Geçen hafta sevinçliydim; çünkü Samsunspor Karadeniz derbisinde Giresun’u dışarıda yenmiş, dünyanın en büyük derbisinde de Galatasaray, Fenerbahçe ile berabere kalmıştı.
Arkadaşlarım eleştirdi, “Beraberliğe mi sevindin? GS bu duruma mı düştü?”. Haklıydılar, çünkü cümle yanlıştı. Aslında sevincim Galatasaray’ın o özlenen ve dünya markasını kurumsallaştıran futbolu idi beni sevindiren. Üstelik o futbol, o futbolu yaratanlardan biri olan Gheorghe Hagi tarafından oynatılmıştı Galatasaray’a.
Sergen Galatasaray’a % 5 bile şans vermiyor, Hıncal ise ‘hıncını koruyarak’ Galatasaray’ın 6-0’ı bile arayabileceğini söylüyordu. Yılmaz Özdil bey ise “4-0 kesin olur, diğerini söylemeyeyim” demeleri…Fakat öyle olmadı, FB resmen 7-0’ı arayacak duruma düşmekten Volkan tarafından kurtarıldı. Aynı Volkan kendini hala Lincoln’un kendisinde yarattığı kompleksten kendini kurtaramamış ‘karşıtarafı beraberliğe sevindirdik” diyerek kendine göre taş atmıştı.
Aslında beraberliğe sevinen kendileri idi. Galatasaray bu futbolu iki yıldır Rijkaard ile oynayamamıştı. Son zamanlarda ise hiçbir şey oynamıyordu. Satır aralarında işin içinde bir oyun olduğunu söylüyordu. Senaryoya göre; bazı futbolcular adı gizli tutulan eski GS oyuncusunu takımın başına getirmek için, Rijkard’ı götürecek oyun kurgusu içinde oldukları söyleniyordu.
Elano’yu bu oyunun içinde düşünemeyiz, çünkü o kulubede bile yoktu. Kewell ve Baros, Pino, İnsua, Misimowiç, Ayhan, Hakan Balta, Aydın Yılmaz, Serkan Kurtuluş olmadığına göre kimlerin bile-bile oynamadığını ve bu oyunu hazırladıklarını siz söyleyin. Peki bu eski oyuncu Hagi mi idi. Zannetmiyorum. Peki kimdi; o’nu da bir zahmet siz….Haklısınız, ben neciyim; canım ben bir garip komplo senaryistiiyim…
Arkadaşlar, tüm bunlar öykü. Öyküleri bırakıp gerçeklere dönelim. Rijkaard bir futbol efendisi idi. Başarılı olamadı. Nedeni, bilinmiyor ve çözülemiyor. “Büyük olasılıkla Adnan Sezgin’in bir kurgusuna kurban gitti” diyenlere inanmak istemiyorum. Rijkaard öylesi bir efendi ki; efendi gibi geldi, efendi gibi gitti. Belki futbol adına bir şeyler veremedi ama, giderken söyledikleri, nasıl efendi olurunun bir dersi idi birileri için Korkum Rijkaard için oynananların Hagi için de oynaması…
Sayın Polat lütfen bunlara dikkat ediniz. Birileri takım iyi gidince “Bu iyi oynayan oyuncuların Rijkaard dönemindeki durumu, Hagi’yi getirmek içindi” demesinler. Galatasaray son yıllarda başına dert açan Antalyaspor karşısına son zamanlardaki kötü futboluyla değil, her zamanki eksikleriyle çıktı. Galatasaray belli ki normal yaşamına dönmüş.
İlk yarının ilk ve son 15 dakikasında çok-çok, ortadaki 15’te ise orta şeker (iyi idi). İleriye oynayan, oyunu orta sahada hareketlendiren, Pino kanatlarıyla uçan bir Galatasaray’ın lig bitimine dek yere ineceğini zannetmiyorum; eğer ki Trabzon’u Trabzonda yener ise. Servet Çetin’in o görkemli kafa golü ve Pino’nun en az o gol kadar güzel golü ile ilk yarıyı 2–0 kapadı. Ömer Çatkıç’ın dayanılmaz gıcık duruşunun da…
İkinci yarıyı ne ben yazayım, ne de sen oku. Galatasaray ikinci yarı Rijkaard döneminden de kötüydü. Nasıl olmasın ki. Ayhan bile takımda yoktu. Bu sakatlar Hagi’yi de sakatlara getirmesin. Dedim ya; Trabzon maçı ligdeki durumumuzun resmini netleştirir. Hagi Arda’yı yaratan kişi. İkinci bir Arda yaratıyor Emre Çolak ile. Galiba bu yıl Galatasaray’ın en büyük kazancı Emre Çolak olacak.
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder