ATATÜRK’ÜN ANKARA’DAN ARKADAŞLARIYLA ANADOLU’YU AYDINLATMASI VE MADALYALARIN EFENDİSİ ARHAVİLİ ZAFER ŞAHİN İLE ARKADAŞLARI
Keklikpınarı’nın en yüksek noktası “Kızılyokuş”’un kızıllığı karla örtülmüş, kışın sertliğini azaltmak için ‘kuyruğunda oluşan kartopunu sürükliyen’ Keklikler de Pınara inmeye başlamıştı. Kekliklerin pınara indiği bu alana Keklikpınarı demişti, Ankara bozkırının seymenleri. Beyaz örtülü Kızılyokuş, atlıların ve yaya Seymenlerin sesi ile yankılanarak, güneş kızıllığının yarattığı kar kızılı örtü sarsılmaya başladı.
Ankaralı Dikmen’de Kızılyokuş tırmanışındaydı. Kısa zamanda, bugün bronz heykelleriyle duran Seymenler Kızılyokuşu kaplamışlardı. Güneşin kızıl ışıklarının eritemediği beyaz kar örtüsü seymenlerin coşkusuyla erirken , Günün aydınlığı da karanlığı çağırmaya başlamıştı.
Seymenler yorulmuş, akşamın karanlığı ile yorgunlukları Kızılyokuşa çökmeye başlarken ki sessizliği, Kızılyokuşun ardında beliren güçlü bir ışık bozdu. Atatürk ve arkadaşları belirmiş, tüm güçleriyle Anadoluyu aydınlatmaya başlamışlardı; seymenlerle, efelerle, Anadolu’nun Türkü, Kürdü, Lazı, Gürcüsü, Hemşinlisi, Poşası, Arnavudu, Boşnağı, Romanı, Çerkezi, Abazası, Süryanısi, Yahudisi ve Ermenisi ile....
Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı mağlup sayılınca, düşman yurdumuzu paylaşmaya başladı. Dahası; “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenlerin Lozan antlaşmasından iyi saydığı “Sevr Antlaşması” gereğince topraklarımıza el kondu. Ve, Urfa, Antep, Maraş, Adana, Antalya ve Osmanlı Devleti’nin merkezi İstanbul, düşman kuvvetleri tarafından işgal edildi.
Evet, evet; bugün Atatürk’e hakaret edenlerin hala anlayamadığı bir kaosun içindeydi ülkemiz; Orta Anadolu'daki bir avuç toprak parçası dışında Anadolu, dönemin emperyalist güçlerince paylaşılmıştı... Hükümet Merkezi İstanbul işgal altındaydı ve Yunan orduları durmadan İç Anadolu’da ilerliyordu.
Ve de Atatürk bu emperyalist güçleri ‘dünyada ilk kez” tokat atmak için Anadolu insanıyla yürümeye başlamıştı.. Ankara’da da; Ankaralıların "Kızılca Gün" dediği bu tarihi günde, köy ve kasabalardan akıp gelen binlerce atlı ve yaya Seymen ile Anadolu halkı Büyük Önder'i Dikmen Sırtlarında bağrına basıyordu.
15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlar, İzmir’e girince Atatürk da 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı için temelleri atmaya başladı. Samsun’da halk tarafından büyük coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal Atatürk, 12 Haziran 1919’da Amasya’ya geldi ve alınan kararlar 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi adı altında yayınlandı.
Seçilen temsilciler için toplanma yeri gerekliydi ve Ankaralılar, Atatürk ile temsilcileri Ankara’ya davet etti. Kurtuluş Savaşı’nın en iyi şekilde Ankara’dan yönetileceğini düşünen Atatürk, Ankara’nın coğrafi konumu ve cephelerle olan eşit uzaklığı nedeniyle Ankara’ya gelmeyi kararlaştırdı ve 27 Aralık 1919 tarihinde saat 14:00’te Artvin Evi’nin bulunduğu Dikmen-Keklikpınarı sırtlarındaki “Kızılyokuşu’ndan” Ankara’ya indi.
Ankara halkı, Atatürk’ü ve temsil heyeti üyelerini büyük coşkuyla karşıladı ve bu karşılama Ata’yı oldukça duygulandırdı. Atatürk, kendisini ve temsil heyetini coşkuyla karşılayan Ankara halkına seslendi:
[[
- Merhaba efendiler!
- Sağol Paşa Hazretleri...
- Arkadaşlar! Buraya neden geldiniz?
- Millet yolunda can vermeye geldik!
- Fikrinizde sabit misiniz?
- And olsun.. Ve, işte o zaman Mustafa Kemal’in gözleri ilk kez yaşardı. Zincir kabul etmeyen bu ulus, onun peşinde, gerekirse ölüme bile, göz kırpmadan gidebilirdi(Metin Soysal).]]
Ve, Arhavili ve Arhavi’nin gururu, madalyaların efendisi ve gençlerin önderi, 68 yaşındaki genç asrın koşucusu Zafer Şahin, Büyük önder Atatürk adıyla düzenlenen “84. Büyük Atatürk Koşusu”na bir kez daha katıldı Arhavi’den arkadaşları Ahmet Yılmaz ve Sami Köse ile gelerek. Zafer beyin emacı, 284.madalyasını almak idi.. Yarışı rahatsız olmasına karşın başarıyla bitiren Zafer Şahin ve arkadaşlarını kutlarım.. Sizler Arhavili gençlerin örnek alması gereken onurlu ve erdemli yürekli kimliklerisiniz.. Zafer Şahin bey, Sami Köse ve Ahmet Yılmaz beyler; sizleri cani gönülden-içtenlikle gençlere örnek ve önder olduğunuz için kutluyorum tekrar..
Artvin ve Arhavililer olarak yalnız bırakmadık çıkış noktasında; Demir Akın, Kemal Özbiyik, Yüksel Özban, İsmail Kefel, Ali Kuru olarak. Bitiş noktasında yine Artvinliler ve Arhavililer oradaydı...
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder