Senin gibi topçu Galatasaray'ya asla gelmez futbolun efendisi METİN OKTAY
Galatasaray'ya Belediyespor ilk yengisiyle 11. yenilgiyi tattırdı.
Hava soğuk mu, soğuk. Rüzgar esiyor mu, esiyor. Yerler, yağış var mı var. Yerler kaygan mı, kaygan.
İBB ve Galatasaray maçında meteoroloji bağlamda her şey var, futboloji bağlamında ise hiçbir şey yok.
Bu nedenle rüzgar, futbolculardan daha çok topla oynadı. O oynayınca topçular oynayamadı, dolayısıyla futbol da oynanmadı.
İnanı ben böyle dengesiz topa vuran rüzgar görmedim, futbolcuların resmen dengesini bozdu, futbolun da.
Galatasaray’da Çağlar oynar. Baros da oynar, özellikle kalan maçlarda asla sakatlanmaz, çok gol da atar, çünkü Galatasaray için değil, takımdan gitmek için oynar. Sabri nedense saha içi oyun katkılı değil de, saha dışı oyun katkılı oynamayı sürdürüyor.
İBB’deki eski BJK’li İbrahim Akın, Galatasaray’a “Beni alın yoksa solunuzu ve topunuzu felç ederim” dercesine iyi oynadı.
Stancu için iyi demeyen iyi olmayanlar, 31.35’te başlattığı akının gol olduğunu gördülerse lütfen biraz düşünün. Orta sahadan topu kapan Stancu, topu Sabriye, Sabri’de nasıl olduysa Milan Baros’a ve şut ve de gol, durumu 0-1.
Galatasaray ilk 15 dakika sonra, savunmasının santraya yakın kurması ve dönen topları o noktada yakalamış, golü getirdi.
Şu habere yer vermek istiyorum, çünkü haber hayli büyük benden:
Beşiktaş'ı yenerek şampiyonluk yolunda dev bir engeli daha aşan Fenerbahçe, kendine yeni bir yol haritası belirledi. 10'da 10! Ligde son 6 maçını, 2. yarıda ise peş peşe 5. zaferini elde eden sarı-lacivertliler, sırasıyla evinde Kasımpaşa, deplasmanda G.Birliği, ardından yine Kadıköy'de Konya'yı devirip G.Saray derbisine kayıpsız çıkmayı hedefliyor.
İyi de olaylar tersine dönmesin? Bir bakmışsınız FB bu 4 maçı kaybetmiş, aradaki fark 4’e inmiş; o zaman ne yapacaklar? Hiçbir şey, çünkü yine de tarihe geçerler.
FB kendisini Galatasaray'a değil de futbola endekslese çok daha başarılı olur. Galatasaray fobisini adeta hobi haline getirdiği için Galatasaray'ın gölgesinde kalıyor.
Galatasaray’da bir kendinden geçiş vardı. Bu kendinden geçiş, İBB maçındaki iyi futboldan çok, ‘Bir bahar akşamı’ şarkısının can alıcı sözü olan “Daha önceleri nerelerdeydiniz?” dizesi akıllarına geldiği içindir.
Böylesi devasa bir takımın bu duruma düşmesi ve düşündürmeli bizlerden çok Galatasaray yöneticilerini ve futbolcularla birlikte çalıştırıcıları düşündürmesi gerekmez mi?!
Korkum bu yılkı başarısızlığın, göreceli Hagi başarısı ile seneye taşınması.
Bu yıl bizden geçti, fakat birilerinden de geçiyor. Örneğin Bursaspor’dan da…Nedir bu takımın maçları? Özellikle son Gaziantepspor maçı. Cem Tosun diye bir topçu ligi karıştırdı, ligimizin tetikçisi izlenimi veren çalıştırıcısıyla. Ki bana göre çok da başarılı biri değil. Kanat bindirmelerinde karşısındaki oyuncu biraz dikkatli olsa adım attırmaz.
Bu maçta bu oyuncu galiba iki gol attı, biri ofsayttan. Yine bu maçta Bursaspor’un bir penaltısı verilmedi.
Hiç de hak vermediği iki futbol teroistin(teorisyen diyenler de en az onlar kadar teröristtir) biri torlarken, diğeri habire çakıyor ve diyor ki “Beyler ne oluyor? Bursa resmen budanmaya başlandı. Birileri düğmeye bastı galiba…”
Neyse Buca’yı yendi de Bursa durumu biraz kritik olmaktan kurtardı.
Şu Cem Tosun bakalım FB karşısında ne yapacak?
FB deyince çağrıştı;
Adam resmen futbolumuzun şımarık yüreksiz sanal kabadayısı gibi esip gürlüyor. BJK maçında yöneticilere resmen dayılık yapıyor. Anlayacağınız gibi futbolumuzu karıştırdığı gibi, devre arası hakem odası basarcasına BJK yöneticilerine saldırıyor.
Kartal maçında, Avrupa’ya ihraç ettiğimiz Cüneyt Çakır, resmen ortalığı karıştırıyor adeta. Lugano’nun amaçlı bir şekilde tahrik edercesine Ferrari’nin üzerine oynaması ve bu oyuncunun da oyununa gelmesi biraz bana danışıklı doğüş gibi geldi. Dikkat edin Lugano top yokken de Ferrari’yi arayıp üzerine gidiyor. İnanı benim aklım karıştı. Le Franco’nun FB maçında Selçuk’tan yediği gol gibi geldi bana, Ferrari’nin yaptırdığı penaltı…
Hakem özellikle Lugano ve Gökhan Gönül’ü oyundan atmasına değinilmiyor, ille de Ekrem’in durumu tartışılıyor.
Beyler bayanlar, futboldan kayanlar, futbola birileri kaydırmayı sürdürüyor, bal gibi olgu zirvedekinin takımı için kurgulanıyor.
“Galatasaray’ın İBB ile olan maçı 0-1 biter. Başka da gol olmaz. Olsa değişen ne olur ki, iki takım için. Adeta bu yıl için ikisi de ununun eleyip eleğini asmış değirmenci görünümündeler.” Diyerek yazımı bağladım ve de bilerek bloga koydum.
Blog’da nedense, hiç zaman yitirmeksizin yayına aldı yazımı. Erol Işık kardeşim haklı olarak affetmedi ve bana hak ettiğim şeyleri söyledi: “...Spor yazısı maç bitmeden yazılmaz Şevket bey. Ben de geçen yıl aynı hataya düşüp, Fenerbahçe-Trabzon maçı öncesinde Fenerbahçe'yi şampiyon ilan etmiş, maç sonunda da gelip yazımı geri çekmiştim. İBB-GS maçı ise 70. dakikası oynanırken İBB nin 2-1 galibiyetiyle devam ediyor. Maç böyle biterse yazınızın başlığını değiştirmeniz gerekecek. Saygılar, selamlar....”
Ben de kendimi kurtarmak adına agu gugu benzeri şeyler söyledim: “Bunu bilerek yaptım, doğru maç bitmemişti, ama Galatasaray bitmişti ve bunu görüyordum. İkinci yarı tümden bitirdiler de, Yazııklar olsun ifadesinin bir başka ifadesi benimkisi. Selam ve sağlıkla(Erol kardeşim kesin hala gülüyordur, haklı olarak)”.
Sinirlerim bozuldu bir kere, aynı bozuklukla devam edelim:
Biliyordum maçın böyle bitmeyeceğini, Hagi’nin bundan alınıp İBB’ye maçı bilerek vereceğini.
Birinci yarıyı yazdım, şimdi GS’in yarıldığı ikinci yarıyı yazıyorum.
İkinci yarı Abdullah Avcı ve Gökhan Ünal’da, birinci yarı İbrahim Akın’ın “Beni alın yoksa solunuzu ve topunuzu felç ederim” düşüncesiyle sahaya çıkınca, olan oldu.
Ve Galatasaray’ı tarihinde ilk kez yenen İBB, Galatasaray’a 11. yenilgisini tattırdı.
Abdullah Avcı iyi bir çalıştırıcı, o’na sözüm yok. Gökhan’da, İbrahim da iyi topçu ama neden sürekli insanlara “Daha önce nerelerdeydiniz” şarkısını mırıldatırlar ki? Tırlatmak için mi?
Sabri bağıra bağıra bu takımı oynatmıyor(diğer ifadeyi siz kullanın). Gönderilsin. Ve de GS’ya yakışmıyor.
Hagi söylemek fayda etmediğin biliyorum ama yine söyleyeceğim “Neden Yekta gibi bir yeteneği bitiriyorsun? Tugay aldırttı diye mi oynatmıyorsun?
Avcı resmen göbeği ve orta sahayi güçlendirerek(ki tümü ileri çıksın diye kurguladı) 4-1-4-1 oynatıyor sen ise hiç önlem almıyorsun. Kazım, birinci yarı yok, Sabri yok, Stancu ikinci yarı Kazım ile geri dönemiyor, Culıo ne yaptığı belli değil; neden bunlara göre oyunu yeniden biçimlendirmiyorsun?
Benim korkum Kupayı alıp takımda kalman. Bu korkuyu ne sen yaşa, ne de bize yaşat.
Daha fazla sevdirmezden git Hagi, git!
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder