MARMARİS’TEN ÜLKEM ÜZERİNDE OYNANAN FİLMLERİN İKTİDARINI İZLEMEK
Varsıllık bir başka. Paran var mı, istediğin yerden ülkemin filmlerini izleyebilirsin; Locadan, Lüksten, hatta sinemayı da kapatabilirsin. Ben de Marmaris’i kapattım ve oturduğum yerden değil, ordan ülkem üzerinden oynanan filmleri izledim.….
Siz de beni izleyin: Aile bütçemizi zor da olsa ayarlayarak ve de Öğretmen Evi’nde kalma fırsatı yakalayarak Ececan’ın Hukuk yorgunluğunu atmak için Marmaris’e gittik.
32 yıl sonra Marmaris’teyim. Amacımız 100 kişilik gezi motorlarında makarnalı tavuk sote yiyerek, yanımıza aldığımız gizli içecekleri içerek (Motorda çok pahalı) Koyları gezmek. Ve de, denize girerek bir yılın yorgunluğunu atmak için yüklendiğimiz elektriğini toprağa vermek adına koyları dolanmaya başladık, ‘ağzında puro, göbeği yattan taşmış’ geçenleri de izleyerek, örtülerini üzerinden atmış dinden geçinenleri de…
Elektriği boşaltmak bir yana daha da elektrik yüklenerek strese girmeye başladım, çünkü TV izleyemediğimi için, hormonlu hormonsuz, renkli renksiz tüm gazeteleri okuyorum. Okudukça da elektrik yükleniyorum ve strese giriyorum. Bu nedenle siz-siz olun dinlence de ne TV ne de gazete, hiçbirine yüz vermeyin ve 10 günlük dinlencenizin içine etmeyin. İşte ilk haber (kısa bir yorum ile habere gireceğim);
Türkiye’m antidemokratik çok partili bir ülke iken. Tek partili oligarşizme hızla ilerliyor. İşin üzücü yanı bunu birilerinin ileri demokrasi diye tanımlamaları ve de birilerin de bunu yutması… Genelkurmay Başkanı Işıkı Koşaner Paşa ve 3 kuvvet komutanı istifa etti. Bu tarihimizde ilk… Birileri; “Hep asker demokrasizlik yapacak değil ya, biraz da askere demokrasizlik yapılsın. Sen yoksa dabeci cunta yanlısı mısın?” şeklindeki düz mantık değerlendirmesine girebilir, fakat unutulmasın ki kazın ayağı öyle değil.
Ben ise asla cuntacı, hele ki 12 Mart ve 12 Eylülcü hiç değilim-ki 60 ihtilalının hazırladığı Anayasaya değil, ihtilalın perde arkasındaki oluşumuna bile karşıyım. Koşaner paşa personeline sahip çıkamadığı için ve de hiç de demokratik olmayan bir yargı süreci işletildiği için ve askerin geleneksel hiyerarşik yapısına saygı gösterilmediği için istifa etmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Haklı da, çünkü askerin demokratik duruşunu kendileri için askeri hizaya getirmenin zaferi olarak algılayan iktidarın antidemokratik duruşu durdurak bilmiyor. YAŞ toplantıları bu duruşun somut örneği.. Bırakın Ergenekon ve Balyoz sürecinin tutuklu 14 general ve amiral ile 58 Albay’ın terfi şansını yitirmesini ve bunların emekliliklerinin istenmesini, yeni atanacak Kuvvet komutanlarını izlemek gerekir.
Örneğin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Hasan Aksay istifa etti, yerine Hava Lojistik Komutanı korgeneral Mehmet Erten orgenerallığa terfi ettirilerek göreve getirilmesi gerekiyşor, fakat Erdoğan ve Gül istemiyor… Deniz Kuvvetleri komutanı Oramiral Uğur Yiğitin istifası nedeniyle boşalan yere gelmesi için terfi etmesi gereken Emin Murat Bilgel’iye de soğuk bakıyor hazretler…
Orgenelal Erdal Ceylanoğlu’nun N.Özel’in atandığı KKK’lığına EDOK komutanı Saldıray Berk’e hiç sıcak bakmadıkları gibi, onun yerine gelmesi gereken Aslan Güner’e ise hiç sıcak değiller çünkü Aslan paşa Gül’ün eşinin elinin sıkmamak için bulunduğu ortamdan ayrılmıştı.
Böyle giderse paşa kalmayacak. O zaman Albaylara görev verilir. Onlara da sıcak değiller, o zaman Binbaşılara, onlara da sıcak bakılmaz ise, çavuşlara, onbaşılara, hatta teskere bırakmışlara. Eğer bunlara da sıcak bakmıyorlar ise, Işık paşa yok nasılsa, ışık evinin şakırtlarını yeni Genelkurmay Başkanı teklif etsin, Milli Savunma Bakanı resmen olguyu bildirsin (Arapça inha diyorlar), RETER imzalasın, Gül onaylasın, çal çal oynansın…
878 gündür Tutuklu, 155 gündür hücrede olan cesur yürek Mustafa Balbay 1 Ağustos 2011 yazısını şöyle tamamlamış; “Duvarları ne kadar yüksek örerlerse örsünler, gökyüzünden yüksek yapamazlar…” Duvar örücüleri için gerçekten özlü bir söz. Gün gibi Atatürk ve Anadolu insanından emperyalistler ve onun hilafet yanlısı işbirlikçiler intikam alıyor, çünkü 1919 sonrası yedikleri tokadı hala unutamadılar.
Bugünkü varlığımızı borçlu olduğumuz değerlerimiz ‘Laik Demokratik Cumhuriyet’ ‘Ulasal birliktelik’, ‘Ulusal değerler bütünündeki kurumsallıklar’, ‘ Vatanın bütünlüğünde kendini gösteren Asker sivil dayanışması’ tümüyle yok edilmeye çalışılıyor.
Öteden beri, Jandarma’dan ürkmüşümdür. Köy kökenli olmam nedeniyle hiç unutamadığım anıları var bende. Çocukluğumuzda ‘Seni askere veririm haaa!” denmez “Seni Jandarmalar verir haaa!” diye korkuturlardı. Kaç kez evimizin altındaki köprüden geçen Jandarmaları görünce kaçıp yatağın altına girmişimdir. Hele ki o gün sevgili Babaanmem Evemi üzmüşsem korkum bir kat daha artardı.
Büyüdük kemale erdik bu sefer Jandarma faili meçhul olayların kaynağı Jitem olarak karşımıza çıktı. Yıl 2001 Diyarbakır’a atanmışım, havaalanında iri kıyım rütbeli telsizle karşısındakine gürlüyor, ağza alınmayacak küfür ve tehditler savurarak. Sinirlendim, bu askerin kim olduğunu sordum, arkadaşların onun asker değil Jitemci olduğunu söylemelerini hiç unutmam.
Bir başka hayretim ise yakınlarda oluştu. Tüm Genelkurmay başkanıyla 3 kuvvet komutanın istifa etmesine karşın, Jandarma Genel komutanı N.Özel’in istifa etmemesi…Bir diğer hayretim, bedava dağıtılan Zaman gazetesinin başındaki bilmem kimin müridi kişinin çıkıp; “…. Devletin gücünü zaafa uğratanlar devre dışı kalınca, sivil iradenin kontrolündeki polisin, Jandarmanın, özel askeri birliklerin ahenkli çalışmasıyla neler yapılacağını dost düşman herkes görecek…”
Ne oluyor beyler? Nedir bu? Bu T.C’yi yıkmanın hastalıklı duruşu değil de nedir? Asker Vatanı koruyamaz, bu AKP’nin işi. Asker Cumhuriyet’i koruyamaz bu AKP’nin işi. Muhalefet Laik Demokratik Cumhuriyeti savunamaz, bu AKP’nin işi. AKP dışında görev üstlenmek ulusalcılıktır ve demokrasizliktir.… Siz inanıyor musunuz AKP’nin işini doğru ve samimi yaptığına?
Türkiye bu mantık ekseninde yok ediliyor… Askeri vesayetten kurtuluyormuşuz. İyi de sivil vesayet dönemine çanak tutulduğunu neden göremiyoruz? Askeri vesayetin başaktörü netekim değil mi? O’na dua edenler, neden birilerine beddua ediyor ve Silivrelerde çürümelerinin zeminin hazırlıyor? TSK ile savaş, PKK ile barış ne kadar sürecek?
Düne dek kafir dediğin Kemal Burkay’a Twitter’den methiler düzmek neyin nesi; “büyük şair vatanına hoş geldin” diyerek Biri askerimizi şehit ederken, bir diğeri Silivreye tıkıyor. Kuran kursları ve irtica kampları her geçen gün artarken, İrtica tehlikesi ibaresini Anayasa’dan çıkarmanın anlamı ne? Bu bir İslam devleti ve Kürt devleti kurmanın gizemli duruşu mu?
ABD benzer hataları Saddam ile Mübarekle, Bin Ladin ile vd yapmadı mı? Bu hatalarına yenisini eklemenin bir hata olduğunu görmüyor mu? Böylesi hataları gidermek için barış ve demokrasiyi bahane edip milyar dolarlara mal olan savaşlarla kendisinin ve gezegenimizin dokusunu bozduğunu niçin algılamaz?
Tüm değerleri paraya yükleyen ağalıktan vazgeçip, ‘insan haklarına, özgür düşünceye, özdeksel(parasal) değerlerin paylaşımına, yani gerçek anlamda küreselleşmeye evet diyen, uluslara’ saygılı ve sevgili davranan’ ağabeylik yapmayı neden aklına getirmez?
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Yorumlar
Yorum Gönder