Öncelikle Babası Herman Rijkaard’ın vefatından dolayı Rijkaard’a başsağlığı diliyor ve acısını paylaşıyorum.
Rijkaard babasıyla birlikte, maçı da kaybetti. Her iki durumda da acılı bir Galatasaray var karşımızda. “Galatasaray’ın maçı kaybedeceği Karabük’e gidişinde belli idi diyemeyiz”
Sahaya ; Ufuk, Serkan, Neill,Gökhan Zan, İnsua, Ayhan, Cana, Pino, Misimoviç, Barış Özbek, Kewell 11 ile çıktığı ve bu 11’i oluşturan oyuncuların, her takımın kadrosunda bulundurmak istediği oyuncular olduğunu gözardı edemeyiz. En az oynamayan oyuncular kadar başarılı olacak oyunculardır bunlar. Fakat Rijkaard’ın ‘Ben fazla yeterli değilim’ diyen duruşu ve Servet Çetin ve Mustafa Sarp, hatta Serdar Özkan ve Elano ile ile olan sorunları, lige mendil sallamasına neden olmak üzere.
İnanın bu oyuncular sahada olsa bu maç en azından kaybedilmezdi.
Karabük’teki pankart dikkatim çekti “Karabük emin ellerde” Bu emin el kim? Yönetim ve bugüne dek hiçbir başarısı olmayan, ikinci lig çizgisini aşamayan Yücel ildiz mi?
Biraz kapalı söyleyeyim: Siyasal erkin önemli adamlarının tümünün hemen-hemen, bir takımı var. O nedenle, hakemler bu takımların maçında en az üç büyükler kadar ürkek düdük çalıyorlar veya deplasmandaki takımlar için ağır kararlar verebiliyorlar. Hakem(Adını anımsamıyorum) daha ikinci dakikada, böylesi bir ağır kararla Galatasaray’ı bitirdi, yani; uzaktan yakından ilgisi olmayan penaltı ile. İkinci gol öncesi ise faulu es geçti. Ve sonrasında GS’li oyuncalara temas eden her Kardemirli oyuncu kendini yere attı ve faul aldı.
GS oyuncular için, şu daha iyi idi demek olası mı? Eh biraz Barış ve Ufuk dışında olası değil.
Şayet Galatsaray bu maçı alsa idi, geçen haftanın senaristi; “Kardemir Karabük’ün çalıştırıcısı Yücel İldiz Galatasaray’ın kongre üyesi. Umudu, ileride çalıştırıcı olarak Galatasaray’ın başına geçmek. Bu nedenle Galatasaray’ın üzerine gitmedi ve Kardemir Karabük’ün yenilmesine neden oldu.” benzeri bir Senaryo yazar miydi?
Yazıp yazmayacağını bilmem, fakat geçen hafta yazdığını biliyorum. Evet; bilinen şahıstan; yukarıda yazdığım senaryonun benzerini, geçen hafta TV ekranlarında izledik. Bunu sen, ben yazabilir, söyleyebiliriz, fakat önemli görevi olan birileri asla yazamaz, söyleyemez. Çünkü ben ve sen yazdığında, kimse etkilenmez, ama o ve o gibileri yazdığında, taraftarlar gerilir ve statlarda olaylara neden olur.
Evet; bu senaryonun aynisi, geçen hafta Galatasaray’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesporu yenmesi sonrası yazıldı.
Senaryoyu yazan-söyleyen kişinin adı önemli değil. Üzülerek belirteyim gibi, Bunu yazan kişi, Türkiye’nin güvenilir habercisi(BJK kongre üyesi). Kime söyledi biliyor musunuz? Olmadık aşağılama ve hakaretlerle, çalıştıkları TV’nin izlenirliğini artıranlara. Bu senaryoya felaket tellalları balıklama atladı. Bir zamanların GS ve FB yıldızı olan iki eski, şimdinin yorumcularının buna onay vermesi, işin tek üzücü yanı idi. Bunların yorumlarına ve senaryoyu yazanın haberlerine her zaman güvenmişimdir, küfürlerin efendilerinin yorumlarına asla…Fakat bundan sonra, iki eski topçunun futbol yorumlarına ve habercinin haberlerine kuşku ile bakacağımı söyleyebilirim.
Senaryo şu;
Efendim, İBBS çalıştırıcısı Abdullah Avcı, belki bir gün GS’ya gelirim diye GS karşısında takımını hiç bir maçta oynatmıyormuş. Üstelik GS kongre üyesiymiş. Tüm amaçları, Arif Erdem ile takımın başına geçmekmiş.
Yorumcular olaya sahip çıktıkları gibi, örnek vererek olguyu varsıllaştırdılar. Söylediklerine göre; Samet Aybaba, eski bir BJK’li olarak Kartal’a çok çektirdiği için, BJK Çalıştırıcısı olamamış…
Bu yoruma göre; Tolunay Kafkas, Raşit Çetiner, Hikmet Karaman ve diğerleri hiçbir zaman GS’in başına getirilmeyecekler. Veya Riza Çalımbay BJK’yi üzmediği için Kartal’ın başına gelebildi. Aykut Kocaman’da…
O halde Mehmet Özdilek’in şansı çok yüksek, çünkü Şifo’nun çalıştırdığı hiçbir takım BJK’yi yenemedi(demek ki, yenmemiş).
Yok böyle bir şey! Asla düşünülmeyecek şeyler bunlar.
Soruyorum size; Fatih Terim çalıştırıcılık döneminde(Göztepe-Ankaragücü) ve Bülent Korkmaz Gençlerbirliğini ve Kayseri Erciyes’i çalıştırırken, Galatasaray’a kumdan halat büktürmediler mi? Nasıl oldu bunlar GS’in başına geçebildiler.
Burada adı geçen, Samet’inden, Şifosuna, Avcı’sından, Erdem’ine, Tolunay’ından, Rıza ve Aykut’una dek çalıştırıcıların tümü, Türk futbolunun yüz aklarıdır, onurlu ve erdemlidirler. Bunları reytinginizin mezesi yapmaya hiçbirinizin hakkı yok.
Böylesi senaryoları yazarak, taraftarları tetikleyen ve olaylara neden olan sizlerin, asla; “Böyle taraftar olur mu?” demeye ise hiç hakkınız yok. Nedeni sizler gibilerin olmasıdır.
Yarın statta bu çalıştırıcılara küfür edilirse, lütfen sakın bir şey söylemeyin, yoksa birileri size…çok kırılır.
Yorumcuların yaklaşımları; karalama, yetersiz ve başarısız görme, hata arama, kısacası küçük görerek aşağılama felsefesine dayalı. Yılların Mustafa Denizlisinde bile benzer duruşları kısmen olsa görebiliyorsunuz. İnanin Marcus Merkel bu duruştan rahatsız oluyordur. Çünkü çoğunun iyiyi ve doğruyu görme profilinden uzak olduklarını gözlemliyor. Özellikle abartılı sayıda futbol yorum programlarının olmasına çok şaşırıyordur. Tüm bunların olayları tetiklediğin düşünüyor.
Futbolumuzun taraftarlarını sürekli birbirine tetikleyen ve geren olaylar almış başını gidiyor;
Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe taraftarı, büyük bir centilmenlik örneği göstererek Alparslan Dikmen ile ilgili bir pankart açtı.
Bu haber satır aralarında kaldı.
Sanki birileri, bazı siyasilerin barışmasını, uzlaşmasını istemediği gibi; FB ile GS’in uzlaşmasını nedense istemiyor. Biraz abartı olacak ama; GS ve FB barışsın, bu ülkenin kalkınmışlık trendi artar, trendi…
Alex; “Ben FB’liyim, BJK ve GS’da oynamam diyor”, benim hormonlu renkli basının “GS’da oyanamam” diye manşet atıyor. Belli ki, amaç GS ile FB’yi karşı-karşıya getirmek. Yani asla barışılsın istemiyorlar, çünkü birileri için kavgadan beslenmek adeta ilaç, dahası serum.
Metin Oktay BJK’liymiş.
O devasa Metin, eğer GS’li olmasa, öyle veya böyle, birgün birine BJK’li olduğunu söylerdi. Olsa ne olur?! Kusura bakmayın da, yılların Galatasaraylısının BJK’li olduğunu savlamak, biraz, komşinin Nasrettin Hocaya sahip çıkmasına benziyor.
Servet Çetin, Rijkaard tarafından 18 kişilik kadrodan çıkarılmış. Artık Servet Çetin,oynatılmayacakmış. Nedeni; Servet’in “Benim geleceğimle oynadın!!” diyerek Rijkard’in üzerine gitmesi.
Bence; Servet’te bu duruşuyla hem kendisinin, hem Galatasaray ve Rijkaard’ın geleceği ile oynuyor.
Galatasaray’ın, 5. galibiyeti birilerinin korkulu rüyası idi; o rüya gerçekleşmedi, ama kurgularla şampiyonlukları gerçekleşeceğe benziyor..
Galatasaray’ın, Ankaragücü ve FB maçı sonrası durumu netlik kazanacak. Biraz daha sabredelim, Sabri’nin sakatlığı geçti.
Ne sabrisi, Ardası, Baros'u, atı alan arabacı Üsküdarı geçivermek üzere; diğerleri boşuna atları zorluyor gibime geliyor.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Rijkaard babasıyla birlikte, maçı da kaybetti. Her iki durumda da acılı bir Galatasaray var karşımızda. “Galatasaray’ın maçı kaybedeceği Karabük’e gidişinde belli idi diyemeyiz”
Sahaya ; Ufuk, Serkan, Neill,Gökhan Zan, İnsua, Ayhan, Cana, Pino, Misimoviç, Barış Özbek, Kewell 11 ile çıktığı ve bu 11’i oluşturan oyuncuların, her takımın kadrosunda bulundurmak istediği oyuncular olduğunu gözardı edemeyiz. En az oynamayan oyuncular kadar başarılı olacak oyunculardır bunlar. Fakat Rijkaard’ın ‘Ben fazla yeterli değilim’ diyen duruşu ve Servet Çetin ve Mustafa Sarp, hatta Serdar Özkan ve Elano ile ile olan sorunları, lige mendil sallamasına neden olmak üzere.
İnanın bu oyuncular sahada olsa bu maç en azından kaybedilmezdi.
Karabük’teki pankart dikkatim çekti “Karabük emin ellerde” Bu emin el kim? Yönetim ve bugüne dek hiçbir başarısı olmayan, ikinci lig çizgisini aşamayan Yücel ildiz mi?
Biraz kapalı söyleyeyim: Siyasal erkin önemli adamlarının tümünün hemen-hemen, bir takımı var. O nedenle, hakemler bu takımların maçında en az üç büyükler kadar ürkek düdük çalıyorlar veya deplasmandaki takımlar için ağır kararlar verebiliyorlar. Hakem(Adını anımsamıyorum) daha ikinci dakikada, böylesi bir ağır kararla Galatasaray’ı bitirdi, yani; uzaktan yakından ilgisi olmayan penaltı ile. İkinci gol öncesi ise faulu es geçti. Ve sonrasında GS’li oyuncalara temas eden her Kardemirli oyuncu kendini yere attı ve faul aldı.
GS oyuncular için, şu daha iyi idi demek olası mı? Eh biraz Barış ve Ufuk dışında olası değil.
Şayet Galatsaray bu maçı alsa idi, geçen haftanın senaristi; “Kardemir Karabük’ün çalıştırıcısı Yücel İldiz Galatasaray’ın kongre üyesi. Umudu, ileride çalıştırıcı olarak Galatasaray’ın başına geçmek. Bu nedenle Galatasaray’ın üzerine gitmedi ve Kardemir Karabük’ün yenilmesine neden oldu.” benzeri bir Senaryo yazar miydi?
Yazıp yazmayacağını bilmem, fakat geçen hafta yazdığını biliyorum. Evet; bilinen şahıstan; yukarıda yazdığım senaryonun benzerini, geçen hafta TV ekranlarında izledik. Bunu sen, ben yazabilir, söyleyebiliriz, fakat önemli görevi olan birileri asla yazamaz, söyleyemez. Çünkü ben ve sen yazdığında, kimse etkilenmez, ama o ve o gibileri yazdığında, taraftarlar gerilir ve statlarda olaylara neden olur.
Evet; bu senaryonun aynisi, geçen hafta Galatasaray’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesporu yenmesi sonrası yazıldı.
Senaryoyu yazan-söyleyen kişinin adı önemli değil. Üzülerek belirteyim gibi, Bunu yazan kişi, Türkiye’nin güvenilir habercisi(BJK kongre üyesi). Kime söyledi biliyor musunuz? Olmadık aşağılama ve hakaretlerle, çalıştıkları TV’nin izlenirliğini artıranlara. Bu senaryoya felaket tellalları balıklama atladı. Bir zamanların GS ve FB yıldızı olan iki eski, şimdinin yorumcularının buna onay vermesi, işin tek üzücü yanı idi. Bunların yorumlarına ve senaryoyu yazanın haberlerine her zaman güvenmişimdir, küfürlerin efendilerinin yorumlarına asla…Fakat bundan sonra, iki eski topçunun futbol yorumlarına ve habercinin haberlerine kuşku ile bakacağımı söyleyebilirim.
Senaryo şu;
Efendim, İBBS çalıştırıcısı Abdullah Avcı, belki bir gün GS’ya gelirim diye GS karşısında takımını hiç bir maçta oynatmıyormuş. Üstelik GS kongre üyesiymiş. Tüm amaçları, Arif Erdem ile takımın başına geçmekmiş.
Yorumcular olaya sahip çıktıkları gibi, örnek vererek olguyu varsıllaştırdılar. Söylediklerine göre; Samet Aybaba, eski bir BJK’li olarak Kartal’a çok çektirdiği için, BJK Çalıştırıcısı olamamış…
Bu yoruma göre; Tolunay Kafkas, Raşit Çetiner, Hikmet Karaman ve diğerleri hiçbir zaman GS’in başına getirilmeyecekler. Veya Riza Çalımbay BJK’yi üzmediği için Kartal’ın başına gelebildi. Aykut Kocaman’da…
O halde Mehmet Özdilek’in şansı çok yüksek, çünkü Şifo’nun çalıştırdığı hiçbir takım BJK’yi yenemedi(demek ki, yenmemiş).
Yok böyle bir şey! Asla düşünülmeyecek şeyler bunlar.
Soruyorum size; Fatih Terim çalıştırıcılık döneminde(Göztepe-Ankaragücü) ve Bülent Korkmaz Gençlerbirliğini ve Kayseri Erciyes’i çalıştırırken, Galatasaray’a kumdan halat büktürmediler mi? Nasıl oldu bunlar GS’in başına geçebildiler.
Burada adı geçen, Samet’inden, Şifosuna, Avcı’sından, Erdem’ine, Tolunay’ından, Rıza ve Aykut’una dek çalıştırıcıların tümü, Türk futbolunun yüz aklarıdır, onurlu ve erdemlidirler. Bunları reytinginizin mezesi yapmaya hiçbirinizin hakkı yok.
Böylesi senaryoları yazarak, taraftarları tetikleyen ve olaylara neden olan sizlerin, asla; “Böyle taraftar olur mu?” demeye ise hiç hakkınız yok. Nedeni sizler gibilerin olmasıdır.
Yarın statta bu çalıştırıcılara küfür edilirse, lütfen sakın bir şey söylemeyin, yoksa birileri size…çok kırılır.
Yorumcuların yaklaşımları; karalama, yetersiz ve başarısız görme, hata arama, kısacası küçük görerek aşağılama felsefesine dayalı. Yılların Mustafa Denizlisinde bile benzer duruşları kısmen olsa görebiliyorsunuz. İnanin Marcus Merkel bu duruştan rahatsız oluyordur. Çünkü çoğunun iyiyi ve doğruyu görme profilinden uzak olduklarını gözlemliyor. Özellikle abartılı sayıda futbol yorum programlarının olmasına çok şaşırıyordur. Tüm bunların olayları tetiklediğin düşünüyor.
Futbolumuzun taraftarlarını sürekli birbirine tetikleyen ve geren olaylar almış başını gidiyor;
Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe taraftarı, büyük bir centilmenlik örneği göstererek Alparslan Dikmen ile ilgili bir pankart açtı.
Bu haber satır aralarında kaldı.
Sanki birileri, bazı siyasilerin barışmasını, uzlaşmasını istemediği gibi; FB ile GS’in uzlaşmasını nedense istemiyor. Biraz abartı olacak ama; GS ve FB barışsın, bu ülkenin kalkınmışlık trendi artar, trendi…
Alex; “Ben FB’liyim, BJK ve GS’da oynamam diyor”, benim hormonlu renkli basının “GS’da oyanamam” diye manşet atıyor. Belli ki, amaç GS ile FB’yi karşı-karşıya getirmek. Yani asla barışılsın istemiyorlar, çünkü birileri için kavgadan beslenmek adeta ilaç, dahası serum.
Metin Oktay BJK’liymiş.
O devasa Metin, eğer GS’li olmasa, öyle veya böyle, birgün birine BJK’li olduğunu söylerdi. Olsa ne olur?! Kusura bakmayın da, yılların Galatasaraylısının BJK’li olduğunu savlamak, biraz, komşinin Nasrettin Hocaya sahip çıkmasına benziyor.
Servet Çetin, Rijkaard tarafından 18 kişilik kadrodan çıkarılmış. Artık Servet Çetin,oynatılmayacakmış. Nedeni; Servet’in “Benim geleceğimle oynadın!!” diyerek Rijkard’in üzerine gitmesi.
Bence; Servet’te bu duruşuyla hem kendisinin, hem Galatasaray ve Rijkaard’ın geleceği ile oynuyor.
Galatasaray’ın, 5. galibiyeti birilerinin korkulu rüyası idi; o rüya gerçekleşmedi, ama kurgularla şampiyonlukları gerçekleşeceğe benziyor..
Galatasaray’ın, Ankaragücü ve FB maçı sonrası durumu netlik kazanacak. Biraz daha sabredelim, Sabri’nin sakatlığı geçti.
Ne sabrisi, Ardası, Baros'u, atı alan arabacı Üsküdarı geçivermek üzere; diğerleri boşuna atları zorluyor gibime geliyor.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder