DARBE OLGUSUNU BU CEPHEDEN OKUMAK GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM: “FETO’NUN FETÖ’SU İLE 15 TEMMUZ’U BAYRAM İLAN EDENLER GİZLİDEN GİZLİYE BARIŞIYOR MU YOKSA ..?!”
17 Ekim 2016
FETO’nun FETÖ’su ile 15 Temmuz’u bayram ilan edenler gizliden gizliye barışıyor mu, yoksa ..?!
- Evet, yoksa; bir büyük oyunun gizli ortaklığının yansıması mı yaşananlar?
- Bu ortaklıkla, sağın her çeşidi sola karşı bütünleşiyor mu?
Baksanıza; Kimin örgütlediği, kurguladığı gizemini koruyan 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması sonrası, parlamento dışındaki bir kul partısı ve STK’sı çıkıp ‘AKP ve Cumhurbaşkanına’ bir kuple eleştiri bile getirmedi.
Parlamentodaki MHP duruşu herkes tarafından biliniyor; genelde payanda, zaman-zaman payandalığını kullanarak tabanını yitirmeme adına Cumhurbaşkanını eleştiriyor, fakat genelde kurtarıcı meleği..
Ki bu Bahçeli; MHP milletvekillerinin kasetleri nedeniyle; “Okyanus ötesinden gelen nifaktır “ deyince Erdoğan hiddetle; “Eyyy Bahçeli, bu ihanet derecesinde bir iftira..Bir defa ne diyoruz; Hoca Efendi’nin bulunduğu makam buna izin vermez..
Çok çirkin bir iftira bu..” diyerek Devlet’e hakaret etmiş Fetullah denen karanlığın gülen yüzüne sahip çıkmıştı. Bu sahipliliğin gizliden gizliye devam etmediğinin kim yadsıyabilir..
Sözde, TBMM komisyonu darbe teşebbüsünü soruşturuyor. Komisyon başkanı, Fetullah’ın eski avukatı Recep Petek ve FETÖ’cü olduğu söyeleniyor. Bu komisyon ifadeye Vladimir Putin’in danışmanı Aleksandr Dugin’i çağırıyor, fakat, darbe sürecinde, Bakanların, Başbakanın ve Erdoğan’ın ulaşamadığı MİT müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağırmıyor..
Herkes yakalanıyor; Ordunun imamı Adil Öksüz yakalanmasına karşın serbest bırakılıyo ve bulunamıyor.. Ne istediler ise vermenin ve alnı secdeye değenden zarar gelmez denmelerin baş uygulayıcıları ve parsel-parsel arsa dağıtıcaları Kadir Topbaş ve Melih Gökçek ifadeye çağrılmıyorlar..
Belli ki; üst akıl darbenin içeriği ve işlevinin aydınlanmasını istemiyor. Neden acaba?
Diğer yandan;
Cezaevlerine Sözcü, Cumhuriyet, Birgün gazeteleri alınmıyor. Bu gazeteleri yasaklayanlar, cezaevinde hâlâ Fetullah Gülen'in kitaplarını bulunduruyor, tutukluların bu kitapları okumalarına izin veriyor..
Başbakanlık ömrü biçilmeye başlayan Binali Yıldırım; “Meydan okuyorum, AKP’de FETÖ’cü yok” diyebiliyor. Havaya, denize, karaya, toprağa, dereye, dağa, taşa.. her yere sızmış FETÖ bir AKP’ye sızmamış..
Bomba gibi haber en önemlisi; “Sabah imza öğlen bomba”.. 'FETÖ' şüphelisi 9 pilot sabah karakolda imza atıyor, akşam operasyona katılıyor..Dahası; FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan, ardından da yurtdışı yasağı getirilerek, ‘adli kontrol şartı’ ile serbest bırakılan 9 savaş pilotu haftada 1 gün karakolda imza atıyor, sonra F-16’larala Kuzey Irak’ta PKK’ya, Suriye’de DEAŞ’a karşı operasyona gidiyor..TSK, başsavcılığa "Pilot ihtiyacımız var, bu pilotları kullanabilir miyiz?” diye sormuş..
Bunara hem FETÖ’cü de, hem de bunlara çok hassas bir ulusal görev ver. Olacak iş mi!?
Gel de bunların FETÖ Darbe girişimindeki samimiyetine inan.. Musul ve Kerkük’ü almaya çalışan ve bu konuda Orta Doğu’da sunnileri askeri açıdan eğiten, Başkanlık sistemiyle halifeliğe koşan kişi neden Fetullah cemaatıyla ve de tüm sağ yapılarla uzlaşarak güçlenmek istemesin ki?! Çok zor dostum zor..
Ne Putine, Ne de ABD’ye güven akıllı ol akıllı aklının alırlar.. Sen Musul-Kerkük projeni Laik Demokratik Cumhuriyet’e bağlılğınla, dahası Atatürk’ün antiemperyalist duruşuyla başaracağının en ufak işaretini ver ben yemin ediyorum yanındayım. Yanındayım çünkü oralar bizimdi. Ama, İslam Cumhuriyeti ve de halifelik yaklaşımlarınla olguyu karanlık ideolojik temele oturtmaya çalışırsan hata yapar ve bitersin..
Tüm bunlar, darbe sonrası travma geçiren bir insanın saçma sapan kuşkuları ise; FETO’nun FETÖ’su bütün bedeni sarmış, dokulara işlemiş bir kanser virüsüdür.
Metastas artar, yani; Kötü huylu tümörler, yakınlarındaki organ ve dokulara da yayılabilir ve zarar verebilirler. Ayrıca bedenin başka bölgelerine taşınabilir, oraya yerleşebilir ve hızla yayılabilir. Bunun için; siyasi kemoterapi ve ışın tedavisi bütününde bazı organların feda edilmesi gerekir ki, bütün ülkeye yayılmasın..
Bu savaşta ciddi önlemler gerekir. Ciddiyetsizliği asla bu ülke kaldıamaz değil kaldırmaz: Nedir buTRT'de 15 Temmuz Kahramanları belgeseli? Birini izledim ve halkın zekasıyla alay edildiğini görünce üzüldüm.
Bir türbanlı hanfendi anlatıyor; alışverişten evine yorgun argın gelmiş, TV’yi açmış, uçaklar köprü üzerinde uçuyormuş (belli ki eve gelinceye dek fark etmemiş) bir şeyler olduğunu anlamış, sırt çantasına ecza malzemelerini doldurup, gecenin bir yarısında issiz sokaklardan tek başına geçerek köprüye inmiş ve tankların önüne dikilmiş, yaralanmış..
Peki bu hanfendi yaşamını yitirse-ki yitirenler varmış-. Bu durumda cumhurbaşkanı; “Adam gibi ölmek var bir de madam gibi ölmek var” sözünü sarf ederken, cidden hiç mi kendisini rahatsız etmedi?
Babası yanında; 7 yaşındaki çocukları Arapça okurken kamera çekiyor, iman sahibi ailenin direniş imajı için..
Belgeselden amaç; Başbakanlık müşaviri, ATV Genel Müdürü ve aynı zamanda TRT Genel Müdür muavini ve de Bilal Erdoğan’ın süper deha arkadaşı olan İbrahim Eren’in savına göre; TRT, yıl boyunca yayınlanacak 100 bölümlük bu belgesel ile hain kalkışmayı unutturmayacak ve Milli hafızamızı diri tutulacakmış ve de Cumhurbaşkanın söylediği gibi 15 Temmuz’un televizyon ve sinema filmlerini de planlıyorlarmış..
Olgu her geçen gün hızla sulandırılıyor ve inandıcı olan yanları da, ciddiyetsizce inanılmayacak şekilde örseleniyor..
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder