
GALATASARAY FENERBAHÇE FOBİSİNİ SÜPER KUPA İLE KIRDI MI DERSİNİZ?
15 Ağustos 2012
Süper kupa Galatasaray’ın.
Gerçekten Galatasaray Terim ile başlayan Fener fobisini, yine Terim ile kıracağa benziyor. Fenerbahçe’nin de Galatasaray’ı yenme hobisinin biteceği de…
Erzurum’da oynanan ‘Süper Kupa ‘ karşılaşmasında son 25 dakikayı 10 kişi oynayana Galatasaray Fener’i 3-2 yenerek kupanın sahibi oldu. Bu sonuç elbette ki Galatasaray’a büyük moral kazandırdı .
Eğer ilk yarıda girdiği 14 pozisyon ve 10 kişi kaldıktan sonraki yedi %100 pozisyonların %50’si gol olsa idi, Terim 6-0’ın da rövanşını alabilirdi.
Bu motivasyonla ‘Süper Lig’e’ süper girer mi bilemem, fakat şu bir gerçek ki Galatasaray, geçen yıldan daha iyi. Yöneticiler iyi. Seyirci iyi, Terim her zamanki gibi iyi. Oyuncular iyi, başta Emre Çolak ve Selçuk İnan çok iyi…Hamit, benim kafamı karıştırıyor.
Evet, İlle de Selçuk çok iyi…Selçuk’u Galatasaray almakla büyük bir doğru yapmış, çünkü adam paslarıyla ‘karşı takımı’ doğruyor ve doğduklarına pişman ediyor. Selçuk, salt süper lig’in değil, Avrupa liglerinin de gündemini değiştirecek bir yetenek. Aynı şeyleri Hamit için söyleyemiyorum. Dany başarılı olur. Eğer bencilliği atar, takım oyunu oynar ise Ambrabat en az Çolak kadar başarılı olur. Galatasaray Umut’u kiralamamalıydı, almalı idi, çünkü seneye böylesi bir Umut Bulut’u zor alır. ‘Umut Bulut, sen bunu unut’ları oynamak istemiyorsa, Umut daha fazla iyi oynamazdan bonservisini almalı Galatasaray Touluse’dan. Burak Yılmaz’a gelince, bende ‘acaba Trabzon başarısı gösterir mi?’ yok değil. Terim ile çalışacağı beni umutlandırıyor. Burak bu, bırak İstanbul’u yaşayayım da diyebilir. Eğer, Hamit ve Burak, Umut gibi bir patlama yapar, Melo’da bir ariza çıkarmaz ise, Galatasaray bu gezegende bile zor tutulur, değil Türkiye’de…
İşin özü, her şey iyi, herkesi iyi de, Engin Baytar hep aynı. Bir türlü tam iyi olamıyor. Öfkesini dizginleyemeyen, öfke ile kalkıp zararla oturanlara örnek bir değer. Tıpkı ben. Evet, ben de bir şekilde değer idim, fakat sıradan öfkeli çıkışlarla o değerleri öteleten biriydim. Şimdi çok iyiyim, fakat geçince Bor’un pazarı. Sürdüm eşeği başka yerlere orada şimdiki yaşımın özgün değerlerini yaratıyorum. Ben, genç yaştaki değerliliğimi ortaya çıkarmada şansızdım, çünkü başımda Terim gibi bir değer yoktu, uyaran yoktu, en fazla benim gibi bağıranlar olurdu, kendini zorlayıp, fakat onlar da bir çuval inciri daha da berbat etmenin ortamına iterlerdi beni. Demem o ki, Terim gibi bir değer başımda olsa idi, değerlerime değer katardım. Engin Terim şansını iyi kullanamıyor ve değerlerine değersizlikler katmayı sürdürüyor. Yani Engin benden çok daha beter, çünkü bu son yaptıklarından ve Terim’in uyarılarından ders almaz ise, gelecekteki özgün ortamları da değersiz geçecek… Engin kendine gel! Dünya’da Collina gibi markalaşan bir Cüneyt Çakır’a yaptıkların veya sıradan biri hakeme benzer bir hareketin, çok ama, çok yanlış…
Süper Kupa maçı, aylardır gündemde idi. Birileri, her iki takım taraftarını karşı karşıya getiren manşetleri aylardır attılar. Son manşet ise, Senad Ok’tan;
Fenenbahçe, Vaslui’yi, Kuyt’un da ik gol attığı maçta Romanya’da 4-1 yenince attığı başlık sevincimizi kursağımızda bıraktı; “Cim Bom’a da Kuyt”. Şimdi Galatasaraylılar dönüp; “ Cim bom 0hem Fener’e, hem Kuyt’a kuytu”. Sevindim, çünkü Galatasaray veya sosyal medyası hiç yanıt verme gereksinimi duymadılar.
‘ Şike’ konusundaki gerekçeli kararında yer alan aşağıdaki ifadeler herkesin kafasını karıştırdı:
“Çıkar amaçlı suç örgütleri özellikle futboldaki transferlerden kolay ve yüksek miktarda para kazanma avantajı yanında futbol camiasında menajer olarak yada yönetici olarak yer almak suretiyle kamu oyunda tanınmış medyatik futbolcu-spor adamlarıyla ilişki kurmak suretiyle kamu oyuna kendilerini kabul ettirme ve legal alanda faliyet gösteriyor görüntüsü verme, bu vesileyle kamu oyunda iş adamı kimliğine bürünme şansına sahip olmakla kamu görevlileri nazarında da saygınlık kazanmayı amaçlamaktadırlar. Nitekim daha sonra bu saygınlık olası problemleri aşmada bir bağlantı kurma yolu olarak değerlendirilebilecektir. Burada asıl önemli olan boyut çıkar amaçlı suç örgütlerinin çok para kazanmasından ziyade özellikle hitap ettiği taban itibariyle yönlendirilmeye açık futbol seyircileri, özellikle taraftar gruplarının bu çıkar amaçlı suç örgütlerinin kontrolüne girmesidir. Fenerbahçe, şike ve teşvik eylemlerinden haberdar dahi olmayan teknik adamının ve çoğu futbolcusunun emek ve çabaları yanında, sanıkların üstün (!) gayretleri sonucu Trabzonspor ile aynı puanda olmasına rağmen ikili averaj üstünlüğü ile ligi şampiyon olarak tamamlamıştır. - Liderliğini sanık Aziz Yıldırım'ın yaptığı suç örgütü, gevşek de olsa hiyerarşik ilişkiye dayalı bir yapı - Yönetim kurulunun bilgisi ve onayı dışında sadece Aziz Yıldırım'ın talimatı ile İlhan Ekşioğlu'na yapılan ödemelerin neredeyse tamamının şike ve teşvik eylemleri ile eş zamanlı olarak yapıldı.”
Ben bu şike olayından ve dava seyrinden ve de en son şu gerekçeli karardan, çok şey anladım anlamasına da, yetkililerin; suçladıkları kişi ve grubun hiç suçu yokmuş duruşlarını hiç anlamdım. Bu duruşun yetkilileri, yani sahipleri, başta yargı olmak üzere, TFF ve siyasal erk. Korkum, UEFA’nın veya FİFA’nın bize büyük cezalar vermesi. Eğer bunlar da, aynı duruşu gösterirler ise, gerçekten Simon Kuper’in dediği gibi ‘Futbol asla sadece futbol değildir’. Peki nedir? Bacasız bir endüstri mi? Halkın ortak coşkusu mu? Yoksa bazı siyasilerin ve çakal gruplarının özdeksel çıkar alanları mı?
Tüm bunlar; süper bir oyun ve de tehlikeli.
Biz asıl süper futbol oyununa gelelim:
Süper kupa maçı Yeni Erzurum Stat’ında oynandı. Maçın Erzurum’da oynanmasının nedeni, bir zamanlar süper Lig’de oynamış Erzurumspor’un amatör kümeye düşmesine neden futbol ilgisizliğini artırmak. Erzurum, nedense Futbol’a duyarsız. Bilmem, belki de muhafazakarlığın derin yansımaları…
Takımlar 90 dakikayı şu oyuncularla tamamladı :
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun
Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Dany, Hakan Balta, Hamit Altıntop, Engin
Baytar, Selçuk İnan, Emre Çolak (Dk. 83 Aydın Yılmaz), Umut Bulut (Dk. 90 6 Necati), Elmander (Dk. 69 Amrabat)
Fenerbahçe: Volkan Demirel (Dk. 16 Mert Günok), Orhan Şam (Dk. 90 1 Sow), Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz, Hasan Ali Kaldırım, Mehmet Topuz, Cristian, Mehmet Topal (Dk. 69 Krasic), Caner Erkin, Alex, Kuyt
Goller: Dk. 19 ve Dk. 58 Umut Bulut, Dk. 90 Selçuk İnan (Galatasaray), Dk. 45 2 Alex, Dk. 65 Kuyt (Fenerbahçe)
Kırmızı Kart: Dk. 66 Engin Baytar (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 45 1 Alex, Dk. 70 Orhan Şam, Dk. 76 Bekir İrtegün, Dk. 80 Mehmet Topuz (Fenerbahçe), Dk. 90 5 Selçuk İnan (Galatasaray)
372. randevuda, her 2 takımda solu kullandı, sonunda fırsatları iyi kullanan Galatasaray da, Fener gibi ikinci kez süper kupanın sahibi oldu.
Ulusal takıma, Galatasaray’dan 5, Fener’den 8 topçu alan Abdullah Avcı, belli ki Fener’i başarılı buldu.
Görüldü ki, Avcı başarılı olamayacak, çünkü 15 Ağustos 2012 günü Avusturya ile yapılan hazırlık maçını 2-0 kaybettik. Dedim ben, ‘ Avcı ulusal takım için çok erken bir isimdi’ diye. Hiç kimseyi bulamadın, Ertuğrul Sağlam’ı getir takımın başına. Sen Sabri Sarıoğlu’nu, Emre Çolak’ı alma takıma, FB’nin yedek kalecisini al ve bu takımdan başarı bekle. Neymiş efendim sistemi oturtmaya çalışıyormuş, adam oturtuyor sen bakıyorsun. Evet, Avusturya bile sistemini oturtmuş, sen hala arayışlardasın. Cenk Gönen veya Tolga Zengin dururken, daha birkaç gün önce hatalarıyla Fener’i süper kupadan eden Mert Günok’la mı sistem oturtacaksın?! Çok zor!
Ne diyor Ünal Aysal: “Beni maç seyretmem için değil, güzel maç seyrettirmem için başkan seçtiler”
Ben de diyorum ki; “Teknik direktörleri; maç seyretmek için değil, güzel maç seyrettirmek için takımların başına getirirler”
Ulusal takımın kadrosu bence yetersizdi:
Türkiye: Mert Günok(Fenerbahçe)(Dk 46 Tolga Zengin(Trabzonspor)), Semih Kaya(Galatasaray)(Dk 62 Bekir İrtegün(Fenerbahçe)), Ömer Toprak(Bayer Leverkusen), Caner Erkin(Fenerbahçe), Emre Belözoğlu(Atletico Madrid)(Dk 60 Nuri Şahin(Real Madrid)) , Hamit Altıntop(Galatasaray), Selçuk İnan(Galatasaray)(Dk 60 Mehmet Topal(Fenerbahçe)), Arda Turan(Atletico Madrid)(Dk 46 Tunay Torun(Stuttgart)), Sercan Sararer(Greuther Furth), Umut Bulut(Galatasaray), Burak Yılmaz(Galatasaray)(Dk 46 Mevlüt Erdinç(Rennes))
Yedekler: Tolga Zengin(Trabzonspor), Cenk Gönen(Beşiktaş), Egemen Korkmaz(Fenerbahçe), Nuri Şahin(Real Madrid), Tunay Torun(Stuttgart), Gökhan Töre(Rubin Kazan), Mehmet Topal(Fenerbahçe), Mevlüt Erdinç(Rennes), Mustafa Pektemek(Beşiktaş), Bekir İrtegün(Fenerbahçe)
Goller: Dk. 2 Veli Kavlak(Beşiktaş’ta oynuyor), Dk. 6 (P) Andreas Ivanschitz (Avusturya)
Irkçı falan değilim. Şunu söylemek zorundayım. Ulusal maçlar, farklı kültürlerin ve ulusların maçıdır. Böyle olunca, yarışma olur ve heyecan verir. Fakat, Veli Kavlak bizim kültür ve ulusumuzdan biri olmasına karşın, Avusturya’da oynuyor. Bir Avusturyalı da biz de oynayabilirdi. Bu ulusların yarışması mıdır, ulusların kaynaşması mı?. Eğer ulusların kaynaşması ise, ulusal maçların işlevi ne? Farklı Ulusların karşılaşmaları, farklı ulusları daha çok kaynaştırmaz mı?
Biraz kel alaka olacak ama bir değerlendirme yapmak istiyorum: Düşünün Galatasaray ve Ferebahçe karşılaşmalarını. GS ve FB’li topçular, Fenerli ve Galatasaraylı oldukları için maça coşku ve yarışma hırsı verir. Diyelim ki; bir hafta sonra, bazı FB’liler, GS’da veya GS’lilar, FB’ye geçmiş oynuyorlar. Böyle bir durumda coşku ve yarışma hırsı yaşanır mı? Yaşanmaz, çünkü Galatasaraylılıkları ve Fenerlilikleri yok sayılmıştır, tipki Veli Kavlak’ın Türklüğü yok sayıldığı veya bir Avusturyalı X topçunun, Avusturyalılğı yok sayılacağı gibi.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
GSM: 0506 609 00 32
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder