HUDUT BOYLARINI ÖZELLEŞTİRMEK 04/06/2009
Mayın Yasası-Edepsizler -Arınç ve Hinç:
Ülkem zengin yeraltı kaynaklarıyla bütün, zengin yerüstü gündem yataklarına sahip.. Anladığınız gibi ülkem gündem zengini; bu bağlamda müthiş bir potansiyel. Gün geçmiyor ki, bir konu ‘Dem’lenip siyasi ve sosyal atmosfere salınmasın. Gündemi izlemekten insanların kimyası gümlüyor adeta.. Her yaptıkları, her söyledikleri gündem oluyor veya olduruyor.. Adamlar sanki bir gündem tetikçisi..
Önce Mayınlı araziler dediler, sonra da mayın gibi patladılar:
Sayın Arınç meydan okudu; "AK Parti'yi yıkacaklarmış. Halkın seçtiği iktidarı devireceklermiş. Neredeymiş o eski darbe günleri. Neredeymiş eski kazançlı günler. Küçüğü de büyüğü de şimdi bir yerlerde. Türkiye'de AK Parti iktidarı var. Meydan okuyoruz. Ateş-i Nemrut'tan korkar mı İbrahim olan? Hodri meydan, hodri neydan!"
Sayın Erdoğan partisinin adının AK Parti olduğunu belirterek, "AKP diyenler edepsizdir. AK temizliği adalet ve kalkınmayı ifade ediyor. Söylemiyorsan eğer, o zaman iftira atıyorsun" dedi.
“Yemin ediyorum bu bir cinnet hali!!” diye kükrüyor izleyenlerden biri, o’nu izleyenler ise vucüt dilleriyle onaylıyorlar. Biri sesini yükseltiyor; “Çok klasik olacak ama, ben oy verdim buna, üzülüyorum bu cinnet haline, üzülüyorum ülkeme, insanların yüzde 80 AKP diyor, bunların hepsi de mi terbiyesiz.. Asker AKP diyor diye, tümü edepsiz mi? Yıllardır ANAP, AP, CHP dedik, kim çıkıp böylesi bir cinnette bulundu..AK’ımız gittikçe karayor..” Adama teşekkür ettim, omzuna dokunarak ve Cafe’den ayrıldım..
Yolda düşünmeye başladım, dahası kendime sorular yönelterek yanıtlamaya... Bu cehaleti, pardon cesareti nerden alıyorlar?..Cahil cesareti mi dediniz? İyi de kardeşim, çekmek zorunda mıyız bu cahiliye dönemini?..
Birden Özal aklıma geldi..
Özal gerçekten akıllı ve akılcı insandı. Akıllıydı çünkü cahil değildi, zeki ve sevimli idi, çünkü kurnaz ve ukala değildi, mahalle kabadayısı ise hiç değildi. Eksikleri yok muydu? Vardı, ama böyle değildi..
Lütfen kendimize gelelim. Böylesi duruşlar, birilerine cinnet geçirtirir, demokrasiye ve insan haklarıyla örtüşmeyen yangının kıvılcımı olur... Nedense, Menderes ve sonu geldi aklıma; ürpererek..
Ürpertim geçti derken, mayınlı tarlanın ortasında titrediğimi fark ettim:
Suriye sınırında 510 kilometre uzunluğundaki mayınlı arazinin, temizleyen şirkete 44 yıla kadar devrini öngören 6 maddelik tasarı, bir aylık gergin maratonun ardından dün gece mesaisiyle yasalaştı. Üç alternatifli düzenlemede temizleme işinin öncelikle Genelkurmay'ın da istediği şekilde NATO İkmal ve Bakım Ajansı NAMSA'ya verilmesinin yolu açıldı. 255 milletvekilinin oyuyla kabul edilen yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidecek.
Düzenlemeye 91 milletvekili "hayır" oyu verdi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Hudutlarımız, ne satılıyor ne kiralanıyor. Genelkurmay tarafından denetlenmeye ve korunmaya devam edecek. Temizleme işleminden sonra sınır güvenlik sistemi kurulacak. Yeraltına döşenecek sensörler, termal kemaralarla tesis edilecek güvenliğin idaresinde Genelkurmay yetkili olacak" dedi.
(İnsaf be! Bir de hudutları satsaydınız!! Bunu söylemek bile yüreklilik ister.. Kiralanıyor, kardeşim, kiralanıyor... Hudut boylarını kiralayamazsınız, kiralamak, hudutları karalamaktır, silmek isteyenlere ortam yaratmaktır... Bana hudut boylarını kiralayan bir ülke gösterin! Elbetteki hudutlar değil; ama bu bir bağlamda hudut boylarının özelleştirilmesidir... Kel alaka olacak ama soracağım; yahu her şeyi özelleştiren siz, neden TOKİ’yi özelleştirmiyorsunuz????)
TBMM Genel Kurulu'nda dün yapılan tekrir-i müzakere (Bu da nerden çıktı. Kardeşim Türkçe’niz yok mu sizin, nedir bu? Neden buna açık-açık yeniden görüşme demiyorsunuz da (yeniden görüşme) şeklinde parantez içinde boğuyorsunuz? Tüm diller gibi, örneğin Laz dili gibi Türkçe’yi de yok etme sürecine soktunuz ..) ile mayın temizleme işi için öncelikle Milli Savunma Bakanlığı'na yetki verildi. Bakanlık, Kamu İhale Yasası'nda savunma ve güvenlik hizmetleri için tanınan istisnadan yararlanarak davet usulüyle ihalesiz olarak bu işi yaptırma yoluna gidecek. Bu formülle iş, Genelkurmay'ın da istediği şekilde NAMSA'ya verilebilecek.
İkinci alternatif ise işin Kamu İhale Yasası hükümlerine göre Maliye Bakanlığı'nca hizmet satın alınma yöntemiyle yaptırılmasını öngörüyor......... İki yöntemde başarısız olunursa arazi yap-işlet-devret yöntemiyle toprağın kullanımı karşılığı ihale edilecek (Amacın bu.. Edemezsin kardeşim, toprağın kullanımını onlara veremezsin...
Burdaki ihale yöntemin belli mi?
İlanlı mı, davetiyeli mi ihalen???
Bence davetiyeli yapıp istediğini davet edeceksin ihaleye.. KHGM Diyarbakır Bölge Müdürlüğüm esnasında birileri Çemisalat İçme suyu Grup ihalesini, özellikle davetiyeli yapmamı istediler, reddettim, çünkü işin birine kurgulanma olasılığı yüzde 200 idi..... Mayınlı toprakları, yerleşik düzene geçmek isteyen göçerlere, topraksız köylülere vermek zorundasın.
Köy Hizmetleri Diyarbakır bölge müdürlüğüm esnasında bunu Beritan aşiret reisi Musa Yeşiltaş’a ilk öneren kişi benim, çalışmalara başlayacağım esnasında AKP göreve gelmezden ben gittim. Anla canım, görevden alındım..Suriye sınırında Köy Hizmetleri-Genelkurmay işbirliği ile güvenlik yolu inşa etmiştik, mayınlar mı temizleyemeyecektik?!..)
Böylesi bir sürece girildi?
göçerlere vermek zorundasın. Yüklenici firma, bedel almaksızın tarım amaçlı kullanmak amacıyla araziyi temizleyecek. Bu süre 5 yılı geçemeyecek. Tarımsal amaçlı kullanım süresi de 44 yıla kadar uzayabilecek. Temizlenecek alanın öncelik sırasını Genelkurmay, Milli Savunma, Dışişleri ve Maliye bakanlıkları uzlaşma ile belirleyecek. İhale komisyonlarını Maliye Bakanlığı oluşturacak. İhale şartnamesini de Genelkurmay ile Milli Savunma, Tarım ve Maliye Bakanlıkları belirleyecek. (Çok dikkatli olmak gerek; yukarıda belirttiğim gibi Köy Hizmetleri-ki yok edildi AKP tarafından; bu neden Tarım Bakanlığı demek gerek- ve Genelkurmay işbirliği ile yapılacak bu sıradan temizlemenin bu denli abartılıp şemalaştırılması, dahası detaylandırılması, çok dahası, derinleştirilmesi kafamdaki ????????’lerin daha da artırıyor.
Çünkü ben AKP’nin samimiyetine asla güvenmiyorum..)....... İlk gerginlik Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç'in Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "zihinleri mayınlı" sözlerine yanıtıyla başladı. Erdoğan'a "Bizim zihnimiz değil, senin vicdanın mayınlı" yanıtını veren Genç'e AKP sıralarından Başbakan'a "sayın" ifadesini kullanması yönünde laf atıldı.
Genç, "Saygı duymadığım insana sayın demem, hesap sorarım. Kendi yandaşlarına kamu kaynaklarını aktaran bir başbakan hiçbir dönemde görülmemiştir" deyince tansiyon yükseldi... MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal'ın, AKP milletvekillerine, "Bastırılmış, örtülmüş, karartılmış vicdanlarınızın sesini duymak için bizi dinlemelisiniz" demesi Meclis'te gerginlik yarattı. Bunun üzerine TBMM Başkanı Başkanı Köksal Toptan, oturuma ara verdi. Ancak gerginlik yatışmadığı gibi kavgaya dönüştü. Bazı AKP milletvekillerinin, MHP'li Bal'ın üzerine yürüdükleri görüldü.
- Dikkat; mayınlara basmayın!!!!!
Mayınlar
Merhaba... Önce şunu söylemek isterim... Yazınızı teknik açıdan çözümlemekte zorluk çektim,parantez içindeki koyu harflerle yazılanların size ait olup olmadığı konusunda... Eğer, bunlar size aitse, ayrı bir paragraf açıp "bana göre" ile başlayıp devam edebilirdiniz... Sizin yaptığınız şekil, bir önceki yazılanların açıklanması olur ki, bunu siz de yapmış olabilirsini bir önceki sözleri söyleyen de...
Neyse, mayın temizlenmesi işine gelince,bu, "yap-işlet" modeline karşı olduğumu belirttiğim yorumların belki onuncusu olmuştur. Ama ben işin oraya kadar gideceğini sanmıyorum...
Benim en çok kızdığım şey; bu mayınların temizlenme gereği çok öncelerden belli olmasına rağmen, TSK'nın bu konuda gerekli hazırlığı yapmaması ve "Benim bu mayınları temizleyecek personel ve gereçlerim yok" demesidir... PKK lideri Apo'yu almak için Suriye'ye savaş ilan edecek bir ana gelmiştik; hatırlarsınız... İyi ki bu işi yapmamışız; yoksa askerlerimiz kendi döşediğimiz mayınlarla ölecekt, değil mi? Selamlar.
05.06.2009 11:33:50 cdenizkent
ŞEVKET: Haklısınız; kendimi paranteze aldım..Evet, o yorumlar alışılmışın dışındaki teknikle bana ait.. Bilmem; belki de populizmden kaçmanın bir antrparantezi..TSK bunu bal gibi başarır; birilerinin amacı, TSK'yi örselemek. Suriye sınırındaki termal donanımlı güvenlik yollarını Köy Hizmetleri dayanışması ile inşa edildi. Ödenek askerden, yapım bizdendi..
Aynı süreç işletilebilirdi. Nitekim, sayın Başbuğ o'nu işaret etti bugunkü açıklamasında. Siz 70 milyon dolara kendinize uçak alacaksınız, çocuğunuz için 750 milyon dolar kredi bulacaksınız, fakat burası için ödenek aklınıza bile gelmeyicik... Bölge müdürlüğüm esnasında yaptığımız ön çalışmada 50 milyon doları geçmeyen rakamlar yakalamıştık.. Versinler bana kakine ve ekipmanı, bir de şu mayınları döşeyen Albayı... 6 ayda temizliyeyim.. Selamlar
05.06.2009 18:06:27
Merhaba Şevket bey;
Gerçektende beynimizin kimyası bozuldu. Aklıma öyle saçma olasılıklar geliyor ki. Mesela AKP yolun sonuna geldiğini anladı, darbeye davetiye çıkarıp maduru oynamak istiyor gibi. Yok daha neler değilmi? Saygı ve selamlar...
04.06.2009 14:54:48
izmirli97
ŞEVKET:Çok doğru;bu denli saldırgan öfkenin bir nedeni var..Bir şeylerden rahatsız olursanız tepki verirsiniz, eleştiri veya özeleştiri, hatta öfkelenbilirsiniz de, Eğer saldırganlık ve aşağılama boyutunda öfkeleniyorsanız belli ki sizi rahatsız eden bir şey var; işte o bir şey, sizi bir yerlere taşıyacak demektir.. Selam ve sağlıkla kalın..
04.06.2009 19:39:34
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder