ATATÜRK’ÜN “A.O.Ç” HAKKINDA BİLMEDİĞİMİZ VASİYETİNİ BİLE AÇIKLAYAN SON ÇEYREK ASRIN DEHASI M.GÖKÇEK MANŞETTEN İNMİYOR
“Evet; Atatürk’ün “A.O.Ç” hakkında bilmediğimiz vasiyetini bile açıklayan son çeyrek asrın dehası M.Gökçek manşetten inmiyor” inmemesine fakat yerel krallığından inecek gibi.. Bilmem ben bu yazıyı yazarken indirilmiş bile olabilir..
Şunu belirtmek benim evrensel demokrası anlayışımın bir gereğidir: “Bu kişi Melih de olsa, seçimle gelmiş biri kişidir ve seçimle gitmesi gerekir. Siz kim olursanız olun görevden alamazsınız, belirgin affedilmez bir suç işlemedikten sonra. Eğer, suçlamaksızın, ben alırım derseniz, siz megaloman boyutunda antidemokrat bir kimliksiniz demektir ve bu duruşunuzla mutlak monarşi’yı kurumsallaştırırısınız..”
Nedir bunlar?
Suçu belirtilmeksizin keyfi görevden almalar. Niçin?
Niçin olacak; kendi yüzüne bakmaksızın eskiyen ve de halka itici ve sevimsiz gelen kişileri öteleyip yeni yüzlerle eskiyen yüzünü kamufle etme..
Yazı bitti, Melih hala istifa etmemişti.. Zor istifa eder.. ”Yazı bitti, melih uzaklara gitti” de yaşanabilir.. Ben Melih’ten olsam direnir, ödün vermem ve tabanımı ikiye katlardım da, Melih katlayacak biri değil katlanacak biri. Doğru Ankara nasıl bu adama katlandı!?..
1994 yılından bu yana Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan eski milletvekili ve bürokrat İbrahim Melih Gökçek, itici ve sevilmiyen kişisel duruşu yanında, Atatürk karşıtlarına yaranmak için, sürekli Atatürk’ün Ankaralılara bağışladığı Atatürk Orman Çiftliğine (A.O.Ç) saldırılarıyla bilinir.
Bilinir çünkü, bu saldırılar sonrası çıkıp Atatürk ve devrimlerine CHP’den daha sadık olduğunu söylemekten çekinmez idi..
Son ATATÜRK marifeti ise Atatürk’ün “A.O.Ç” hakkında bilmediğimiz vasiyetini açıklaması olmuştu..
Ben Melih Gökçek’i 2002’de fazladan tanıdım. TMMOB-İMO Genel Sekreteri iken, yaptığım bir basın açıklamasında kendisine; “Kanunsuz Sultan Melih Han” dedim savıyla beni dava etmesiyle tanıdım. Davayı kazandı.
İnanın davayı nasıl kazandığını ‘Cumhuriyet’te zaman-zaman benim gibi yazı yazan bir Danıştay üyesi’ anlatınca şok oldum. Ve o gün beynimden şöyle bir bant geçti: “Ankara’nın bu adamdan çekeceği var’. Çektirdi de..
İşin üzücü yanı ne biliyor musunuz; İMO görevim bitince, bazı devrim katsayısı yüksek, potansiyel entel burjuvajistlerin, beni Melih’e karşı seviyesiz basın açıklaması yaptım diye disipline vermeleri idi. Ki bu Melih, tüm Mühendis ve Mimarlar geri zekalıdır hakareti yapmıştı..
Melih Gökçek’in Atatürk’ün “A.O.Ç” hakkında bilmediğimiz vasiyetini açıklaması ve gerçek riskli alanlar ve de Çankaya Belediyesine pas vermeler:
“TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Ziraat Odası Ankara Şubesi'nin ortak açtığı AOÇ davası, davacılar lehine sonuçlanınca.
Dahası; Ankara 5. İdare Mahkemesi, daha önce yürütmesi durdurulan Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.08.2010 gün ve 2494 sayılı kararıyla onaylanan ‘1/10.000 ölçekli Atatürk Orman Çiftliği Alanları Nazım İmar Planı ve I. Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nın ve eki olarak onaylanan ‘1/10.000 ölçekli Ulaşım Şeması’ ile ‘1/1000 ölçekli Ulaşım (Yol-Kavşak vb.) Uygulama Projesi’nin iptaline karar verince İbrahim Gökçek de kararını verdi: “Ankara Bulvarı’nın 17 Ağustos Pazartesi günü saat 03.00’te beton bariyerlerle kapatılacak. Trafik pazartesi günü zulme dönüşecek. Bilirkişilerin, yanlarına bırakmayacağız. Meslek odaları, cesaretiniz varsa pazartesi günü kapatılan yerlere gelin”.
Evet, evet; bunları söyleyen kent kabadayısı değil, bunları söyleyen Başkentimize muhafazakâr yoksul insanımızın 25 yıldır armağan ettiği Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim M. Gökçek.
Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 10 Ağustos 2015 pazartesi günü aldığı Ankara Bulvarı’nın kapatılması kararının ardından 13 Ağustos 2015 günü Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek basın toplantısında söyledi bunları.. Amacı; Ankara halkına yapılan hizmet düşmanlığını ve halka yapılan zulmü anlatmakmış..
Allah aşkına Ankara halkına çeyrek asırdır kim zulmediyor?
Bu zulümleri yıllardır yazdık, tekrar yazmaya gerek yok, çünkü makarnacıların ve makaracıların dışındaki kentli bunları çok iyi biliyor.
Ben size yine birinin linkini vereyim:
http://blog.milliyet.com.tr/90-yasindaki-baskentimizin-goz-yaslari/Blog/?BlogNo=431548
İptal edilen imar planlarının 5 yıl önce Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçtiğini ifade eden sayın Gökçek, “2010 yılında geçen bir kararın 5 yıl sonra iptal edilmesinin mantığının izah edilmesi mümkün değil.” diyor.
Sayın Gökçek’e soruyorum; “Mantık arayan siz, acaba mahkeme kararıyla durdurulan katlı kavşakları ve da yaya üst geçitleri gece çalışmalarıyla inşa etmenizi, mantığın hangi bölümcesine konuşlandırabilirsiniz? Mantıktan söz edenin öncelikle mantığa saygısı olması gerekmez mı?”
Gökçek’e göre, Atatürk; “Burayı eğlence dinlence ve gezi yerleri için bağışladım” demiş.. Bu noktada kendisine teşekkür ediyorum; bize, bilmediğimiz Atatürk’ün yeni bir vasiyetini anımsattığı için..Hade pe!!
Devam ediyor İbrahim bey; “Bütün vatandaşlar ve meslek odaları, rahatlıkla dava açarak belediye meclisinden alınan kararı iptal ettirebilirler. Biz millete fırsat vermek için çıkarttık kararı. Bu karara karşı vatandaşın dava açma hakkı var. Tüm Ankara eziyet çekecek çünkü…”
Siz bu tümceden ne anlamadınız ise, ben de onu anlamadım.. Halk A.O.Ç’nin talanını durdurmak için dava açsın diyorsa, doğrudur. Bu nedenle halkın örgütlü güçleri olan Meslek Odaları dava açtı ve kazandı.
İyi de neden dava kararına saygı duymuyor?
Yok, halk, bu bulvar meslek odaları yüzünden iptal edilince, ulaşım bağlamında kendisine zulüm edildiği için dava açabilir demek istiyorsa, neden rahatsız olan halk-ki yalan- odalar’a dava açmadı?
Neden adamlarını, dahası, belediye çalışanları olan sürücüleri, minübüs sahibi kardeşlerimiz gibi gösterip halkın örgütlü gücünü tehdit etmek için Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne yığdı?!
Madem kente zülmedilmesi konusunda bu kadar hassasınız, neden ‘traktörden bozma modifiye edilmiş dolmuşlara’ taktıkları “jet egzozu” ile yıllardır gürültü kirliliği yaratarak (Iveco ve Mercedes dolmuşlar hariç) halka zulmeden bazı minibüsçüleri disipline etmiyorsunuz?... Evet; halka zulm edilmesinden rahatsızsan, yıllardır kent gürültü kirliliği kaynağı olan ve militan olarak kullandığın halka zulmeden bazı dolmuşlara ve motorlu restoran kuryelerine savaş aç.
Onları denetleyeceğine, onları halkın örgütlü güçleri ile karşı karşıya getiriyorsun. Ya da sol belediyelerin onlarla kavga etmesi için kurgular içindesin. Evet, onlara bilerek ‘özellikle son günlerde’ kullanabilme adına dokunmuyor, aksine birileri ile kavga etmenin zeminini oluşturuyorsun.
Örneğin Çankaya Belediyesi ile.. Jet egzozu ile Dolmuş ve motorlu kuryelerin (bazı kebabçı ve restaurantlara ait) yarattığı gürültü kirliliği için Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin övünerek sözünü ettiği; “Mavi Masa alo 153 belediyenin gülen yüzü” aradım. O gün için sağ olsunlar konuyla ilgilendiler. Belli süre Jet egzozlu dolmuş ve motorlu kuryeler sustu. Aradan 3 ay sonra tekrar gürültü kirliliği yaratmaya başladılar. Tekrar müracaat ettim. Karşımdaki hanfendi son derece duyarlı davrandı, ki kendisinini de bu konuda şikayetçi olduğunu sezinledim.
1 gün sonra bana aşağıdaki e posta geldi:
Sn. Şevket Çorbacıoğlu. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne 14.8.2015 14:01:09 tarihinde yapmış olduğunuz başvurunuzun numarası 880020, takip numaranız 1145469124’tur. İlgili birimden gelen yanıt doğrultusunda tarafınıza bilgilendirme yapılacaktır.HTTP:/MAVIMASA.ANKARA.B EL.TR adresinden başvurunuzu takip edebilirsiniz.
2 gün sonra da ilgili birimden yanıt geldi:
“sn. Şevket Çorbacıoğlu. 14:01:49 tarih ve 880020 numaralı başvurunuza verilen verilen cevap aşağıda belirtilmiştir; başvurunuz konusu nedeni ile Çankaya Belediyesi’ni ilgilendirmektedir. 4440601 numaralı telefona yada HALKILS@CANKAYA.B EL.TR e posta adresine istek ve şikayetinizi aktararak detaylı bilgi alabilirsiniz. İlginize teşekkür eder iyi günler dileriz”
Nasıl oldu da, 6 ay önce Büyükşehir Belediyesi’ni ilgilendiren konu, Çankaya Belediyesi’ni ilgilendirir oldu?
Neden bu günlarde, şikâyete konu minübüs şöforlerinin üzerine gitmek istemiyor?
Neden konuyu Çankaya Belediyesi’ne havale ediyor?
Durumu Çankaya belediyesine ilettim. Bana dönmeyi gerek görmedi Çankaya Belediyesi. Belli ki bana değil Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne dönmüş olacaklar ki, Büyükşehir Belediyesi’nden ban 25 Ağustos 2015 günü; konu zabıtalara iletildi ve takibe alınacaktır içerikli bir e-posta geldi. Gerçekten izlemeye alınmış. Birkaç gün sustular, fakat şimdi tekrar gürültü kirliliğine başladılar..
“Kurnazlık tilkiye, zekilik insana mahsusutur”’un güzel bir örneği değil mi bu yaşatılan?!
Bu kent; katlı kavşağa ne kadar katlanacak!?
Hiç samimi değilsin, çünkü halka zulüm etmek için bulvarı kapatarak yerel oligarşı yöntemine sığınıyorsun, kurnazlık yapıyorsun ve de zulmün gerçek adresi sen iken zulmedenler adresi olarak halkın örgütlü gücünü, halkın belediyesini gösteriyorsun.
AKP’nin yerel duruşu bu. Peki merkezi duruşu ne?
Ondan farksız;
Danıştay 14. Daire, Cumhuriyetin ilk toplu konut alanı olan tarihi Saraçoğlu Mahallesi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın isteğiyle Bakanlar Kurulu tarafından riskli alan ilan edilmesi kararını iptal etti.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Bakanlar Kurulu’nun riskli alan kararını yargıya taşımıştı. Danıştay, Saraçoğlu Mahallesi’nin riskli alan olmadığına karar verdi. Bakanlar Kurulu’nun 28 Ocak 2013 günlü 2013/4248 sayılı kararını iptal eden Danıştay 14. Dairesi kararında, davalı idarelerin riskli alan ilan kararını alırken sadece alandaki üç binaya ilişkin rapor verilmiş olduğunu belirtti.
Kararda, “Davalı idarelerin savunmalarında belirttiği rapordaki incelemenin sadece 15,17,19 numaralı binalara ilişkin olduğu, yapıların tamamına yönelik bir inceleme bulunmadığı, en son hazırlanan raporda da yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair tespitin bulunmadığı” vurgulandı. Kararda, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin yaptırdığı bilirkişi incelemesinin raporu da gerekçe gösterildi.
Riskli alan Saraçoğlu mahallesi değil, sizlersiniz.. Yeter, yeter, son verin bu kanunsuzluklara,. Gün gelecek, o kanunsuzluklar deryasında boğulacaksınız..
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder