Ülke kaderini değiştirecek iki lider
TÜRKİYE’NİN YAPISINI DEĞİŞTİRECEK DÖRT DÖRTLÜK HABERLER VE GÜNDEMLERİN EFENDİSİ
Her dört haber, ülkemin demokratikleşme sürecini İvmelendirecek işlevde haber. Bu dört haberin; demokrasinin geleceği adına evrensel işaretler veren özler taşıyor olması ilginç geldi bana, çünük özlenen bir durum. Taraflar bu konuda ne kadar samimi?
Örneğin; Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında ‘Kürt sorununu çözmeyi amaçlayan ‘ uzlaşımsı buluşmalar. Örneğin; Kürt sorunu hakkında uzak duran Leyla Zana’nın, sorunun çözümünde Erdoğan’a güvendiğini söylemesi. Örneğin; Başbakan’ın Fetullah çağrısı. Örneğin; Ömer Dinçer’in, etnik dillere seçmeli diller grubuna alması…
- 1-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorunun çözümü için partisinin hazırladığı paketi, Başbakan Erdoğan’a sunmak için AK Parti Genel Merkezi’ne geldi. Kritik görüşme başladı… CHP’nin öneriler arasında, Meclis'te Toplumsal Mutabakat Komisyonu kurulması ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin yer alacağı “Akil Adamlar Grubu”nun oluşturulması da var. AK Parti, kendi düzleminde CHP’nin samimi olduğuna inandığımı önerilerini ne kadar ciddiye alacak ve değerlendirip kararını verecek? Gönül ister ki, tüm bunlar ‘Gündemlerin efendisi’ Erdoğan’ın yeni amaçları için bir zaman kazanma oyunu olmamasıdır.
- 2- Uzun zaman sessizliğini koruyan Kürt siyasetinin etkin isimlerinden Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana; “Erdoğan bu işi çözer dedi” . Leyla Zana’nın neden bağımsız olduğunu biliyoruz(Ceza nedeniyle partili olamıyor). Benim kafama takılan, kendisini geri çekmiş olması. Acaba BDP ile aralarında bir uzlaşısızlık mı var? Bu nedenle söylemindeki samimiyet sorgulamaya açık
- 3-Başbakan Erdoğan'ın Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulacağını açıklamasının ardından Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer zazaca, Lazca, Abhazca'nın da seçmeli ders olacağını söyledi. Bu arada, Bakanlığın, 180 iş günü olan eğitim süresini arttırmak için çalışma başlattığı belirtildi. http://www.kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=42148 Evet; “Nosteneri Nena Lazca” seçmeli ders oluyormuş. Sevindim, çünkü benim Lazcam gerçekten ‘Nostoneri nenayen (Tatlı bir dildir)’ İktidarın ender beğendiğim icraatlarından biri (Kimse AK Partili mı oldun? demesin. Eğer siyasette, karşı tarafı tümüyle yanlışlarsanız, sizde bir yanlışlık var demektir). Bu nedenle diyorum ki; Çocuklar seçin Lazcayı, öğretmenlik benden…Kurs bedava… Laz dili dünya dilleri içinde en zengin dil... Bundandır ki fiil çekimleri bağlamında müthiş zengin; Türkçede; 'Aşağı indim cümlesi' Lazcada tek sözcük; "Gebti'... “Yukarıya doğru atladım” cümlesi; "e3ebükapi"... Karşıdan geçtim" cümlesi “Golapti".... Lazcayı öğrenen, müthiş bir dil öğrenmiş olur.... Nena 3küni(bizim dilimiz), nen skani(senin dilin)....Nostoneri nena( tatlı dil)... Vuuu bere 3kimi, soti lazuri döbaramitare, jandarmak mendekonorasen( aman haa, çocuğum, sakın lazca konuşursun, jandarma seni alıp götürür)
günleri anımsayınca, acaba demokrasi konusunda bunlar samimi mi, yoksa, demokrasiyi, dedikleri gibi amaçlarına ulaşmak için araç olarak mı kullanıyorlar?
Mehmet Sarı kardeşim; “Ben Türkçe’den vaz geçmem” deyince şunları yazma gereksinimi duydum: “Türkçe'den elbette ki vazgeçme, geçersen zaten yok olur...
Diller gizemli evrensel kültürel özelliklerdir. Bir dil ölünce, arkasında nice uygarlıkların öldüğünü düşündün mü Mehmet kardeşim?! Bugün birileri resmen Türkçe konuştuğunu zannediyor. Düşünün; insan uzuvlarının ve türk dil tarih kurumunun bulguladığı sınırlı sözcüklerin dışındaki tüm sözcükler Arapça, Farsça ve Fransızca...Şimdi buna ingilizce de eklendi...
Örneğin esnaflar Türkçe tabela asmaz oldu; Evet, konuştuğun türkçe'nin geri kalanı da Latince, İtalyanca, Ermenice sözcüklerden oluşuyor... Senin 'Temel' sözcüğün, yani bizüm Temel bile Türkçe değil, Yunanlı, Fizik sözcüğü, Fransızca...
Sevgili Mehmet; Türkçe'den vazgeçmem diyorsun da, birileri Türkçe'den çoktan vazgeçmiş haberimiz yok; yakında bu konuları içeren kitabam çıkacak sana özellikle göndereceğim......
Sen sen ol, Türkçeni öldürenlere savaş aç… Adam evine ekmek götüremiyor ‘Patiseraya gideceğim’ diyor.... Ha ekmek deyince aklıma geldi; bildiğin Fırın sözcüğü var ya, işte o Fırın bile Fransalı (FOURNEAU).” http://blog.milliyet.com.tr/laz-tarihine-arhavi-ozelinde-katki/Blog/?BlogNo=204700
- 4-Erdoğan, Türkçe Olimpiyatları'nın Arena'daki finalinde Fethullah Gülen'e seslendi: Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli, faturası çok ağırdır. Biz, gurbette olup, şu vatan topraklarının hasreti içinde olanları aramızda görmek istiyoruz... Bu çıkışı, benim gibi sıradan birinin de kafasını karıştırıp, kimyasını bozdu; En az 15 gün, en çok 45 gün 'Karanlığın Gülen yüzü'nü tartıştıracak...Aman siz siz olun, bu tartışma kalabalğında cebinizde ne var ne yok boşaabilir; cüzdana dikkat....
Bu gündem değişikliği karşısında ortaya çıkacak olası senaryoların başlıklarını sıralayayım:
- 1- Sona geldiler. İslam Cumhuriyet’ini ilan Edecekler. Hümeyni benzeri bir manevi liderin gelme zamanı.
- 2- Erdoğan, başkanlık sisteminde Fetullahı yanına çekmek istiyor.
- 3- Fetullah'a meydan okuyor. Çünkü; Fetullah grubu 'Özel Yetkili Mahkemelerin’ kaldırılmasına şiddetle karşı; devlet bu mahkemelerle her an başıma bir şey getirir diyerekten.
- 4- AKP'de çözülme başlayabilir; Çünkü, Fetullahçılarla, Nakşiler arasında savaş şiddetlenir oldu.
- 5- Fetullah asla Türkiye'ye gelmez, çünkü o salt İslamiyet'e oynamıyor, tüm dünyanın manevi lideri olmak istiyor, yani küresel oynuyor. Onun içindir ki, 'Zaman-zaman yazılarımda belirttiğim gibi' Amerika'ya yerleştikten sonra; "La İlahe İllellah Muhammeden Resullah" demeyi bırakıp; "La İlahe İllelah" demeye başladı... Neden mi; İsevileri ve Müsevileri kırmamak için.. Mehdi'nin Dünyada olduğunu söyleyenler aklıma geldi nedense(Canım akıl çelen, Ömer Çelakıl prgramları...).
- 6-Erdoğan için, ömrünün az kaldığını söyleyen Cemaat, yavaş-yavaş Türkiye'ye gelme hazırlığı yaptığını anlayan Erdoğan, Fetullah'ın bir an önce gelmesini istiyor, çünkü hesabı görmek niyetinde, erken… Bu konu vurgulamaya çalıştığım gibi; biraz değil hayli çetrefilli ve gerilimli bir süreç. Çünkü, Erdoğan’ın Özel Yetkili Mahkemeler’ konusundaki demokratik duruşunu, Fetullah grubu onaylamıyor. Salt bu değil, MİT ve Emniyet yapılanmalarında yaman çelişkileri var. “Dört Dörtlük” haberler; istemim o ki, dört dörtlük çözümler getirir ve evrensel anlamdaki barışın temeli olan ulusal düzeydeki barış kurumsallaşma sürecine girer. Doğrusu, fazla da umutlu olmak isterdim, fakat kendimine kadar zorlasam zorlayayım, o umuda ulaşamıyorum. Evet, birileri “ümitli”, ben ve benim gibiler “umutlu”. İkisi arasındaki fark, inanın bir tek harf (İ ve U). “Bir harf için de böylesi evrensel bir süreci yok edeceklerini de zannetmiyorum” diyerek, umudumu canlı tutmak istiyorum.
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder