A.YILDIRIM OLAYI FUTBOLUMUZDA İTALYA BENZERİ BİR DEPREM BAŞLATIR MI? VE GALATASARAY'IN BAŞARISIZLIK ÖYKÜSÜ-14
AZİZ YILDIRIM’IN GÖZALTINA ALINMASI VE GALATASARAY’IN 2 YILLIK BAŞARISIZLIK ÖYKÜSÜ-14
Tüm yazılarımda;"Türk futbolunda kirli kuleler inşa edildi, eğer İtalya'daki deprem yaşanmaz ise bu kuleler yıkılmaz" vurgusu yaptım. Galiba bu kuleler yıkılacak gibi. Yeter ki bilinen kişiden takviye bir güç devreye girmesin..
Ve de yıllardır FB’yi yöneten, Türk futbolunu da fazlasıyla etkileyen, ‘kaşın üstünde gözün var’ denemeyen kişi gözaltında.
Aziz Yıldırım gözaltında.
Şike operasyonu çerçevesinde evi aranan Aziz Yıldırım'a şok gözaltı. 12 şehirde 40'tan fazla gözaltı var. Polis Fenerbahçe Kulübünde arama yapıyor.
Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz ve Eskişehirspor Antrenörü Bülent Uygun gözaltına alınan isimler arasında. Önümüzdeki günlerde operasyonun çok ciddi boyutlara ulaşması ve gözaltıların 150'yi bulması bekleniyor...
Türkiye Futbol Federasyonu ve Beşiktaş kulübünde de aramaların yapıldığı bildirildi. Trabzonspor kulünüde yapılan arama sona erdi.
Gözaltına alınan diğer kulüp başkanları şöyle: Giresunspor Başkanı Ömer Ülkü ve eski Diyarbakırspor külubü eski Başkanı Abdurrahman Yakut...
Yıllardır yazdım; ‘Türk futbolu birilerinin egemenliğinde. Eğer İtalya’da deprem yaşanmaz ise, egemenlerin oluşturduğu kirli kuleler yıkılmaz’ diye.
Bakalım yıkılacak mı, yoksa takviye kuvvetle bilinin kişi yardıma koşacak mı?
Koşmaz ise en büyük alkış benden..Hatta….
Bu operasyonun detayını yazının dizinin son yazısına bırakıp; “Her ne ise” diyerek; sonucu beklemeksizin, bu GS’imizin 2 yıllık başarısızlık öyküsü dizisine 14.bölüm ile devam edelim. Çünkü beni GS daha fazla ilglendiriyor.
Galatasaray, teknik direktör Hagi ile yollarını ayırdı. Süper Lig'in 27. haftasında oynanacak olan Antalyaspor maçında takımın başında yardımcı çalıştırıcı Tugay Kerimoğlu olacak demiştik, dahası düşünmüştük, çünkü öyle olmalıydı, fakat Bülent Ünder’i getirdiler.
Böylelikle Bülent Ünderli dönem de devreye girdi(24 Mart 2011). Gerçekten Tugay Kerimoğlu olmalıydı, çünkü Ünder insan olarak çok iyi biri, ama çalıştırıcı olarak hiç de başarılı değil. Asla Cevat Güler olamaz.
Bugünlerde; Galatasaray küme düşer mi esprisi yaptırır oldular insanlara. Yorumcu iki psikopat hakem eskilerinden biri çıkıp "GS ikinci ligde şampiyonluğa oynar ve arenayı doldurur" diyebildi. Bu adam cam ekrandan nice çamlar devirdiğini biliyoruz, fakat bu çok terbiyesizce bir üslup idi. Buna bunun cezası verilmeli. Fakat nerde öyle bir yönetici. Küme düşmeye gelince bu akepe o ıslıkların intikamını almak için o'nu da yapabilir. Galatasaray'ı satan bir şerefli GS sayesinde trilyonlarına trilyonlar katarken bugün GS düşmanlığını yapıyor halkın teretesinde. İşte bu zart futbolu siyasete endeksleyerek RETER'i program yaptığı TeReTe'ye davet edebildi ve o RETER'de hiç düşünmeden, çekinmeden partisinden aday gösterdiği GS'ya faydadan çok zarar veren kişiyle konuşabildi. İşte futbolumuz ve siyasetimiz bu hale geldi. Onun için küme bile düşürürler kendine karşı olanları.
Takım FB karşısında bu moralle çıktı ve yıkıldı.
Ve olan oldu “Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ya kupalarla gideceğiz” diyenler; Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ya amaçlı bir şekilde ıslıklarla gidenlerin önüne geçemedi.
Lig’in 27. maçını Galatasaray 4 Nisan Pazartesi oynadı.
Bülent Ünder’in de ilk maçı idi.
Spor Toto Süper Lig'de haftanın bu kapanış karşılaşmasında Medical Park Antalyaspor Galatasaray'ı konuk etti, rezil etti. Öyle ki; Süper Lig’de oynadığı 26 maçta 34 gol gören Galatasaray 27. maçtaki 3-0 yenilgiyle kalesindeki gol sayısını 37’ye çıkardı, yenilgi sayısını da 14’e. Galatasaray, lig tarihi boyunca ‘üç büyükler içinde’ en çok gol yediği sezonuna ulaşarak bir başarısızlığa başarılı bir şekilde daha imza attı.
Ne hakem için, ne de çalıştırıcı için bir sözüm var. Sözüm futbolculara.
Galatasarayli oyuncular bu işi kafalarında bitirmişler. Gölgede ‘numaralı değil numaracı’ gözlük takan Arda zaten İstanbul’daki sarı lacivert maçında bu işi bitirmişti. Soruyorum; “Arda bey, Avusturya maçında harikalar yaratan sen, Antalya maçında neden felaketler yarattın?”
Sorularım, GS’dan Antalya’ya giden Necati Ateş ve Ali Turan’a; “Sizler neden Galatasaray’da bu başarınızı göstermiyordunuz? Amacınız iyi futbol ise, bu iyi futbolu Galatasaray’da neden oynamadınız? Amacınız geri dönmek ise, hiç dönüp aynada yüzünüze baktınız mı? Biz yanlış yapıyoruz galiba diyerek.”
İlk gol Ali Turan’ın yaratıcılığyla oldu. Elle topu Zitüni’ye paslıyan ve penaltıya neden olan Necati de ikinci ve üçüncü golleri atarak işi bitirdi.
Zapat yoktu, Ufuk Ceylan vardı, değişen bir şey de, o değişen şeyde kalemizdeki golsayısının artması idi. Güya Ünder bey, Hagi’nin getirdiği Zapata’ya tavır almıştı. Gerçi Zapata olsa belki maç 6-0 olacak ve ikinci FB faciası yaşanacaktı, çünkü Ufuk üç mutlak şutu çıkardı.
Pino, pimi çekilmiş bomba gibi yavaş yavaş yuvarlanıyor. Stancu yokları oynuyor. Belli ki H-acısını arıyor.
Ünder, Pino’nun yerine; sanki takıma çok şeyler katan adammış gibi Barış’ı alması büyük yanlıştı.
Ünder, şunu yaptı; hani her yeni gelen eski hocanın sistemini çürütmek, kendi sistemiyle kendisini öne çıkarır ya, o’nu yaptı ve H-acı’nın 4-3-3 sistemini çevirdi 4-2-3-1’e ve gördü 3’ün…sıfırını.
Hormonlu basın renkli basan, pardon basın 14. yenilgi sonrası coştu:
“YGS= Attığından çok yedi, yediğinden çok yenildi. Eksi 8 averajla 13. sırada. Hem kendini hem taraftarını rezil etti.
Peki koskoca Galatasaray’ı bu hale kim getirdi;
a) Adnan Polat b) Rijkaard c) Mehmet Helvacı d) Hagi e) Hepsi”
Hiç kimse saha dışındaki oyunlara değinmiyor. Bu beşşıkkı harmanlayıp bir yanıt bulmamız zor olduğuna göre, bu şıkları önem sırasına göre şıkları da artırarak sıralıyabiliriz.
A) Mehmet Helvacı ve arkasındaki ‘dinden, yoksuldan ve futboldan geçinen güçler.
B) A şıkkını besleyen, cemattle ilişki içinde olan eski ve bazı yeni topçuların, ‘oynamama’ kurguları.
C) Okullularla alaylılar arasındaki gizemli kavgalar.
D) Galatasaray’in Avrupa başarılarını hazmedemiyenlerin saha dışındaki oyunları.
E) Adnan Polat ve Keskin olanı.
F) Gheorghe Hagi acımasızlıklarının kaynağı, H-acı doğrula.
G) Cemmatle ilişki içinde olan eski oynayan ve yeni oynayan bazı topçular.
Ğ) Frank Rijkaard.
H) Arda duruşu.
Evet, bu sert duruşların içinde, en yumuşağı ‘yumuşak g şıkkındaki’ Rijkaard.
Evet, yüzbinkere evet, F. Rijkaard en son suçlu diyorum, çünkü ilk 7 maçta harikalar yaratan Rijkaard ve ekibi, kesin yukarıdaki şıklarca ‘inceden inceye’ enterne edilmiştir.
Gelen yıldızlar ilk üç maç sonra neden oynamadılar? Galatasaray’dan giden oyuncular(yerli yabancı) neden gittikleri takımlarda harikalar yaratıyorlar?
Bu soruların yanıtını hiç düşüdünüz mu?
Beyler, bayanlar futboldan kayanlar; bu topçular yukarıda değindiğim şıkkın kahramanlarınca ‘hiç anlamayacakları şekilde’ oynamamaya itildiler.
Galatasaray’ı bu hale getirenler sıralamasının en sonundaki Arda, bence sonuncuğu hak eden biri değil. En az birinci sırayı hak eden duruşlar sergiledi. Arda.
Arda kaptanlığı taşıyamadı. Arda magazin ve televole’ye sürekli serbest vuruş verdi(İng. Frikik). Arda, Galatasaray sayesinde yıldız olan ve şimdilerde GS düşmanlığı yapan bazı kimliklerle, dahası kimlikle içli dişli oldu
Ve onun oyununa geldi, çünkü Arda Avrupa’ya gidecek ve o bücürün, yani Galatasaray’a zarar veren bücürün oynadığı takıma dönmenin kurgularına kurban. Arda bu nedenle Avrupa’da çok sıradan bir takıma giderse şaşırmayın. Fakat Terim takımın başına gelirse Arda .ah gider bir yere…
İşte bu Arda ulusal maçlarda döktürürken, Galatasaray maçlarında resmen kasıtlı olarak dökülüyor izlenimi içinde. Arda Galatasaray’ı sahada bitirdiği gibi, kafasında da GS’yı bitirmiş. Bilmiyor ki GS’ya veya ekmek yediği kaba ihanet edenlerin gün görmediklerini.
Galatasaray ıslıkların intikamı hızla kendini gösteriyor. Bir çıkıp; TOKİ başkanının, yani GS kongre üyesi olan Erdoğan Bayraktar’ın saldırılarına yanıt vermiyor.
‘Nedir bu GS bedavadan TOKİ sayesinde stad sahibi oldu’ martavalları. Yani bu işte GS kazandı, birileri kaybeti ha! Güldürmeyin be. Galatasaray Ali Sami Yen arsanını TOKİ’ye vermedi mi? TOKİ’de bu arsanın 475 milyon TL. artı gelir paylaşımı yöntemiyle birilerine vermedi mi. O birileri de buralara milyar dolarlık gökdelenler dikmeyecek mi.
İkincisi Galatasaray’dan ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’nın çevresindeki 220 dönümlük arsanın kullanım hakkı alınmadı mı?
Üçüncüsü; ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ kaça mal oldu .310 milyon TL’ye(çevre yollarıyla 600 milyon TLdeniyor, bu yanlış çünkü o yollar zaten yapılacaktı. Özellikle Arena için yapılmadı).
İyi de burada kim karlı? Tabi ki TOKİ. Peki nedir bu konudaki Başbakan ve çevresinin Galatasaray saldırıları ve Galatasaray’ı aşağılayan serzenişler?
Lig’in 28. haftasında Galatasaray Trabzon ile karşılaşacak. Eğer Trabzon maçında, Galatasaray trabzandan kayar ise, Galatasarayımız sahanlığın dibine çakılır ve tarihinin en üstü enin karesi kadar rezillik yaşatır bize.
Öyle de oldu. Helal olsun Trabzon’a “Ali Sami Yen Aslantepe Arena’da aslanımızdan daha güçlü kükredi ve maçı 1-0 aldı; Burak Yılmaz’ın 82. dakikadaki golüyle.
Burak her geçen gün İspanya Laligasına yoğun göz kırpmalara başladı. Evet, Burak göz kamaştırıyor.
Ve Galatasaray(imiz 15. yenilgisini başarıyla aldı, başarıyla veren Trabzonspor’dan…
Trabzonspor 66 puan, Galatasaray 33 puan. Düşme hattındaki Bucaspor’un 9 puan önündebir GS sundular bize bay yöneticiler ve kerata topçular.
Bülent Ünder. Türkiye liglerinin, dahası GS’in bir zamanlar beyefendi başarılı topçusu idi. Futbolu bıraktıktan sonra, beyefendiliği de bıraktı zannetmeyin, yine beyefendi, yine de öyle, fakat futboldaki başarısını çalıştırıcılığında sürdüremeyen bir arkadaşımız. Terim’in yardımcısı idi, ondan ayrıldı, kendini kanıtlamak için, amma olmadı, yani yapamadı.
Ey yönetici, sen iki kere Türkiyeye’ye gelmiş başarılı olamamış Hagi’yi üçüncü kez getirirken “Hagi, otoriter bir rejimden geldi, kendisi zaten albay rütbesinde bir disiplin ruhuyla donanımlı askerdi, bu disipliner, otoriter yapı bunun genlerine işlemiştir, çalıştırıcılık idareciliktir, yönetmektir, Hagi bu disiplinle yönetecek topçuları(veya yönetiyor) başarılı olamaz” diye neden düşünmedin?
Anladık, düşünemedin, ama hiç değilse, ‘Ünder’i takımın başına gönder’ diyenlere; “Çalıştırıcılığında, başarılı olamadığını, futbolculara karşı otorite sağlayamadığıni biliyoruz, biz en iyisi Tugay Kerimoğlu’na görev verelim, daha iyi olur.” Diyebilrdin, demedin. Deseydin, bak Kartal Tayfun Havutçu’ya verdi görevi, Tugay en az onun kadar başarılı olurdu bana göre, üstelik Tugay’ı da test etmiş olrdun.
Her ne ise, korkum; kendisini yakan GS’ın Şenol Güneş’i ve Trabzon’u da yakması idi, o olmadı bari...
Hakem; Bünyamın Gezer, GS gibi sahada gezinip durdu.
Oyuncular; Zapata ilk kez iyi oynadı. Analaşılan kaleci olduğunun fark etti. Neill; ben gitmek istiyorum feryadındaydı. Gökhan Zan; sakatlanmadığı sürece asla sahanın en kötüsü olmaypacak bir yetenek. Servet; bir zamanlar servetti, fakat yine de fazla yoksul değildi bu maçta. İnsua; bu adam oynatılmalı. Ayhan’a teşekkür edilmeli, Yektaya’da maçın 3. dakikasında sakatlanıp oyundan çıktığı için geçmiş olsun demeli. Mustafa Sarp, Sabri, Arda, Culio, Kazim ve Pino, aaaaaa…Özellikle Pino ve Kazim, tam bir rezil futbol oynadılar. Pino o beyefendi Ünder’i çileden çıkardı ve bir daha takımda oynatmam diyerek krizlere girdi, kimden öğrendiyse krizciliği…Tepkı yanlıştı, iç sorunu, içeride halledemeyenler, dışarıya düşerler, yani dillere…
Fenerliler Pino ve Kazim’in bilerek oynamadıklarının krizini geçirmeleri de ayrı bir komedya idi.
Bir ülkenin Başbakanı, çıkıp bir kulüp yandaşı izlenimi veren duruş sergiliyemez. Recep Tayip Erdoğan Fransa’da Egemen Bağışa “Bu sarı lacivert kalemi Aziz başkanıma ver’ demesi hiç de şık duruş değildi. Bu duruş kafalardaki soru işaretlerini ve de komplo senaryo verilerin tetikler insanlarda.
İşin özü, Trabzon’un işi zor. Özellikle Trabzonspor’un eski ulusal futbolcusu ve bir dönem Trabzon Belediye Başkanı ve şimdinin Gençlik Spor Bakan’ı Faruk Özak’ı…
Bu halk biliyor, Başbakan’ın bir lafı sonrası Trabzon Belediye Başkanlığını, AKP’den alıp, CHP’li Volkan Canalioğlu’na nasıl verdiğini… İnşaaaallah.
Arda Atletico Madrid’e gidişi doğru ise, çok doğru bir haber.
Ünal Aysal tek aday ise, ve de Abdurrahim Albayrak yine mekteplilerce dışlanır ve Aysal’ın listesine girmez ise(ne olursa olsun, ben bu adamı seviyorum, çünkü o, Erdoğan’ı, Mesut’u sevse de, insanları seven biri…) çok yanlış bir haber…
Kesin Galatasara kulübü karıştırılacaktır.
Hormonlu renkli basanın, pardon basının şu haberi düşündürücü: “Galatasaray’da geçtiğimiz günlerde yapılan Mali Genel Kurul, flaş gelişmelere sahne olmuştu. Mali açıdan desteklenen, ancak idari açıdan ibra edilmeyen Başkan Adnan Polat; 30 gün içinde seçim takvimini açıklamak zorunda kalmıştı. Üstelik, ibra edilmedikleri için mevcut yönetim kurulunda yer alan üyelerin, ilk kongrede aday olma ihtimalleri de yoktu(Aslında var, çünkü yeni tüzüğe göre, eski tüzük hükümlere 2011 sonuna dek geçerli. Oradaki hükme göre, haklarını yeni tüzüğe göre yitirenler, eski haklarını 2011 sonuna dek kullanabilecekler). Bu süreçte gözler Polat’a çevrildi. Çünkü Polat’ın mahkemeye gitme hakkı ve bu kararı bozdurma ihtimali vardı. Fakat Başkan, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki ambiansı gördükten sonra mahkemeye gitmeme kararı aldı ve kurmayları aracılığıyla tüzüğe uygun hareket edileceğini ve kongre için gerekli çalışmaların yapılacağını duyurdu. Basına yansıyan gelişmeler buydu; fakat FANATİK kapalı kapılar ardında yapılan hesapları ve çok gizli planları ortaya çıkardı...
Fakat Polat’ın bir de ‘B Planı’ vardı. Bu plan dahilinde, kendisine yakın yönetim kurulu üyeleriyle gizli görüşmeler yaptı. İlk zirve, Polat ile Taner Aşkın arasındaydı. Aşkın, yönetim içindeki en yaşlı ve en kıdemli üyeydi. Kendisine iletilen “Siz dava açın” talebine olumsuz yanıt veren Aşkın, gerekçe olarak da şunları gösterdi: “Hem yakışık almaz hem de olası bir iptal kararından sonra yeniden yapılacak genel kurulda mali açıdan da ibra edilmeyebiliriz. Bu büyük tehlike.” Diğer yöneticiler de benzer düşüncelerle ‘dava açma’ talebine karşı çıktı.
Yönetim kurulundan destek bulamayan Polat ve yakınları; bu kez dava açmayı düşünebilecek kongre üyesi tanıdıklarına dilekçe verdirmek üzere bir organizasyon başlattı. Organizasyonun başındaki isim de aslında asıl adresi gösteriyordu: Dilara Endican... Endican; Galatasaray Tekerlekli Basketbol Şubesi’nin sorumlusu, aynı zamanda futbol maçlarında deplasmanlara bile Polat’la birlikte giden, Türk Telekom Arena’nın açılışında ‘tam yetkili’ olarak görevlendirilen, Başkan’ın çok yakın dostu... Endican koordinatörlüğünde hayata geçirilmeye çalışılan plan ise şu: Gerekli imzaların toplanması halinde Başkan Polat hem Genel Kurul’u mahkemeye kendisi vermemiş olacak hem de üyelerin tepkisini çekmeden, mahkemeden çıkacak kararla koltuğunu korumaya çalışacak.”
(Yazının devamı haftaya)
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder