Peygamberler, Kuran-ı Kerimde ismi zikredilen 25 zattan ibaret değildir. Bir hadisin işaretine göre 124 bin peygamber gelmiştir. Bunların bir kısmına müstakil kitap verildiği gibi, bir evvelkinin kitabıyla amel edenler de olmuştur. Nitekim Musa aleyhisselamın kitabıyla Harun aleyhisselam da amel etmiştir. İsa Aleyhisselam'ın kitabıyla Yahya ve Zekeriya Aleyhisselamların da amel ettikleri gibi.
Bizim bilmemiz ve inanmamız gereken şudur: İlk peygamber Adem aleyhisselam, son peygamber de hazret-i Muhammed aleyhisselamdır. Bu iki peygamber arasında sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok peygamber gelip geçmiştir. Biz, Allah tarafından tavzif edilen peygamberlerin hepsine de inanıp, iman ediyoruz. İsimlerini bilmesek, muhitlerini tanımasak da onlar Allahın tavzif ettiği peygamberlerdir...
- 1. hz. âdem Hz. Adem , yeryüzünde ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanların Babası’dır. Bir rivayete göre 2000 yasinda iken Cuma günü vefat etti. Hz.Havva 40 sene sonra vefat etti. Kabirlerinin Kudüs’te veya Mina da Mescid-i Hif'de veya Arafat'da olduğu rivayetleri vardır.
- 2. hz. sit Sit aleyhisselam Adem aleyhisselam'dan sonra gönderilen - ikinci - peygamberdir. Adem aleyhisselam'in oglu'dur. 2.Sit aleyhisselam'in hayati Adem aleyhisselamin oğullarından Kabil'in Habil'i şehit etmesinden 5 veya 30 sene sonra dünyaya gelen Sit aleyhisselamin alnina son peygamber Muhammed (S.A.V.)'in nuru intikal etti ve onun alninda parladi.
- 3. Hz. İdris Hz. Idris, Hz. Sit aleyhisselamin torunlarından bir peygamberdir.
- 4. Hz. Nuh Nuh aleyhisselam, İdris aleyhisselam'dan sonra gelen peygamberdir. Peygamberlerin büyükleri olan ve kendilerine « Ülü'l-azm » (azm edilen) denilen alti peygamberden ikincisidir (Bu alti büyük peygamber sunlardir: Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Ibrahim, Hz. Musa, Hz. Isa ve peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)
- 5. Hz. Hud Hz. Hud Yemen'de bulunan Ad kavmine gönderilen peygamberdir
- 6. Hz. Sâlih Sâlih Peygamber Semud kavmine gönderilen peygamber olup Nuh aleyhisselamin ogullarindan Sam'in neslinden olup Hz.Âdem'in 19. kuşaktan torunudur
- 7. Hz. Ibrahim Hz. İbrahim Kur'an-i Kerim'de bildirilen peygamberlerdendir: « Kitap'ta İbrahim’i an. Zira o, sidki bütün bir peygamberdi » . Ülül'azm denilen peygamberlerin üçüncüsü olup Mezopotamya'daki Keldâni kavmine gönderilmiştir.
- 8. Hz. Lut Kur'an-i Kerimde bildirilen peygamberlerden olan Hz. Lut, İbrahim aleyhisselamin kardeşi Hârân'in oğludur. Halilallahla birlikte Nemrud'un memleketinden hicret edip Sam'a geldikten sonra (bkz. Hz.Ibrahim), Lut gölü yakınındaki Sedum şehri halkına peygamber olarak gönderildi. İnsanlara İbrahim aleyhisselamin dinini tebliğ etti .
- 9. Hz. Ismail Kur'an-ı Kerîm'de adı zikredilen peygamberlerden. Kendisine "Allah'ın kurbanı" anlamına "Zebihatullah" da denir. Hz. İbrahim'in Hacer'den olan büyük oğludur.
- 10. Hz. Ishak Ibrahim (a.s)'in Hz. Sâre'den doğan ikinci oğlu. Hz. Sâre'nin çocuğu olmadığı için kocasına cariyesi Hacer'i hediye etmiştir. Hz. Hacer Hz. İsmail’i doğurunca, Hz. Sâre üzülmüştür. Hz. İbrahim yüz yirmi yasında Hz. Sâre doksan yasinda iken Allah'in bir lutfu ve mucizesi olarak ishâk (a.s) doğmuştur (bk. Hâkim, Müstedrek, 11, 556).
- 11. Hz. Yakub Ya'kûb (a.s)'in soyu, ishâk (a.s) vasıtasıyla İbrahim (a.s)'a dayanmaktadır. O, ishak (a.s)'in ve ishak (a.s) da İbrahim (a.s)'in oğludur. Annesinin adi Refaka'dir. Kardeşi Ays ile beraber, ikiz olarak doğmuştur. Kardeşinin ardından doğduğu için ona Ya'kûb denmiştir. Ya'kûb (a.s)'in diğer bir adi da İsrail’dir. Kardeşi Ays'tan kaçarak dayısının yanına giderken gündüzleri saklanmış ve geceleri yürümüştür. Bundan dolayı kendisine İsrail denmiştir. Kelime olarak İsmail geceleyin (Allah'a) yürüyen demektir (et-Taberî, Tarih, Misir 1326, I, 162 vd.).
- 12. Hz. Yusuf Kur'an'da ismi geçen Beni İsrail peygamberlerinden biri. Hz. Yûsuf Kurân'da adi geçen peygamberlerden birisi olup, Yakup Peygamber'in oğludur. Nesebi Hz. İbrahim’e kadar varir (Kamil Miras, Tecrid Tercemesi, IX, 139). Kur'ân-i Kerîm'de kendi adini taşıyan bir sûre vardır. Tamamı 111 âyet olan bu sûrenin 98 âyeti (4-101) Hz. Yûsuf'tan bahseder.
- 13. Hz. Eyyub Hz. Ibrahim soyundan gelen bir peygamber. Eyyûb (a.s.)'dan Kur'an'da dört yerde bahsedilir ve sabır örneği olarak takdim edilir (en-Nisâ, 4/163; el-En'âm, 6/84; el-Enbiyâ, 21/83; Sâd, 38/41). Tevrat'ta da "Eyûb" adıyla müstakil bir kitap, Hz. Eyyûb'un kıssasına tahsis edilmiştir. İslâm kaynaklarına göre Havrân bölgesinde yasayan ve çok zengin olup, sayısız mali-mülkü, birçok oğlu kızı bulunan Eyyûb (a.s.), kendi toplumuna peygamber olarak gönderilmiştir.
- 14. Hz. Suayb Kur'an'da adi geçen peygamberlerden. Medyen ve Eyke halkına peygamber olarak gönderildi. Bu iki ülkede ayrı- ayrı mücadelede bulundu. Bu iki toplumla yaptığı mücadelesi, çesitli ayetlerde geçmektedir.
- 15. Hz. Musa Allah Teâlâ’nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat’ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu'l-Azm (Azim ve sebat sahibi peygamberler; Allah'ın emirlerini gerçekleştirme hususunda en çok dikkat ve titizlik gösteren peygamberler anlamında bir terim.) peygamberlerden biri. Hz. İbrahim (a.s)'in soyundan olup, İsrailoğullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ'nin dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti. Küfürle mücadelesi Kur'ân-i Kerim'de uzun-uzun anlatılmaktadır.
- 16. Hz. Harun Hz. Harun (a.s), İsrailoğulları peygamberlerinden, Hz. Musa (a.s)'in kardeşi. Hz. Yusuf'un vefatından sonra Mısır’da yasayan İsrailoğulları ve diğer insanlar, bir müddet onun gösterdiği yoldan yürüdüler; ancak daha sonra hakikati unuttular.
- 17. Hz. İlyas Kur'an-i Kerîm'de ismi geçen peygamberlerden biri. Hz. Musa (a.s)'dan sonra gelen nesebi Hz. Harun (a.s)'a dayandığı rivayet edilen bir İsrailoğulları Peygamberi.Hz. Musa'dan sonra İsrailoğullarının çeşitli boyları sam civarına yerleşmiştir. Sam bölgesindeki "Bek" şehrine yerleşen ve zamanla Allah'a isyan ederek haddi asan bir Benu İsrail kabilesine Hz. İlyas (a.s)'in gönderildiği rivayet edilmektedir.
- 18. Hz. Zülkifl Kur'ân'da iki yerde kendisinden bahsedilmektedir: "İsmail, İdris ve Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi. Onları rahmetimize soktuk. Şüphesiz onlar Salih olanlardandı" (el-Enbiyâ, 21/85, 86). Âyette geçen "Zülkifl" adi değil lakabıdır ve "nasib ve kısmet sahibi" anlamına gelir. Fakat burada dünyevî zenginliği değil, onun üstün kişiliğini ve ahretteki derecesini kastetmek için kullanılmıştır. Onun gerçek adi hakkında çok farklı rivayetler vardır. Yahudiler O'nun, israilogullarinin esareti sırasında peygamber tayin edilen ve vazifesini Habur ırmağı yakınlarında bir bölgede yapan Hereksel olduğunu iddia etmişlerdir.
- 19. Hz. Davud Yahuda kabilesinden isa (Yasa)'nin sekizinci oğludur. İnsanoğlu yoldan çıkıp da bataklığa düştükçe, yüce Allah, onlara peygamberler göndermiştir. Onlar bu peygamberler vasıtasıyla uyarılmıştır. İsrailoğullarına da peygamberler gönderilmiştir. Onlar, umumiyetle bu peygamberlere isyan hatta ihanet etmişlerdir.
- 20. Hz. Süleyman Tarih, yaklaşık olarak I.Ö. 970-931 yılları arasında yasadığı düşünülen Hz. Davud'un oğlu Hz. Süleyman’ın kurduğu muhteşem krallığa şahitlik eder. Öyle ki Hz. Süleyman, babasından sınırları Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan bir krallık devralmış ve kısa sürede hakimiyetini güçlendirmişti. Ve kendi yasadığı dönemde öylesine büyük bir hakimiyet kurmuştu ki, Allah'a olan imanının ve üstün aklinin kendisine kazandırdığı bu ihtişam, yüzyıllar sonra bile insanların hayranlığını ve dikkatini üzerine çekmeye devam etmektedir.Hz. Süleyman’ın hayati, Allah'a gönülden iman eden bir Müslüman’ın aklının ne kadar fazla, ufkunun ne kadar geniş olduğunu bütün insanlığa gösteren çok çarpıcı bir delildir.
- 21. Hz. Yunus Soyu, Bünyamin vasitasiyla Ya'kûb (a.s)'a ve onun vasıtasıyla de İbrahim (a.s)'a dayanmaktadır. Yûnus (a.s)'in Ya'kub (a.s)'in torunlarından olduğu, Kur'ân'da şöyle haber verilmiştir: "Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik. Nitekim ibrâhim'e, İsmail’e, İshâk'a, Yakub'a, torunlarına, İsa’ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Harûn'a, Süleyman'a da vahyetmis ve Davud'a da Zebûr'u vermistik" (en-Nisâ, 4/163).
- 22. Hz. Zekeriyya Soyu Dâvud (a.s)'a dayanmaktadır. Kur'ân'da anılan dualarından (Meryem, 16/6) anlaşıldığına göre, soyu daha sonra Yâkub (a.s)'a varmaktadır (el-Kurtubî, Ahkâmu'l-Kur'ân, Kahire 1967, XI, 82; er-Razî, Mefâtihu'l-Gayb, Misir 1937, V, 769). Zekeriyya (a.s) İsrailoğullarinin peygamberi olduğu gibi, ayni zamanda onların bilgini, reisi ve müşaviri yani danışmanı idi (es-Sa'l-ebî, el-Arais, 1951, 372).
- 23. Hz. Yahya Yüce Allah tarafından, Kur'an'da: "Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adi daha önce kimseye vermemiştik" (Meryem, 19/7) ayeti ile haber verildiğine göre; Yahya (a.s.), Zekeriya (a.s)'in oğlu idi. Kendisine Yahya adi da, Allah tarafından verilmişti. Yahya (a.s)'nin yüzü güzel, kaşları çatık, saçları seyrek, burnu uzun, sesi ince ve parmakları kısa idi. O, İsa (a.s)'dan altı ay önce dünyaya gelmişti. Yani Isa (a.s)'dan altı ay büyüktü. Dolayısıyla, Musa (a.s)'nin şeraitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusuydu.
- 24. Hz. Isa Kur'an-i Kerîm'de adi geçen ve İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Hz. isa (a.s) batili tarihçilere göre miladi yıldan dört veya beş sene kadar önce doğmuştur. Yine batili tarihçilere göre Hz. isa (a.s) Romalıların elinde bulunan Yahudiye'de Romalılardan Tiberius iktidarı döneminde otuz yaslarına doğru peygamberliğini İnsanlara bildirdi. Önce Celile'de sonra Kudüs'te İnsanları hak dine davet etti. Yahudilerin dinini ikmal onların dine kattıklarını düzeltmek için gönderilen Hz. İsa (a.s) kendisine indirilen İncil adli kutsal kitapta bunu söyle anlatır: "Ben yok etmeğe değil, tamamlamaya geldim." Hz. isa (a.s), Yahudilerin tahrif ettiği Eski Ahid'i onların anlayışından kurtarmaya, Hz. Musa (a.s)'in getirdiği akideyi yerleştirmeye ve Yahudilere daha önce bildirilen zahmetli bazı ilahi kanunları hafifletmeye çalıştı. Memleketi Celile'de Genaseret gölü kıyısında ilk vaaz ve tebliğlerini bildiren Hz. İsa daha sonra Kudüs'e gitti. Yahudiler Hz. İsa’yı, dönemin Romalı Kudüs valisi Pontus Pilatus'a şikayet ettiler. Havarilerin içinde Yahuda isimli birisi Hz. İsa’ya ihanet etti ve Hıristiyanların inencine göre Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürüldü. Kur'an-i Kerîm'de ise hadise şöyle anlatılmaktadır: "Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı" (en-Nisa, 4/156). Rivayete göre Hz. İsa’ya ihanet eden Yahuda, Romalilar tarafindan İsa (a.s.) zannedilerek asılmıştır. İsa (a.s); orta boylu, kırmızıya çalar beyaz benizli, dağınık, düz saçlı idi. Saçını uzatır, omuzları arasına salardı. Geniş göğüslü, küçük yüzlü çok benli idi: Sırtına yün elbise, ayağına ağaç kabuğundan yapılmış sandal giyer, çoğu zaman da yalınayak yürürdü. Kendisinin geceleri varıp barınacağı bir evi, ev eşyası ve zevcesi yoktu. Hiç bir şeyi yarin için biriktirip saklamazdı. İsa (a.s) dünyadan yüz çevirir, ahreti özler, Allah'a ibadete koyulurdu. Yeryüzünde nerede güneç batarsa orada konaklar iki ayağının üzerinde namaza durur; gece namaz gündüz de oruç ile günlerini geçirirdi (M. Asim Köksal, Peygamberler Tarihi, II. 334, 335). isa (a.s) göğe kaldırıldığı zaman, yün bir kaftan, bit çift mesti, bir de deri dağarcıktan başka bir şey bırakmamıştı (Abdurrezzak, Musannef, XI, 309). Kur'an-i Kerîm'e göre Hz. İsa (a.s)'in annesi Hz. Meryem'dir. Meryem (a.s), yine Kur'an'da ismi geçen dört seçkin aileden biri olan imrân ailesinden idi. Hz. Meryem, Zekeriya (a.s)'in koruması ve gözetim altındaydı. Meryem, Beytü'l-Makdis'te, dogu tarafta özel bir bölmeye yerleştirilmişti. Zekeriya (a.s), Meryem'in yanına geldikçe orada, rızkını ve yiyeceğini hazır görürdü. Hz. Meryem, Beytü'l Makdis'te zikirle, ibadetle hayatini geçiriyordu. iste bu sırada Allah, ona bir beser suretiyle Cebrail'i gönderdi. bu durum, Kur'an-ı Kerim'de su şekilde anlatılır: "Meryem dedi ki; ben senden Rahman'a sığınırım. Eğer O'ndan korkuyorsan bana dokunma! O da, ben, temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim, dedi. Meryem; bana bir İnsan temas etmemişken, ben kötü kadın olmadığım halde nasıl oğlum olabilir? dedi. Cebrail, bu böyledir; çünkü Rabbin, "bu bana kolaydır, onu İnsanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız, " diyor, dedi. İs olup bitti. Böylece Meryem, İsa’ya gebe kalarak bir köseye çekildi. Doğum sancıları başladı ve başına gelen bu hadiseden dolayı çok üzülerek, keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim, dedi" (Meryem, 19/1 8-23). Cebrail, Meryem (a.s)'e, babasız doğuracağı çocuğun özelliklerini ve mücadelesini haber vermiş, Meryem'i teselli etmiş ve ayrılıp gitmişti.
- 25. Hz. Muhammed HZ. PEYGAMBERİN DOĞUMU Putları kabul etmenin ve onların etkili olduğuna inanmanın tek delili ve meşruiyeti gelenekti: Babaları, babalarının babaları ve daha büyük ataları hep öyle yapmıştı. Bununla birlikte Allah, Abdullah için büyük bir gerçeklik ifade ediyordu. İbrahim’in dinini tam anlamıyla sürdüren bir kaç kişi vardı ve daima olmuştu. Onlar putlara ibadetin geleneksel olmaktan çok, sonradan ortaya çıkmış bir tehlike (bid'at) olduğu kanaatindeydiler. Hubel'in İsrailogullarinin altın buzağısından pek farklı olmadığını görebilmek için tarihe bir göz atmak yeterliydi. Kendilerine Hanifler adini veren bu şahısların putlarla hiç ilgisi yoktu ve putları Mekke'yi pisleten ve alçaltan varlıklar olarak görüyorlardı. Taviz vermekten uzak oluşları ve çoğu şeye karşı çıkışları onları Mekke toplumunun dışında kalmaya zorluyordu. Onlara karşı takınılan tavır, hoşgörü, saygı veya kötü davranma, bir bakıma kişiliklerini, bir bakıma da kendilerini korumaya hazır olan kabileler tarafından belirleniyordu. Peygamber Efendimiz (a.s.m.), Allah (c.c.) tarafından seçilmiş olması itibariyle maddî ve manevi yönden çok üstün özelliklere sahiptir. Öyle ki bugün İslâm karşıtı kişiler bile onun üstün ahlâkini ve aklini takdir ettiklerini itiraf edebilmektedir. Ama elbette mü'minlerin takdiri çok daha güçlü ve çok yönlüdür. Bilindigi üzere, Resulullah (a.s.m.) daha çocuk yaslardayken dahi ahlâki ve olgunluğuyla dikkat çeker, yaşıtlarından farklı olduğunu belli ederdi. Asil davranışları ve ruhî melekeleriyle bulunduğu ortamda herkesin sevgisini ve saygısını kazandı. Dedesi Abdülmuttalip çok sayıda çocuğu ve torunu olduğu halde ona çok düşkündü ve bu düşkünlüğünü ömrü elverdiğince onu himaye ederek göstermiştir. Ayni tavrı amcası Ebu Talip'te de görüyoruz. Kendi çocuklarından üstün tutacak ve daha düşkün olacak şekilde bir bağlılık duymasının sebebi elbette ki onun üstün ahlâki ve emsalsiz ruhu sebebiyledir. Görüldüğü gibi daha peygamberlik verilmediği halde etrafındaki herkes bu mübarek sahsa hayranlık duymuştur. Allah (c.c.) daha küçük yasta sırasıyla babasını, annesini, dedesini alarak onu eğitmiş bu tip zorluklarla onun ruhunu daha da olgunlaştırmıştır. Gençliğinde de akli, ahlâki, fazileti, dürüstlüğü ve diğer pek çok yönüyle Mekkeliler arasında dikkat çekmiş, 'El-Emin' sıfatına lâyık görülmüştür. Peygamberimiz (a.s.m.) İslâm’dan önce de hiçbir dönemde putlara tapmamış, aklıyla, bir olan Allah'i bulmuş, O'na yönelmiş ve hanif olan İbrahim’in dinini benimsemişti. Saygın bir aileye mensup olup, Mekke'nin ileri gelenlerinin arasında bulunduğu halde hiçbir zaman ahlâkından taviz vermemiş hatta iffetiyle dikkat çekmiştir.Peygamberliği döneminde de bu üstünlüğü öncelikle Allah'a (c.c.) olan yakınlığında, korkusunda ve tevekkülünde görüyoruz. Kendisine ilk vahiy geldiğinde de, inkârcılar onu reddettiğinde de, mağarada etrafı sarıldığında da, Uhud'da yenildiklerinde de hep ayni tevekkül ve Allah'a ayni bağlılık göze çarpmaktadır. O tam bir Allah dostuydu, her tutum ve davranışında O'na yönelir, sadece O'nun rizasini gözetirdi. Kâfirlere karşı onurlu ve zorluyken, müminlere karşı da şefkatli ve merhametli idi. Resulullah Efendimiz bütün ömrünü Allah'i razı edebilmek ve O'nun dinini insanlara ulaştırabilmek için geçirdi. Bunu yaparken de tamamen Kur'ân'la hükmetti ve âlemlere örnek kılınan bir insan oldu. Onun güzel ahlâki, akli, dirayeti, hikmeti, takvasi, liderliği, hakimliği çok iyi anlaşılmalıdır. Zira Allah onda bizim için güzel örnekler olduğunu söylemektedir."Sizin için, Allah'i ve ahret yurdunu umanlar ile Allah'i çokça zikredenler için, Allah'in resulünde güzel örnekler vardır." (Ahzab Sûresi, 21) Hz. Muhammed (a.s.m.)'in önemli bir özelliği de kavminin hidayeti için gece-gündüz uğraşmasıdır. Sadece ebedî hayatlarını kurtarabilmek için onları sürekli olarak uyarmış ama bir yandan da Salih oldukları takdirde cennetle müjdelemiştir. Onları Allah'in birliğine tevhid çağırmış, her türlü puttan, sirkten, ortak koşmaktan arındırmıştır. Ayetin de ifadesiyle üzerlerindeki ağır yükleri kaldırmış, zincirleri indirmiş (7/157) yerine kolay olanı getirmiştir. Çünkü Allah insanlara zorluk dilememiş ve kaldırabileceklerinden fazlasını da yüklememiştir. Peygamberimiz Arapların yüzyıllardır süregelen inanç sistemlerini, batıl hurafelerini, adetlerini, törelerini yıkmış yerine tertemiz olan hak dini koymuştur. Ama bu çok iyi takdir edilmesi gereken bir noktadır. Zira köklü inançları ya da saplantıları yıkabilmek çok zordur; sabır, dirayet ve cesaret ister. Bu özelliklere ise Resulullah (a.s.m.)'da en fazlası ile rastlıyoruz. Cenâb-i Allah Peygamberimiz (a.s.m.)'i özel olarak seçmiş, üstün kilmiş, O'na büyük bir nur vermiş ve şerefli, üstün Kur'ân-i da ona indirmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder