Hawking’ten önce sallamışım..
HAWKİNG’İN “DÜNYA HÜKÜMETİ” ÖNERİSİNİ “GEZEGEN KARDEŞLİĞİ” ÖNERİMLE ONDAN 15 YIL ÖNCE SALLAMIŞIM
Narsistlikle suçlasanız da yazacağım; “Hawking’ın “Dünya hükumeti” önerisinde ‘Gezegen Kardeşliği’ adlı yazımla 2000’lerin başında, dahası 21.Yüzyılda ilk ben bulunmuşum. Arşiv kültürümümün yetmezliği nedeniyle o ilk yazımı bulamadım. Fakat; 2011 ve 2015’te güncelleştirdiğim o ilk yazımı buldum..
Evet; 2000’lerin başındaki yazımı 21 Şubat 2011’de güncellemişim:
Ardından 12 Ağustos 2015 ‘te ayni yazıyı “Zenginlerin Yeni Gezegen ve Ölümsüzlüğü Araması” başlığıyla güncellemiş.
O yazılarımda şunları demişim: Bilimin evrensel kimliği bu açlar tarafından çıkarlarına mahkum edilmediği sürece, bilim insanlık için çok şey üretecektir.
İnsan beyin fonksiyonlarının daha % 3’ünü -ki en yükseği ve Einstein’e ait- kullanabiliyor.
Bu oranı, % 50’lere çıkardığında, nelere ulaşabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Kıyamet Günü:
Elbette ki; bugünün kurgu filmleri, yarının gerçekleri olacak. Yıldız savaşları başlayacak… Bunun için diyorum ki, ABD ağalığı (gezegeni sömürmek) bıraksın ve ağabeylik (gezegen değerlerini paylaşmak) yapsın dünyada. Yani “Gezegen Kardeşliğini kurumsallaştırsın” Evrendeki tüm değerleri demokratik ve özgür yaşam ilkeleri doğrultusundaki adil paylaşım projelerine öncülük etsin. G-8’ler diye varsıllığa sınır koymasın. «G-sonsuz» ilkesini yaygınlaştıracak duruşları beslesin, oligarkları ve onun ülkelerdeki taşeronlarını değil...
Kısacası insanlık gezegen kardeşliğini kurumsallaştırmaya çalışsın. Evrenin derinliklerdeki akıllı varlıkların, gezegenimiz aklı için ne düşündüğünü bilmiyoruz. Evrensel barış mı, evrensel kaos mu isteyecekleri belli değil. Teknolojik üstünlüklerini bilmiyoruz. Bu nedenle teknolojinin etkinliğini ve gücünü birkaç şımarık zengine teslim etmeyelim. Ranta eklemlendirmeyelim. Paylaşımcı ve adil olalım. Yeni gezegenlere herkes gidebilsin, çağın Nuh’un gemisine herkes binebilsin… Akil insanlar diyerek akılsızlara verilen yetkiyle insan aklı aşağılanmasın, 3 kuruşluk arabesk ve yobaz akıllarla (burası Türkiye içindir)…
Gün gelecek, kemik DNA’lardan ölüler diriltilecektir. Bu gizemli diriliştir ve dinlerin dediğidir. Yani; ‘Diriliş’ ya da ‘Hüküm’ günü anlamına gelen Kıyamet Günü, dünyanın sonunun gelip bütün ölülerin dirilerek mahşerde (toplanma yeri) bir araya geleceğine inanılan an bu andır. Dahası, üstün aklın yarattığı gelecekteki bilimin bulgusu…]]
Hawking: “Dünya hükümeti' kurulmazsa insanlık bitecek” diyor:
Dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking, insanın saldırganlık içgüdüsünün teknoloji nedeniyle bir yıkıma dönüşebileceğini söyledi ve bir 'dünya hükümeti'nin kurulmasını önerdi. (9 Mart 2017)
Stephen Hawking’den Türkleri de çok yakından ilgilendiren kritik uyarı; Ünlü fizikçi Stephen Hawking, insan ırkının sonunu getirebilecek teknolojinin kontrol altına alınması gerektiği uyarısında bulundu.
Daha önceden yapay zekanın tehlikeleri hakkında konuşan Hawking, tehditlerin erken tespit edilebilmesine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
'Saldırganlık İçgüdüsel'
The Times gazetesine konuşan Hawking, medeniyetin başlangıcından beri saldırganlığın hayatta kalmak için işlevli olduğunu vurguladı ve ekledi: "Darwinci evrim gereği, bu bizim genlerimizle ilişkili. Ancak şimdi, bu saldırganlığın nükleer ya da biyolojik savaş yoluyla bizi yok etmesi mümkün. Mantığımız ve aklımız yoluyla, bu içgüdümüzü kontrol etmemiz gerekiyor."
'Tiranlığa Dönüşebilir'
Bu hedef doğrultusunda 'bir tür dünya hükümeti' kurulmasını öneren Hawking, bunun da başka sorunlar ortaya çıkarabileceğini ve bir tiranlığa dönüşebileceğini ekledi.
"Tüm bunlar kulağa 'felaket haberi vermek' gibi gelse de, ben iyimserim" diyen Hawking, insan ırkının dirilerek bu zorlukları alt edeceğini düşündüğünü söyledi.
İşte, benim o yazılarımın tamamı:
2000’lerin başındaki yazımı 21 Şubat 2011’degüncellemişim:
Ardından 12 Ağustos 2015 ‘te ayni yazıyı “Zenginlerin Yeni Gezegen ve Ölümsüzlüğü Araması” başlığıyla güncellemiş ve Kanada’da yayınlanan “Bizim Anadolu Gazetesi”’nde yer almış: Gezegen zenginleri (G-8) ölümsüzlük teknolojisi ve New Horizons (Yeni Ufuklar) projesiyle yok ettikleri dünyamızdan başka Dünya’ya kaçmaya hazırlanıyorlar; belki yarın belki asırlardan da yakın…
Stephen Hawking 7 Mayıs 2017’de ilk kez tarih verdi. Dünyanın geleceği konusunda hazırlıklı olmamız gerektiğini belirten ünlü astrofizikçi, “100 yıl içinde Dünya’yı terk etmemiz gerekebilir” dedi.
Ben, yukaruda okuduğunuz gibi ondan önce ‘2000’lerin başında “Çağın Nuh’un Gemisi” önerisi ile tarih vermişim…
Gezegen sırtlanına bak; yedi yedi, sonunda ölüm aklına geldi ve onu da yemek için yediklerini harcamaya başladı.
Önce ölümsüzlüğü bulgulayacak, sonra evrenin boşluğunda bir başka dünya bulacak -ki bulmaya başladılar- ve kaçacak. Sonrasında da bitirdiği gezegenden dünyamızdan yoksullar gelmesin diye dünyamızı nükleer başlıklarla uçuracak ve din ile uyuttuğu sen salak da aşağıda ‘kıyamet geldi’ diye salavat getireceksin…
17-25 Aralık 2013 hırsızlıklarını düşünüyorum. Ve şu soru aklıma geliyor: «Acaba o yeni gezegene gidecek çağın Nuh’un gemisine bilet alabilmek için mi çalıyorlar? Sonradan görme görgüsüz gezegen şımarıkları ile, örneğin, Vladimir Putin (Fransızca’da Orospu anlamına geliyor-Putain) ile onun için mi kankalar… Hatta, İstanbul Portlarını (limanlarını) pazarladığı; 1960 Paris doğumlu Mehmet Kutman ve onun İsrailli ortağı Sami Ofer ile olan kankalıkları…»
Oligarşinin emek vermeksizin kolay kazanım yolu olan özelleştirmelerle ve benzer hırsızlıklarla zengin olan oligarşi ürünü dış ve iç oligarklar belli ki ölümden korkmaya başladılar.
Bu zengin görgüsüzlerden bana kanserden öleni gösterebilir misiniz?
Gösteremezsiniz, çünkü onlar kanser ilacını buldurdular ve yine kendi sektörleri olan ilaç sektörüne zarar vermemek, çökertmemek için piyasaya sürmüyorlar ve insanları çökertiyorlar. Ölümcül kanser tedavisi (aslında tedavisizliği) üzerinden katrilyonlar kazanıyorlar…
Belirtiğim gibi yeni yeni gezegenler buluyorlar, kaçmak için: Michigan Üniversitesi’nden astrofizikçi Joseph Twicken, dünyaya en çok benzeyen
« ‘Kepler-452b’ gezegeni yaşanabilir dış gezegenleri daha iyi anlamamızı sağlayacak»
ifadesi ile tezimi olmasa da, yeni gezegen bulma çalışmalarının yoğunluğunu somutluyor. Öyle ki; Twicken, kepler teleskopuyla 500 yeni gezegen adayı daha tespit ettiğini belirtti. Kepler, bugüne kadar 4,175 gezegen adayını incelemiş. Bu gök cisimlerinden 1,028 tanesinin gezegen olduğu doğrulanmış…
Bilindiği gibi «Nasa», ‘Dünya’nın ikizi’ olarak adlandırılacak gezegenin yakın zamanda keşfedilebileceğini belirtmişti. Bu beklenti, her yeni gezegen tespitinin Dünya dışı varlıklara işaret edeceği düşüncesini güçlendirdi… New Horizons (Yeni Ufuklar) 9 Yıllık Yolculuk Sonrası Plüton’a En Yakın Mesafeye Ulaştığını hepimiz biliyoruz. Plüton gezegeninin yüzeyine şu ana kadarki en yakın uçuşunu yapan NASA’nın uzay aracı New Horizons’tan (Yeni Ufuklar) ilk fotoğrafının en dikkat çekici özelliği ise Plüton’un üzerinde beliren kalp şekli.
Başka gezegen hayali. Eee, gezegene yolculuk ölümsüz olmalı; Rus milyarder Dimitri Istkov dünyanın en zengin 1,266 insanına ‘ölümsüzlük teknolojisi’ satın almayı teklif etti.
Itskov, 100 bilim insanını çalıştırdığı iddia edilen «Avatar» projesi kapsamında, insan bilincini biyolojik bedenden ayırarak fiziksel kısıtlamaların ötesine çıkaracağını vaat etmişti. Büyük yatırım yaptığı projesinde son derece ciddi olan Itskov, Forbes dergisinin Dünya’nın Milyarderleri Listesi’ndeki 1266 kişiye mektup göndererek, «ölümsüzlüğe erişme» teklifinde bulundu.
Itskov mektubunda, «birçoklarınız bilim, sanat ve yardım derneklerini destekleyen başarılı işler kurdunuz ve büyük zenginliğe ulaştınız. Sizlere sibernetik ölümsüzlüğün ve yapay insan vücudu geliştirilmesi için yapılan bilimsel çalışmalara katkıda bulunmanızı öneriyorum… Bu çalışmalar bir gün sizi ve dünyamızdaki birçok insanı hastalık, yaşlılık ve hatta ölümden özgür kılacak» dedi.
Itskov, 2045’e yetiştirmeye çalıştığı projesi için bu yaz ABD’nin San Francisco kentinde bir büro açarak büyük bir bilim sosyal medya çalışması başlatmayı istiyor. Rus işadamının amacı, dünyanın dört bir yanından bilim insanından sibernetik teknolojiler konusunda bilgi almak, onların bu konuyu tartışmasını sağlamak. Itskov ayrıca, en son Moskova’da düzenlenen, gelecek yıl ise New York’ta gerçekleştirilecek Küresel Gelecek Kongresi’nde ölümsüzlük teknolojisini öne çıkarmak istiyor.
Bazıları, Fütürist filmler gerçek oluyor diyor ve Rus oligarkin bu projesiyle örtüştürüyor.
Sırtlan kimlikli Rus milyarderin projesinin Fütürizm ile, yani gelecekçilikle ne ilgisi var?
Fütürizm; 20. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkmış. Filippo Tommaso Marinetti, Fütürizm öncüsüdür (1909). Gelecekçilik olarak da adlandırılan Fütürizm, yaşamdaki tutkusu olduğumuz değişimden söz etmektedir. Evrenin bir değişim ile var olduğunu düşünen fütüristler, geçmişe dayalı tüm akımları, sanat kuramlarını yok sayarak yepyeni bir fikir ortaya çıkarmak isterler.
Rus milyarderin ki, benim yıllar önce -ki 2012 kıyamet filmi öncesi yazdıklarımdan söz ediyorum- söylediklerim olan «Dünün bilimkurgu romanları gerçek oldu. Günümüz bilimkurgu romanları yarının gerçekleri olmayacağını kim söyleyebilir… Gün gelecek, bilim ölümsüzlüğü bulgulamasının yanında, ölülerimizi de diriltecektir, ölülerin DNA’larından…» ile dahi örtüşmüyor.
Bilim bunları kesin yakalayacaktır. Yeter ki, bilim adamları oligarkların uşaklığına soyunmasın veya teslim olmasın. Baksanıza şu söylediklerine; «İş dünyasına yapacağınız yatırımlar size bir milyar dolar daha kazandırabilir. Medeniyetimiz, Avatar gibi teknolojilerin hayata geçirilmesine çok yakın bir noktada. Bu bir bilim kurgu fanztezisi. Bu projenin siz hayattayken gerçeğe dönüşmesi, sizin vereceğiniz desteğe bağlı.»
Adam, ölümü bile ekonomik ranta dönüştürebiliyor. Bilimin evrensel kimliği bu açlar tarafından çıkarlarına mahkum edilmediği sürece, bilim insanlık için çok şey üretecektir.
İnsan beyin fonksiyonlarının daha % 3’ünü -ki en yükseği ve Einstein’e ait- kullanabiliyor. Bu oranı, % 50’lere çıkardığında, nelere ulaşabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Kıyamet Günü
Elbette ki; bugünün kurgu filmleri, yarının gerçekleri olacak. Yıldız savaşları başlayacak… Bunun için diyorum ki, ABD ağalığı (gezegeni sömürmek) bıraksın ve ağabeylik (gezegen değerlerini paylaşmak) yapsın dünyada. Yani “Gezegen Kardeşliğini kurumsallaştırsın” Evrendeki tüm değerleri demokratik ve özgür yaşam ilkeleri doğrultusundaki adil paylaşım projelerine öncülük etsin. G-8’ler diye varsıllığa sınır koymasın.
«G-sonsuz» ilkesini yaygınlaştıracak duruşları beslesin, oligarkları ve onun ülkelerdeki taşeronlarını değil… Kısacası insanlık gezegen kardeşliğini kurumsallaştırmaya çalışsın. Evrenin derinliklerdeki akıllı varlıkların, gezegenimiz aklı için ne düşündüğünü bilmiyoruz. Evrensel barış mı, evrensel kaos mu isteyecekleri belli değil. Teknolojik üstünlüklerini bilmiyoruz.
Bu nedenle teknolojinin etkinliğini ve gücünü birkaç şımarık zengine teslim etmeyelim. Ranta eklemlendirmeyelim. Paylaşımcı ve adil olalım. Yeni gezegenlere herkes gidebilsin, çağın Nuh’un gemisine herkes binebilsin… Akil insanlar diyerek akılsızlara verilen yetkiyle insan aklı aşağılanmasın, 3 kuruşluk arabesk ve yobaz akıllarla (burası Türkiye içindir)…
Gün gelecek, kemik DNA’lardan ölüler diriltilecektir. Bu gizemli diriliştir ve dinlerin dediğidir. Yani; ‘Diriliş’ ya da ‘Hüküm’ günü anlamına gelen Kıyamet Günü, dünyanın sonunun gelip bütün ölülerin dirilerek mahşerde (toplanma yeri) bir araya geleceğine inanılan an bu andır. Dahası, üstün aklın yarattığı gelecekteki bilimin bulgusu…
Bırakın dinlerin alametlerine, insanın yarattığı alametlere bakalım:
Dünya ölümsüzlüğün sırrını arıyormuş. Rusya’dan ABD’ye bilim adamları, uzun yaşamın hatta ölümsüzlüğün sırrını keşfetmeye çalışıyormuş.
Rusya’da bulunan Moskova Devlet Üniversitesi’nden Vladimir Skulachev, Rusya Cumhurbaşkanı Dmitri Medvedev tarafından da desteklenen 40 yıllık çalışmalarının sonucunda ölümsüzlük hapına çok yaklaştığını açıklamış. Hapın, oksijenin vücuttaki hücrelere zararlı etkisini durdurarak, hücrelerin ölmesini engellediğini söyleyen Skulachev, çalışmalarında son iki seneye girdiğini iddia etti.
Uzun yaşamak istiyorsan,
İyi de, tankın altında kaldın, mermi yedin, Nükleer sayesinde radyoaktif elementler soludun, yandın, IŞİD kafanı kesti; ölmeyecek misin?
Uzun yaşam istiyorsan sigaradan uzak dur kardeşim. Yiyeceklerini doğallaştır. Şeker tüketimini azalt ve sürekli egzersiz yap… Zekâ kullanım katsayını artır. İlaç üretimlerinde samimi ol, ilaçları ve paraları adil dağıt… Ve aklını ve bilimi ve de teknolojini geliştir…
Ki bunları kısmen yapıyorsun, fakat yaygınlaştırmıyorsun. Baksana; insan ömrü 1750 yılında ortalama 25 iken, 21 yüzyılda 100 yıla çıktı… Birileri alametleri gösterip bencil ve çıkarcı davransa da bilim ve akıl bir şeyler yapıyor.
İnsan olarak samimi ol, insanlığa entelektüel, ahlaki, fiziksel, zihni ve ruhsal gelişimine yön verecek, anatomini yenileyecek, yaşlanmanı azaltacak yeni bir teknoloji, değerler ve dünya görüşü sistemi bulgularsı, yeter ki sen insan olarak adil ve paylaşımcı ol.
İnançlara göre alametler.
Müslümanlığa göre; sahte Mesih olarak da adlandırılan Deccal ortaya çıkacak ve Müslümanları kötülüğe sevk etmeye çalışacakmış,
Dünya’yı 40 gün boyunca bir duman (Arapça duhal) kaplayacakmış,
Dabbetü’i-arz adı verilen bir yaratık ortaya çıkacakmış,
Güneş batıdan doğacakmış,
Hz. İsa yeryüzüne inecek ve Deccal’i öldürecekmiş,
«Yeryüzünde bozgunculuk yapacak» diye tanımlanan Ye’cuc ve Me’cuc adındaki iki insan topluluğu ortaya çıkacakmış,
Doğuda, Batıda ve Arap Yarımadası’nda üç büyük deprem meydana gelecekmiş,
Veya Hıristiyanlara göre;
«Fakat şunu anla ki son günlerde sıkıntılı zamanlar gelecek. Zira insanlar benliklerine, paraya, gurura, kendini beğenmişliğe, sövgüye, ukalalığa düşkün, ebeveynine itaatsiz, nankör, günahkâr, zalim, öfkesine yenik, müfteri, sefih, gaddar, iyilik düşmanı, hain, pervasız, gururla şişkin, Tanrı’yı sevmekten çok hazlara düşkün, dinin kudretini inkâr ederken onun sadece biçimini gözeteceklerdir. Bu insanlardan yüz çevir»miş..
Ve Musevilere göre;
«O günlerin hemen sonrasında Güneş kararacak, ay ışığını vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek ve göksel güçler sarsılacak»mış.
İslam inancında Deccal ile Hz. İsa arasında gerçekleşeceği söylenen savaş Hıristiyanlık’ta da Armegedon (ya da Armageddon) adıyla anılmalıymış,
Bitmedi; Babil’deki sinagoglar İsrail’de tekrar kurulacakmış
İsrail toprakları bitkilerle sarılacakmış,
Yönetim dinsizlerin eline geçecekmiş,
Sürgündeki Yahudiler tekrar toplanacakmış,
İsrail’in düşmanları yenilecekmiş,
Süleyman Tapınağı Kudüs’te tekrar inşa edilecekmiş,
Ölüler tekrar canlanacakmış,
Mesih gelerek İsrail’in kralı olacak ve tüm Yahudiler’i,
Vaad edilmiş topraklarda toplayacak. Bu sırada Magog Kralı Yahudilere saldıracak ama yaşanacak büyük savaşı Mesih ve taraftarları kazanacakmış,
Hinduizm’de ise, ilahi dinlerde olduğu gibi bir ebedi hayat anlayışı bulunmuyor. Ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğinin (Reenkarnasyonun) önemli bir yer tuttuğu Hinduizm’e göre de evren 8.64 milyar yıllık bir döngüye giriyor. ‘Kalpa’ adı verilen bu döngü 4 evreye ayrılıyor. En son evre olan ‘Kali Yuga’da uygarlık şiddet ve salgın hastalıkların pençesi altında kıvranacak, ancak daha sonra bir altın çağ başlayacakmış. Ancak bu altın çağ sonsuza dek sürmeyecek ve 8.64 milyar yıl sürecek yeni bir döngüye girilecekmiş,
Budizm’de ise kıyamete dair net bir betimleme bulunmuyor. Budistler de Hindular gibi sonsuz döngüye inanıyor ama döngüler için bir zaman öngörmüyormuş,
Kıyamete dair en eski kuramlardan biri de Zerdüşt dininde görülüyor. M.Ö 500’lü yıllarda ortaya çıkan Zerdüştlük, iyi ve kötü güçler arasında gerçekleşecek ve iyilerin kazanacağı son savaştan sonra tüm ruhların yargılanacağı bir son mahkemeyi öngörüyormuş,…
Tüm bunlar; «miş, muş»’larla evrenin gizemini ‘farklı akıllarca’ inanca dönüştüren yaklaşımlar…
Bence, kutsallaştırılan bu inanmalar aklı ve bilimi durağanlığa iten akıl ve bilim ötelemeleridir.
Bu akıl dün; yaşadıkları döneme göre oldukça gelişmiş bir astronomi bilgisine sahip olan eski Maya Uygarlığı, 5 bin 200 yıl süren döngülerden oluşan bir takvim hazırladığını ve bu takvimin ilk döngüsü ise 2012 yılında tamamlayacağını kurgulamıştı. Yani; buradan yola çıkarak kıyametin 2012’de kopacağına dair pek çok spekülasyon yapılmasıydı.
Örneğin; dünyanın dört bir yanından insanlar Maya takviminin sona erdiği 21 Aralık 2012’yi karşılamak için İzmir’in Selçuk İlçesine bağlı Şirince’ye akın ettiler. 2012’nin efsane gezegen Marduk’un dünyadaki yaşamı sona erdireceği yıl olacağına inananların sayısı bir hayli fazla idi. «Beklenen kıyamet» koptuğunda tüm felaketlerden korunacak bölgelerden birinin Türkiye’deki Şirince olduğuna dair inanç (kehanet) da yaygın kabul gördü. «Kehanet» doğru çıkmadı ve Hz İsa 22 Aralık 2012’de İzmir, Selçuk’un Şirince köyüne gelmedi ve de insanlar «Yeni Çağ»a giremedi.
Bir anımı anlatayım. İlginç düşüncelere ve duruşlara sahip meslektaşım Asil Engin, bir gün evine davet etti. Yıl 1999. Evde tanımadığımız ‘baba kız’ konukları vardı. Davet edilişimizin nedenini çözdük. Baba kız bize «Yehova Şahitleri» inancını anlatacaklardı. Uzatmayayım, sonunda 2000 yılı kıyamet kopacak ve bu kıyamette sadece Yehova Şahitlerine inanalar kurtulacak, tüm insanlar ölecek ve dünya cennet olacak dediler. Gülmedim, saygı duydum. Fakat şunu söyledim; «Tamam, Yehova Şahitleri inancına inandım, ya 2000’de kıyamet kopmaz ise…»
Şimdi de akıl, «2240 yılına dikkat!» diyor:
Ay ve Güneş takvimlerinin bir karışımı olan Yahudi takvimine göre, Kıyamet 6000 yılından sonra kopacak. Bu tarih miladi takvime göre 2240 yılına denk geliyor. Mesih ve yandaşlarının gireceği savaştan sonra ise tüm insanların Tanrı’yı doğrudan bilecekleri bir Gelecek Dünyası (Olam Haba) başlayacak.
Kuran doğrularına inanan biri olarak; tüm bu inançlara saygım var, asla hiç birini aşağılamıyorum, çünkü ben insanımızın inançlarına son derece saygılıyım. Ben daha çok bilime ve onun gücünü yaratan gizemli insan aklına, beynine inanıyorum.
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder