
BABALAR GÜNÜNDE BİR BABA
17 Haziran 2012
Böylesi özel günlerin kapitalizmin ‘tüketim toplumunu kamçılayan’ özel günleri olduğunu vurgularız zaman-zaman. Doğrudur, fakat eksiktir. Bana göre dünya’da kutlanması gereken üç özel gün vardır; 1- Anneler Günü, 2- Babalar gün ve 3- Vatanın kurtuluş günü. Bunun dışında gün tanımam arkadaş.
Fakat, her üç günü de örselediler, özellikle Vatanın Kurtuluş Günleri olan ulusal günleri, 27 Mayıs Hürriyet gününü, ardından 19 Mayıs ve 23 Nisan günlerini…
Bugün ‘Babalar Günü’ imiş. Analar derken, kendi günümüz Babalar gününü unuttuk. Hiç önemli değil, önemli olan babalığı unutmamak, kendini unutmamak, kimliğini, kişiliğini, onurunu, erdemini, yoksulunu ille de anaları unutmamak, bunları anımsadığın noktada, insan olduğunu unutmaz, insanlığını sürdürülebilir çizgiye taşırsın.
Bir baba olarak, kişilik, onur, erdem…v.s. derken, aklıma geldi erken, Kürşat Tüzmen babalığı, güzel Aybike ve Yakışıklı Belgütay’ın babaları…
Bu günlerde, duygunun güzel olan her çeşidinin kaba saba, yani babaca şekillendiği bütünselleştiği ‘evrensel baba’ gibi değil de, duygunun iyi olmayan her çeşidinin bütünselleştiği “sanal baba” gibi sürekli manşetlerde. Özellikle ‘Babalar Günü’ olan bugün söyledikleri dikkatimi çekti(Keşke başka bir gün söyleseydi). Söylediklerini parçalı bulutlu sunacağım;
“Oğlum, fındık seks gücünü artırır. Ben her gün bir avuç fındık yerim… dedim. Fındık Tanıtım Grubu’nu kurdum. Sloganım, Öztürk Serengil’den ilhamla ‘Abidik Gubudik’ti. Ali Taran da aldı bunu, Aganigi Naganigi yaptı, bir-iki milyon dolar kazandı. Bari söyle, benim buluşumun üstüne sıçtın be!.... ODTÜ ’de ülkücüydüm. Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. İki ülkücü vardı: Biri ben, diğeri... İkimiz, 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik. Zafer Çağlayan diyor ya, “Eskiden tanışıyoruz” diye. O zaman ülkücüydü, şimdi “Kürt’üm” diyor; fark etmez, ülkücü türkücü... ODTÜ’den gider, Yükseliş’te onları dayaktan kurtarırdım(kesin bizden dayak yemiş olmalı ki, komünistleri orda da döver-döver pencereden atardım demedi. Anımsarım, İsmail Melih, canım şu katlı kavşak, gelir dayak yer dönerdi)… Canlı hedefler üzerinde çok çalışmamız olmuştur. Yok artık, siz de beni mafya lideri yaptınız! Çok iyi silah atarım. Bombalandık, tarandık, kurşun yaralarım var. Kimseye göstermedim ama size gösteririm. Kaç kere ölümden döndüm(büyük şansızlık..)…. Benim oğlan bana, “Ana sınıfı çocuğu’ diyor. ‘Yalan Dünya’daki Orçun gibi ayağını çarpıtıp “Babam doğuştan andropoz anne” diyor. Ben doğuştan andropoz adamım(bu sözü, sunucu ‘hiç olgunlaşmamış bir haliniz var’ deyince söylüyor)…….Yedi sene bakanlık yaptım(İşte benim ülkemin kaybettiği an, çünkü bu adam bu güzelim yurdumda 7 yıl bakanlık yaptı)…. Şimdi de Aydın Ayaydın ve oğlu Gökhan Ayaydın. Ulan erkekseniz… Kadınlarla dövüşmem, sevişirim. Zerre kadar erkekseniz, aşiretinizin olduğu Mardin’de ring kuralım. ( Aydın Ayaydın’ın “Mardin’de aşiretiz” sözleri üzerine) Hepsi gelsin, ben karşılarına tek başıma çıkacağım. Eğer onlar beni döverse kabadayı falan değilim…Dövüş benim sanatım, o zaman görürsünüz. İçimde bir kaplan var. Canı isterse dışarı çıkar, o an ikisi de yerdedir. Kaç dakika sürer? Beş-altı dakikada ikisi birden yerde…Annem Kasımpaşalı. Kasımpaşalıyız, bol paçalıyız. Başbakan’a diyorlar, aslı burada. Babam çok efendidir. Ama anne tarafımda yırtıcılık var. Annem dişi aslan ama ben kaplan doğdum…. Irak Petrol Bakanı Amir El Raşid de, Putin de bana ‘Dinamo’ dedi... Bir Superman, bir He-Man, bir de Tüzmen var. Ben sokaktan geliyorum. Dedem paşa ama ben sokakta yetiştim. Bana ‘külhanbeyi’, ‘kabadayı’ diyebilirsiniz. Yabancılar ‘Tiger’ (kaplan) derdi. Siz de Kür…Kaplan diyebilirsiniz…. iyi babalık yapamadım…”
Dedim ya, babalar günü bari bunları söylemeseydi. Babalar günü, çocuklarının babasının ağzına…… Ailenin aslında bu babaya sahip çıkması gerekir.
Uzmanlar uyarıyor; “Baba sevgisi çocuğunuzun kişiliğini belirler, baba figürü eksikse...ebeveynlerinin sevgisinden veya varlığından yoksun büyüyen çocukların kültür, ırk, cinsiyet ayrımı olmaksızın yetişkinliklerinde benzer tepkiler verip benzer sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını belirtti… baba güçtür, güvendir, kişinin arkasındaki ağaçtır. Hayat şartları içinde çok zaman ayıramasa da babanın sevgisini ve desteğini çocuğuna mutlaka hissettirmesi gerekir.”
Ricam o ki, ailesi lütfen uyarsın ve durdursun, çünkü kendisinde olmayan, dahası yok etmek için savaş verdiği değerlerin; kişiliğin, erdemin, onurun, gururun ailesinde olduğunu düşünüyorum. Kendisi zaten yazık ediyor, ailesine yazık ve çevresine yazık. Tam bir ariza, aklını almış Ayaydınlar...Yazık, ülkeme, bu kişi bakanlık yaptı...Benim ülkem böylelerin egemen olduğu iktidarı hak ediyor mu?
Her ne ise; sevgili babam, servet bırakmadın ama, servetin ötesinde değerler bıraktın, her onurlu, erdemli ve yürekli baba gibi. Sana öykündüm ve babalık yapmaya çalışıyorum. Özledim be baba, o yoksulluk, ama onur ve erdem kokan senli günleri. Evet, gün gelecek, sırayla özletecek tüm babalar kendini.
Bilmem beni özleyen olur mu?
Nice nitel babalar günü dileğiyle, babalar gününüzü kutlarım. Tabii ki Tüzmen’in de…
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@mynet.com
GSM. 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder