt yapısıda değindiğim kişilerin anlayışında altüst oldu.
Ülkemin Ulusal takım başarısızlığı böylesi etkenlerle kendini gösterdi. İstenerek futbol kaosu yaratıldı. Türkiye futbolunu bilerek böylesi bir kaosla yönetmektedirler.
Futboldan anlamayan, yetersiz ve yeteneksiz kişilerin elinde futbol bir azınlığın ekonomik ve siyasi rant kapısı oldu..
Elbet siz; 350 binlik nüfusa sahip, top oynayabilecek yalnızca birkaç bin gence sahip küçük bir ülke takımına ‘hem de kendi sahnızda’ yenilir ve Rusya’daki Dünya Kupasına katılma hakkınızı yitirirsiniz. Düşünün; sizin futbol yeteneğine sahip en az 1 milyon genciniz varken, özellikle Süper Lig’deki futbol takımlarınızın büyük çoğunluğu yabancı.. Bu, futbolun bilimselliğine ve de ulusallığına aykırı yaklaşım sürdüğü sürece başarı beklemek olası değildir. Bundandır ki; İzlanda’nın dünya kupası elemelerinde Türkiye’yi, Türkiye’de 3-0 yenip grup lideri olduğunu izliyoruz, hem de kahrolarak..
Birileri; İzlanda’nın basit, taktik formasyonu yetersiz oyun oynadığını söylerken, İzlanda’nın bile kendi karakteristik oyunu olduğunu ve de bizim kendine özgü karakteristik bir oyun şablonumuzun olmadığına değinmiyor.
TFF’deki Yıldırım Demirören yönetimi oy çokluğuyla Fatih Terim’in işine son veriyor ve yerine Mircea Lucescu’yu getiriyor. Gerekçe; Selahaddin Aydoğdu denen TFF yedek üyesinin Alaçatı’da kebapçı dükkanını basması. Nedense TFF yedek üyesinini görevine son verilmiyor, Terim gönderiliyor. Söylenenlere göre yönetimdeki Nihat Özdemir’in ısrarına karşın, Yıldırım Demirören sanki bir yerden emir almışçasına Terim’i gönderiyor..
Öyle veya böyle, Terim bu takımı Rusya’ya taşırdı. Tamam; Terim’in itici, hatta sınır bozucu yani çoktu, ama başarıları da çoktu ve bunu da başarırdı..
Hangi akıl; sahada gazetecilere küfreden, Rabia işareti yapan ve her gol sonrası ‘evimizde bile seccade ile secdeye varırken’ balgam dolu sahada secdeye varan 40 yaşındaki oyuncuyu kurtarıcı olarak sahaya sürer. Terim uzaklaştırılıyor ama; asla milli takımda oynamam diyen ve de dedesi yaşında koltuğa bağlı gazeteciye uçakta saldıran Arda Turan affediliyor ve ulusal takıma çağrılıyor..Gençler kenarda oturtuluyor, 40 yaşındaki ve de magazin yorgunu Arda sahada..
Başarı ha! Gördün başarıyı!
Stat: Eskişehir Yeni
Hakemler: Szymon Marciniak xx, Pawel Sokolnicki xx, Tomasz Listkiewicz xx
Türkiye: Volkan Babacan x, Emre Belözoğlu xx (Yunus Mallı dk. 79 x), Arda Turan x (Emre Mor dk. 60 x), Çağlar Söyüncü x, Oğuzhan Özyakup x, Mehmet Topal x, Caner Erkin xx, Nuri Şahin x (Ozan Tufan dk. 46 x), Kaan Ayhan x, Cenk Tosun x, Burak Yılmaz x
Yedekler: Sekan Kırıntılı, Harun Tekin, Sabri Sarıoğlu, İsmail Köybaşı, Ömer Toprak, Okay Yokuşlu, Selçuk İnan, Yusuf Yazıcı, Enes Ünal
Teknik Direktör: Mircea Lucescu cezalıTayfur Havutçu baktı
İzlanda: Hannes Halldorsson xxx, Birkir Savarsson xx, Ragnar Sigurdsson xx, Johann Gudmundsson xx (Ari Skulason dk. 82 x), Birkir Bjarnason xxx, Gylfi Sigurdsson xx, Alfred Finnbogason xx (Rurik Gislason dk. 79 x), Kari Arnason xx, Aron Gunnarsson xx (Sverrir Ingason dk. 65 xx), Hordur Magnusson xxx, Jon Badi Bödvarsson xxx
Yedekler: Ögmundur Kristinsson, Runar Runarsson, Jon Gudni Fjoluson, Hjörtur Hermannsson, Arnor Smarason, Runar Mar Sigurjonsson, Olafur Skulason, Vidar Orn Kjartansson, Arnor Ingvi Traustason
Teknik Direktör: Heimir Hallgrimsson
Goller: Johann Gudmundsson (dk. 32), Birkir Bjarnason (dk. 39), Kari Arnason (dk. 50) (İzlanda)
Gollerin öyküsü:
32. dakikada ani gelişen İzlanda atağında Bödvarsson sol kanattan ceza sahasına girerek yerden ortalıyor. Müsait pozisyondaki Gudmundsson sağ köşeye meşin yuvarlağı bırakıyor. 0-1… 39. dakikada Bödvarsson bir kez daha savunmayı geçerek Bjarnason’a bıraktı. Volkan ile karşı karşıya kalan Bjarnason, takımının ikinci golünü aşırtma bir vuruşla kaydetti… 50. dakikada sağ kanattan gelen ortayı Aron Gunnarsson ceza sahası içine indirdi. Yaşanan karambolde son vuruşu Kari Arnason yaparak ağaları sarstı. 0-3
Not: 2007’den beri şu an Yıldırım Demirören-Demirören grubunun gazetesi Milliyet “Skorer ve Milliyetblog”’da; Siyasi, sosyal, ekonomi, kültür, gezi, Spor yazılarının Milliyet blog’da ve Skorer’de yazmayı sürdürdüm. Beklenmedik şekilde; yayın çerçevesine uymadığım ileri sürülerek yazılarım Milliyet Blog’da reddedilmeye başlandı.. Doğrusu yazılarım sansürlendi. İşin doğrusu ‘yayın’ çerçevelerine girmeme konusununda direnince son verdim yazılarıma. Skorer gazetesinde yazarken işletilen süreç işletildi, yani yazılarımı okuyuculara tümden kapattlar..
İşte işleyen süreç:
1-“Onay Durumu: Red.. Milliyet yayın ilkeleri ve çerçevesine uymadığından yazıya yer vermedik. Güncelleyin yazıyı..
2- Onay Durumu: Red.. Rıdvan Dilmen'in ağzından kişi ve kurumlara hakaret edilmesine izin veremeyiz. Ayrıca Milliyet Blog sizin her yazdığınızı yayınlamak zorunda değil. Israrla tekrar güncellemeyin lütfen”
Evet; birkaç kez güncellememe karşın aynı uyarıyı alınca ben de celallendim: “Ne var bu son paragrafta?! Yahu siz bir de kendinizi demokrasiden yana olduğunuzu söylüyorsunuz. Utanın be; birilerinin demokrasizliğini besleyen bu tavrınızı uluslararası mahkemelere taşıyacağı ve ülkemdeki basın özgürlüğünün nasıl yok edildiğini deşifre edeceğim.. lütfen kendinize gelin, kendinize; bu devir böyle devam etmez, hesabını gün gelir ağır ödersiniz.. Hadin eyvallah.. Çakallarla ve ödleklerle dans etmeye devem edin. (2 Ekim 2017)..”
Bu ifademden sonra; 2007 yılından beri yazdığım 1300 blog yazımı okuyucularıma kapattılar faşizan bir duruş sergiliyerek.. Hitlerin kitap yakmasıyla internet ekranında yazıların kaldırılmasına özdeş bir duruştur bu. Anlayın ülkemin yapısının nereye sürüklendiğini..
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yazılarınızın yayına kapatılmasına üzülmeyin bloggerda aynı kitleyi oluşturabilirsiniz.
YanıtlaSil