bölünmüş yol |
8 Mayıs 2009'da yazdığımı bu yazıyı tekrar yanılamak zorunda kaldım, çünkü doğaya ve doğana düşman anlayış bütünündeki ulaşım ve enerji politikaları yin ivmelenir oldu. Işık hızına erişip, Kuantum çağına gelmeden, yani şu yaşamaya başladığımız ‘Bilişim Çağı’ bitmeden; torunlarımızın torunlarının torunları bir gün çıkıp: “Eski zaman insanları, bir yerden bir yere ulaşmak için Litosferi (Kara) ve Hidrosferi (Denizler) kullanırlardı.
Üzerinde gezdirdikleri Metal karışımı kapalı objelerle, zehirli gazlar yayarak Karaları ve Denizleri, yani yaşam bölgesi Biyosferi kirletirlerdi. Atmosferden de faydalanırlar idi, fakat oradaki iletişim için gerekli Potansiyel Enerjiyi bulgulayamadıklarından bir takım objeler uçururlardı...
Özellikle karadaki Ulaşım hatları çok ilkeldi. Yerleri kazıyıp, dağları delerek üzerinde gezdirecekleri metal kutulara yer açar; Doğayı ve doğanı (İnsanı) yok ederlerdi... ”Bilim kurgusal ve ilkel bu fantazyamı zaman-zaman bazı yazılarımda kullanarak; Çok bilmiş, ama çok yitmişlerin dediği gibi düz mantık v. b kurgularımla bir şeyler anlatmaya çalışırım.
Evet; gelişmiş ülkeler günümüzde bile ulaşım konusunda benim Fantazyama yaklaşmışken, ülkemiz sorumluları, Batının dayattığı Karayolu adına doğayı yok etmeye devam ediyor. Salt Doğaya değil Doğana da zarar veriyor. Örneğin Viyadük geçişli Kuşaklama yöntemi ile yapmamız gereken Sahil yollarını sıfırından geçirerek kıyılarımızın milyonlarca yılda Doğaya ve Doğana kazandırdığı Koyları ve Falezleri Yüksek maliyet bahanesiyle yok edebilmekte...
Bunun yanı sıra Aynı mantıkla Beton Yol yerine, yine Karayolu gibi Batının kazanç metası ‘Petrole’ dayalı Mühendislik proje ve uygulamalarından soyut “Duble yol” ve Asfalt tercihi ve de üzerindeki Mıcır ile Yine Doğaya ve Doğana zarar verebilmekteler…..
Beton; halk arasında; Güvenirlik, dayanım ve gücün ifadesi olarak kullanılmaktadır. Örneğin; ‘Beton Asfalt’ diyerek “Beton gibi sağlam” imajı verilmeye çalışılması gibi… Kaba bir malzeme olarak algılanmamalıdır. Estetize edildiğinde sanatın ve güzelliğin de bir ifadesi olabilmektedir.
İlkçağ İnşaatçılarının geleneğinden doğmuş olan Beton; Çimento, kum, çakıl, suyun ve günümüzdeki Katkı maddelerinin oransal olarak karılmasıyla elde edilir. Katılaştığında tam bir yapay taş haline gelebilen Beton, modern İnşaat teknolojisinin temel bileşeni olarak xx. yy mimarisinin en üstün gerecidir de. Betonun dayanıklı bir malzeme olduğunu söyledik, fakat yalın halde asla Çekme veya kesme kuvvetlerine karşı dayanıklı değildir.
Yalın halde sıkıştırma kuvvetlerine karşı (korkunç) dayanıklıdır. Bu özelliği ile hayli ekonomiktir. Takviye malzemeler (Demir armatürler-Özel çimento, katkı maddeleri ve elyaf türleri cam, plastik maddeler veya carbon) ile beslenmesi ve yeni tekniklerin yardımıyla; Kesme ve çekmeye dayanıklı Betonarme ve öngerilimli betonların bulunuşu ile Beton daha güçlü ve yüksek performanslı bir yapı elemanı haline getirilmiştir. Ekonomik ve dayanımlı olmasının yanında diğer üstünlükleri ise; Her ortamda rahatlıkla kullanılabilmesi, Atmosferik etkenlere ve ateşe karşı dayanıklı olmasıdır.
Betonun temel bileşeni Çimentodur. Bağlayıcı özelliğe sahip bu yapı malzemesinin 20’ye yakın çeşidi vardır. En az Beton kadar dayanım özelliğine sahip Çimento üretimde Dünya’da ilk on arasında yer aldığımızı ve özelliği nedeniyle de günümüz teknolojisi çimentodan (Daha az enerji tükettiği için) alüminyum yaylar üretilmeye çalışıldığını vurgulamak isterim.
Salt binalar değil, diğer Mühendislik yapıları Baraj, köprü ve viyadüklerin yapıldığı bu üstün yapı elemanı Beton ile niçin YOL yapılmaz ve yaygınlaştırılmaz?! Birilerinin işine mi gelmiyor!? Demiryolcuyum…
Bitirme dizaynım olmasına karşın politikalarına öteden beri karşı çıktım. Ama bugün gelinen noktada; Karayolu yapım tekniğinin verdiği ulusal ölçekteki zararın azaltılması politikalarının geliştirilmesi gerektiğine inananlardanım. Bu süreç de ancak, Beton Yol projeleri ile başlatılabilir. Birileri bu projenin zorluğundan ve ekonomik olmayışından söz eder. Örneğin yapım ve onarım maliyeti yüksekmiş. En ilginç olanı; Beton plaklar arasındaki derzlerin, teker gürültüsünü artırıp sürüş konforunu azaltığı savıdır.
Buna katılmam olası değil, çünkü maliyeti ne olursa olsun-ki fazla değil-derzlerin neden olduğu bu olumsuzluk, dolgu ile rahatlıkla giderilebilir. Bir diğer yaklaşım; Beton Yol (Rijit) ve Asfalt Yol (Esnek) arasındaki Maliyet karşılaştırılması… Bu karşılaştırmaya göre birbirlerine göre avantajları yok değil. Fakat bana göre; Beton Yolun, yani Rijit (Beton) Kaplamanın, Asfalt yol, yani Esnek (Asfalt) kaplamaya oranla daha avantajlı yanları var.
Her şeyden önce Beton Yol; yüksek trafik hacmini ve trafik ağırlığını kaldıracak direnç ve dayanaklığıyla hareketli yükleri emniyetle zemine aktarma özelliğine sahiptir. Bu da sürüş konforu ve emniyeti açısından gerekli ve önemli bir özelliktir. Ki; Asfalt Yol bu özellikleri kazanabilmesi için; Yüksek kaliteli esnek kaplama ile ‘Beton Asfalt’ haline dönüştürülmektedir.
Çünkü Asfalt yol; bükülebilir- eğilebilir (Fleksibıl) oluşu nedeniyle trafik kapasitesi, yük yoğunluğu ve iklim koşulları karşısında olumsuz etkilenerek; tekerlek izi, yığılma ve ondülasyon (dalgalı) gibi kalıcı deformasyonlara uğrayabilmektedir.
Bunu için yukarıda belirttiğim gibi esnek üst yapının performansını artırmak adına petrol türevi bitümlü bağlayıcılar modifiye (Dış etkilerle değiştirme) edilerek Asfalt karışımlarının rijitliği sağlanarak (Esnekliğin giderilmesi), Betonun stabilitesi, yani deformasyona karşı direnci artırılmaya çalışılır. Beton Yol’un böylesi özellikleri olmasaydı; ABD 100 yıl, AB 75 yıldır bu projeyi uygulamazdı.
Bizde ise, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü zamanında çok az köy yollarında Beton Yol uygu-lamasına geçildi.. Nedendir bilinmez sonradan da es geçildi… Doğukaradeniz gibi iklim koşullarında bile o “Beton Yol”’lar yıllardır hizmet veriyor. Fakat onun la ayni zamanda yapılan Asfalt Yollar birkaç kez yenilendi.. Özellikle Artvin coğrafyasının köy ulaşım projelerinin vazgeçilmezi Beton yol olmalıdır. Çünkü ekipman ve malzeme kolaylığı bu yörenin engebeli topografik yapısında yol yapımı büyük ivme kazanır..…
Ülkemiz özelinde Beton Yol’un bir önemli avantajı da maliyet unsurundan gelmektedir… Her iki yol yapım sürecinin en önemli olgusu ‘Tesis’tir. Yani Beton ve Asfalt karışım tesisler. Biz buna mühendislikte; İngilizce’de yeteri oranda malzeme üreten santral anlamında “Plentler” diyoruz. Beton Yol plenteri, diğerine oranla daha basit olduğu için, ucuz ve geniş hacimlidir. yerli üretimleri de piyasa da kabul görmektedir.
Beton karışımının, bitümlü sıcak karışım üretiminden daha kolay olması nedeniyle kalitenin yakalanması da o oranda kolaydır. Bu da beraberinde emek, zaman ve maliyet avantajlarını getirmektedir. Buna; dünya üretiminde ilk ona giren-betonun en önemli bileşeni- Çimento üretimimizin getirdiği Mal oluş avantajlarını eklediğinizde Beton Yol’un daha ekonomik olduğunu görürüz. Ben önce “Demiryolcuyum”. Zararın neresinden dönülürse kârdır mantığıyla da “Beton Yolcu..”…
PEKİ KARADENİZ DUBLE, YANİ BÖLÜNMÜŞ YOL POLİTİKASI DOĞRU MU?
İzniniz olursa güncelin dışına çıkıp, geçmiş iktidarların yetmezliğinde ivmelenen Karadeniz ulaşım politikaları değerlendirmesi yapmak istiyorum. Bilindiği gibi doğa kendinden alınanı er veya geç geri alıyor. Bunu Gölcükte / Marmara da yaşadık. Karadeniz’de bu çok daha erken olacaktır, Özellikle zaman-zaman yaşanan deniz seviyesinin yükselmesi bunun işaretidir benim için.
Bu nedenle olgunun sürekli işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Doğu Karadeniz’den gelen bir arkadaşla söyleşimiz bu konuda bahane oldu benim için. Arkadaş, sahil yolunun ulaşımı çok kolaylaştırdığını anlattı. Ben de o’na, bilinen rutinlikleri anlatmadım. Daha doğrusu, Karayolu’nun petrol efendilerinin projesi olduğunu, Avrupa ülkeleri içinde, uluslararası otoyol ağının Türkiye’de olduğunu, deniz ulaşımından faydalanılmadığını, demiryolu’nun bir komünist proje olduğunu söyleyenler tarafından (Özal söylemi), daha rantabl olmasına karşın yaşam geçirilmediğini anlatmadım.
Çünkü bu yol inşa edilecekti ve önüne geçemiyorduk. En azından, doğadan aldığını doğanın tekrar geri almaması için, o dönemde önerilerimiz olduğu konusunda arkadaşa şunları anlattım: “Karadeniz oto yoluna karşı çıkmak değildi amacımız, sahil otoyoluna karşı çıkmaktı.
Özal hükümetlerinin ulaşım politikalarındaki yetersizlik; daha doğrusu başlattıkları ulaşım projeleriyle o güzelim koylar, falezlerle birlikte; doğanın milyonlarca yılda inşa ettiği Doğa cennet bandı, 20 yılda inşa edilen dolar bandı ile yok edildi. Kuşaklama yol önerisinde bulunduk, reddedildi.
Gerekçeleri Maliyet yüksekliği idi. İlginç olan, yaptıkları işlerde sürekli maliyet artışı isteyen yüklenicilerin maliyet artışını gündeme getirmeleridir. Amaçları; bir an önce dolarlara ulaşmaktı. Asla; çevreye duyarlı çağcıl ulaşım politikalarıyla, ulaşım kolaylığı sağlamayı düşünmediler.
Sonunda başarılı oldular da.. Evine erken gittiğini düşünenler, öncelikle çevrenin gittiğini düşünmelidirler.. Yazık oldu Doğaya ve Doğana… Yol, bana göre Karadenizlilerin değil, kara korsanı ‘doğa duyarsızların’...
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder