SEVGİLİ(SİZLİK)LER GÜNÜ
Sevgiyi bulgulamazdan, Günler bulguladılar; Anneler Günü, Babalar Günü, Öğretmenler günü, Sevgiler günü, diye... Bu günlerde kaç kişi sevgiyle tanıştı? Annesini, Babasını ve Öğretmenini aklına getirerek?! Sevgi, Anne ve Babanı sevmektir, Öğretmeni ve de sevgiliyi.. Sevgi Doğayı, doğanı; dağı, taşı, suyu, havayı, güneşi yağmuru, karı, sağanağı, baharı, çiçeği, yaprağı, ağacı ve tüm ormanı, mevsimleri, başörtülüsü, başörtüsüzü, inananı, inanmayanı, sağcısını, solcusunu, sarısını, arısını, siyahini, beyazını, Ayı’yı, Arı’yı, börtü böcek bedeni can ile dolu tüm canlıyı sevmektir...
Üç güzel sesi sıraladılar;
Para sesi, Su sesi, Karı sesi,
Pisagor
diyerek sevgiliyi aşağıladılar; tüm değerleri paraya ve sevgisizliğe bağlayarak... Yüreği sevgi dolu olanlar sevgisini evrene aktardığında, sevginin evrenselliği bulgulanır.. Acaba yüreğimizdeki sevginin doluluk oranı nedir? Yüreğindeki sevginin doluluk oranı yeterli ise, yani yüreğin sadece sevgi ile doluysa, o’nu, sadece şubat ayı için değil, tüm aylar-zamanlar için kullanmalısın..
Tüm bunlardan yoksun sevgisizler, asla sevgiliyi sevemezler ve de kendilerini 14 Şubat’la kurtaramazlar.. Sevgililer günü değil, sanki bir sevgisizlik günü yaşadığımız.. Sevgiden yoksun sevgili ile yaşadığımız sevgilisizliktir; bencil çıkarlarımıza yapıştırdığımız duyguların adı... Ey sevgili; Yüreğimde mahkum ettiğim sevgiyi, özgürlüğe ve sana kavuşturmak adına bana yardım ettiğin için teşekkür ediyorum.. Sevgililer günümüz kutlu olsun, her gün herkes için öyle olsun..
http://blog.milliyet.com.tr/Sevgililer_gununde_sevginin_ask_yoksullugu/Blog/?BlogNo=162201
Şunları yazmışım 2009 şubatının 13’ünde: SEVGİNİN AŞK YOKSULUĞU Duyguların en güzeli Aşk! Sevginin, sevgiliye yüreklerde açtığı duygu evreninin zengin kapısı. Aşk’ı rutin yaşamın duygu biçimlemesi, Yoksul aşk’ı, Zengin aşk’ı diye, sınıflandırdık, Adını “Sevgililer günü” koyduk Pırlanta takılarla, aşkın gülünü soldurduk, aşkı öldürdük. Her iki aşktan birini Bir Avroya uçağa bindirdik, uyuttuk, aşkı düşürdük. Kapadokya’da balonla aşkı uçurduk, Varoştaki, Köydeki, Sokaktaki aşkın Kutsal zenginliğini unuttuk.
Gül bahçelerini yolduk, Aşk yoluna koyulduk, kapısından kovulduk, yolunda yorulduk. Ferhat ile Şirin’e, Aslı ile Kerem’e, Leyla İle Mecnun’a, Tahir ile Zühre’ye doyduk, Nâzım ile Piraye’ye Aşkı çok gördük. Sevgi nerde, sevgili nerede? sevgi mi sanallaşan, yoksa sevgili mi? Sevgidir sanallaşan; değerleri paraya yüklercesine internet’e yükledik tüm sevgileri, sevgili aşksız kaldı. Doğa aldandı, doğan aldattı, sevgi hüzünlendi, aşklar yarım kaldı.. Chat portal, sanal sevgi yatakta.
Çat kapı, Gerçek sevgili sokakta. Sev seni, sevsinler seni. Kendini sevmeyeni sevgili ne yapsın; biliyor ki, kendini sevmeyen kendisini de sevmeyecek.. Sevgili aşkına Klavyenin tuşlarını dövdük, Zannettik ki sevgi ördük, ihaneti gördük.. Sevgili sevgin var mı? Sevgi sevgilin var mı? Ne sevgi, ne sevgili; Aşklar sevgisiz, aşklar sevgilisiz. Sevgi sevgiliden, Sevgili sevgiden yoksun. Aşkın hiçbir yerinde yoksun. Shakespear, ''Aşk, gözle değil ruhla görür.'' derken, biz gözümüz ile görmüşüz, ruhumuzu öteleyerek, sanal aşklar örmüşüz. Güvercin kanadından indirdik, kırılgan ve narin sevgiyi e-posta’ya bindirdik.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUevesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder