SİNAN AYGÜN VE BABASI NECİP AKKOYUNLU VE DE KILIÇDAROĞLU
Eskinin, Mehmet Haberal gibi sağ tandanslı, dünün Mehmet Haberal gibi CHP milletvekili ve bu günün CHP karalayıcısı ve meslekdaşım Necip Aygün Akkoyunlu amcanın oğlu Sinan Aygün, diyor ki; “Mansur Yavaş ve adamları benden, Eskişehir Togo kulelerim için, plan değişikliği onayı adına 25 milyon rüşvet istedi, ses kayıtları ben de....”..
Nedense çark ederek; “Yok rüşvet istemediler, yanıma gelip okul yapmamı istediler, geliş görüntülerini savcılığa verdim..”
Neden bunları söylüyor. Neden olacak Sinan Aygünlüğünden.. Eskişehir yolu için Flamingo yolu dendi. İlgisi yok, bilinen Flamingo yolu burjuvasi varsıllığınin yansımasıdır ve kim ne derse desin asaleti vardır. Bu nedenle Eskişehir yolunu ben, sonradan olma görgüsüz ve ilkel burjuvazinin, doğrusu yeşil ve ırkçı sermayenin “Kap, yap ve sat” disiplini içindeki sermaye tapınakları yolu olarak betimlerim.. Bu yol sürekli Sinan Aygün, Zafer Çağlayan ve Melih Gökçek birlikteliği-dayanışmasıyla anıldı..
Hakkını yememek için öncesi bir Sinan Aygün karizması olduğunu belirtmem gerek. Kimse yadsıyamaz protest bir siyasi lider profili çizdiğini….
Öyle ki; beklenmedik AKP iktidarıyla doğan merkezdeki siyaset boşluğunu doldurmaya oynuyordu. Bayağı da iyi oynuyordu ve muhafazakâr, liberal ve sosyal demokrat söylemlerle regüle edilmiş protest söylemleriyle beğeni boyutunda dikkat çekiyordu. Buradaki momentumu, Ankara Ticaret Odası (ATO)’ndaki etkinliği ve vazgeçilmezliği idi. Çizgisel momentumu CHP’yi de etkilemiş olacak ki, CHP’den Kılıçdaroğlu tarafından milletvekili yapıldı. (2011).
Sinan Aygün kendi yarattığı karizmatik duruşunu yönetemedi. AKP saldırısı yaşadı; evindeki kasadan milyon dolarlar çıktığı medyaya yansıdı ve Ergenekon davası nedeniyle 2008’de tutuklandı . 3 gün sonra salınması kafalarda soru işaretleri yarattı. Karizmatik profili çizilir olmuştu, korku imparatorluğu karşısında dik durması için gerekli ‘arka bahçenin temizliği ile oluşan’ yürekliliği gösteremedi ve sığınacak liman aradı, o liman da CHP idi.
CHP her zamanki gibi merkez sağa yaklaşan politik yanlışlarını Sinan Aygün ile bir kez daha tekrar etti, aynen Mehmet Haberal da olduğu gibi.. Ve ne zaman ki, çizgisel momentumunu bozarak, dönme hareketi sonrası oluşturduğu açısal momentumla; Melih Gökçek ve Zafer Çağlayanlı rantsal duruşun yarattığı sermaye tapınaklı Falamengo yoluna girdi, Sinan da krize girdi.. Elbet Bülent Kuşuğlu’nun gizemli öncülüğüyle kendini gösteren CHP merkez politikaları da güme gitti..
Babası Necip Akkoyunlu, meslekdaşım ve iyi ve dürüst bir inşaat mühendisi büyüğümüz idi.. 2001-2 arası İnşaat Mühendisler Odası Genel Sekreteri iken zaman-zaman bana uğrar sohbet ederdik, Akkoyunlular ile ilgili kitabını getirdi bir gün. Soy adını değiştirmiş Aygün’e Akkoyunlu eklemişti.
Nedenini sorduğumda verdiğim kitapta var dedi..Bilirdim az çok, Akkoyunluları: Akkoyunlular; osmanlı devleti'ne karşı, Bizanslılar, Venedikliler, memluk ve timur devletleriyle işbirliği yapan bir millet. 11 Ağustos 1473 tarihinde Osmanlı padişahı II. Mehmed ile Akkoyunlu sultanı Uzun Hasan arasında Otlukbeli Savaşı'nda ağır bir yenilgiye uğrayan Akkoyunlu devleti bir daha toparlanamadı..
“Necip beye neden oğlun soyadını Akkoyunlu yapmadı?” deyince.. Siyaset yapacakmış bu nedenle Osmanlı’ya çektiren Akkoyunlu soyadını almadı. Necip bey en son geldiğinde bana şunları anlattı; “Ben Sinan için geldim. Güya Belediye başkanı olmak istiyor..Ben taraftar değilim. Belediye başkanı Mühendis veya Mimar olmalı..” deyince, “Necip ağabey seni yapalım, bak İnşaat mühendisisin..”
Güldü, hemşeri derdi bana çünkü bizim kökenimizin de, kendi kökeni Gümüşğhane olduğunu biliyordu; “ Güzel yakışıklı hemşerim, benden bu yaşta bir şey olmaz..Ben oda olarak buna direnmemiz gerektiğini söylüyorum..Bizim Sinan’ın bir arkadaşı vardı, kafası çalışırdı, ikisi de çok yarama haşari idi, içkiciydiler..
Yine de okudular; Sinan İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu, arkadaşı TIP okudu. Arkadaşı çok dürüstü. ama içmeyi bırakamadı..Sinan tam bir uyanık oldu, tefeci, mefeci, borsacı, morsacı ve odacı.. Kısacası çok para kazandı ve 1998’de ATO başkanı bile oldu, ama Akkoyunlu soyadını almadı, kırgınım!!..”
İşte bu Sinan Aygün, babasının dediği gibi, savruk ve denetimsiz bir uyanıklık sürecinde artık.. Çakma Falamingo yolunun rantçıları için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı 79 dosya hazırlamış: Davalar, tavalar, arsalar ve de sermaye tapınakları havada uçuşma dönemi başlıyor.. Görünen resim Sinan Aygün’lerin kaybettiğnin resmidir..
İşin en düşündürücü, dahası derin düşündürücü Sinan Aygün ve diğerlerinin avukatının, Melih Gökçek’in de avukatı olması: Kırşehirli Mehmet Ali Alan. Tanınmış bir avukat, fakat asla çok başarılı değil, bir şekilde Melih’in tüm davalarını kazanmasıyla ünlü bir avukat. Beni Melihe karşı tazminata mahküm eden avukat..
Öyle ki asla kaybetmeyeceğim davayı bana kaybettiren avukat. Bir basın açıklamam da, kent planlaması ve ulaşım politikalarını eleştirmiş ve sözde “Kanunsuz sultan Melih han..” dediğim savı yüzünden davayı kaybetmiştim.. Nasıl kaybederimin yanıtını aradım sürekli.. Eğer bir insan tazminatların yarısını adliyede dağıtıyorsa, dağıtmayacağı dava olmaz yanıtı beni düşündürdü düşündürmesine de, şok eden bu yanıtı ‘benim gibi ulusal gazetenin birinde arasıra yazı yazan’ solcu bir Danıştay üyesinin vermesi idi..
Anlayacağınız, Sinan’ın çakalsı kurnaz duruşu, insansı akıllı duruşun önüne geçince, Sinan zorda, hem de çok zorda kaldı..
Sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder