Gerçekten bu yalana can dayanmaz.
Susmuyor. Çuval değil ki başına geçiresin… Pardon, çuval değil ki ağzını dikesin. Neler demiyor ki! Aklına değil, ağzına geleni söylüyor. 2 tanesini anımsayalım:
- 1-“Demokrasi amaçlarımın aracıdır.” “Faşizm amaçlarımın aracıdır” dese daha doğru olurdu. Gezegenimizde faşizmden de tehlikeli duruş; demokrasiyi var gibi göstermek adına göstermelik demokrasi oyunları oynamaktır ve bunu demokrasi diye halka yutturmaktır…Bunu besleyen de, sol şeritte seyrederken, sinyal vere-vere sağ şeritte seyretmeye başlayan düşünce satıcılardır.
- 2-“Ben bu ülkeyi tüccar gibi yöneteceğim.” Doğrudur, çünkü tüm değerler ‘salt kendi kararıyla’ satıldı. Bence tüccar sultan gibi yönetiyor. CHP için dediklerinin haddi hesabı yok. Danışmanları, CHP ve Atatürk düşmanı 'İslam-Türk Sentezci’ yazarların kitaplarını açıyorlar, alıyorlar oradaki bazı cümleleri, koyuyorlar önüne, okuyor da okuyor... Tıpkı, 'benim oğlum bina okur, döne döne yine okur' örneği. Dersim olayında da böyle yaptılar. Bugünlerde Dersim ile ilgili yeni bir şey bulamadılar ki, Dersim üzerinden CHP’ nöbetine/krizine girmiyorlar.
Son okuması: "Terörün tek sorumlusu CHP ve Medyadır" CHP nöbetine girdi ya, nöbeti bir anda durdurmanız mümkün olmadığı için devam ediyor: "CHP Suriye konusunda Baas partisiyle duygusal bir ilişki tesis etmiştir. Osmanlı, 15. Yüzyılda Endülüs’ten kovulan ‘Museviler’e. Kucak açtı. Biz böyle ecdadın torunlarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu sen kimin torunusun bilemem. CHP'nin Suriye konusunda mültecilere takındığı tavrın kökenleri, kendi tarihine dayanıyor. Rusya’da, 1945 Stalin döneminde 146 Azeri aydın zulümden kaçıyor, Aras Nehri üzerinden Türkiye'ye sığınıyor...
CHP bunları alıyor Stalin'e teslim ediyor..."Bir grup yalaka, kel alaka böylesi yanlışlıkları sürekli yaptırıyor. Ve bunların çoğu, dini siyasallaştıran, Türk ve Kürt köktendinci teorisyenler. Bunlardan en inandırıcı yalan bilgi taşıyanlar ödüllendiriliyor, hatta Milletin Vekili değil de, milletvekili yapılıyor. Çoğu; teorisyen havasında-ki bana göre ezelden değil, ezberden teorisyen bunlar- İşte bunlar, pıtrak gibi biten ‘cemaatin’ TV kanallarında şakıyor. Benim, soldan çark eden, dahası güçlüden yana düşünce satışı için, sağa dönüş yapan 'sınırsız ve kuralsız demokrasi avcılar' bunlardan rahatsızlar, fakat köşe dönmek için kendilerine veriler köşeleri kaybederim korkusuyla karşı çıkarmıyorlar.
Azeri Türk soylu aydınları Stalin’e teslim etmişler... “Kürt olması nedeniyle, bizzat İnönü teslim etmiştir.” Derse sakın şaşırmayın. Soylu deyince, S.Soylu aklıma geldi. Parti değiştirmiş. Ve kendisine parti rozeti takılırken söyledikleri aklıma takıldı: “Bu ülkenin savrulan çocuklarını bu hizmet kervanın davet edenden Allah razı olsun (senin Allah be…). Biz ve bizim gibi insanların imrenerek izlediğimiz AK…” Burada kestim, çünkü midem kaldırmadı. Adam gerçekten tam bir soy…lu. Yakındır; “Kesin bandoyu, tekbir getireceğiz” diyenle yarışması ve; “TRT gibi bir kanal örnek olmalı. Kesin haberi, spiker tekbir sonrası haber okumalıdır” demesi.
İnsafın ve İnsansızlığın ölçüsüzlüğünü ben 2002’den sonra gördüm. Biri çıkıp da, CHP’yi suçladığınız tek parti dönemindeki tarih, sadece CHP’nin tarihi değil, senin de tarihin. Çünkü, tüm partilerin kökeni CHP. Eğer ki, o dönemde bir hata yapıldıysa, suçlu CHP içindeki politikacılar ve yetkililerdir.
- Neden sadece, Atatürk ve İnönü?
- Örneğin, Dersim katliamları Celal Bayar Başbakanlığının emriyle yapılmadı mı?
146 Azeri aydın, gerçekten 1945’te Stalin’e teslim edilmiş olduğunu var sayalım. Biraz dümdüz mantık olacak ama; Bu durumda CHP Stalinci, yani Komünist oluyor (Bana, sakın Rusya’dan korktu deme, inanmam çünkü sen o dönemde CHP’nin Marshall yardımlarıyla Amerika’yı arkasına aldığını söylüyordun).
Peki aynı CHP, 1945’lerde nasıl oluyor da Komünist Nazım Hikmet’e savaş açıyor? -Ki Solun Anadolu’da kaybedişinin en büyük nedeni; Nazım’ı ve Mustafa Suphi’yi ve de Arhavili İsmail’i ve gibileri Anadolu’dan soyutlamaktır. Bu CHP’nin açık bıraktığı bir kapıdır. Bu kapıyı açık bırakanlar da, CHP içindeki sağcı ve dinci politik kimliklerdir- Nazımlar savaşı yetmedi 4 Aralık 1945’te’ Komünist olarak bilinen Zekeriya ve Sabiha Sertel’in sahibi olduğu Tanin Gazetesi’ne saldırıları organize etti. Sağ tutkusudur; CHP’yi bir gün Komünist, ‘duruma göre’ bir başka gün, otoriter Faşizmin düzlemi gibi göstermek. Özellikle 2002 sonrası böylesi suçlamalar, sözde solcu aydınların katkısıyla ‘yoğun bir şekilde’ yapılmaya başlandı.
1945’lerde bu böyleydi. Bir söylentiye göre; CHP içindeki muhalifler Celal Bayar, Adnan Menderes ve arkadaşları, Behice Boran, Aziz Nesin ve Mehmet Ali Aybar’ın Sertellerin çıkardığı ”Görüşler” adlı dergide bir araya getirildiği savlanır. Bir diğer çelişki de; sağcıların, Görüşler ve Tanin gazetesini, CHP’nin ‘Ulus’tan sonra ikinci yayınları olarak gösterilmesidir. İşin özü; CHP’yi karalamak için, CHP’nin içindeki sağcılar tarafından açık bıraktığı kapılardan yine sağcıların girmesidir.
Örneğin; 3 Aralık 1945 günü, Ünlü gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın'ın ‘özgür yurttaşlara’ hitaben kaleme aldığı "Kalkın ey ehli vatan!" başlıklı yazından dolayı, CHP’nin örgütlediği 20 bin vatandaş-ki içlerinde Süleyman Demirel ve Turgut Özal vardır- Tanin gazetesine saldırır ve makineleri kırarlar. Ne bu şimdi! Belli ki, amaç CHP’yi karalamak; bu nedenle her yol geçerli. “15. Yüzyılda Endülüs’ten kovulan ‘Museviler’e. Kucak açtı. Biz böyle ecdadın torunlarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu sen kimin torunusun. bilemem.” Bırakın siyasetçiyi, insan olan insana yakışmayacak bu ifade tarzı hiç de şık durmuyor.
Sayın, Kılıçdaroğlu da çıkıp; “Ben, Hitler Zulmünden kaçan Musevilere kucak açan ve de Kurtuluş savaşı vererek emperyalistlerden ülkemi ve insanlarını kurtaran bir neslin torunuyum; ülkeyi İngiliz işgali ile emperyallere peşkeş çeken neslin değil” derse doğru olur mu?? İnsanlarımız bu gerçekleri neden görmez?
Yazımı; Nazım’ın şu dizeleriyle bitiriyorum: Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani...
Yorumlar
Yorum Gönder