SEYİRCİ İSTEDİ AVCI OYNATTI
ABDULLAH AVCI SELÇUK’UN GOLÜNE KEHREN SEVİNİR GİBİYDİ
Hollanda maçında olduğu gibi Estonya maçına da Selçuk İnansız başladı.
Avcı İnan’a değil de bir başka şeye inandırmış kendisini. O başka şey de; ‘Ben, farklıyım ve bunu kanıtlamalıyım’.
Bu başka şey hepimiz için doğru olan şey. Çünkü; kişinin farklı olduğunu göstermeye çalışması, yaşamın sıradanlığını, yani tekdüzeliğini, yeknesaklığını kırar. Bu da yaşama, yeni bir soluk, farkındalık getirir ki, yaşamı yüklerinden arındırarak çekilmez olmaktan çıkarır.
Avcı’nın duruşu biraz daha fazla. O, farklı olduğunu göstermenin yanında, en iyi olduğunu da kanıtlamak istiyor. Özellikle de Terim’den.
Kişi , farklı ve başarılı olduğunu kanıtlarken, bir başka farklı ve başarılı olanla yarışması gerekir. Eğer, başkasını karalayarak, o’nun başarısız olduğunu kanıtlamaya kalkar ise, yanlış yapar ve başarılı olamaz.
Fark edilmek, fark edileni yok etmek değildir. Fark edilmek; fark edilenden farklı şeyler üretip farklılığını göstermektir.
Sanki Avcı, farklı ve iyi olan Terim’in yarattığı değerleri kullanmayarak, farklı ve iyi olduğunu kanıtlamaya çalışan bir duruş içinde.
Terim, geçen yıl yarattığı değerlere, bu yıl yeni değerler katmaktadır. İşte bu değerler; Semih Kayadır, Emre Çolaktır, Selçuk İnandır. Bu yılın değerli oyuncuları, Burak Yılmazdır, Hamit Altıntop ve Umut Buluttur. Ve bunlar, geçen yılın şampiyonu, bu yılın lideri Galatasaray’ı başarıdan başarıya koşturacaklarının sinyalini veriyor.
Avcı: böylesi Terimli Galatasaray’ın, en iyi oyuncularını oynatmayarak, farklı ve iyi olduğunun savaşını veriyor ise yanlış yapıyor demektir.
Hollanda maçında Selçuk İnansız 11’i sahaya sürdü. Estonya maçında ise; Selçuk İnansız ve Hamit Altıntopsuz 11’i sahaya sürdü. Selçuk’u son 20 dakika ‘seyirciden gelen tepki sonrası’ oyuna alırken, sahanın en iyisi Umut Bulut’u oyundan çıkardı. Fakat Hollanda maçının kötüsü Emre ilk 11’de idi ve 82 dakika maçta tuttu. Evet, Emre iyi idi, fakat unutmayalım ki, iyi topçu güçlü takımlarda da iyi oynayan topçudur. 80 dakika, oyun kurucusu, en iyi stoperini kaybeden ve 10 kişi oynayan Estonya karşısında, ben bile başarılı olurdum, ama Gökhan Gönül başarılı değildi ve 90 dakika sahada tutuldu.
Evet, haklısınız, olaya üç büyükler boyutunda baktığınızda, Galatasaraylı oyuncu daha çok, fakat Avcının, bu GS önceliği zorunluluktan gibime geliyor. Durum bu olmasına karşın, GS’ya sıcak bakmadığı kendini gösteriyor. Olguya Beşiktaş boyutunda bakalım, bakamıyoruz, çünkü Beşiktaş’tan tek bir oyuncu yok. Ulusal takımda oynayacak, bir tane bile mi oyuncu yoktu Beşiktaş’ta? Örneğin Olcay ulusal takımakazandırılabilirdi, hatta Butuhan. Dönüp Fenerbahçe boyutunda baktığınızda, Mehmet Topal, Hasan Ali Kaldırım ve Gökhan Gönül sahada idi, fakat oyunda değillerdi.
İşte ilk 11 ve giren çıkan oyuncularımız ve de takımları
Tolga Zengin(Trabzonspor) - Gökhan Gönül(Fenerbahçe) - Ömer Toprak(Bayer Leverkusen) - Semih Kaya(Galatasaray) - Hasan Ali Kaldırım(Fenerbahçe) - Arda Turan(Atletico Madrid) - Mehmet Topal(Fenerbahçe) - Emre Belözoğlu(Atletico Madrid) (Dk. 82 Nuri Şahin / Liverpool) - Sercan Sararer(Greuther Furth)(Dk. 67 Tunay Torun / Stuttgart) - Burak Yılmaz(Galatasaray) - Umut Bulut(Galatasaray)(Dk. 67 Selçuk İnan / Galatasaray)
Goller: Dk. 44 Emre Belözoğlu, Dk. 60 Umut Bulut, Dk. 75 Selçuk İnan (Türkiye)
Kırmızı Kart: Dk. 19 Jaager (Estonya)
Abdullah Avcı’nın Hollanda maçı sonrası şunları söyledi “ "Basında çıkan haberleri takip etmiyorum ama bunlar benim kulağıma geliyor. Hollanda maçında topa sahip olma oranımız eşitti. Takımdaki tüm oyuncular en değerli oyuncularımız, maçın planı buydu. Hollanda'da Bundesliga gol kralı Klaas-Jan Huntelaar oynamadı. Ligimizin en değerli yabancısı Dirk Kuyt da aynı şekilde oynamadı. Selçuk İnan çok değerli bir oyuncumuz. Zamanı gelince o da forma şansı bulacak."
Estonya maçı sonrası ise şunları söyledi; “Herkes benim için aynı. Tercihler tartışılabilir ama ben sadece koltuğa saygı duyulmasını istiyorum. Sadece bir oyuncu üzerinden gidilmemeli. Hem Selçuk hem Hamit bu takımı dünya kupasına götürecek oyunculardır. Hepsi bizim için çok değerli... Selçuk’la aramızda bir sorun olmaz. Ben onu genç takımlardan beri tanıyorum. O bu takımın önemli ayaklarından birisi. Fakat eleştiri yaparken diğer oyunculara da saygısızlık yapmamak gerekir.”
Gerek Hollanda, gerekse Estonya maçları sonrası yaptığı açıklamalar bana, Iğdır Yöresinin Azeri Türküsü’nün ilk dizelerini aklıma getirdi:
“Aman avcı vurma beni
Ben bu dağın aybalam maralıyam
Maralıyam hem yaralı
Avcı vurmuş aybalam yaralıyam”
Sayın Avcı, bizler bu dağların insanlarıyız, biliriz futbolun ve o zamanın ne zaman olduğunu az çok algılayabiliyoruz. Vurma bizi.
Kuyt, 90’nına merdiven dayamış bir oyuncu. Belki son seçmelerde ulusal takıma bile çağırmazlar. Nasıl olur da, o’nu Selçuk’la karşılaştırırsınız?!
Selçuk üzerinden, gündem oluşturanlar ne denli hatalı ise, Avcı da bana göre o denli hatalı.
Madem; “Hem Selçuk hem Hamit bu takımı dünya kupasına götürecek oyunculardır.” diyorsun, bu oyuncuları oynatacaksın.
İkincisi, lütfen, diline değil, çünkü diline hakim bir beyefendisin, Emre’ye hakim ol diyorum.
Emre sahaya ve saha dışına da hakim. Aslında her ikisine de siz hakim olmalısınız. Hakimiyeti kaptırırsan, hak ettiğini alırsın.
Emre’nin, gol sonrası Hamit’e saldırması, maç sonrası Ridvan Dilmen’e saldırması, sizce doğru mu?
Emre, İnan ne dediğini bilmiyor. Örneğin; “Ben yanlış bir şeyler söylüyorsam insanlar beni yanlış anlamasın” derken, kurduğu şu cümleden siz sayın Avcı bir şey anladınız mı? Emre Ulusal takım için, sözleri gibi yanlış. Düzelmiyor da. Dikkat edin, yakındır sizi düzeltmesi.
Belli ki Emre’nin dedikleriyle hareket ediyorsun. Estonya nasılsa garantı, ben Selçuk olayanı Estonya galibiyeti ile unuttururum diyorsan, bil ki unutturulan sen olacaksın.
Dikkatimi çeken şu oldu, Emre ile Umut’un attığı gollerde, yerinden fırlayan ve coşkuyla alkış tutan Avcı, nedense Selçuk’un golüne ayakta kerhen yavaş çekim el çırptı; Selçuk da, golüne sevinmedi bile.
Bence, Abdullah Avcı ile Selçuk arasında bayağı bir sorun var gibi.
Bence Emre değil Selçuk…Dahası, Selçuk İnan, Hamit Altıntop ve Mehmet Topal üçlüsü zorunluluktur. Aksi taktirde, Ekim’de oynayacağımız içerdeki Romanya ve dışarıdaki Macarıstan maçları bizim için yıkım olur.
180. ulusal maç ve 645. Gol güzel. Daha güzelleri için;
Selçuk İnan’a inan, Okan Buruk ve Emre’ye değil sayın Avcı.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
GSM.0506 609 00 32
evesbere@mynet.com
ABDULLAH AVCI SELÇUK’UN GOLÜNE KEHREN SEVİNİR GİBİYDİ
Hollanda maçında olduğu gibi Estonya maçına da Selçuk İnansız başladı.
Avcı İnan’a değil de bir başka şeye inandırmış kendisini. O başka şey de; ‘Ben, farklıyım ve bunu kanıtlamalıyım’.
Bu başka şey hepimiz için doğru olan şey. Çünkü; kişinin farklı olduğunu göstermeye çalışması, yaşamın sıradanlığını, yani tekdüzeliğini, yeknesaklığını kırar. Bu da yaşama, yeni bir soluk, farkındalık getirir ki, yaşamı yüklerinden arındırarak çekilmez olmaktan çıkarır.
Avcı’nın duruşu biraz daha fazla. O, farklı olduğunu göstermenin yanında, en iyi olduğunu da kanıtlamak istiyor. Özellikle de Terim’den.
Kişi , farklı ve başarılı olduğunu kanıtlarken, bir başka farklı ve başarılı olanla yarışması gerekir. Eğer, başkasını karalayarak, o’nun başarısız olduğunu kanıtlamaya kalkar ise, yanlış yapar ve başarılı olamaz.
Fark edilmek, fark edileni yok etmek değildir. Fark edilmek; fark edilenden farklı şeyler üretip farklılığını göstermektir.
Sanki Avcı, farklı ve iyi olan Terim’in yarattığı değerleri kullanmayarak, farklı ve iyi olduğunu kanıtlamaya çalışan bir duruş içinde.
Terim, geçen yıl yarattığı değerlere, bu yıl yeni değerler katmaktadır. İşte bu değerler; Semih Kayadır, Emre Çolaktır, Selçuk İnandır. Bu yılın değerli oyuncuları, Burak Yılmazdır, Hamit Altıntop ve Umut Buluttur. Ve bunlar, geçen yılın şampiyonu, bu yılın lideri Galatasaray’ı başarıdan başarıya koşturacaklarının sinyalini veriyor.
Avcı: böylesi Terimli Galatasaray’ın, en iyi oyuncularını oynatmayarak, farklı ve iyi olduğunun savaşını veriyor ise yanlış yapıyor demektir.
Hollanda maçında Selçuk İnansız 11’i sahaya sürdü. Estonya maçında ise; Selçuk İnansız ve Hamit Altıntopsuz 11’i sahaya sürdü. Selçuk’u son 20 dakika ‘seyirciden gelen tepki sonrası’ oyuna alırken, sahanın en iyisi Umut Bulut’u oyundan çıkardı. Fakat Hollanda maçının kötüsü Emre ilk 11’de idi ve 82 dakika maçta tuttu. Evet, Emre iyi idi, fakat unutmayalım ki, iyi topçu güçlü takımlarda da iyi oynayan topçudur. 80 dakika, oyun kurucusu, en iyi stoperini kaybeden ve 10 kişi oynayan Estonya karşısında, ben bile başarılı olurdum, ama Gökhan Gönül başarılı değildi ve 90 dakika sahada tutuldu.
Evet, haklısınız, olaya üç büyükler boyutunda baktığınızda, Galatasaraylı oyuncu daha çok, fakat Avcının, bu GS önceliği zorunluluktan gibime geliyor. Durum bu olmasına karşın, GS’ya sıcak bakmadığı kendini gösteriyor. Olguya Beşiktaş boyutunda bakalım, bakamıyoruz, çünkü Beşiktaş’tan tek bir oyuncu yok. Ulusal takımda oynayacak, bir tane bile mi oyuncu yoktu Beşiktaş’ta? Örneğin Olcay ulusal takımakazandırılabilirdi, hatta Butuhan. Dönüp Fenerbahçe boyutunda baktığınızda, Mehmet Topal, Hasan Ali Kaldırım ve Gökhan Gönül sahada idi, fakat oyunda değillerdi.
İşte ilk 11 ve giren çıkan oyuncularımız ve de takımları
Tolga Zengin(Trabzonspor) - Gökhan Gönül(Fenerbahçe) - Ömer Toprak(Bayer Leverkusen) - Semih Kaya(Galatasaray) - Hasan Ali Kaldırım(Fenerbahçe) - Arda Turan(Atletico Madrid) - Mehmet Topal(Fenerbahçe) - Emre Belözoğlu(Atletico Madrid) (Dk. 82 Nuri Şahin / Liverpool) - Sercan Sararer(Greuther Furth)(Dk. 67 Tunay Torun / Stuttgart) - Burak Yılmaz(Galatasaray) - Umut Bulut(Galatasaray)(Dk. 67 Selçuk İnan / Galatasaray)
Goller: Dk. 44 Emre Belözoğlu, Dk. 60 Umut Bulut, Dk. 75 Selçuk İnan (Türkiye)
Kırmızı Kart: Dk. 19 Jaager (Estonya)
Abdullah Avcı’nın Hollanda maçı sonrası şunları söyledi “ "Basında çıkan haberleri takip etmiyorum ama bunlar benim kulağıma geliyor. Hollanda maçında topa sahip olma oranımız eşitti. Takımdaki tüm oyuncular en değerli oyuncularımız, maçın planı buydu. Hollanda'da Bundesliga gol kralı Klaas-Jan Huntelaar oynamadı. Ligimizin en değerli yabancısı Dirk Kuyt da aynı şekilde oynamadı. Selçuk İnan çok değerli bir oyuncumuz. Zamanı gelince o da forma şansı bulacak."
Estonya maçı sonrası ise şunları söyledi; “Herkes benim için aynı. Tercihler tartışılabilir ama ben sadece koltuğa saygı duyulmasını istiyorum. Sadece bir oyuncu üzerinden gidilmemeli. Hem Selçuk hem Hamit bu takımı dünya kupasına götürecek oyunculardır. Hepsi bizim için çok değerli... Selçuk’la aramızda bir sorun olmaz. Ben onu genç takımlardan beri tanıyorum. O bu takımın önemli ayaklarından birisi. Fakat eleştiri yaparken diğer oyunculara da saygısızlık yapmamak gerekir.”
Gerek Hollanda, gerekse Estonya maçları sonrası yaptığı açıklamalar bana, Iğdır Yöresinin Azeri Türküsü’nün ilk dizelerini aklıma getirdi:
“Aman avcı vurma beni
Ben bu dağın aybalam maralıyam
Maralıyam hem yaralı
Avcı vurmuş aybalam yaralıyam”
Sayın Avcı, bizler bu dağların insanlarıyız, biliriz futbolun ve o zamanın ne zaman olduğunu az çok algılayabiliyoruz. Vurma bizi.
Kuyt, 90’nına merdiven dayamış bir oyuncu. Belki son seçmelerde ulusal takıma bile çağırmazlar. Nasıl olur da, o’nu Selçuk’la karşılaştırırsınız?!
Selçuk üzerinden, gündem oluşturanlar ne denli hatalı ise, Avcı da bana göre o denli hatalı.
Madem; “Hem Selçuk hem Hamit bu takımı dünya kupasına götürecek oyunculardır.” diyorsun, bu oyuncuları oynatacaksın.
İkincisi, lütfen, diline değil, çünkü diline hakim bir beyefendisin, Emre’ye hakim ol diyorum.
Emre sahaya ve saha dışına da hakim. Aslında her ikisine de siz hakim olmalısınız. Hakimiyeti kaptırırsan, hak ettiğini alırsın.
Emre’nin, gol sonrası Hamit’e saldırması, maç sonrası Ridvan Dilmen’e saldırması, sizce doğru mu?
Emre, İnan ne dediğini bilmiyor. Örneğin; “Ben yanlış bir şeyler söylüyorsam insanlar beni yanlış anlamasın” derken, kurduğu şu cümleden siz sayın Avcı bir şey anladınız mı? Emre Ulusal takım için, sözleri gibi yanlış. Düzelmiyor da. Dikkat edin, yakındır sizi düzeltmesi.
Belli ki Emre’nin dedikleriyle hareket ediyorsun. Estonya nasılsa garantı, ben Selçuk olayanı Estonya galibiyeti ile unuttururum diyorsan, bil ki unutturulan sen olacaksın.
Dikkatimi çeken şu oldu, Emre ile Umut’un attığı gollerde, yerinden fırlayan ve coşkuyla alkış tutan Avcı, nedense Selçuk’un golüne ayakta kerhen yavaş çekim el çırptı; Selçuk da, golüne sevinmedi bile.
Bence, Abdullah Avcı ile Selçuk arasında bayağı bir sorun var gibi.
Bence Emre değil Selçuk…Dahası, Selçuk İnan, Hamit Altıntop ve Mehmet Topal üçlüsü zorunluluktur. Aksi taktirde, Ekim’de oynayacağımız içerdeki Romanya ve dışarıdaki Macarıstan maçları bizim için yıkım olur.
180. ulusal maç ve 645. Gol güzel. Daha güzelleri için;
Selçuk İnan’a inan, Okan Buruk ve Emre’ye değil sayın Avcı.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
GSM.0506 609 00 32
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder