AKP İLE MHP İTTİFAKINDA MHP’NİN HAZİNE YARDIMI KESİLMEYECEK.. TTB VE TBB'DEKİ TÜRK KELİMESİ KALDIRILACAK..
Çok görme vatandaş; daha önce T.C'yi kaldıranlar şimdi, T.C'yi kaldırdığı için, AKP'ye dümdüz giden, hakaretlerine tavan yaptıran MHP'in Devleti, şimdi AKP ile bir olmuş "Türk" sözcüğünü kaldırıyorlar. Bravo, Türklüğü de tekellediler. Doğru Milli sözcüğünü de..
Belli ki Genel Başkanlığını yaptığım "Türk Mühendisler Birliği Derneği"nin başındaki TÜRK, "Türk Tabipler Birliği"nin, "Türk Barolar Birliği"'nin, "Türk Mimar Mühendisler Odalar Birliği"nin başındaki ve de "Türk Mali Müşavirler Odası" başındaki TÜRK'ler kalkıyor. Eee, yerine Lazlar, Kürtler, Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler, Hemşinliler, Romanlar, Abazalar vd gelecek değil ya.
Diyorum ki; "Halkların Mühendisler Birliği", Halkların Tabipler Odası Birliği", "Halkların Mimar Mühendis Odaları Birliği" dense ne dersiniz?.. Akla ziyan haller içindeler. Çağın gerisinde kalmış, etnik ayrımcılığı tetikleyecek, dinci burjuvazisi ile adeta kapitalizmin kokuşmuş ötekileştirme politikalarına sarılanlar, resmen neye sarıldıklarının farkında değiller..
Gelelim Hazine yardımına:
Devlet ciddiyetinden soyut dönemlerin ülkeyi nereye taşıdığına siz karar verin.. Böyle keyfiyet olabilir mi? Ne yapıyor bunlar? Nereye kadar? Evet; düne kadar bunlar birbirine ip atmıyor hakaret etmiyorlar mıydı? Eğer bir ülkede ikili stant kurumsallaşır (çok yüzlülük desek daha doğru olur) ve de doğru yanlış, yanlış doğru olursa o ülkeyi tehlikeli süreçler bekliyor demektir..Ulusal irade ve inancı tekeline alanlar mutlak monarşiyi beslerler beslemesine de, acaba geleceklerini yetersiz beslenme sürecine soktuklarını ne zaman görecekler.. Ben diyorum ki; “Türkiye kötüye gittiği için ben acıyorum bunlara..”..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
GSM. 0506 609 00 32
DOĞAL DOĞA HASTANESİ ARTVİN’E HES VE MADEN ARAMALARI VE DE SİNOP’TA DA NÜKLEER KARŞITLARINA NÜKLEER SALDIRILAR
7 Şubat 2018
Cennetin izdüşümü ülkeme; “Siyasetle, savaşla, HES ile, Maden aramaları, termik ve nükleer santrallerle” adeta nükleer hızda saldıılarını sürdürüyorlar..
Doğaya ve doğana düşman, dolara dost saldırganlar ülkeyi ve gezegeni yok etmek için adeta nükleer saldırı içinde..
Sinop’ta nükleer karşıtlarına polis müdahalesi. Sinop'ta yapılması planlanan nükleer santral projesi için düzenlenen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) toplantısına alınmayan yaklaşık 200 kişi, valilik binasına yürüdü. Valiliğe şikâyet dilekçesi vermek için giden eylemcileri, polis bina önünde durdurunca arbede yaşandı. Polis, grubu cop ve biber gazı ile müdahale ederek dağıt(6 Şubat 2018)
Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santral için bugün ÇED raporu kapsamında halk katılım toplantısı gerçekleştirildi. Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nin salonunda düzenlenen toplantıya katılmak isteyen nükleer karşıtı yaklaşık 200 kişi, otele 500 metre uzaklıkta polis tarafından kurulan barikatla durduruldu. Polis grubun geçişine izin vermedi. Bunun üzerine çevreciler geri dönerek valiliğe gitmek istedi.
Grup, Sakarya Caddesi’ndeki polis barikatını aşıp valilik binasının önüne kadar geldi. Valiliğe ve savcılığa şikâyet dilekçesi vermek isteyen gruptakiler, valilik binasına girmek istedi. Bunün üzerine polisle eylemciler arasında arbede yaşandı. Polis, grubu, cop ve biber gazı ile müdahale ederek dağıttı.
Hurriyet’ten Mesude Erşan ‘4 Şubat 2018 günü hazırladığı yazıda Artvin’imiz için “İnsan emeği değil, doğanın hediyesi” ifadesi ve de Artvin Devlet Hastanesi göğüs cerrahisi uzmanı Salih Mehmetoğlu’nun ifadesi bana; “Doğal doğa hastanesi cennetin izdüşümü Artvin duyarlılığı evrensel duyarlılıktır” başlığıma kaynak oldu. Kimse yadsıyamaz; Türkiye’nin değil, dünyanın havası en temiz il Artvin’imizin adeta doğal hastane olduğunu..
Salih Mehmetoğlu: “Astım hastası eşime iyi geldi” vurgusu yapan aşağıdaki konuşması; “3.5 yıl önce mecburi hizmetle geldim ama sevdim ve kaldım. Eşim astım hastası, buranın havası iyi geldi. Çocuklar ve yaşlı nüfusta hava kirliliğine bağlı oluşan sağlık sorunlarını göreceli olarak daha az görüyoruz. Önceki görev yerim Kocaeli ile Artvin’deki sağlık sorunları kıyas kabul etmez. Hava kirliliğinin neden olabileceği solunum sistemi hastalıklarının burada görülme sıklığı çok daha az. KOAH, astım atakları diğer kentlere göre daha ender. Yine gözlemlerimize göre çevresel faktörlere bağlı oluşan akciğer kanseri de burada daha az.”
İşte bu doğa hastanesi yok ediliyor.. Diyor ki Erşan hanım; “Çevre Mühendisleri Odası’nın 2017 Hava Kirliliği Raporu’na göre Türkiye’nin havası en temiz ili Artvin. Topraklarının yarısından fazlası yaylalardan oluşan, yeşilin her tonunu barındıran şehre gittik, havasını soluduk. Hem güzelliğine hem de o güzelliği tehdit edenlere tanık olduk.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 110 ölçüm istasyonundan ikisi Artvin (merkez) ve Hopa’da. Bu verileri esas alan çalışmaya göre Artvin’de hava kirleticileri, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerin altında. Artvin’in havasının temiz olması tesadüf değil. Ama ortada beşeri bir başarı da yok.
Türkiye’nin oksijen deposu, ‘yaşlı ormanlar’ sayesinde ayakta. İnsan emeği değil, doğanın hediyesi.. Burası, bahara kadar çıplak kalacak ağaçları ve kara kışa rağmen yemyeşil bir il. Nereye baksam irili ufaklı akarsular görüyorum. Temeli kazılan her yapının altından da çıktığını anlatıyor Artvinliler… Karadeniz’e paralel Doğu Karadeniz Dağları kentin içine doğru Kaçkar, Altıparmak, Kükürtlü, İskaristi isimleriyle uzanıyor. Karçal Dağı ile Çoruh ve Berta vadileri, diğer zenginlikler.
İlçeleriyle birlikte 165 bini geçen nüfusun yaşadığı kentte Karadeniz, karasal ve Akdeniz iklimi görülüyor…Konuştuğumuz neredeyse her Artvinli ‘yaşlı doğal ormanları’na vurgu yapıyor. Bu yaşlı ormanlar, dünyanın en önemli ekosistemleri arasında sayılıyor. Ayrıca ormanlarında 20’nin üzerinde ağaç türü yaşıyor.
Orman gülü fundalıkları, yayla ve alpin otlakları, dağ eteklerindeki taş yığınları, uçurum ve göl toplulukları gibi ekosistemler kentin diğer hazinelerinden. Tüm Türkiye’deki 2 bin 700 endemik türün yaklaşık yüzde 4.4’ü yine burada. Zengin faunasını (yaban hayvanları) burada teker teker sıralamam ise mümkün değil..”
Erşan hanım; “Kentte havanın temiz olmaması için ‘şimdilik’ hiçbir neden yok. Ancak doğanın verdiklerini korumak için insanın üzerine düşeni yapmadığı kesin. Henüz doğalgazın gelmediği kentte yakılan kömür nedeniyle sabah ve akşam saatlerinde kirlilik ve kokuyu hissetmemek mümkün değil.”
Erşan hanım bundan çok; Artvinlilerin ortak kaygısının imadencilik faaliyetleri, HES’ler, baraj ve gölleriyle değişmeye başlayan doğa, iklim ve kirlilik olduğunu ve de Şimdiden iklim değişmeye başladığını, herkesin baraj göllerinin etkisiyle giderek artan nemden, azalan kardan şikâyetçi olduğuna vurgu yapmanız gerekir.
Rapora göre havası en temiz iller Artvin, Bitlis, Eskişehir, Yozgat, Kırşehir ve Kırıkkale. Havası en kirli illerde ise sürpriz yok: İstanbul, Ankara, Adana, Amasya ve Manisa olduğuna da. Fakat Çevre Mühendisleri Odası ve biz Artvinlilerin ve de Artvin sevdalıların vurguladığı bu olumsuzlukların yanında sayın yerel yetkili Mehmet Kocatepe’nın “Gelecekle ilgili kaygımız yok” ifadesini sorgulamalıydınız.
Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe’nın doğa biliminden, tarihten, coğrafyadan, iklim biliminden soyurt; “Doğalgaz olmadığı halde Türkiye’de en temiz kent olmamız, doğalgaz geldikten sonra dünya standartlarında temiz havamız olacağını gösteriyor. Artvin; doğası, havası, suyu korunmuş, hâlâ korunmaya devam eden bir şehir. Biz doğayla barışık ekonomik yatırımın, temiz ve sürdürülebilir bir turizmin, kente yeniden göçün mücadelesini veriyoruz. Gelecekle ilgili bir kaygımız yok. Doğalgaz hatları Ardahan tarafından kentimize gelecek. Şimdiye kadar ihmal edilmiş doğalgazı bu yıl şehre getiriyoruz.” ifadelerini sorgulamalıydınız..
Bunu yapmanız için de; Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan’ın; “Aslında şehir merkezindeki hava çok temiz değil. Kışın yakılan kötü kömür, bacaların denetimsizliği, bazen hava akımlarının da etkisiyle kirlilik hissediyoruz. Çoruh Vadisi, Akdeniz iklimiydi. Narenciyeden zeytine, pirince kadar her şey yetişirdi. Ancak barajlarla, HES’lerle mahvettiler. Kentin üstündeki dağlarda, Cerattepe’deki gibi madencilik yapılmaya çalışılıyor. Bunların eteklerdeki kenti kirletmemesi mümkün değil.
Oysa dünyadaki en kıymetli maden ‘temiz su’. Suyumuzu korumaya çalışıyoruz. Barajların yapılmasıyla nem ve rüzgârlar değişti. Hiç görmediğimiz fırtınalar yaşıyoruz. Artvin, Türkiye’ye nefes veriyor ama habitatına büyük zararlar verildi. Hayat bir nefesle başlıyor, bir nefesle sona eriyor. Aradaki nefesleri de sağlıkla almamız lazım.” ve de; Eczacı Nursal Bülbül’ün; “Temiz havamızı çevremizdeki ormanlara, yeşile borçluyuz. Sanayi yatırımımız yok.
Ancak doğanın yapısı; HES’ler, izin verilen maden işletmeleri, barajlar nedeniyle değişiyor. Kentin tepesinde bir maden sahası var. Aktif olunca bakır, çinko, cıva, arsenik gibi ağır metallerin bazıları havayı, ortamı, suyu kirletecektir. Endişemiz büyük.” ifadelerini baz alabilirdiniz..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
GSM. 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder