PARALEL GEOMETRİYİ YARATANLARIN YÜMRÜĞÜ (GÜLDÜŞÜN ÇORBALARI)
Not: Yazılarım uzun, siz ilk 2 sayfasını okuyun yeter. Uzun, çünkü puştları gördükçe, tuşları dövmekten kendimi alamıyorum.
Güler misin, ağlar mısın? En iyisi ‘tebessüm ederken’ düşünmek: Uzun zamandır ‘Güldüşün çorbası‘ damak tadını ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum: Eğer bir ülkede, işkence yapan, biber gazı sıkan, insanları kışın ortasında havuza döken (Tekel işçileri Abdi İpekçi parkındaki havuza dökmüşlerdi, Yunanlıları Akdeniz’e, Ege’ye dökercesine) polis değil de, mukavemet etti diye insanlar yargılanıyor ise, tuz koktu, kar çürüdü demektir.
İşte, kokuşmuşluğun ve çürümüşlüğün ‘Güldüşün Çorbası’ boyutundaki yansımaları’ Önce yakın zaman ‘Güldüşün Çorbalarına’ yer verelim: Fakat bir ‘Güldüşün Çorbası’ var ki, o‘nu asla şıklandıramazsınız, o başlı başına bir şık: Peki bu şıkkı neden şimdiye dek yazmadın? diyebilirsiniz, çünkü ben de şoktaydım ve ancak şimdi kendime gelebildim.
Sayın Kılıçdaroğlu, 8 nisan 2014 günü, grubuna giderken (TBMM çatısı altında) alçakça saldırıya uğradı. 28 suçtan sabıkalı, 28 yaşındaki Orhan Övet denen meczup Ankara Elmadağlı. Övet, Melih Gökçek ve Rcep Tayip hayranı ve AKP üyesi çıktı.
Olayı biz Kılıçdaroğlu yandaşları; “Bunu AKP yaptırdı, çünkü adam AKP üyesi hastalıklı ve lümpen bir kimlik. Savımızı AKP’nin yetkilisi ‘üye idi, partiden attık’ diye onayladı da..”
AKP ise, olayı kendisinin sürekli kullandığı mağduriyet ortamına bağlayarak; “Bunu CHP yaptırmış da olabilir, çünkü bu yenilgiden sonra mağduriyet ortamına gereksinimi vardı” diyebilir veya içinden iyi olmuş sevinç fırtınası yaşayabilir.
Ortadakiler, yani genelde oy kullanmayanlar veya aklı sıra kendilerince bunun inandırıcılığı daha fazladır diyerek zam-zaman oy kullanan ideolojilerden soyut kimlikler de; “Başbakan Rcep’in ayrıştırıcı, aşağılayıcı, ötekileştirici ve kutuplaştırıcı otoriter dili ile, Kemal Kılıçdaroğlu’nun suçlayıcı ve aşağılayıcı siyaset dili, psikopatları harekete geçirir veya bazı partiler bu hastalıklı kimlikleri devreye sokar; işte Kemal Kılıçdaroğlu’nun olayı da böyle bir şeydir. Ya da bireysel bir eylemle kişi kendisinden söz ettirme duruşu da olabilir.”
Benim görüşüm, bunu Ankara’nın başına bela olmuş katlı kavşak ibg yaptırmıştır, yaranmak adına ve kesinlikle de Recep Tayyip Erdoğan’ın haberi yoktur.. Adamın, bir gün önce tüm kredi kartlarının borçları sıfırlanmış, anlayın artık.. Ah şu deliller.. Cezalar kanat üzerinden verilse bunların tümü hapishanelerde olur ve intihar ederler.
En doğrusunu sayın Kılıçdaroğlu yaptı, hastalıklı kimliği affederek, davacı olmayacağını belirtmesiyle. O biliyor ki, kullanılmaya uygun böylesi sosyopatik ve psikopatik kimlikler cezalandırılarak iyileştirilmezler, topluma kazandırmalı bunları. O’na ceza ile ders veremezsiniz, o’nu affederek zihninde doğruları çağrıştırıp ders vermeniz olası.
Eğer bu olayı R cep Tayip yaşasaydı, ülkeyi ayağa kaldırır, geometrinin tüm şekillerini kendilerine karşı örgütlerle örtüştürür, paralel, teğet, yamuk, çokgen, lineer vs devlet sıralamalarıyla. Muhalefeti tek suçlu göstererek.. Kişiyi terörist ilan eder, yedi sülalesi tehdit edilir, TBMM’indeki polislere el çektirilir, hakim ve savcılar baskı altına alınır, en önemlisi, AKP ve lideri sokaklara çıkarak mağduriyet ağıtları yakarlardı.
Fakat, yumruğu yiyen Kılıçdaroğlu olunca, yüzeysel soruşturma ile olay geçiştirildi. Bunların bu duruşunu bilen Kılıçdaroğlu’da affetti ve farklı boyutta etkili olmaya çalıştı.
Bunun ‘demokrasiye yumruk’ olduğunu söyleyenlere söylüyorum: “Demokrasi mi var ki, yumruk atsınlar!? Var olana hamle yapılır, yok olana değil. Bu resmen, hala varsıl gözüken bitmiş yoksulların, karanlığın bekçilerinin kendilerini yumruklamasıdır.” Geçmiş olsun onlara.
Eee, yani Recep Tayyip Erdoğan’a AYM tarafından atılan 4 yumruğu da göz ardı edemeyiz.
- Birinci yumruk; Anayasa Mahkemesi (AYM), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi veren Kanun hükmünü iptal etti. Daha doğrusu, BTK’nın fişleme yetkileri iptal edildi.
- İkinci yumruk; AYM, Twıtır yasağını kaldırdı.
- Üçüncü yumruk; AYM, Youtube yasağını kaldırdı.
- Dördüncü yumruk; AYM, Bakanın, HSYK’daki yetkilerini iptal etti.
Ne oluyor beyler, Haşim Kılıç (İktisatçı AYM başkanı) neden demokrasi kılıcını çekti? Yoksam, Cumhur’un başı mı olmak istiyor? Vallahi diğer ikisinden daha fazla yakışır.
Önemli bir konu; iftira. Kızının ve oğlunun vakıflarını milyon dolarlar bağışlanmış. Örneğin oğluna 100 milyon dolar bağışladığını söylüyorlar.
Araştırma yaptım Bilal oğlanın vakfı Turgev için (Sümeyye kızımızınkini araştırmadım, çünkü o’na yapılan bağış 4 milyon dolarcık:) 100 milyon değil, 99.999.990 milyon dolarmış. İftiranın bu kadarına da pes, hani 100 idi::))??
Ve bir diğer önemli konu, Egemen Bağış. Söyledikleri bağışlanacak gibi değil; sen ben bunu söylesek, katlımızın fetvasını çıkarırlardı.
Egemen Bağış: “Bakara, makara iyi makara”, “Her Cuma bir ayet sallıyorum” Bu ifadelerle İslam dini ve Kuran'ı aşağıladığı iddia edilen değil, kesinlikle aşağılayan Egemen Bağış'a tepki neden gelmedi?
Feryatla tekrar ediyorum: “Ey, dinden ve yoksuldan geçinen sahte Müslümanlar, bu söylemi bir solcu veya sizin dışınızda biri gerçekleştirseydi, sizler Cuma Namazı’ndan sonra sokaklara dökülmez, başınızdaki kişi o kişinin boynunun vurulması için fetva çıkarmaz mıydı? Yazıklar olsun size, sizi Allah ıslah !!”
Ve, diğer ve de değer “Güldüşün Çorbası” şıkları:
- A- Ve Nakşilerin Star ve Yeni Şafak gazetelerinin haberine göre; 17 Aralık’taki operasyondan sonra özel yetkileri ellerinden alınarak başka adliyelere atanan 2 savcının Selam Terör Örgütü diye binlerce kişiyi dinletmişler.. 2011’de ihbar mektubuyla başlatılan soruşturmaya Başbakan Rcep Erdoğan’ın danışmanları ile yakın çalışma arkadaşları dahil edildi. Kayıt listesine sivil toplum kuruluşları temsilcileri, gazeteciler, yazarlar, öğretim üyeleri, işadamları, siyasetçiler, medya kuruluşları da girdi.. Zerre kadar ciddiye almıyorum, geldikleri günden beri insanları dinleten, onları fişleyen kim? Senin yarattığın paralel geometrinin parçası paralel yapı. Ve şimdi çıkmış, kendinizi aklamak için, düne dek el üstünde tuttuğunuz ve yapılanmasına izin verdiğiniz paralelinize, bugün ‘ne istediler de vermedik’ diyerek, Haşaşıler diye suçladığınız Fetullahçıları karalamanız bana pek inandırıcı gelmiyor; burada kalın bir danışıklı doğuş var gibi değilse de bir ince bir oyun var. Doğrusu; “Bu işte bir hinlik var”
- B- Ahmet Hakan: [[ Başbakan Erdoğan 1940’lardan kalma bir belge çıkardı: CHP’nin Said-i Nursi’ye yaptığı zulümlerin belgesini. Yani Demek istedi ki Said-i Nursi’nin talebelerine (doğrusu şimdinin Fetullahçılarına). ‘Böyle bir CHP’ye nasıl oy verirsiniz?!’ Şimdi bu durumda CHP’de 2014’lerden bir belge çıkarsa. Kalkıp dese ki… AK Parti hükümetinin Başbakanı Erdoğan, kendilerini Said-i Nursi’nin talebeleri olarak nitelendiren insanlara “Haşaşı bunlar, inlerine gireceğiz, sahte peygamberin peşinden gidiyorlar, çete, hesap soracağız” diyor, işte AK Parti zulmü.. CHP’de böyle bir belge açıklasa.. Ne olacak?” En önemlisi, siz bu cemaati kapı-kapı dolandırıp oy toplamıyor muydunuz? ]]
- C-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17 Aralık günü gerçekleştiği iddia edilen telefon görüşmelerinin kayıtları internete düştü. Kayıtlarda Tayyip Erdoğan olduğu ileri sürülen kişi, Bilal Erdoğan olduğu ileri sürülen kişiye, dönemin bakanlarının çocuklarına operasyon yapıldığı haberini vererek şunları tekrarlıyor, ısrarla"
- -Diyorum ki, Muammer Bey'in oğlu, Zafer'in oğlu, Erdoğan'ın oğlu, Ali Ağaoğlu,, Reza Zerrab gibi filan 18 kişi şu anda büyük yolsuzluk operasyonu şeyiyle evlerinde arama yapıyorlar filan falan
- -Evet
- -Tamam mı, şimdi diyorum ki, senin evinde ne var ne yok. Sen bunları bir çıkar. Tamam mı?
- - Bende ne olabilir baba. Senin para var kasada… evdeki paraları sakla" talimatı veriyor.
Ve ardından Başbakan yanıt vererek olguyu yine Paralel yapılanmaya yüklüyor: ”Dün akşam saatlerinde kendi kurguladıkları piyesi servis ettiler. Bunların hepsi şantaj dosyalarıdır.. Sosyal medyada kurdukları robot lobisi, Twıtlerle vuracaktı” Bunu bırakın Paralel yapılanma diyerek, cemaati suçlayanlar bu paralelliği oluşturanlar değil mi?
Paralelliği suç gösterenler kimin paraleli? Suçladıkları Fetullahçıların, iyi de o zaman kendileri de suçlu olmuyorlar mı; paralel’in biri ak, diğeri kara olamaz, paralel kenar eğer kare veya dikdörtgen ise, tüm paralel kenarlar birbirine eşit olduğuna göre, her ikisi de aynı şeylerdir.. Anlaşılması için Paralel kenar tanımını yapayım: “Karşılıklı kenarları paralel olan dörtgene paralelkenar denir.
İki önemli özelliği;
- 1. [AB]//[DC] ve [AD]//[BC]'dir.
- 2. Paralelkenarın karşılıklı açıları eşittir ve Bir dörtgenin karşılıklı kenarları birbirine paralelse karşılıklı kenarlar birbirine eşittir”
Bu durumda nasıl olur da, bir paralel, diğer paraleli suçlar.. Bakın paralellerden biri ne diyor: “Balyoz ve Ergenekon davalarında görev almış hakimler, ‘kumpas’ tartışmaları üzerine Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulabileceğine dikkat çekerek, ‘Davet edilirsek, gider bildiklerimizi anlatırız’ dedi(24 Şubat 2014).”
- D- İstanbul Kabataş’taki başörtülü Z.D, kendini Gezizede gösterdi, yalanlarıyla. Ve ardından, Başbakan türbanlı kızımıza Geziciler linç yaptı feryadıyla dolanmaya başladı. Fakat, nedense Gezi eylemcisi 5 haftalık hamile E.Ö., Polisin attığı tekmeleri sonucu bebeğini düşürdü ve türbansız bu kızımız için ağzınızdan tek bir kelime çıkmadı?
Bir paket makarnaya oyunu satan makarnacıların dışında sizi kim ciddiye alıyor acaba? Nasıl ciddiye alsınlar ki, Paralel Geometriyi yaratan kim? Sen. Giresun'da engelli bir kadına alınan akülü aracın kırmızı kurdeleli açılışını yapan kim? Sen.. Yine, Ardahan’da bilardo salonunun açılışını törenle gerçekleştiren kim? Sen.. Seni niçin ciddiye alsınlar ve niçin eleştirmesinler ki, hak ediyorsun!
Daha net anlatayım: Paralellerin dayanılmaz ağırlığı; Son paralel vakaları;
- “Birincisi;17 Aralık’taki operasyondan sonra özel yetkileri ellerinden alınarak başka adliyelere atanan 2 savcı Selam Terör Örgütü diye binlerce kişiyi dinletmişler..
- İkincisi; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17 Aralık günü gerçekleştiği iddia edilen telefon görüşmelerinin kayıtları internete düştü; Paraları bir yerlere taşıyın”
Bunları kim yapıyor? O’na göre bu bir montajdır ve bunu, Alçakça, hayasızca, edepsizce Paraleller yapıyor.
Paraleller kimler? Cemaatçiler. 2002’den bu yana gerçekleşen; Balyoz, Ergenekon, Ay ışığı v.b tüm operasyonları Paraleller yapmış.
İyi de paraleller bunları yaparken, paraleli olan sizler ne yapıyordunuz? Paralel yapılanma diyerek, cemaati suçlayan sizler, bu paralel geometriyi oluşturanlar değil misiniz?
Evet; Paralelliği suç gösterenler kimin paraleli? Sizin paraleliniz. İyi de, o zaman sizlerde suçlu olmuyor musunuz? Paralel’in biri ak, diğeri kara olamaz; tüm paralel kenarlar birbirine eşittir ve aynı şeylerdir.
Yarattıkları paralel geometrinin anlaşılması için, paralel kenar tanımını yapayım: “Karşılıklı kenarları paralel olan dörtgene paralelkenar denir. Paralel doğrulardan söz etmiyorum, onlar bağımsız olarak sonsuza kadar uzanır. Örneğin devleti oluşturan hükümetler, bağımsız paralel sonsuzlardır. Ben, Karşılıklı kenarları paralel ve uzunlukları eşit olan bir bütünden söz ediyorum..
İki önemli özelliği vardır;
- 1. [AB]//[DC] ve [AD]//[BC]'dır.
- 2. Paralelkenarın karşılıklı açıları eşittir ve Bir dörtgenin karşılıklı kenarları birbirine paralelse karşılıklı kenarlar birbirine eşittir”
Bu durumda nasıl olur da, bir paralel, diğer paraleli farklı gösterir (suçlar). Tek yanlı karalamalarınız; Konuları sınırları önceden belirlenmiş olan somut varlık alanlarına, yani Pozitivizme (olgusal) aykırı şeylerdir. Evet. Pozivitif bilimlere, yani fiziğe ve matematiğe ve de pozitif siyaset bilimine aykırıdır.
Bu nedenle; karalamalar savaşı bana pek inandırıcı gelmiyor; burada ince bir oyun var. Doğrusu; “Bu işte bir hinlik var” Ortada uçuşan suçlar, salt suçların efendisi seçilen paralelin değil, o paralele açısı ve kenarıyla eşit olan diğer paraleldir de.
Siz siyasi paraleller matematiğin ve siyasetin pozitifleri değil, negatiflerisiniz. Sizin paralel duruşunuz; Pozitif bilimsel özelliklerin hiçbirini içermiyor. Yani; ne seçici, ne kuşkucu, ne eleştirici, ne somut, ne nesnel, ne evrensel, ne kolektif, ne akılcı, ne genelleyici, ne ölçülü ve de ne de deneysel ve uyunabilirdir, asla birikimli olarak ilerlemez, çünkü dinamik değildir. Sizin duruşunuz tüm bilimlere aykırı, siyasi ve ekonomik ranta özdeş bir siyaset şeklidir.
Siyasetçi değilim (olmak istedim çemberi geçemedim), mühendisim ve benim tanımım mühendisçedir.
Ve en baba güldüşün maddesi “E” E- 17 Aralık 2014’teki yolsuzluk operasyonunda tutuklanan Bakan çocukları ve Reza Zarrab (Riza Sarraf) ile diğer 2 tutuklu 28 Şubat 2014’te tahliye ediliyorlar.
Süreç tam da bir Güldüşün Çorbası: “Önce, HSYK'nın yapısında değişiklik öngören yasa resmi gazetede yayımlanıyor ve HSYK genel sekreteri, genel sekreter yardımcıları ve diğer bütün çalışanların görevleri sona erdiriliyor (27 Şubat 2014), ardından Bakan önemli yerlere atama yapıyor ve sonrasında hırsızlar bırakılıyor”
Ve ardından bu hatalarını örtmek adına, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım affını gündeme getirdiler, Yargı aracılığıyla, kesmeyince İlker Başbuğ paşayı Anayasa Mahkemesi aracılığıyla serbest bırakma sürecini işletmeye başladılar.
Sakin olun yine de.. Tüm bunlar, onların intiharı..
Diğer Güldüşün Çorbalarım:
- 1- Aşağıdaki haber ‘Güldüşün Çorbası’ değil, adeta “Komikizm Çorbası” çünkü; bir çakal politikacı, hırsız bürokrat veya ukala topçu veya-vira, şımarık bir popçu olsa idi, zırhlı birliği peşinde gezdirirlerdi. İşte o haber: “Kadına şiddet: Göz göre-göre ölüm... 1. 5 yıl önce eşini dövdü ve tecavüz etti. Ama ‘pişmanım’ dediği için serbest bırakıldı. O da yeniden eşini tehdit etmeye başladı. Tehditlerden korkan Ayşe Paşalı birçok kez savcılığa suç duyurusunda bulundu ama sonuç alamadı. En son koruma istedi, o da verilmedi ve 20 gün önce öldürüldü.”
- 2- Savaş halinde devletin zirvesini, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlardan korumak için Ankara’da yapılan devlet büyükleri sığınağını Hürriyet görüntüledi. Her türlü nükleer füzeye dayanıklı Kimyasal ve biyolojik silah işlemiyor, 300 kişi aynı anda günlerce yaşıyor. Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı olmak üzere savaşı yönetecek tüm devlet kadrosunu barındıracak sığınak, ulusal seferberlik anında teknolojik altyapısıyla savaş yönetim merkezine dönüşüyor. Sen mi nereye sığınacaksın? Sen adam mısın, bu şereflilerin yanında?! Sen ancak bunların siyasetlerine sığınmış bir garibansın. O içerde, Nükleer’den korunacak, sen ise dışarıda nükleerden öleceksin. İçerde seni mi korumaya çalışacak, senin için mi savaş verecek zannediyorsun be salak; kendini koruyacak, kendini? Sen bu yoksuldan, dinden ve ırktan geçinenlerin arkasından koşturmaya devam et!
- 3- Genelkurmay'dan sürpriz açıklama: Genelkurmay Başkanlığı, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıl dönümü kutlamaları kapsamında her sene yapılan "Garnizon Koşusu"nun güzergah tahsis edilmediği için bu sene yapılamadığını belirtti. Ankara Valisi ve beraberindeki heyet Anıtkabir'i ziyaret ederken Valilikten Genelkurmay'ın açıklaması ile ilgili bir yanıt gelmedi. Öte yandan DSP ve CHP tepki göstererek Vali Yüksel'e soruşturma açılması hatta görevden alınması gerektiğini belirtti. Sinirlerim sınırları zorlayacak noktada, bu nedenle Kemal Büke’nin sakin yorumuyla yetineyim: “Hayatımızdaki Askerin Varlığı birilerini rahatsız etmeye devam ediyor. Geçen yılki güzegah olmasa bile alternatif bir güzergâh tahsis edilebilirdi. Acaba günde kaç defa devlet büyükleri için Ankara yolları kapatılıyor?” Benim yorumum birilerini işine gelmedi ki yayına konmadı. Canım ben de şunları “Asker birileri için, Bekçi Mürteza, Atatürk’de Selanikli…”
- 4- Bir zamanların ‘Babalar gibi satarım’ özdeyişini bulgulayan, öncelerin Kemal Unakıtan'ına Rabbi 'dur' demiş, çünkü enerji işinden vazgeçmişler, dahası ticaretten ve siyasetten de… Anımsarsınız; Kemal Unakıtan'ın eşi Ahsen hanım'ın ameliyat için neden eşini Amerika’ya götürdüğü sorulmuş, fakat Atatürk "Beni Türk hekimlerine emanet edin" demesine karşın, Ahsen hanıma da Rabbi Cleveland demişti unutmayın. Nedense Rableri hep bunlara zaman ayırıyor.
- 5- ABD’li ordu yetkilileri, Çin’in geliştirdiği gemisavar füzesinin, Pasifik’teki askeri güç dengesinde büyük değişimlere yol açabileceğini belirtti. Eğer barış savaş ile elde edilecekse, o barış savaştan daha tehlikelidir.
- 6- İstanbul’da yolların, sokakların, kaldırımların otoparka çevrilmesi artık doğal karşılanıyor. Ancak Caddebostan’daki olay ne görüldü ne de duyuldu. Caddebostan Selin Sokak’taki bir binanın sahipleri, evlerinin önündeki yola ‘Tapulu malımız’ diyerek bariyer yerleştirdi. Bu sokaktan araçlarıyla geçmek isteyenler para ödeyecek… Eğer sen, hamutu ile yutmak için ülkeyi keser isen, o da yol keser. Benim siyasi erkimin deli dumrulları, durmak yok yolmaya devam; çünkü güzel örnek oluyorsunuz.
- 7- Soru: “Yandaş medyada AK Parti içinde ciddi sarsıntılar yarattınız. Kayseri iddialarında sonunun geldiği söyleniyor. İddiaların devamı gelecek mi?” Dün mesela bir şey açıkladım. Rüşveti toplayan kişinin kendi defteri. Bu defter incelendi mi? İncelenmedi. Neden incelenmiyor? Kayseri iddiaları çok ciddi iddialar. ‘Para aldım’ diye çok sayıda belge var. Belediye, vilayet ve adliye arasındaki üçgen. Belediye ve vilayet bürokratik adım. Dosya kapatılsa burada kıyamet kopar. Nerde kapatalım? Adliyede. Dosyayı savcı kapatıyor. Sen bu defteri niye görmedin diye soruyoruz o savcıya? 26 sayfa savunması var. 26 iddiadan 12’sini neden soruşturmadın. İlk kez söylüyor. O savcının eşi nerede çalışıyor. O savcı birilerine minnet duyuyor. O savcının eşi Kayseri Anakent Belediyesi’nde çalışıyor. O iddialarla belgeleri kasada saklıyoruz. Dün delili açıkladım, savcı delil getirsinler varsa diyor. Sesleniyorum, acep duyar mı Rcep?
- 8- http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/34571-tayyip-erdogandan-bilal-erdogana-operasyon-var-paralari-evden-cikar.html
GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder