TÜRKİYE’Yİ HOLLANDA DEĞİL AVCI VURDU(2-0)
8 Eylül 2012
Peşin ödeme yapayım. Çünkü perakendeciliği sevmem: “Ulusal futbol takımı Abdullah Avcı ile başarıyı yakalaması olası değil”.
Bana söyler misiniz, çalıştırdığı İBB takımının somut bir başarısını. Süper Lig’deki görece başarısı bence, o’nu ulusal takıma taşıyacak bir başarı değildi. Doğru Fatih Terim de böylesi bir başarıya sahip değildi, fakat Piontek gibi bir ustanın yanında yıllarca çıraklık yaptı ve ondan sonra ustalığa geçti. Avcı, sıradan bir İBB çalışanı olarak böylesi şansı yakalaması, bence hem kendisi için, hem ulusal takımımız için şansızlıktır…Eğer Terim’in son ulusal takım dönemindeki yardımcısı olarak ulusal takımın başına geçseydi daha başarılı olurdu. Ertuğrul Sağlam öyle değil, o yoktan var eden değil de, var olanı en iyi şekilde kurgulayarak bir başarının sahibi oldu. Yıllardır asansör takım haline gelen Bursaspor’u, süper Lig’de şampiyon yaparak, Samsunspor’un unvanı olan 5. Büyük unvanının sahibi yaptı.
Avcı, ulusal takıma hem duygusal hem ideolojik bakıyor.
Duygusal bakıyor; çünkü ‘Ulusal Futbol Takımı’ gibi bir değerler bütününe, okeye kare oluştururcasına; kendi arkadaşlarından teknik kadro oluşturuyor. Örneğin, Kaleci çalıştırıcısı olarak seçtiği kişi İBB takımının kaleci çalıştırıcısı Haluk Güngör. İBB yıllardır bu zatın döneminde kaleci sorunu yaşadı. Kısacası; seçtiği teknik kadro bana göre deneyim sahibi değil. Niçin Tolunay Kafkası v.b yanına almadı ki?!
İdeolojik bakıyor, çünkü; Ulusal takımın başına geçer geçmez, “Milli takım oyuncuları, örf, adet ve geleneklerimize uyum sağlayacak oyuncular olacak”
Kafama takılıyor; acaba yabancı kökenli Türk uyruklu oyuncuları bunun için mi ulusal takım kadrosuna almadı? Veya Metin Kurt karakterli oyuncuları elemine mi ediyor?
Bazı oyunculara, örneğin Gökhan Gönül’e ve Galatasaray’a tepkili sanki. Emre Çolak’ı kadroya almıyor, aksine, kilo almış, oyun gücünü yitirmiş Mevlüt Erdinç’i kadroya alıyor. Burak Yılmazı, ikinci yarı sonlarında oyuna alıyor. Hakan Balta’yı almıyor. Selçuk İnan’ı ulusal takım kadrosuna alıyor, 14’e bile sokmuyor(yani oynatmıyor). Resmen kafayı takmış, Tunay gibi oyuncuları sürekli 11’de oynatırken, Selçuk’u toplam 9 maçta 80 dakika oynatmış.
Ridvan Dilmen, Selçuk ve Gökhan konusunda, özellikle Selçuk konusunda duygusal davranıyor diyor. Nedir bu duygusallık, çözemedim.
Selçuk İnan’ı, Gökhan Gönül’ü madem oynatmayacaksın, ne diye kadroya alıyorsun! Bu duruş, hem oyunculara, hem takımlarına hem de ulusal takıma zarar verir. Buna hakkın yok ki…
Dünya’da en verimsiz kimlik, var olan kuralı zamansız olarak değiştirip, kendi kuralını koyan ve kendinden söz ettirmeye çalışan kimliktir.
Fatih Terim, Şenol Güneş de kendi kurallarını koydu, fakat bunu 12’ye 15 kala yapmadılar. Zamana yaydılar ve de başarılı oldular. Sen, dünya kupası elemeleri başlamış, var olanı yıkıp, yok olanı varlılaştırmaya çalışıyorsun ve ilk maçta da Hollanda gibi sıradanlaşmış bir takıma 2-0 yeniliyorsun.
Hollanda maçı, ulusal takımın kaybetmemesi, en azında berabere bitirmesi gereken maçtı. Bu gelecekteki maçları zora soktu, çünkü Macaristan, Romanya bu dünya kupası elemelerinde iddialı takımlar, hatta Estonya bile. Macaristan, grubumuzdaki en zayıf halka Andora’yi deplasmanda 5-0, Romanya Estonya’yi yine deplasmanda 2-0 yendi. Eğer Salı günkü maçı, bir şekilde kaybeder isek, final şansımız %50’nin altına düşürürüz.
Hollanda karşısındaki, ulusal takımımızı gördük. Hollanda’da daha ataktı(ilk yarı). Ataktı çünkü, Hollanda eski gücünde değil. Son 6 hazırlık maçında, gelenden gidenden en az 3 yemiş bu takımdan en az 1 puan almalı idik.
Gördük ki, Avcı, her takımı yenecek güçte bir takım oluşturmamış, her takıma yenilecek güçte bir takım oluşturmuş, yani yener de, yenilir de…Doğrusu Avcı bana güven vermedi.
Deniyor ki, ‘Roman’ın içeriğini, ilk paragrafta yakalayamazsınız. Siz Romanı’ın başarılı olup olmadığını öğrenmek için, tümünü okumanız gerekir”
Doğrudur; bir Roman’ı ilk paragrafta anlayamazsınız, fakat her romanın da bir ‘önsözü’ olduğunu unutmayalım.
Ulusal takımın önsözü bence başarının yakalanıp yakalanmayacağının göstergesi idi. Evet, ulusal takımın başına gelen Avcı, teknik kadrosunu ve oyuncu seçimini iyi yapmadı, Ridvan Dilmen’in dediği gibi duygusal davranıyor, bana göre hem duygusal, hem ideolojik. İşte bu Romanımızın önsözüdür ve bize bir şeyler anlatıyor.
Selçuk İnan’ı niçin oynatmadığı sorulduğunda, bu maça özgü sistem ve strateji gereği oynatılmadı yanıtın verdi. İşimiz var, eğer her maç için ayrı bir sitem ve ayrı bir oyuncu denemeye kalkar isek.
4-3-3 tutkunusun, anladık, ama Hollanda maçında nasıl bir oyun kurgusu yansıttın, anlamak zordu.
Selçuk İnan, Türkiye’nin değil, dünyanın önde gelen ortasaha oyuncusu. Top toplama ve dağıtma yeteneği, o’nu dünya yıldızlığına taşıyor, sayın Avcı o’nu sahaya taşımıyor; olacak iş değil.
Hollanda, neden maçı kazandı? Stoperlerin ve ikinci bölgedeki oyuncuların kanatlara isabetli paslar atmasıyla, yani kanatları harekete geçirmesiyle kazandı. Tükiye’de değil dünyada bunu en iyi yapacak kişi Selçuk İnandır ve Kanatları defanstan kalkışıyla harekete geçirecek olan Gökhan Gönüldür…
Olmadı sayın Avcı, ulusal takımı vurdun…
Ulusal futbol takımlarının, beslendiği bir takım olur, sistem ve oyuncu bağlamında. Bir dönemlerde bu takım Galatasaray idi, son dönemlerde FB öne çıktı, zaman-zaman da BJK de bu öncülüğü üstlendi. Son zamanlarda da, bu takım Galatasaray’dır. Düşünün Galatasaray ‘da ‘Selçuk-Umut-Burak’ üçlüsü, gol yollarının sistemdeki özü ve siz bu özü tümüyle bozuyorsunuz.
Selçuk yok, Burak yok, Hakan Balta yok, Emre Çolak yok…Kusura bakma da o zaman da Ulusal takım da yok…
Doğrusu,
Hakan Balta sahada yok, Gökhan Gönül sahada yok, Selçuk İnan sahada yok, Burak Yılmaz sahada yok, Mehmet Topal, Tünay, Sercan ve Emre Belezoğlu sahada varlar, oyunda yoklar; yok, yok, yok; olmuyor sayın Avcı.
Semih Kaya olmasa, dün gece Hollanda’dan en az 5 yerdik. Hasan Kaldırım, kaldırımda işportacı kaçırır gibi, sürekli Hollandalıları kaçırdı. Niçin Hakan Balta yoktu???
Salı günkü Estonya maçı bizim ve sayın Avcı’nın son şansı; gönül bu şanslarını iyi kullanmasını istiyor.
Eğer aşağıdaki kadronun benzerini sahaya sürer ise, ben Estonya maçından fazla umutlu değilim.
Stat: Amsterdam Arena
Hakemler: Carlos Velasco Carballo, Roberto Fernandez, Juan Carlos Jimenez Yuste (İspanya)
Hollanda: Krul, Janmaat (Dk. 46 Van Rhijn), Heitinga (Dk. 85 Vlaar), Martins Indi, Willems, Clasie (Dk. 50 Fer), Narsingh, Strootman, Van Persie, Sneijder, Robben
Türkiye: Tolga, Hasan Ali, Semih, Emre (Dk. 60 Nuri), Hamit, Umut, Tunay (Dk. 81 Mevlüt), Arda, Mehmet Topal, Ömer, Sercan (Dk. 69 Burak)
Goller: Dk. 17 Van Persie, 90 2 Narsingh (Hollanda)
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
GSM: 0506 609 00 32
evesbere@mynet.com-evesbere@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder