Sarkozy senin boyun ve ciddiyetin % 10 mu? Bu boyunla mı, boyunduruk atacaksın? FRANSA’NIN % 10’LUK ERMENİ CİDDİYETİ VE YANIK PARALAR
Çocukluğumda duyardım; bir büyük, bir küçüğe veya büyüğe öfkelendiğinde “Ermeniiii!!” diye bağırırdı. Bu bana bir ilenme gibi gelirdi, dahası küfür… Anladım ki, Ermeni sözcüğü kötülüğün simgesi idi. Gerçekten, Fransa’nın bu son duruşuna ben de öfkelendim. Öfkelendim, çünkü dünyadaki 193 ülke-devletin sadece 19’u Ermeni Soykırım yalanına kanmış. Evet, yalan diyorum, çünkü ortada karşılıklı kıyım var. Kimse olgunun bu boyutuna değinmiyor. Yıl, 1980; yeni mezun bir inşaat mühendisiyim. Tutkularım arasında, pul ve para koleksiyonu var.
Ali isminde, emekli olunca göbeğine dek sakal ve şalvar ile gezmeye başlayan Erzurumlu dindar bir arkadaş bir gün bana, kendisinde bir kısmının yanık bir sürü eski para olduğunu ve getirebileceğini söyledi. Getirdi de… Paralar eski Osmanlı ve yabancı paralardı. Paraların üçte ikisi yanmıştı. Yabancı paraların Ermeni parası olduğunu öğrendim. Ali’ye nerde bulduğunu sorunca, dedelerinin bu paraları yanan Türk ve Ermeni evlerinde bulduklarını söylemiş.
Belli ki, 1915-18’lerde karşılıklı olarak birbirlerini yakarak, yıkarak yok etmişler. Yanık paralar bunun somut kanıtı idi benim için. Ne yazık ki, o yanık paraları ev taşırken kaybettim. Dahası koleksiyonumu… Ali bir şey daha söyledi; ‘tanıdığımız Ermeniler yöreyi terk etmemek için Müslümanlığa sarıldıklarını zamanla gördük, bizlerden daha radikal Müslüman olmuşlardı.’. Bu söyledikleri beni fazla ilgilendirmedi, fakat 1990’lar sonrasının Türkiyesindeki gelişmeleri görünce, o söyledikleri beni hayli düşündürdü.
İster istemez, bugün İslamiyet’i, ılımlı savlarıyla biçimlendiren bir cemaatı aklıma getirdi. Her ne ise fazla karıştırmayayım. Kimse bana, Aytunç Altındal gibi koruma göndermez. Gizli örgütler ve gizlicilik (Latince, okültizm) uzmanı araştırmacı yazar Aytunç Altındal deyince, şu söyledikleri aklıma geldi; “Harput ve Palu Kaymakamlığı yapan bir kişi, Ermeni konusuyla ilgili bir kitapçık yazıyor Fransızca ve bu kitapçıkta Güneydoğu’da bir ağa ile görüşüyor. Bu Kürt ağa söylediğine göre tek başına 5 bin Ermeni öldürmüş. Almancaya çevrilen aynı kitapçıkta ise, bu rakamı 50 bine çıkarmış.….” Aytunç bey bunun bir yalan olduğunu söylüyor, ki haklı. Düşünün; Bırakın 50 bini, bir kişi 5 bin kişiyi nasıl öldürür? 5 bin Ermeni’yi bir alanda toplayıp, ortalarına girse ve vücuduna bağladığı Nepal bombaları-ki Nepal o zaman yoktu::))
- - patlatsa bile 5 bin rakamını yakalaması olası değil. Demem o ki, Ermeni savlamaları yalan üzerine bina ediliyor ve birileri de bu binaya güvenerek binanın yanında duruyor, binanın üstlerine çökeceği hiç akıllarına gelmiyor. Kürt ağanın 50 bin Ermeni öldürme yalanı bende bir başka anekdotu çağrıştırdı. KHGM Diyarbakır Bölge Müdürülüğüm esnasında, yanımdaki Kürt arkadaşım Bitlis’e girerken şunları söylemişti; “Bitlis, terzi, bakırcı, duvarcı ve yapıcı üstalarıyla ünlü idi. Dünyanın en iyi ustaları buradan çıkardı” Ne olduğunu sorduğumda, aldığım yanıtla ürperdim; “Ne olacak, bizimkiler hepsini kaçırdı veya katletti” Neden sorusunun yanıtı beni hepten şoke etti; “Onlar Ermeni idi…”. Kendime şu 2 soruyu sormak zorunda kaldım; “İyi de, bugün Kürtler ve Ermeniler nasıl oluyor da, dayanışma içinde olabiliyorlar?
- - İyi de, durum bu iken neden hep Türkler Ermenileri katlettiği söyleniyor?” Belli ki; Ermeniler yüzyıllardır, sözde Ermeni sorununu tek yanlı olarak dünyaya anlatmışlar, kendi yararları doğrultusunda Amerika ve Avrupa'da Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturmaya çalışmışlar ve de çalışıyorlar. Fakat ancak 193 ülkenin 19’unu, yani Kanada, İsviçre, Uruguay, Şili, Slovakya, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Venezüella, Polonya, Litvanya, Rusya, Arjantin, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İtalya, Vatikan(Hani siyaset yapmıyordu), ve bir Müslüman ülkesi olan Lübnan’ı (Nasıl Müslümansı) ikna edebilmişler. İkna edilenlerin çoğu da özdeksel çıkarlar bütününde Ermeni savlamalarına istemeyerek de olsa evet diyenlerdir.
Nedense biz karşı atağa geçip, olguyu gerçekleriyle anlatmıyoruz. Tembeliz, umursamayıp önemsemiyoruz. Düşünün, salt Türkiye’nin değil, dünyanın tarihsel DNA’sını içeren, Topkapı’daki tarihi arşivlerin ‘değil okunmasını’ daha sıralamasını bile yapmamışız. Bu nedenle, bu tarihi belgeleri okunması için ‘Osmanlı Dil Enstitüsü’ kurulmasını önerdim, haddim olmayarak. Bu olguyu en çok Fransa kaşımakta ve Ermeni savlamalarına çanak tutmaktadır.
Bu nedenle Fransa’ya öfkeliyim ve o’na, çocukluğumun öfke belirtisi “Ermeni Fransa!!” diye haykırıyorum. Haykırıyorum, çünkü Fransa Ermeni Soykırımını 2001’de tanımasının ardından, Ermeni soykırım savlamalarını reddetmek suç sayılması için yasa çıkardı. Yetmedi, 22 Aralık 2011’de Fransa; soykırım savlamaları inkar edenlerini cezalandıracak yasa teklifini meclisine kabul ettirdi. Fransa yaklaşımda samimi değil.
Düşünün bu denli abartılan bir Ermeni diasporası, bir avuç Fransa Ulusal Meclisi üyeleri tarafından(% 10 çoğunlukla) adeta aşağılanarak ‘ciddiyetten yoksun bir şekilde’ ele alınıyor. Bu Türkiye’yi değil, Ermenileri aşağılayan, Fransız duruşudur. Bunu algılamaları gerekir Ermenilerin. Fakat onlar, siyasi oy adına küçültüldüklerinin farkında olmayarak hala ‘Büyük Ermenistan’ iddiasındalar. Dün Cezayirliyi, Ruandaliyi katleden Fransa’nın umurunda idi, Ermeni katliamı, onun umurunda olan Ermeni değil, Ermeni’nin oyudur, oyu…
Uyan Ermeni, uyan!!! Öyle aldatıyorlar ki seni; senin, Türk Turizm ataşesi Yılmaz Çolpan’ı katlettiğin gün(22 Aralık1979) Fransa Ulusal Meclisinin 10’da 1(% 10) sayısıyla oylama gerçekleştirerek, sana şirinlik yapıyorlar ve sen de bunu algılayamıyorsun. Fransa bu yasa ile ; düşünceye karşı yaptırım getirmiştir. Böylesi bir yasa Hitler’in faşizan yasaklarından öte bir yasadır. Sözde Fransa demokrasi ve evrensel kültür odağı… Türkiye’nin Fransa ile olan ilişkilerini alt seviyelere düşürmesi, yine de anlayışlı bir duruştur.
Bence eğer yasa onaylanır ise, ilişkileri üst seviyeye çıkarıp koparma noktasına taşıması gerekir. Fransa’nın kendi ulusal meclisinin bile ciddiye almadığı Ermeni olgusunu iyi anlatarak inandırıcı olmalıyız. Fransa’nın işlettiği bu süreci cumhurbaşkanı Sarkozy bireyselliğine indirgeyip; yok Sarkozy’i yılan soyundan gelen, insan olmayan şekil değiştirmiş bir yılan olduğunu, yani Reptilians olduğunu söyleyerek veya o Kanuni zamanında Barbaros aracılığıyla darbe almış Güney Fransalı olduğunu ve Türk düşmanı Notradamus soyundan geldiğini veya 43 bin mason dünya siyasetini yönlendirmek için Sarkozy’yi Ermeni soykırımı konusunda kullandığını söyleyerek veya zihin kontrolü ile, hükümetleri ve kuruluşları ele geçirerek Yeni Dünya Düzeni'ni sağlamak amacıyla hareket eden ve bu şekilde dünya nufüsünü 500 milyona indirmeye çalışan İlluminati (Aydınlanmışlar) örgütünü yöneten 13 varsıl ailenin sır adasından Sarkozy’i ‘Türkler yok edilmesi gereken ırk imaji yaratmak için’ talimat alıyor diyerek, Ermeni yalanlarının önüne geçemeyiz.
Özellikle Fransızları karalamak için; ‘Onlar değil mi idi, haçlı seferinde Hatay’da 50 bin Hatayliyi yiyerek yamyamlık yapan?’ abartısıyla … Daha inandırıcı, belgeye dayalı, somut veriler kullanılarak, karalayan ve karalatanları dünya kamuoyuna anlatmalıyız. Örneğin Fransa’nın Cezayir’de, Ruanda’da, Senegal’de, Korsika’daki ve son olarak Libya’daki katiamları anlatılmalı.
Ben bu Ermeni Fransa ile, Libya konusunda aynı saflarda yer almaktan, hala utanıyorum ve de öfkelenmeyi sürdürüyorum. “Arap baharı” için peşine takıldığımız Fransa’nın ne baharlar peşinde olduğunu gördü mu acaba, Dersim abartısıyla gündem değiştirmeye çalışanlar?!
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
evesbere@mynet.
Com 0506 609 00 32
Bu adamlar manyak mı bizimle uğraşıyorlar.Durduk yerde bu yapılır mı beee. İntikamımız acı olacak.
YanıtlaSil