ASLAN VE KARTAL DERBİDE 1’E 1 OYNADILAR
Şunu öncelikle söyleyeyim. Samsunspor’da Petkoviç’in Bance’a, GS’da Terim’in Kazim tutkusunu anlamıyorum…Terim’in sakatlıktan yeni çıkmış Kazım-Kazım’da bu kadar israrcı olması bu maçta yanlıştı. Bu söylediğim Mersin maçı için geçerli. Terim; bu denli faul yapan ve kanatları söünlendiren Kazım’da bu kadar neden israr eder ki? Bu da Beşiktaş maçı için geçerli.
Ali Sami Yen Aslantepe Arana’daki Mersin İdmanyurdu(MİY) maçı:
Galatasaray 1 puan aldı, 2 puan verdi, fakat Semih Kaya isminde bir defans oyuncusu aldı ki, Servet Çetin’i aratmayı bırakın, anında unutturacak gibi. Eğer bugün defansta olmasaydı, böylesi mıy mıy oynayan M.İY’in maç boyunca yaptığı 4 atağın 4’ü de gol olurdu. Buna Mustera’yi, Urfaluji’yi, yılların Ayhan Akman’ı, Melo’yu ve biraz da Hakan’ı, çok da Eboue’yi katmak gerekir. Eboue ve Semih harika idiler.
Peki Galatasaray nasıldı? Söyliyeyim: “1 hafta önceki Kayseri maçındaki o müthiş oynayan Galatasaray yoktu, aksine daha müthiş oynayan bir GS vardı” ile tanımlayabiliriz. Merisin İdman Yurdu(M.İ.Y) karşısında, kanatları ‘özellikle ikinci yarı’ çok iyi kullanan ve de M.İ.Y’e alan bırakmayan bir Galatasaray izledik. M.İ.Y’de iyi idi, hakem Fırat Aydınus ve arkadaşları da, Nurullah Sağlam ve Oyuna Kazim dışında iyi müdahale eden bir Fatih Terim’de. Terim, Galatasaray’daki ilk yılındaki gibi idi.
Sözün özü; Galatasaray harika bir oyunla, harika bir iki puan bıraktı. Kaybettiği harikaları, dilerim GS aramaz.
Selçuk İnan inişli çıkışlı. Acaba diyorum, İstanbul7un havası o’nu bir yerlerde havalandırmaya başladı mı? Lütfen bir dönüp yıllanmış Ayhan Akman’ın orta sahadaki üretkenliğine bir bakıversin. Sercen Yıldırım, hala oynamamakta ısrarlı. Riera tam bir bilinmeyenli denklem olmasa da, zaman-zaman çözüm zor problemler yaratıyor sahada.
Elmander; bir topçu bu kadar zeki ve çevik olur, ahlaklı olur. ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanının severim’ özlüsözünü büyük önder Atatürk sanki Elmander için söylemiş. Sayısız goller kaçırmasına karşın, sahanın en çevik ve ahlaklı olanı idi. Düşünün; M.İ.Y oyuncusunun, penaltı aldığı pozisyonun aynisini Elmander yaşadı, fakat o şeytanları değil top oynamayı düşünerek penaltı almayı aklından geçirmedi.
Eboue…Ne denir ki? Bir oyuncu hucum bindirmelerinde kanadını bu denli iyi kullanır.
Kısacası yüksek dempolu maçta istediği 3 puanı alamadı. Fakat üzmedi bizleri iyi futboluyla, sadece şansızlığa üzüldük.
Üzüldüğüm nokta, bakın istatistiklere; ne zaman FB puan kaybetse, ‘sevgiden mi bilmiyorum’ GS’da kaybediyor.
Hakemler: Fırat Aydınus xx, Serkan Ok xx, Aleks Taşçıoğlu xx
Galatasaray: Muslera xx, Eboue xx, Semih Kaya xx, Ujfalusi xx, Hakan Balta xx, Melo xx, Kazım Kazım x, Sabri x (Dk. 46 Ayhan Akman xx), Selçuk İnan xx, Reira x (Dk. 46 Sercan Yıldırım x), Elmander x
Bakmayın siz, Stat: Türk Telekom Arena yazdığına. Benim için Stat: ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’dir.
Bakmayın siz, çok bilmişlerin Elmander’e tek yıldız taktıklarına, ben Elmander’e 5 yıldız takıyorum.
Eğer şansı yaver gitse, girdiği 6 pozisyonuda gol yapar ve GS 3 puan kapar idi. Doğru haklısınız 6 pozisyonunun birini gol yapamayan topçu topçu mudur? Evet, adam gibi adam çizgisinde topçudur, çünkü hiç yılmadan koşan ve ahlakiyle futbola kişilik kazandıran bir topçu…
Bakmayın, çok bilmişlerin Galatasaray oyuncularına üç yıldızı bile laik görmediklerine, ben GS’ya, oyunculara, Terim’e ve Hakem üçlüsüne 4 yıldız takıyorum.
Bakmayın siz, İbrahim Kaş’a 3 yıldız takıp, Eboue ile Semih’e iki yıldız laik görenler, ben Ebou ve Semih’e 5 yıldız takıyorum.
2 puan kaybettiğimize de hiç takmıyorum, bu güzel futbol için.
Maçın en güzelyanı, 1 puanlık maç değil, 10 puanlık maç kadar doyurucu ve seyir zevki yüksek olmasıydı.
Bir diğer güzellik ise, Galatasaray’ın, GS’a hizmet etmiş futbolcularını anımsayıp onları ödüllendirmeyi gelenek haline getirmesi. Evet; Galatasaray'ın bu sezon kendi evinde yaptığı maçlar sarı-kırmızılı ekibin efsane isimlerine adamayı, Mersin maçında, Mersin kökenli Bülent( Galatasaray’da 1942-54 1950-52 arası İtalya’da oynadı) ve Reha Eken(1944-54) kardeşler ile sürdürdü.
Ulusal maç sonrası, BJK maçında da yine harika oynayıp harika puan kaybedelim diyemiyeceğim, berbat oyna, ama harika 3 puan alsın istiyorum, çünkü play-off umudu offf, offf’a dönüşebilir.
Galatasar 20 Kasım 2011 Pazar günkü BJK maçının ilk yirmi dakika sonrası iyi değildi. Acaba berbat oynayıp 3 puan mı alacağız.
GS, gerçekten ilk yirmi dakika; “Fernando Mustera, Semih Kaya, Thomas Urfaluji, Eboue, Melo, Ayhan, H.Balta, Engin Baytar, Selçuk İnan ve Elmander” ile ne yaptığını bilen bir takımdı. Dakik 8, iki yüzde yüz gol kaçırıyor GS. Önceki maçlara oranla kanatları müthiş kullandı. Ondan sonra, BJK bilmelere geçti. Kazim’ı ilk 11’de yazmadım, çünkü ne yaptığını bilenlerden değildi. Engin de iyi değildi. Doğrusu ilk 25 dakika sonrasında Semih, Mustera, Eboue’nin dışında diğerleri de ne yaptığını bilmezleri oynadı.
İlk yarı 0-0 bitti. Eğer ikinci yarı, ilk yarının ikinci yarısındaki futbolunu oynar, birinci yarısındaki futbolu aklına getirmez ise, Kartal bizim….çanımıza ot tıkar, canımızı teslim alır ve bu ligi birinci bitirme hayali finlenir(Fransızca biliyorum ya…).
BJK maçınıın nesini yazayım ki. İlk 25 dakika harika bir GS…Harika bir futbolcu geçidi, Harika bir Terim kurgusu…Ondan sonrası Kartal oynamaya başladı.
İkinci yarı, Kartal’da GS’ya benzemeye başlayınca. Maç başladığı gibi bitti ve FB ile puan farkı 5’e çıktı.
Galatasaray’ı fazla suçlamıyorum, çünkü ikinci yarı seyircinin isteğiyle Ayhan yerine oyuna Sabri ile başlayınca, oyuna hareket geldi. Bereket beklerken 55 Samsun numaralı Sabri, 55’de sakatlandı ve oyundaki hareketlilik, nanay…Nanay, çünkü 56’DA Kazim’ın kaçırdığı gol, kaçan 2 puanın habercisi idi. Melo çok kötü idi. Öylesine iki hata yaptı ki, Kartal’dan en az 1 gol yemeli idi, ama Kartal bunu yapamadı..Sabri’nin yerine giren Rieara, az daha üç puanı aldıracaktı GS’ya, çünkü çok daha iyi oynadı. Melo’nun yerine 64’te oyuna giren Baros, “beni Rusya’nın Rubin Kazan’ına gönderin , hem siz kazanın hem ben” diyor gibi idi.
Taraftarın oyuna girmesini istediği Necip’de Sabri gibi girer girmez çıkanlardandı.
Maçın en iyi dakikası, 65.dakika idi. Van plaka dakikasında, Van’daki depremzedeleri anımsayan Kartal taraftarı; “Biz üşümeyiz, Vanlıyız” diyerek unutulmaya yüz tutan deprem duyarlılğını akla getirmeleri müthişti. Müthişsiniz “Çarşı Grubu”. En kötü dakikası ise 92’de Kartal seyircisinin Eboue’yi para ve çakmak yağmuruna tutması idi(ceza gelebilir). Eboue pet şişe syanına düşünce kafasını tutması kafasına gelen demer para idi. Yanlış anlaşıldı galiba.
Galatasaray 4 ofansıf durumuyla, son dakikalarda ağır bastı, fakat Cüneyt Çakır BJK yönünde ağır basmasıyla gol atamadı.
İyi oldu, hanımla dostça puanları paylaştık.
Galatasaray’in kesin golcuya gereksinimi var.
Galatasaray puan kazanmadı, fakat Semih Kaya gibi bir defansa kaya kazandı. Birileri gibi odun değil, tam bir kaya, S.Kaya.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.col
Yorumlar
Yorum Gönder