MUHTEŞEM R-CEP’İN GÜNDEM ALINTISI VE KÜRESEL EFENDİ
Gündemlerin efendisi, alıntı boyutunda da gündem belirler oldu. Gündem hırsızlığı denebilir mi buna? Gezegenimizin efendisini izliyor ve o’nun söylemleriyle gündem belirliyor, ülkemin güdümlü efendisi.
Barac Obama’nın söylemiyle, Başbakan Erdoğan’ın söylemi ne kadar örtüşüyor: Barac Obama, 1920-1933 yılları arasında Amerika’daki içki yasağı döneminde gangsterler ve politikacılar arasındaki kirli ilişkileri anlatan "Broadwalk Empire (Kaldırım İmparatorluğu)" adlı dizi için: “Bu ülkenin tarihi ile hepimiz övünmeliyiz. Bu dizi ülkemizi yanlış tanıtıyor. Siyasetçiyi kötülüyor, bu büyük millet ve ülkeyi yolsuzluk batağında gösteriyor. Biz tarihimizi böyle görmüyoruz, gösterilmesine de izin vermeyeceğiz” dedi.
Başbakan Erdoğan da, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dönemini anlatan Muhteşem Yüzyıl dizisi için, "Biz öyle bir Kanuni, öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonların sahiplerini de milletimin huzurunda kınıyorum. Bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyoruz" dedi.
Dediğim gibi; söylemler ne kadar örtüşüyor değil mi? Bu bir rastlantı olmasa gerek. Her şeyimiz, alıntı boyutunda ‘aslına uygun bir kopya(Fr.röprodüksiyon)’ adeta.
Ne zaman kendimiz düşüneceğiz? Düşünemediğimiz için de ‘Ne zaman kendimiz üreteceğiz?’in yanıtını veremiyoruz. ABD Başkanının Oval Ofis’te ve birçok yerde girdiği cinsel ilişkilerden, ailenin eşcinsel oğlunun aşırı dozda uyuşturucu alarak girdiği komalara kadar birçok “yüz kızartıcı” konuyu işleyen, Clinton’lara göndermelerle dolu “Beyaz Aile” adlı diziye duyarsız kalan Baraca Obama, nedense"Broadwalk Empire(Kaldırım İmparatorluğu)"na duyarlı kesiliyor.
Bizim, R-cep de; Mustafa Kemal Atatürk’ü ayyaş ve de alkolik gösteren, ‘Mustafa’ adlı belgeseline değil de; Osmanlı İmparatorluğu’ndaki kirli Harem gerçeklerine işleyen ‘Muhteşem Yüzyıl’ adlı diziyi eleştirebiliyor ve tıpkı Obama gibi, diziye izin vermeyeceklerine söyleyebiliyor.
İyi de, yarın; Deli İbrahim’i, Baltacıyı, Balıkları yoksulluktan kurtarmak için havuza altın atan 5. Murat’ı veya Vahdettin’i işlese birileri, darağacı mı kuracağız?
“Dün heykel, bugün dizi ve film, yarın kitap, yakın hepsini; Kanunsuz Sultan R-cep Han dönemi geliyor!!” korkusu mu yaşamalı insanımız?
Olgulara ve tarihi gerçeklere, hep ideolojik din penceresinden baktık. Öyle ki; Arapça bilmeyen toplumumuza, Arapça Kuran’ı dayattık ve sonrasında, döndük insanlarımızı dinsizlikle suçlayıp, dindar nesle gereksinimiz var dedik.
Yani ille de bizim istediğimiz gibi giyinmelerini ve düşünmelerini istedik. Örneğin; Milli Eğitim bakanlığı olarak kılık-kıyafet yönetmeliği yayınlıyoruz ve eski yönetmelikteki, “Bu Yönetmeliğin amaçları, her derece türdeki okullarda; Yönetici, öğretmen ve diğer görevlilerle, öğrencilerin, Atatürk İnkılap (hala devrim demekten korkuyoruz, fakat asker darbe yapar diye balyoz vurmaktan korkmuyoruz) ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılıklara kaçmayan ve sade bir kılık kıyafette olmalarını sağlamaktır” ifadesini kaldırıp; Okullarda belirli koşullarda öğrencilerin kılık kıyafetlerinin serbest kılıyoruz.
Özellikle; İmam Hatip Okullarında ve diğer okullarda Kur-an dersleri sırasında başın kapalı olabileceğini vurgulayarak, ilköğretimde bile ‘mahalle baskılarına zemin oluşturarak’ türbanın önünü açabiliyoruz.
Muhteşem Yüzyıl dizisinin Harem ağırlıklı abartılarını ben de eleştirdim.
- http://blog.milliyet.com.tr/hurrem-sultanin-saray-entrikalari-ve-padisah-analari-ile cocuklari/Blog/?BlogNo=366208
Benim eleştirilerim ve R-cep’in eleştirileri arasında büyük farklar var. Ben, tarihteki abartılı ve acımasız ‘Harem’ olgusuna şiddetle karşıyım. Savaşta esir alınan, cariyelerin, evinden ve yurdundan koparılarak, haremde, padişahın zevki için sırasını bekleyen, yalnız ve aciz bir köle haline getirilmesine veya harem’deki bir cariyenin gözde yapılarak, Osmanlı kaderine hükmetmesine, tüm Padişah karılarının Hıristiyan olmasına eleştiri getiren biriyim. Son Osmanlı döneminde, batıya teslimiyete ve buna neden bilim ve sanatı, teknolojiye genellikle reddeden ve görece yetersiz bir ilgiye dönüştüren anlayışa karşıyım.
Aslında; bir kılıç darbesiyle, at üstündeki 10 savaşçıyı, atıyla birlikte yok eden, Cüneyt Arkın’ın ‘Malkoçoğlusu, Kara Murat’ı dururken Muhteşem Yüzyıl da kim oluyor ki? Ah, Meral Okay denen o kadın, sen yok musun, sen; her şey senin yüzünden geldi bunlar başına R-cep’in, sen ışıklar içinde uyu.
R-cep neye karşı? R-cep; at sırtından inmeyen, ülke fetheden, ecdadının aşağılanmasına karşı. Belli ki, bundan dolayı uçaktan inmiyor. Haklısınız; bu çağda ata binecek değildi ya.
Binemez de. Anımsayın; Erbakan hocanın ‘ne mübarek atmış’ dediği, başbakanı sırtından atan ‘Cihan at’ı.
Olsun, R-cep at üstünde ülke fetheden ecdadı gibi, uçak üstünde ülke fethedemiyor, fakat o gezegenin efendisinin ‘Arap Baharı’ projesiyle, Müslümanları fethediyor. Unutmasın, son ecdadı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Anadolu insanıyla kağnı üstünde, Anadolu’yu emperyalistlerden temizleyip fethettiğini.
Evet; Aynı ecdattır; Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderini, Hıristiyan cariye mantığına teslim eden ve Harem entrikalarıyla İmparatorluğu parçalayan ve de son ecdadımız Mustafa Kemal Atatürk olmasa, Anadolu insanının köleleştirilme süreci tehlikesine iten.
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
GSM:0506 609 00 32
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder