Selçuk travmayı atlatmış
GALATASARAY ANTALYA’YE LİDER GİTTİ İSTANBUL’A DÖRDÜNCA VİTESLE LİDER DÖNDÜ(0-4)
Galatasaray 15 Eylül 2012 günü Antalya deplasmanına, lider olarak ve son 32 yılın ‘3 maçta’ en çok gol yiyen takımı olarak gitti. Ve son 3 maçta en çok gol yiyen Galatasaray, bu olumsuz unvanını 4-0 gibi bir galibiyetle, olumluya çevirdi.
Sahaya; “Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih, Cris, Hakan Balta (Dk. 73 Çağlar), Aydın (Dk. 68 Yekta), Selçuk, Melo, Amrabat, Umut, Elmander (Dk. 48 Burak Yılmaz)” 11’i ile çıktı.
Medical Park Antalyaspor: Sammy, Koray, Ziziç, Deniz Barış, Minev, Uğur İnceman, Zeki, Isaac, Tita (Dk. 66 Mehmet Eren), Aissati (Dk. 46 Ömer), Diarra (Dk. 67 Emrah)
Goller: Dk. 10 Elmander, Dk. 45 Amrabat, Dk. 55 Burak Yılmaz, Dk. 90 Umut (Galatasaray)
Kırmızı kart: Dk. 45 2 Isaac (Medical Park Antalyaspor)
Stat: Akdeniz Üniversitesi
Hakemler: Yunus Yıldırım, Baki Tuncay Akkın, Nihat Mızrak
Galatasaray maça hızlı başladı, ve farklı ilk yarı yaşattı(0-2). Emre Çolak ve Burak Yılmaz yoktu, ama iki gol vardı, bir de Ambrabat. Galatasar bu Faslı oyuncu için boşuna diretmemiş.
Dakika 10. Ambrabat öyle bir akıl dolu taç atıyor ki Elmander’e, Galatasaray 1-0 öne geçiyor.
Mehmet Özdilek, takımın beyni Melo ve Selçuk İnan üzerine oyunun kurguladığı için, GS fazla atak gözükmedi, fakat Abrabat iki kere gözüktü, Antalya’yi ilk yarı bitirdi. İkinci gözükmesi dakika 45; tek başına soldan indi, vurdu, GS 2-0 öne geçti. Ardından, İsac denen oyuncu Muslera7nin bileğine basınca, kırmızı kartla Antalya’yi 10 kişi bıraktı.
Semçuk ulusal takım travmasını hala atlatamamış.
İkinci yarı Elmander’in yerine Burak yılmazla başlayan Galatasaray Burak’ın ve son dakikalarda Umut Bulut’un golüyle Antalyaspor’u 4-0 ile geçti.
Burak istekli ve başarılı idi. Cris harika idi. Aslında hepsi iyi idi, başta Nodrin Amrabat…
Antalyaspor’da bir Emrah Başsan var, bu oyuncu neden 90 dakika oynatılmadı. Oynatılsaydı, GS’in işi çok zor olurdu.
Selçuk Kaptanlık pazubandını ilk kez taktı. Eğer Antalya’nın siyahi kalecisi Sammy olmasa skor çok farklı olurdu.
İşin özü;
Müthiş bir oyun okuma, müthiş bir oyun kurgusu, müthiş bir performans… Galatasaray’ı bu yıl durdurmak daha zor.
Futbolcular, Terim ve Yöneticiler için ne yazılabilir ki, hepsi 5 yıldızlık başarı gösterdi.
Bu maçın ancak kadrosu yazılar. Onu da başta yazdık zaten.
Galatasaray Çarşamba günkü M. United maçıyla 6 yıl sonra Şampiyonlar Ligi’nde sahada. Evet; Kendi sahasında Wigan Atletic’i 4-0 yenen Mancestir United ile deplasmanda Antalyaspor’u 4-0 yenen Galatasaray arasında 4- 4’ lük bir maç olacak gibime geliyor; tıpkı 20. Ekim 1993’de Old Trafford’da M.United’i elediğimiz maç gibi.
Anımsarsınız; 1993'te ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde yer alan Galatasaray, o yıl Manchester United ile Old Trafford'da tarihi bir maça çıktı. Bütün futbol otoriteleri Galatasaray'ın bu maçtan fark yiyerek ayrılacağını düşünüyordu. Yöneticiler ve oyuncularda tedirgindi bu maç öncesi. Ancak beklenen olmadı, Old Trafford'da tarihi bir skor çıktı; 3-3 ve M.U nited’i elemiştik.
Aynı başarıyı ‘ikinci kez’ niçin elde etmeyelim. Old Trafford’da?!
Galatasaray, birçok kulvarda oynayacak, derin bir oyuncu kadrosuna sahip. Öyle ki, takıma göre oyun sitemi kurgulayacak oyuncu varsıllığına sahip. Örneğin, Antalya maçında, Çağlar Birinci ve Yekta oyuna girebildi, fakat Emre Çolak oyuna giremedi. Onun yerine , Ambrabat oynadı, çünkü Ambabat, hem oyun kuran, oyun bozan(karşı taraf) hem de gol atıp attıran, kanatları daha etkin değil de dikine oynamayı seven oyuncu. Emre ise, aynı özelliklerin içinde, gol atma yeterlilği olmayan oyuncu. İleride kesin Ambrabat’ı aşacak, fakat aciliyette Ambabatı şu an için geçecek durumda değil. Zaman-zaman ikisine birden de yer verebilir ve hücum zenginliği artırılabilir, ama zamanla…
Bu Galatasaray, o devasa derinliğe sahip M.United’i yener ise, sakın sürpriz görmeyin!
Galatasar adına ilginç gelişmeler süreci adeta işletiliyor:
H Grubu’nda yer alan sarı-kırmızılı temsilcimiz, İngiliz devi Manchester United, Portekiz’in yükselen değeri Braga ve Romanya’nın son yıllarda yaptığı çıkışla dikkat çeken ekibi CFR Cluj’la eşleşti.
Galatasaray bu grubu rahat geçer. Çarşamba günkü M.United maçından puan ve puanlar çıkarır ise; bir olasılık grup birincisi de olabilir. Doğrudur, geçen yıl Trabzon İnter’i ilk maçta İtalya’da 1-0 yendi, fakat ardı gelmedi. Öyle ki Avrupa kupalarına bile katılamadı, grup üçüncüsü olamiyarak. Fakat, Galatasaray’in bu yılkı kadrosu, kesin bu durumları yaşamaz, başarılar yaşatır.
Galatasaray aradığı stoperi Fransa'da buldu:
Ujfalusi'nin beklenmedik sakatlığının ardından stoper arayışlarına giren Sarı-Kırmızılı takım, Fransız ekibi Lyon'la sözleşmesi 2013 Haziran'da sona erecek olan 35 yaşındaki Brezilyalı Cristiano Marques Gomes'le (Cris) anlaştı.
Yaşlı deniyor; Ujfalusi’die34 yaşında idi. Georghe Popescu(1997) ve Georghe Hagi da 30’u aşkındılar Galatasaray’a geldiklerinde. Öyle ki Hagi için 31 yaşında geldiğinde yaşlı diyenler nedense, FB’ye gelen 30 yaşındaki merilles’ten söz etmiyorlar. Şunu yadsıyamayız, taraftar sayısı bağlamında GS önde, fakat yandaşı spor medya sayısında FB önde.
Galatasaray-Bursa maçına giden Galatasaraylı Uğur F'yi bıçaklayarak öldüren(2 Eylül 2012) M.Y.İ teslim oldu.
Futbolumuzu bekleyen en büyük tehlike. Bunun önünün almak için çıkarılan şiddeti önleme yasası bile yaptırım gücünü gösteremiyor ise, burada yöneticiler ve yönetimler bağlamında sorun var demektir.
“Milli Takım teknik direktörü Abdullah Avcı'nın Selçuk'u oynatmamasının sebebinin çeşitli bloglarda ve sosyal medyada "mezhepsel" olduğu söyleniyor (12 Eylül 2012)”
Bu haberin yazanı Fatih Altaylı. Altaylı’ya göre; Selçuk İnan'ın Hataylı bir "Nusayri" olduğu için Abdullah Avcı tarafından takıma koyulmadığı "dedikodusu" sanal ortamda inanılmaz bir hızla yayılıyor.
Fatih Altaylı’nın sözünü ettiği bloglardan biri de ben değilim, fakat benzer kuşkular içinde baktığımı içeren bir yazıyı F.Altaylı’dan önce, 8 Eylül 2012’ günkü Milliyet Blogda(Skorer Haber de) yazan kişiyim: http://blog.milliyet.com.tr/avci-nin-selcuk-inan-i-oynatma-zamani-ne-zaman-gelecek-2-0--/Blog/?BlogNo=378141
Yazıda: Avcı’nın ulusal takımın başına geçtiği günlerde söylediği bir ifadeye yer verdim: “… İdeolojik bakıyor, çünkü; Ulusal takımın başına geçer geçmez, “Milli takım oyuncuları, örf, adet ve geleneklerimize uyum sağlayacak oyuncular olacak” Bu yaklaşım, Avcı’nın, yoksuldan ve dinden geçinirken futboldan da geçinmeye başlayanların isteği doğrultusunda, futbolu yapılandıracağının göstergesi.
Ben yine de bu pencereden baktığına pek olasılık vermiyorum. Bakışı o olsa idi, Ulusal takıma çağırmazdı. Benim kafama takılan; “örf ve adetlerimize, kültürümüze göre futbol takımını yapılandıracağız’ şeklindeki kafaları karıştıran, talihsiz açıklama.
Ben bunları önemsemiyorum, çünkü böylesi bir duruşun olması sözkonusu olamaz, olduğu an değil futbolumuza, dünya futboluna onulmaz yaralar açar.
Onulur yaralar açan söylemler var, gelişmeler var; bunlar eğer onulmaz ise, futbolumuzu, ama salt Türk futbolunu ölümcül ortama iter.
Sözü Emre Belezoğlu’na götürmek istiyorum. Nedir Bu Belezoğlu saldırganlığı, nerden alıyor bu gücü? Fener’den resmen uzaklaştırıldı, çünkü megalomanlıkla harmanlanmış nevrotik duruşu, FB’de yarattığı ikililikle can sıkmaya başlamıştı. Şimdi ulusal takımda yapıyor ve yaptıkları, özellikle Estonya maçındaki gol sonrası kulübeye tepkisi sadece Nuri Şahin, Hamit Altıntop tarafından değil, FB’den takım arkadaşı Caner Erkin ve Bekir tarafından da tepkiyle karşılandı. Lütfen dizginleyin, dozu ulusal takımı rahatsız edecek boyutlara ulaştı.
Gün gibi ortada; Abdullah Avcı, ve bazı ulusal takım oyuncuları ve Emre düzleminde kriz var. Krizin aktörleri arasında, başı Avcı çekerken, Emre figüranlığında kendini gösteren figür hepsini bastırıyor.
Avcı ve Selçuk İnan, Selçuk İnan’ın golüne sevinemiyor. Fenerliler bile İnan’ı alkışlarken, Avcı golden sonra bile İnan’ı alkışlamıyor, çünkü İnan inadı sürüyor. Emre takım arkadaşlarına agresif duruşuyla ayar çekiyor. Hamit gururunu Avcı’nın yaraladığını söylüyor(Haklı, önemli maçta oynat, dandik Maçta oynatma-ki her futbolcu böylesi maçlarda kendini gösterir-).
Bir çift sözüm de Aziz Yıldırım için:
Aziz beyin, NTV’deki son duruşu da kafamda ilginç soru işaretleri bıraktı bende. NTV’deki Gültekin Onay ve Fuat Akdağ’ın sorularına yanıtları arasında -ki danışıklı değildi diyemeyiz. En azından, mahkeme sürecinin devamlılığı bazı soruları sordurmadı- bir yanıt var ki; Aziz beyi birileri gündeme taşıyarak, başka bir yerlere, örneğin siyasete taşıyorlar gibi geldi bana veya daha da onulmaz bir yaşam sürecine. Siyasete taşırlar ise, yok demem. Bir yanıtı var ki, bayıldım o yanıtına; “Bu ülkede bir tek Mustafa Kemal Atatürk’ün heykelinin açılması için öncülük yaparım”. Aziz bey “Çok şey biliyorum ama konuşmam” diyor. Konuş Aziz bey, bir bakmışsınız konuşacak zaman bırakmaz, futboldan da geçinmeye başlayanlar.
Pardon;
Arhavispor, tarihinde ilk kez katılacağı Türkiye Kupası’nda Trabzon Kanuni ile eşleşmiş. Başarılar.
Farklı bir konuya değineceğim: Trabzonspor'u birileri yemeye çalışıyor gibi. Baksanıza "1461 Trabzon", "Trabzon Kanuni" adıyla 2 takım karşımıza çıktı. Yılların Yalısporu oldu Trabzon Kanunispor. Amblemi de Kanuni’nin Tuğra. Değirmenderespor, önce Trabzon Karadenizspor, ardından 1461 Trabzonspor oldu(1461 Fatih’in Trabzon’u fethi). İşte bu takım resmen süper Lig'de gibi. Futboldan da geçinmeye başlayanlar Trabzonspor'u ele geçiremeyince, 1461'i öne çıkardı bana göre.
Kanaatım o ki; futbolu da Osmanlılaştırıyoruz ve Türkleştiriyoruz. Daha doğrusu İslamlaştırıyoruz. Baksanıza Konya Şekerspor'un Adı da Anadolu Selçuklu olmuş…
Eeee, diğerleri de sırada galiba; Harem Hürrem İdmanyurdu, Mahpeyker Gücü, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Selimspor, Ulubatlı Hasan Spor, Fatih Sultan Cihanspor...Lütfen tarihi kimliklerimizin kimliklerini örselemeyelim, siyasi rant adına.
Düşünün Avrupa’nın, futbolu dinselleştirmesini ve Aslan Yürekli Richardspor, V. Karl İdman Yurdu veya Şarlken İdman Yurdu,
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@gmail.com-evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder