MELİH GÖKÇEK’İN İNSANİ TÜKETİME UYGUN OLMAYAN SUYU VE BENZER GÜLDÜŞÜN ÇORBALARI
Dikkat uzun yazı!!
Gülmek ve düşünmek için Güldüşün Çorbaları:
Güler misin, ağlar mısın? En iyisi ‘tebessüm ederken’ düşünmek: ‘Güldüşün çorbası ‘damak tadını ‘yine’ ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum:
Eğer bir ülkede, işkence yapan, biber gazı sıkan, insanları kışın ortasında havuza döken (Tekel işçileri Abdi İpekçi parkındaki havuza dökmüşlerdi,Yunanlıları Akdeniz’e, Ege’ye dökercesine) polis değil de, mukavemet etti diye insanlar yargılanıyor ise, tuz koktu, kar çürüdü demektir.
İşte, kokuşmuşluğun ve çürümüşlüğün ‘güldüşün çorbası’ boyutundaki yansımaları’
— Rcep ile baba-oğul gibi olduğunu ve evlenmeme Emine neden oldu, 3 çocuk istedi diyen veya söyleyen yağdanlık köle katsayısı tavan yapmış, Yiğit Bulut’un tıpkısı Yalçın Akdoğan en son olarak şunları söylemişti: “Evde bebek olduğu için, suyu kaynatıyoruz. Yoksa Ankara’nın suyu çok temiz” demişti. Fakat; Sağlık Bakanlığı, Ankara Büyükşehir şebeke suyunu tahlil ettirdi. “Arsenik var. İnsani tüketime uygun değil” sonucu çıktı. Bakanlık “Gereği yapılmazsa dava açarız” restini çekti.
Ankara’da şebeke suyundan kaynaklandığı öne sürülen hastalıklar artmasına rağmen Büyükşehir Belediye Başkanı M.Gökçek, canlı yayında kameralar önünde musluktan su içip, risk olmadığını öne sürmüştü.
Asla böyle bir şey yaptığını sanmıyorum. Kesin, musluk suyu arkadan bir damacanaya bağlanmış bir mimi bir şebeke sitemi kurdurtmuştur.
Çünkü; “Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan imzasıyla 19 Eylül’de Ankara Valiliği’ne gönderilen yazıda; Temel Sağlık İstatistikleri Modülü’nden alınan verilere göre; sudan kaynaklanan ishal ve karın ağrısı vakalarında ortalamanın çok üzerinde artış olduğunun saptandığı belirtildi. Kullanma sularında demir, nitrat, alüminyum, arsenik, c.perfringens, enterokok, eschcrichia coli ve koliform bakteri parametreleri yönünden İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’te belirtilen sınır değerlere göre uygunsuzluk bulunduğu, klor düzeylerinin ise yetersiz olduğu tespit edilmiştir(30 Eylül 2014).”
İsmail M. Gö.. bunu bilmiyor mu? Bilmez olur mu, o kaçın katlı kavşağı …
Diğer yakın zaman ‘Güldüşün Çorbaları:
— Rcep: “Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu fizik, kimya, matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz.
Ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi tartışma konusu olur. Eğer olsun mu, olmasın mı diye tartışılacaksa, uyuşturucu bağımlılığından, terörden, şiddetten neden şikâyet ediliyor? Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız tabii uyuşturucu gelir. Şiddet gelir.
Irkçılık gelir onun yerini doldurur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçen haftalarda Türkiye aleyhine bir karar aldı. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden öğrencilerin muaf sayılmasını temin edecek bir düzenleme. Bu karar, yanlış bir karar.” diyor.
Yanlış olan sensin Rcep.. Söylediklerin düz mantık ötesi dümdüz mantık. Din her şeyi önlüyorsa, çok dindarsın sen, hırsızlığı ve yolsuzluğu da önleseydi ya. Hadi bunu geçelim, diyorsun ki “Din dersi terörü önler!”.
Hadi senin söylediğini bir yana atalım, senin Başbakanın Ah. Davutoğlu “ Türkiye’de IŞİD ve benzeri yapıların gelişememesinin önemli sebeplerinden biri imam hatip liseleridir, IŞİD’in ilacı din eğitimidir.” diyor. İyi de, ABD’nin Suriye’de IŞİD ve El Kaide bağlantılı örgüte yönelik düzenlediği hava saldırısında ölen “Ebu Yusuf el Türki” lakaplı 38 yaşındaki Ümit Yaşar Toprak, Bursa’da imam hatip ortaokulu mezunu.
O bir yana, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok’u öldürmekten hüküm giyen Hizbullah davasından ceza alan; Hasan Kılıç(Tokat İmam Hatip Lisesi), Mehmet Ali Tekin(Fatih İmam Hatip Lisesi), Selçuk Şanlı’ya(Adana İmam Hatip Lisesi) ve de; Çetin Emeç, Turan Dursun ile İran rejim muhalifi Ali Akbar Gorbani’yi öldüren; Ekrem Baytap(Batman İmam Hatip Lisesi), Mehmet Ali Şeker(Batman İmam Hatip Lisesi), Mehmet Zeki Yıldırım’a(Batman İmam Hatip Lisesi) ne diyeceksiniz?
Oğlun harika, bak Sağlık Bakanlığı yardımcılığına İ.H.L’i arkadaşını getirdi, doktor falan değil, mühendis..MEB önünde Türbanı protesto eden kadınların saçını yoldular erkek güvenlikçiler. Yarın acaba ne yapacaklar?.. 7 yıl önce Milas-Güvercinlik Koyu’nu yaktılar ve kesin burası imara açılmayacak dendi, bugün 5 yıldızlı oteller yükselmeye başladı..
Yarın başka nereyi yakacaklar seninkiler. EMO (Elektrik Mühendisler Odası) şu uyarıyı yapmıştı 6 yıl önce; “Yağmanın başrolünde ise yine tanıdık bir isim var. MNG Holding. "İzni bekleyerek zaman kaybedemezdik" anlayışıyla Pina Yarımadası‘nı kafasına göre dolduran MNG Holding. Ege‘nin en güzel koylarının yeşille buluştuğu noktalardan biri olan Bodrum Güvercinlik‘te geçen yıl(2007 diyor), bir anda üç ayrı noktada şüpheli bir yangın çıkmış ve yüzlerce hektar kül olmuştu. Sabah Gazetesi‘nin haberine göre yanan alanların ağaçlandırılacağı sözü verilmesine rağmen o bölgenin sahibi şimdi turizm şirketleri.”
Rcep bu MNG denen hemşerim-ki yaratıcılığından dolayı severdim kendisini, fakat son senelerde yaratılmış olanları yok etmeye başladığı için, öfkeliyim..- nasıl bir ilişkin var? O, Duble yol ve HES inşaatlarıyla Doğu Karadeniz’i de yok etmeye başladı. Buna verdiğin cesaretin karşılığı ne? Söyle, aramızda kalacak, söz kimseye söylemeyeceğim. Öfkeleniyorum..Peki, Yumurtaya verdiğin 10 yıl cezaya ne demeli? Evet, İsmail M Gökçeye yumurta atana 10 yıl, Gezi Halk Hareketi ve benzeri demokretik tepki veren insanıma mermi atana 7 yıl..
Sizi Allah ıslah etsin..
Bak, yakın dostun Berluscuni’ye de öfkelendirdin. Bak ne diyor: “Erdoğan Türkiye’yi laiklikten İslam’a itiyor..”
Ben ne diyeyim sana; senin adam olacağın yok!
— Memet Ali Alabora, Gezi Parkı olaylarında hükümet aleyhine açıklamasıyla gündeme gelmişti. Alabora, olayların ardından eşi Pınar Öğün ile beraber İngiltere'ye yerleşmişti.
Memet Ali Alabora'nın İngiltere'de siyasi sığınma istediği ve bu isteğinin kabul edildiği, ardından da İngiliz vatandaşlığına kabul edildiği öğrenildi. Mynet'in haberine göre Memet Ali Alabora'ya karşı linç kampanyası yürütüldüğünü ifade eden annesi Betül Arim, "Ben de 1.5 senedir işsizim. Ne tiyatro, ne de dizilerde iş vermiyorlar. Memet Ali uzun süre orada kalacak. Tehdit ediliyor. Onunla ugraşan ve tehdit edenler var. Burada olması tehlikeli. Ama bugünlerde gelip geçecek. Biz ona inanıyoruz. Allah yukarıda herşeyi görüyor. Biz hayatımıza devam etmek zorundayız" dedi(26 Eylül 2014).,Gezi zekalı Memet Ali Alabora, geri zekalılardan bu denli yüksünmesi ve Labora’nın Türkiye’deki sanatsal ve siyasal karizmasını alabora etmesi, inanın benim kafamı karıştırdı..Bu arkadaş bu denli mi rahatsız ediliyordu?
Yoksa bu işin içinde, Kaf Dağının ardındaki umutlarımızda gizli başka bir aşk mı var?
— Erdoğan, yerel seçimler için Eskişehir’deki mitingde yaptığı konuşmasında “Evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde(6.3.2014)…” şeklindeki ifadesi, gizem ötesi gizil gücün itiraf ettirmesi midir?
— Phone telefon ve İPad tablet kullanan Erdoğan, "Bu markanın yeni modeli çıkmış. Öncekiyle farkı yok. İnsanlar niye kuyruğa giriyor" diye eleştirdi.
Eleştirisi bitince, telefonu çaldı. Erdoğan’ın elindeki telefon, şikayet ettiği iPhone idi. Şimdi sen bunu önümüzdeki seçime mi bırakırsın, yoksa..makarnacı? Yok, sen kesin yine oy verirsin.
— Erdoğan, bir gazetecinin 'Dış İlişkiler Konseyi Başkanı bir tweetinde "Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'dan Fethullah Gülen'i istedi, ama vermedi" şeklinde tweet attığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise "Ben öyle bir şey söylemedim" şeklinde cevap verdi(23 eylül 23014).
Yalandan adam ölse, çoktan ölmüştü..
— Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın PKK'yı çok sert dille eleştirmesi akıllara çözüm süreci bitti mi sorusunu getirdi. Özellikle BM kurulunda yaptığı PKK'ya yönelik sert söylemleri ve dünyaya şikayet etmesi Çözüm Süreci bitiyor mu sorusunu gündeme getirdi(30 Eylül 2014)
Rcep bu; bir oyana bir bu yana yatan şaşkın o. Biliyorsunuz, bugünlerde PKK ile masaya oturuyor.
—Başakşehir gizli evlilikler şehri mi? Bugün gazetesinin yazılarıyla solcuları kızdıran yazarı Nuh Gönültaş, bu sefer dindarların gizli ikinci evliliklerini deşifre etti.
Unutmayın; Allah için yapılan hiçbir sahtekarlığın, sapıklığın, hırsızlığın günahı yoktur?
“Allah için yapıyorum tüm bunları” diyerek benim varoş ve gecekondu insanıma fetva ver bir de kömür, hele hele makarna, gerisine koyver gitsin.
Nuh Gönültaş’a gelince; o bayan ya soldan hidayete erdi, ya da bedava kullanıldığını düşünerek satışa başladı.
— ABD Başkanı Barack Obama, “Geçen hafta Başbakan Erdoğan ile olumlu geçen bir görüşmem oldu. Ve beraber, Amerikan-Türk ilişkilerinin güçlü yapısını teyit ettik. Bizim ortaklığımız elastikidir, WikiLeaks sarsamaz” dedi.
Elastik sözcüğüne baktım; “ayarı aldığı zaman eğilen, bükülen, incelen, kısalan, şekilden şekile giren maddeler ve insanlar için kullanılan sözcük.”
Bilmem yoruma gerek var mı?
Yıllardır ABD tarafından ayarlanan bir ülke olduğumuzu söyleyenlere bundan sonra haksızlık yapmayız artık.
— Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından düzenlenen Demokratik Özerklik Çalıştayı’na sunulan “Demokratik Özerklik Taslağı” ile; farklı grup ve oluşumları sindirme amaçlı kullanmaya açık “savunma gücü” oluşturmak isteniyor. Ve de, Kürtlerin kullandığı sarı, yeşil ve kırmızı renklerin özerk yönetimin sembolü, İran’da 1946’da kurulan ve 1 yıl yaşayan Kürt Mahabad Cumhuriyeti’nin bayrağı ise özerk yönetimin bayrağı olması düşünülüyor.
Bu Kürt milliyetçiliği değil de nedir? Ulusal birlikteliği karşıt, üniter yapıyı yok eden bu yaklaşıma katılınmaz katıla-katıla gülünür.
Çünkü Anadolu insanını algı kerizi yerine koyan bu yaklaşımın özünde; toplumu Kürt-Türk halkına indirgemek yatmaktadır.
Yukarıdaki “Demokratik Özerklik Taslağı”daki ifadelere “Kürt” yerine, “ Türk, Laz, Çerkez, Hemşinli, Zaza, Boşnak, Arnavut, Tatar, Roman, Trakyalı, Türkmen, Yörük, Tahtacı, Gürcü, Alevi, Süryani, Ermeni, Yahudi” koyun, karşınıza nasıl bir parçalanmışlık çıkar görün.
— Avrupa Konseyi’nin hukuk alanında danışma organı görevini yürüten
Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği’nin (MEDEL) iki üyesinin Türkiye gözlem raporunda, sert eleştirilerde bulunuldu.
Raporda, “Türkiye’de yargı siyasi gücün emrine verilmiştir ve yargının kontrol ve sınırlandırma işlevlerini yapmasına izin verilmemektedir.Politik gücü elinde tutanların çevreleri için tehlikeli boyut kazandığında ilk tepki olarak savcı ya da hakimin dosyadan el çektirildiği haklarında soruşturma açılmaktadır. Bu durum yargının sıklıkla ve çeşitli yollarla yürütme erki tarafından manipüle edildiğinin açık bir kanıtıdır. Savunmayı temsil eden avukatların aynı şekilde ciddi biçimde bu durumdan etkilendiği açıktır..Prensip olarak adaletin üç işlevi vardır: Birincisi uyuşmazlık yönetimidir, ikincisi düzen sağlamadır, üçüncüsü ise siyasi gücün sınırlandırılmasıdır. Açıkçası Türkiye’de yargı siyasi gücün emrine verilmiştir ve yargının kontrol ve sınırlandırma işlevlerini yapmasına izin verilmemektedir..”
— Egemen Bağış'ın sucuklu yumurta önerisinin bir benzeri de Başbakan Erdoğan'dan geldi. Erdoğan, protestocu öğrencilere seslenerek, ''Fırsat olsa tavsiye ederdim. Bol paranız var. Akşama omlet yapın, yiyin'' dedi. Başbakan CHP'yi de, öğrenci olaylarını teşvik etmekle suçladı.
AKP'li Burhan Kuzu katıldığı konferansta kendisini yumurta yağmuruna tutan öğrencilere "O kadar yumurtayı atacaklarına yeselerdi, beyinleri gelişirdi" dedi.
TBMM Genel Kurulu' nda süren görüşmelerde konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek , 2002' de asgari ücretle 1370 yumurta, Kasım 2010 itibariyle de 2699 yumurta alınabildiğine dikkat çekti.
Yumurtanın fiyatını söylesene be Mehmet! Bu güldüşün’e yorum yapmak, bunların saygısızlık olur.
— Günün adamı kuşkusuz CHP Parti Meclisi’nin yeni üyelerinden 41 yaşındaki ilahiyatçı Dr. Muhammet Çakmak... Çakmak Akşam’daki röportajda bir soru üzerine diyor ki: “Fethullah Hoca Türkiye’de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam. Fakir halkın çocuklarının okuması için sonsuz gayret gösteren biri...”
Yeni CHP’nin bu yepyeni üyesinin analizi partiyi hafifçe silkeledi dün. Eski üyeler kendilerine gelmeye çalışıyor.
Sayın Melih Aşık’ın 22/12/2010 tarihinde ve 17:00 sularında gizlice penceresine girilerek alınan bu yazı için, yorum yapmak bilgiçlik olmaz mı?
Sesleniyorum, duyar mı R-cep acep?
Demokrasi Ve Evrensel Barış Bandım:
[[ Gezi Parkı Halk Hareketinin iki önemli haykırışı var, benim de bir önemli haykırışım...
- Birincisi; “31 Mayıs 2013 tarihine dek hep birkaç kişi düşündünüz, konuştunuz ve birçok kişiyi dinlemek zorunda bıraktınız, artık birçok kişi olarak düşüneceğiz ve konuşacağız ve siz birkaç kişi bizi dinleyeceksiniz; bunun için yarattığınız ‘korku psikolojisini kırdık’ sokaklara indik.”
- İkincisi; “31 Mayıs 2013, Türkiye’de ve dünyada 20. Yüzyılın egemen ideolojilerinin sonlandığı ve ‘dünyanın özgün gelişimi ve değişimini dikkate alarak, farklılıkları bütünleştiren, evrensel barışı esas alan’ 21. Yüzyılın ideolojisinin başlangıcıdır.”
21. Yüzyılda, artık birkaç kişinin düşüncede, siyasette, ticarette, bürokraside ve medyadaki egemenliği bitiyor, birçok kişinin, yani halkın etkin ve belirleyici olacağı sürece girildi. Bu sürecin düğmesine de Türkiye’de basıldı. Brezilya’ya yansıyan sürecin Türkiye’de daha da güçlenmesi ve evrensel mesajını yaygınlaştırması için, ülkemdeki ‘CHP’lisinden, AKP’lisine, MHP’lisine, İP’lisine, BDP’lisine, kısacası sağ-sol tüm oluşumlardaki siyasi payandaların, Gezi Parkı Halk Hareketi’nde paydaş olması gerekir.
Bu bir sokağa inişten çok, 21.yüzyılın düşüncelerine inişti, inmeye de devam edeceğiz.
Benim Haykırışım: “Hormonlu renkli yazılı ve görsel basın; pıtrak gibi biten, çok dağıtılan, fakat çok satılıyor diye yutturulan, az seyredilen; cemaatin yazılı ve görsel basını gibi olmasa da benzer duruş sergilemektedir. Şöyle ki; korku psikolojisiyle nedeniyle siyasal erkin yandaş medyasıyla örtüşen anlayışlarına yer vermekte, gezi parkı halk hareketini aşağılayan haberlere öncelik tanımaktadır. Bu nedenle ben 31 Mayıs 2013 gününden bu yana, hormonlu renkli basını, okumuyorum, dinlemiyorum , sevdiğim dizileri izlemiyorum ve de ürünlerini satın almıyorum, yani bu ilgimi dondurdum, askıya aldım, ta ki ‘demokrasi ve evrensel barışı’ ilke edinmiş halkın tepkisini ciddiye alacağı güne dek. Sizin özgür istencinize, gem vurmak değildir amacım, ben böyle yapıyorum, siz bilirsiniz. ]]
http://blog.milliyet.com.tr/furuat-nedir--guldusun-corbasi/Blog/?BlogNo=451520
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder