Bugün siyaset yazmayacağım. Belki de bundan sonra...
GALATASARAY VE FENERBAHÇE VOLEYBOLCU KIZLAR SPORU TERÖRİZM ÇİZGİSİNE DEĞİL HUMANİZM ÇİZGİSİNE TAŞIDI
Spor, atmosferi bozmayan bacasız bir endüstri. Fakat sporun atmosferini siyasi ve ekonomik rant için bozanlar, sporun; evrensel sanat ve estetik ve de kaynaştırıcı barış mesajlarını silmektedirler.
Atmosferimizi temiz tutan, fakat birileri yüzünden sosyal atmosferi bozan bacasız endüstrinin en büyük sektörü; Futbol.
İşte bu futbol; Fırat kıyılarındaki İlkokul mezunu bir genci milyon dolarla tanıştırmasına karşın, Fırat kıyılarındaki yoksul bebeyi de yoksulluğu ile baş başa bırakırken kendisini alkışlattırabilmektedir. Futbol böyle bir fenomen oldu.
İster düşünün ister düşünmeyin, başta futbol ve diğer sporlar birtakım spor baronlarının elinde adeta çıkar düzlemi haline getirilmiş ve de onun seyir, kaynaşma ve görece de olsa barış yanını yok etmişlerdir.
Portekiz’de Salazar, İspanya’da Franko ne ise, ülkemde de Erdoğan aynı. İlle de Futbolumuz dinden ve yoksuldan geçinenler tarafından siyasi ve ekonomik ranta endekslenmiştir. Futboldan da geçinmeye başlayarak futbolu onlarda şutbol durumuna düşürmüşlerdir.
Galatasar sahasında, Galatasaray’ın öncülüğünde yaşanan özlemini çektiğimiz atmosfer gerçekten düşündürücü. Düşündürücü çünkü ezeli iki rakip bugüne dek bazı futbolun çirkin figürleri yüzünden ebedi dostluğu inşa edemeişlerdi. Gönül ister ki Galatasaraylı ve Fenerli Voleybolcu kızlarımızın duruşu, kulaklarına küpe, beyinlerine algı, yüreklerine sevgi olur..
Burada çıkıp; “Acaba bu duruşu Fenerbahçe gösterir miydi?!” Kesinlikle kızlar bu duruşu gösterir, fakat erkekler asla!!
İlkini Galatasaray gerçekleştirdi; Eee, ne de olsa Galatasaray “İlklerin Sarayı”.. Bu duruşu sadece sporcular göstermemeli. Yönetim ve basın da sürecin içinde olmalı.
Galatasaray kendi sahasında yenilmesine karşın play Off adına elini uzatıyor, yazılı medya hala; “Fenerbahçe G.Saray'ı devirdi! Şampiyon oldu..” başlığı atarak gerilimi tetikliyor. Örnek alın be!!!
İşte o güzel haber:
[[ Galatasaray ve Fenerbahçe Voleybolcu kızlar, “Ustümüze düşeni yaptık” dedi, şimdi sıra pazar günkü futbol derbisi ve diğer maçlardaki sporcularda... Spor (ki spor denince malum, futbolu anlıyoruz), bizde eksikliklerin ifade alanıdır.
İşyerinde, mahallede, evde, yer aldığımız her platformdaki başarısızlığımızın, hayat yarışındaki start sonrası ya da ilerleyen mesafelerdeki geri kalmışlığımızın bedelini spor öder.
Bu durum ekran karşısında belki fazla sorun yaratmaz ama tribündeysek, önce o en bildik tezahürata, “Vur, kır, parçala; bu maçı kazan”a yönelir, ardından da eylemi bizzatihi kendimiz gerçekleştirmeye çalışırız ne yazık ki...
Önceki gece Vestel Venüs Sultanlar Ligi Şampiyonluk Serisi’ne son nokta konuldu. Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı, ezeli rakibi Galatasaray’ı üç maçta 3-0’la geçip şampiyonluk unvanıyla buluşurken seremoni sonrası iki takım birlikte muhteşem bir fotoğrafa imza attı.
Yenen ve yenilen, üzülen ve sevinen aynı karedeydi. Minicik sporcuların ter döktüğü ‘U-bilmem kaç’ maçında bile zaman zaman sahada gerilimin, tribünde ise şiddetin baş gösterdiği bir rekabet ortamında, bu fotoğrafın değeri, kıymetler ötesiydi.
Aslında iki takımın oyuncuları, o genel tarife uygun davranmış ve ‘eksiklikler’in ifade edildiği spor alanında dostluğun, sporun ruhunda olan o en temel değerlerin, yani eksikliği hissedilen şeylerin varlığını hatırlatmış, daha da öteye giderek göstermiş ve örnek bir tabloya imza atmıştı…
Bu noktada pozitif ayrımcılığa soyunmanın tam da yeri ve zamanı... Yine öncülüğü kadınlar, kadınlarımız üstlenmişti. Yine kadınlar neylerse, güzel eylemişti. Fikir, Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ’dan, uygulama ise 52 yıllık Türkiye voleybol tarihinde ilk kez final oynayan Fenerbahçe ve Galatasaraylı kadın sporculardan gelmişti.
Böylelikle ‘Ezeli rekabet, ebedi dostluk’ mottosu, bir iyi niyet temennisinin ötesine geçmiş, nihayetinde fotoğraf kareleriyle adeta tarihe kayıt düşülmüş ve istenilirse, arzu edilirse yapılmak istenen her şeyin yapılacağı gösterilmişti… Belki bu tarihi andaki en büyük eksiklik salonda bulunmayan Fenerbahçe seyircisiydi. Çünkü olası tribün terörüne, gereksiz gerilimlere sebebiyet vermemesi için seri boyunca maçlara konuk takımdan seyirci alınmadı.
Galatasaraylılar, sarı lacivertlilerin sahasında oynanan ilk iki maçı, Fenerbahçeliler de sarı kırmızılıların evinde oynanan son karşılaşmayı izleyemediler…
Bu görüntü sadece bu finale özgü mü?
Bu türden karelere başka hiçbir zaman rastlamayacak mıyız? Bilinmez.
Ama şurası bir gerçek, bundan sonra tarih nasıl akarsa aksın kadın voleybolcular çok önemli bir eşiği aştılar ve “Biz üzerimize düşen görevi yaptık, şimdi sıra sizde” dediler…
Naif bir istek olacak, biliyorum ama ben de kendi üzerime düşen hatırlatmayı yapayım: Bu pazar Vodafone Arena’da bu sezonun son derbisi oynanacak. İşte size yeni bir fırsat. Benzer fotoğrafları ve anları çoğaltmak iki camianın üyelerinin, iki takımın oyuncularının ve de teknik kadrolarının elinde. Futbol üç ihtimalli, “Dostluk kazansın” temennisi ise tek…
Pazar gecesi umarız bu tek ihtimalin gerçekleştiği bir 90 dakika izleriz…
Nihan Güneyligil (G.Saray kaptanı): “Fenerbahçe formasını 4 yıl giymiş biri olarak böyle bir dostluk karesinin içinde bulunmak benim için daha da anlamlı. Ne mutlu ki bu fotoğrafın bir parçasıyım.”…
Aslı Çakal (G.Saraylı oyuncu): “Hepimiz zaten dışarıda arkadaşız. Bu fotoğrafın anlamı ebedi dostluktur. Kardeşliği anlatan bu karenin diğer tüm branşlara da yansımasını gönülden dilerim.”…
Eda Erdem Dündar (F.Bahçe kaptanı): “F.Bahçe-G.Saray maçı Türkiye’ye ve finale çok yakıştı. Futbol farklı bir branş, büyük bir endüstri ve büyük bir ekran. Orada da her şey saha içinde kalmalı. Bu fotoğrafların oralara da ulaşmasını temenni ediyorum.”..
Ezgi Dilik (F.Bahçeli oyuncu): “Biz ezeli rekabetin hiç unutulmayacak dostluğunun fotoğrafını çektirdik. Bu fotoğraf, kardeşliğin fotoğrafıdır. Gönlümüz tüm derbi mücadelelerinin voleyboldaki gibi sahada savaşarak, saha dışında ise dostça geçmesinden yana” (Hurriyet 4 Nisan 2017). ]]
Salon: Burhan Felek
Hakemler: Nurper Özbar, Ebru Ayata
Galatasaray: Seda Aslanyürek, Aslı Kalaç, Centoni, Leys, Jack, Gamze Alikaya (Nihan Güneyligil, Ruseva, Güldeniz Önal, Ada Germen, Nursevil Aydınlar)
Fenerbahçe: Eda Erdem Dündar, Tomkom, Natalia, Dicle Nur Babat, Polen Uslupehlivan, Kim (Melis Yılmaz, Merve Dalbeler, Ezgi Dilik, Balkestein)
Setler: 20-25, 18-25, 23-25
Süre: 87 dakika (27, 27, 33)
ŞUTLUYORUM
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder