GALATASARAY HAGİ İLE FENER’İ SÖNDÜRDÜ
Bugün çok mutluyum bir Galatasaray ve Samsunspor taraftarı olarak, çünkü her ikisinin derdi derbi yabancı sahada sona erdi ve rakiplerini gerdi. Samsun, Karadeniz derbisinde Giresun’u yendi, Galatasaray Türkiye derbisininde Fener’e Saraçoğlu’nda yenilmedi.
Futbol yandaşlığı gerçekten izleyicilerin tüm dokuları sarmış ki, bir tek topun peşinde koşan 22 kişinin bu oyunu insanı bu denli etkileyebiliyor. Belli ki; futbol-futbol olmaktan öte bir şey ve dumansız bir endüstri.
Bu endüstrinin en büyük girdisi futbolcu. Futbol takımları futbolcularını askeri disiplindeki alt üst ilişkileri(Yunanca Hiyerarşi) ile yönlendirir. Futbolcu; belli seviyelerden geçmedikten sonra, bir yerlere gelmeniz olası değildir. Nasıl ki; kişi Kurmay albay olmazdan, paşalığa yükseltilemez-ki bu da adım- adım gerçekleşir- veya kurmay olmayan birini paşa yapamazsınız, yaptığınızda tüm kurmayları küstürürsünüz ve takımın moralini bozarsınız; iki günlük oyuncuyu da 200 günlük oyuncu dururken kaptan yapamazsınız.
Bu nedenle Arda’nın kaptanlığı takımın içerideki sevgi ve saygıyla bütünleşmiş dayanışmayı bozan ve futbolcuların performansını düşüren bir acelecilikti. Galatasaray onun futbolunu yükseltmiş ve Arda’ya yıldız yapmıştı. Rütbesini yükseltip general yapması gereklilik değildi.
Bu duruş nedenleriyle olanları biliyorsunuz, tekrar etmeye gerek yok.
Hagi konusuna gelelim. Hagi GS’ ya neden geldi? Biliyordu ki, sakatlara geliyordu, ama neden kabul etti? Parasız/işsiz mı kalmıştı? Kariyeri mi sıfırlanmıştı? Yoook! Hepsi de yerli yerinde idi.
O zaman niçin geldiğinin yanıtını vermemiz gerekiyor:
Hagi, Rijkaard’ın gönderilmesi sonrası(ki gönderilip-gönderilmediği netlik kazanmadı) Fatih ve Şükür’den sonra anımsanmasına içerlenmezden gelişinin nedeni, GS aşkı. O futbol yıllarının en güzelini ve başarısını GS ile yaşadı. İkincisi futbol aşkı. Üçüncüsü çalıştırıcılık sürecindeki başarı açlığı.
Bence Hagi kesin GS’da başarılı olmak için geldi ve olacaktır. FB’ye karşı iyi futbolu bunun göstergesi. Eğer bir çalıştırıcı, kıyıda bırakılmış bir topçuyu bu denli motive edebiliyor ve onun performansını yükseltebiliyorsa, bu onun futbolculuk dehasını, salt oynarken değil, oynatırken göstereceğinin kanıtı.
Tarih 24/10/2010 satat 19; dünyanın en büyük Galatasaray derdi olan derbi başladı. FB’liler bir “ Fransızca Dejavu” pankartı ile GS’yi karşımalarıyla ‘Daha önce yaşanılmışlıkları yayacağız’ diyerek inceden inceye Galatasaray ile alay ediyorlardı. Tıpkı Kocaman’ın ‘Bu maç bana 6-0’ı çağrıştırıyordu…” ve “Galatasaray’ı küçük görmeyin’ söylemindeki ince alayları.
Maç başladı. 37.saniyedeki FB kornerinden sonra bir Galatasaray ortaya çıktı ki, tıpkı Terimli ve Hagili Galatasaray idi sahadaki. Baskı yapan, oyunu 50-60 metrede oynayan; yani önde başlayan, kanat akınlarıyla adeta futbol oynayan(FB gibi duran toplara umut bağlayarak oyunu durdurmayan) müthiş bir Galatasaray. Bunda Hagi’nin gelirken getirdiği Elano, Cana, Neil, Misimoviç, Hakan Balta, Sabri, Servet, Pino, M.Sarp’ın katkısı büyüktü. Büyüktü çünkü bu oyuncuları Rijkaard’ın Elanosu, Serveti, Sabrisi, Hakanı, Neili, Canası, Pinosu ve diğerleri yerine sahaya sürmüştü.
Dalga geçtiğimi düşünmeyin. Bu oyuncular Rijkaard döneminde niçin oynamıyorlardı? Yoksa, Mustafa Yücedağ’ın değindiği gibi Rijkaard’a ihanet mi ediyorlardı?
Pino harikaydı 4. dakikadaki 11.dakikadaki ve 43. dakikalardaki şutlarını benim diyen Volkan kurtaramazdı. Kurtardı. Ya Neil’in, Elano’nun şutları gol olsaydı ilk yarı 6- 0 olurdu Saraçoğlunda.
Birinci yarıdaki Galatasaray müthişti. Belli ki Hagi gelirken, o Terimli GS’yi ve futbol yıldızlarını da geri getirmişti.
İkinci yarı değişen bir şey yok. İlk 5,5 dakika biraz Fener GS ile rolleri değiştirdi ise de, Maç GS’in üstünlüğünde ve de skor ayniliğinde bitti.
Anlayacağınız FB “Dejavu” yu değil de, korkuları yaşadı Hagi ile.
Ne dersiniz? O dünya markası Galatasaray Hagi’nin ikinci gelişinde geri gelir mi?
Son olarak; geçen hafta GS’yi farklı yenen A.gücü kardeş takımı Bursa’ya 5-1 yenildi.
Burnunuz futbolumuzun kokuştuğunu duyumsuyor mu?
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Bugün çok mutluyum bir Galatasaray ve Samsunspor taraftarı olarak, çünkü her ikisinin derdi derbi yabancı sahada sona erdi ve rakiplerini gerdi. Samsun, Karadeniz derbisinde Giresun’u yendi, Galatasaray Türkiye derbisininde Fener’e Saraçoğlu’nda yenilmedi.
Futbol yandaşlığı gerçekten izleyicilerin tüm dokuları sarmış ki, bir tek topun peşinde koşan 22 kişinin bu oyunu insanı bu denli etkileyebiliyor. Belli ki; futbol-futbol olmaktan öte bir şey ve dumansız bir endüstri.
Bu endüstrinin en büyük girdisi futbolcu. Futbol takımları futbolcularını askeri disiplindeki alt üst ilişkileri(Yunanca Hiyerarşi) ile yönlendirir. Futbolcu; belli seviyelerden geçmedikten sonra, bir yerlere gelmeniz olası değildir. Nasıl ki; kişi Kurmay albay olmazdan, paşalığa yükseltilemez-ki bu da adım- adım gerçekleşir- veya kurmay olmayan birini paşa yapamazsınız, yaptığınızda tüm kurmayları küstürürsünüz ve takımın moralini bozarsınız; iki günlük oyuncuyu da 200 günlük oyuncu dururken kaptan yapamazsınız.
Bu nedenle Arda’nın kaptanlığı takımın içerideki sevgi ve saygıyla bütünleşmiş dayanışmayı bozan ve futbolcuların performansını düşüren bir acelecilikti. Galatasaray onun futbolunu yükseltmiş ve Arda’ya yıldız yapmıştı. Rütbesini yükseltip general yapması gereklilik değildi.
Bu duruş nedenleriyle olanları biliyorsunuz, tekrar etmeye gerek yok.
Hagi konusuna gelelim. Hagi GS’ ya neden geldi? Biliyordu ki, sakatlara geliyordu, ama neden kabul etti? Parasız/işsiz mı kalmıştı? Kariyeri mi sıfırlanmıştı? Yoook! Hepsi de yerli yerinde idi.
O zaman niçin geldiğinin yanıtını vermemiz gerekiyor:
Hagi, Rijkaard’ın gönderilmesi sonrası(ki gönderilip-gönderilmediği netlik kazanmadı) Fatih ve Şükür’den sonra anımsanmasına içerlenmezden gelişinin nedeni, GS aşkı. O futbol yıllarının en güzelini ve başarısını GS ile yaşadı. İkincisi futbol aşkı. Üçüncüsü çalıştırıcılık sürecindeki başarı açlığı.
Bence Hagi kesin GS’da başarılı olmak için geldi ve olacaktır. FB’ye karşı iyi futbolu bunun göstergesi. Eğer bir çalıştırıcı, kıyıda bırakılmış bir topçuyu bu denli motive edebiliyor ve onun performansını yükseltebiliyorsa, bu onun futbolculuk dehasını, salt oynarken değil, oynatırken göstereceğinin kanıtı.
Tarih 24/10/2010 satat 19; dünyanın en büyük Galatasaray derdi olan derbi başladı. FB’liler bir “ Fransızca Dejavu” pankartı ile GS’yi karşımalarıyla ‘Daha önce yaşanılmışlıkları yayacağız’ diyerek inceden inceye Galatasaray ile alay ediyorlardı. Tıpkı Kocaman’ın ‘Bu maç bana 6-0’ı çağrıştırıyordu…” ve “Galatasaray’ı küçük görmeyin’ söylemindeki ince alayları.
Maç başladı. 37.saniyedeki FB kornerinden sonra bir Galatasaray ortaya çıktı ki, tıpkı Terimli ve Hagili Galatasaray idi sahadaki. Baskı yapan, oyunu 50-60 metrede oynayan; yani önde başlayan, kanat akınlarıyla adeta futbol oynayan(FB gibi duran toplara umut bağlayarak oyunu durdurmayan) müthiş bir Galatasaray. Bunda Hagi’nin gelirken getirdiği Elano, Cana, Neil, Misimoviç, Hakan Balta, Sabri, Servet, Pino, M.Sarp’ın katkısı büyüktü. Büyüktü çünkü bu oyuncuları Rijkaard’ın Elanosu, Serveti, Sabrisi, Hakanı, Neili, Canası, Pinosu ve diğerleri yerine sahaya sürmüştü.
Dalga geçtiğimi düşünmeyin. Bu oyuncular Rijkaard döneminde niçin oynamıyorlardı? Yoksa, Mustafa Yücedağ’ın değindiği gibi Rijkaard’a ihanet mi ediyorlardı?
Pino harikaydı 4. dakikadaki 11.dakikadaki ve 43. dakikalardaki şutlarını benim diyen Volkan kurtaramazdı. Kurtardı. Ya Neil’in, Elano’nun şutları gol olsaydı ilk yarı 6- 0 olurdu Saraçoğlunda.
Birinci yarıdaki Galatasaray müthişti. Belli ki Hagi gelirken, o Terimli GS’yi ve futbol yıldızlarını da geri getirmişti.
İkinci yarı değişen bir şey yok. İlk 5,5 dakika biraz Fener GS ile rolleri değiştirdi ise de, Maç GS’in üstünlüğünde ve de skor ayniliğinde bitti.
Anlayacağınız FB “Dejavu” yu değil de, korkuları yaşadı Hagi ile.
Ne dersiniz? O dünya markası Galatasaray Hagi’nin ikinci gelişinde geri gelir mi?
Son olarak; geçen hafta GS’yi farklı yenen A.gücü kardeş takımı Bursa’ya 5-1 yenildi.
Burnunuz futbolumuzun kokuştuğunu duyumsuyor mu?
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder