ERDOĞAN’IN ÖLÜMÜNDEN DEĞİL DÜŞÜNCELERİNİ ÖLDÜRECEK PROJELERDEN MEDET UMMAK VE DEVLETİ SEDAT PEKER SEVİYESİNE İNDİRGEMEK
Neo-con Michael Rubın kehaneti; 'Erdoğan hayatıyla ödeyecek!.. Erdoğan 'Yürüyen ölü adam' (13.10.2016)
Önce Michael Rubin kimdir?
Önce Michael Rubin kimdir? sorusuna yanıt getirelim. Rubın; ABD’de pıtrak gibi Amerika’yı sarmalayan düşünce kuruluşlarından (Think Tank) birinde yazmaktadır. Yazdığı düşünce kuruluşu’nun adı American Enterprise (gişim kurumu) Institute.. Ciddi bir kuruluş. Ciddi olmayanları da var. Ki bunlar sipariş üzerine düşünce üretirler. Örneğin A partisi iyi, diğerleri kötü gibi. Ya da İçki ve sigara faydalı veya zararlı şeklinde..
Bu düşünce kuruluşlarını kurumlar kullanır, siyasiler kullanır, sanayiciler, cemaatler v.d kullanır. Kullananlar arasında, Fetullah ve de AKP’de var. İlle de; Fetullah Gülen bunları çok kullandı. AKP her sıkıştığında; Fetullah bu düşünce kuruluşlarına para ile AKP’nin, ekonomik ve sosyal politikalarının doğru olduğuna dair düşünce ürettirdi ve AKP’ye nefes aldırdı.
Bunun Türkiye’deki versiyonları; Ahmet Altan, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Şahin Alpay, Nuray Akman, Nazlı Ilıcak, Hasan Cemal, Eser Karakaş vb..Bunlar, sınırsız ve kuralsız demokrasi avcısı düşüncelerini kiralayanlardı(Şimdiki durumları ortada); sürekli AKP lehinde düşünce üretirler ve beslerlerdi..
Dedim ya, ciddi olanları da var. Bunlarda biri olan bana göre bayağı ciddiyetini bozmuş. Yazı aşağıda; bu kişinin söylediklerinin ne kadar ciddiye alınacağını yazıyı okuyun ve karar verin:
Neo-con düşünce kuruluşu American Enterprise Institute yazarı Michael Rubin, Erdoğan'ın hayatını kaybetmesine neden olacak yeni darbe girişimini yazdı. Rubin, Erdoğan'ı 'Yürüyen ölü adam' olarak tasvir etti.
İlkin Rubın’ın 15.4.2008 günü şu yazısını bir anımsıyalım:
[[ Neocon (yeni muhafazakâr) çizginin düşünce kuruluşlarından "American Enterprise Institute" araştırmacısı Michael Rubin, Fethullah Gülen'i, İran İslam Devrimi'nin lideri Ayetullah Humeyni'ye benzettti. Amerikan yönetimini uyaran Rubin, "AKP hükümetini desteklemeyin" çağrısında bulundu..
ABD'li İran ve Ortadoğu uzmanı Michael Rubin , "Türkiye'nin dönüm noktası" başlıklı makalesinde, hakkındaki "şeriat amaçlı çete" kurma suçlaması Yargıtay'ın gündeminde bulunan Fethullah Gülen 'i, İran'daki İslam devriminin başındaki Ayetullah Humeyni 'ye benzeterek Amerikan yönetimine, "Dini yönetim getirmek isteyen AKP hükümetini desteklemeyin" çağrısında bulundu.
Beyaz Saray yönetiminin neocon (yeni muhafazakâr) çizgisinin düşünce kuruluşlarından "American Enterprise Institute" (AEI) araştırmacısı ve "Middle East Quarterly" dergisinin editörü olan Rubin'in makalesi, "National Review" dergisinin internet sitesinde yayımlandı.]]
Anlaşılan; dünya, AKP’yi resmen karanlığın gülen yüzünün geçici siyasal örgütü olarak görüyor idi. Yani Erdoğan ve Fetullah o denli bütünleşmişler ki, Erdoğan Fetüllah bütününün adeta bir parçası idi. Fakat; 15 Temmuz darbe kurgusu (kalkışma diyelim de bela almayalım) sonrası, dünyanın kimyası bozuldu. Yani, dünyanın efendilerinin kimyası ikmale kaldı. Biliyorsunuz, onların kimyası bozuldu mu tüm dünya devletleri de sınıfta kalıyor....
İşte, Michael Rubın’ın 12 Ekim 2016 günkü o felaket yazının bağlantısı (link diyorlar, Türkçe’yi yok etme adına da Devlet Bahçeli neden suskunJJ))
Yazının canlı-canlı kendisi:
Amerikalı Neo-con yazar ve Michael Rubin, Amerikan Enterprise Institute (Amerikan Girişimcilik Enstitüsü)'nün web sayfası - AEI.org köşesinde yayınlanan yazısında, Erdoğan'ın hayatını kaybetmesine sebep olabilecek şiddette üçüncü bir darbenin yaklaşmakta olduğu iddiasında bulundu. Rubin, geçmişte Türkiye hakkında kaleme aldığı analiz yorumlarıyla dikkat çeken bir isim.
15 Temmuz 2016'dan günümüze kadar iki ayrı darbe yaşandığını belirten Rubin, üçüncüsünün yolda olmadığını düşünmenin hata olacağı görüşünü savundu. 15 Temmuz tarihinde yaşanan darbe kalkışmasının ardından, Erdoğan'ın politik ve olası rakiplerini yolundan kaldırmak için sivil bir darbe gerçekleştirdiğini belirtirken, yaşanması yüksek olasılığa sahip üçüncü bir darbenin bedelini Erdoğan'ın hayatı ile ödeyeceği savını ortaya attı.
Gülencilerin Yerine Peker Ve Ağar: Cemaatin bazı üyelerinin bu kalkışmanın içinde olduğu ve hatta bunların içlerinde bazılarının kalkışmanın yaşanacağını daha önceden bildiğini belirten Rubin, "Fakat Erdoğan'ın ortaya koyduğu deliller yeterince ikna edici değil" diye yazdı. Rubin, bununla birlikte MİT ve AKP içinde çok sayıda kişinin de bu kalkışmanın bir parçası olduklarının bilindiğini, hatta bu işe karışan Kemalist subayların da bulunduğunu ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı ve mafya ilişkisinin dikkat çekici olduğunun altını çizen Rubin, Erdoğan'ın kirli işlerini perde arkasından sürdürmek konusunda Gülencilerden boşalan yeri, Sedat Peker ve Mehmet Ağar gibi isimlerin doldurabileceği savında da bulunuyor. Rubin, her iki ismin de Erdoğan'a sadakat ile bağlı olduğunu belirtiyor.
Rubin'in yazısının tam metnini okumak isterseniz: "Türkiye'nin başarısızlıkla sonuçlanan darbesinin ardından neredeyse üç ay geçti. 15 Temmuz'da yaşanan hadiseler önceden tahmin edilebilir nitelikteydi, fakat buna rağmen insanlar o günün modern Türkiye tarihinin önemli günlerinden biri olduğuna karar verdiler. Buna rağmen darbenin bir defaya mahsus olduğunu düşünmek de hata olabilir. Türkiye aslında iki darbe deneyimledi, fakat bu sayı üçe yükselecek ve gelecek darbe çok daha fazla şiddet dolu olacağı gibi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hayatıyla ödeyeceği kadar pahalıya patlayabilir.
"15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe sakarlıklarla dolu acemice bir darbe girişimiydi. Buna rağmen Erdoğan başarısızlığa uğrayan kalkışmayı ''Allah'ın bir hediyesi'' olarak adlandırmıştı, çünkü bu sayede gerçek ve kurgusal muhaliflerini yolundan temizlemek için bir sebep eline geçmiş oldu.
Erdoğan, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak adlandırdığı eski müttefikinin takipçilerini işaret ediyordu. Erdoğan'ın sunduğu ikinci dereceden deliller, hem Türk medyası hem de ABD hükümeti tarafından şüphe ile karşılandı. Dani Rodrik, Harvard Üniversitesi'nden bir profesör ve üst düzey bir Türk generalinin damadı, Gülen'in takipçilerinin neden ve nasıl bu işe karışmış olabileceklerinin en tutarlı görüşü ortaya koydu.
Rodrik ikna edici bir delil sunuyor fakat her ikisine istinaden tedbirli olmalı, çünkü ihmal edilmiş bir bilgi sonucu değiştirebilir. Bu işten kimin karlı çıktığına (cui bono) dair sonuçlar çıkarmak, meydana gelen olaylar gibi istenmeden varılan sonuçlar üzerinden önseziler ile yapılan varsayımların her zaman başarılı olacağını düşünmeyi gerektirir.
"Benim kendi okumam bazı Gülen takipçilerinin bu kalkışmaya ortak oldukları ve hatta önceden bu olayın gerçekleşeceğini biliyor olabilecekleri, bazı Kemalist subayların da kendilerine katıldığı yönünde. MİT ve AKP içinde bulunan herkesin ellerinin temiz olmadığını düşünmek için de elde yeterli bilgi var.
Olanlar konusunda Gülenciler günah keçisi ilan edildiler. Eninde sonunda darbenin ardında kim vardıysa – ve Türkiye'nin geçmişteki darbelerinin aksine, bu yeterince açık değil – kesin olan bir şey var o da Erdoğan'ın darbeyi olaylar ortaya çıkmadan saatler önce öğrenmiş olduğudur.
"İkinci darbe ise Erdoğan'ın yaptığı sivil darbedir. Aslında 15 Temmuz'da kalkışılan darbeye nazaran Erdoğan'ın sivil darbesi Türkiye'nin dokusuna ve demokrasisine daha fazla zarar verebilecek niteliktedir. Eylül 2016'da yayınlanan 'Türkiye'nin Reichtag Yangını' başlıklı yazımda yorumladığım gibi, bunu söylemek hoş değil fakat Erdoğan'ın entelektüel terbiyesi ve Makyavelist politik görünüşü bu noktayı işaret ediyor.
3. Darbe yolda
Üçüncü bir darbe girişiminin yolda olduğuna dair şimdiden bazı fısıldaşmalar yapılmaya başlandı bile. 2013'te Erdoğan, Gülen ile olan dostluğunu sona erdirdiğinde, Türk liderin başka dostları da vardı. Sedat Peker'in durumu ilgi çekici. Aşırı milliyetçi olan Peker yaygın şekilde Türkiye'nin en güçlü mafyası olarak biliniyor. Peker, Ergenekon davası süresince hapisteydi, fakat dava dosyasında bulunan delillerin sahte oldukları ortaya çıkmadan önce ilk serbest bırakılan da o oldu.
"Oysa Peker'in kavgacı geçmişi Erdoğan'ın kendisiyle yakınlaşıp işbirliği yapmasına engel teşkil etmedi. Gülenciler geniş bir alana nüfus etmeyi başarmış olabilirler ancak Peker'in bağlantıları ise yine de daha güçlü. Erdoğan her nasıl kirli işlerini yaptırmak için geçmişte Gülen'in ağını kullandıysa, şimdi benzer kirli işleri için Peker ve eski DYP'li Mehmet Ağar'ı (geçmişi karışık işlerle dolu olsa da Erdoğan'la yakın ilişkiler geliştirmişti) da benzer şekilde kullanması olası. Nihayetinde Erdoğan'ın hedefinde kim yok ki, Gülenciler, etnik Kürtler, liberaller, feministler, ve politik rakipleri, Erdoğan sadece düşmanlarını değil, Peker ve yakın dostlarını da bertaraf ediyor.
"Yakında kritik bir sorunun yanıta ihtiyacı olacak. Ne Erdoğan ne de Türk mafyası içerisinde bazı, daha ziyade gölgeler ardındaki, figürler rekabeti hoşgörecek tipler değiller, gücü paylaşmak konusunda geriye sadece Erdoğan ve Türk mafyası kaldığında neler olur? Böyle bir rekabet ortamı oluşursa, bu işe şiddet karışır mı?
"Erdoğan'ın aşırı güç kazanmasının olumsuz yanı, bir vakum gibi bir taraftan gücü çekip kendi gelişirken diğer taraftan dışarı da atıyor olmasıdır. Erdoğan Türkiye'yi benzersiz ölçüde kutuplaştırmış ve onu düdüklü bir tencereye dönüştürmüştü. Karşı tarafa baskı oluşturmak için uygulanan normal politik rekabetin yerini bundan böyle oldürmeye yönelik politik şiddet olaylarının alması olasıdır. Derin devletin doğası politik ve etnik gruplaşmalara kadar uzanır, 1996 Susurluk skandalı bize bunu göstermişti.
"Eğer Erdoğan suikaste uğramış olsa – ve orada buna kalkışacak birileri var – Türk derin devleti, vakumu doldurmak konusunda geride kalan en büyük muhtemel güç olacaktır. Peker hakkında genel olarak konuşulan konu, kendisinin hırslarını ve ideolojisini bir kenara bırakmaya uygun birisi olmadığı yönünde. Peker geçmişte devletin dizginlerini eline almak istememiş olsa da, kendisini başkanlık sarayına bir kukla olarak oturtmak isteyebilecek çok sayıda kıdemli Türk politikacı ile yeterli bağlantılara sahip. Erdoğan kendisinin bir sultan olduğuna inanabilir, gerçekte ise, kendisi aslında sadece yürüyen ölü bir adam olabilir."
Sonuç: Darbeleri, polis ve mafya darbeleriyle değil demokrasiyle engellemez iseniz gün gelir darp edilir ve de darbelenirsiniz..
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder