GALATASARAY OCAĞIN 18’İNDEKİ 18. MAÇTA PAŞAYA YENİLDİ
Süper Lig’in ikinci yarısı; 18 Ocak 2013’teki 18. Maç ile başladı.
Galatasaray 1- Kasımpaşa 1
Bu ligin ikinci yarısının ilk maçının sonucu değil, ligin ikinci yarısının ilk maçının ilk yarı sonucu.
Dakika 2; Kasımpaşanın %100’luk gol pozisyonu hakem Bülent Yıldırım tarafından ofsayt diye kesildi. Anlayacağınız ilk dakikalarda Kasımpaşa daha ataktı.
10. dakikadan sonra roller değişti. Kasımpaşa 8 kişiyle defansa çekilip, orta sahada kapacakları topla, pardon GS atağındaki kapacakları topla Uche’yi kaçırma üzerine oyunu kurgulamaya başladı.Yani, kontrataklara oynamaya başladı. Sabri ilk yarının en iyisi idi. Nitekim gol de onun sağdan taşıyıp ceza sahasına gönderdiği toptan geldi:
Dakika 17. Sabri sağdan aktı, topu ceza sahasına attı, ofanstaki GS’lılar baktı, geri gelen topa Hamit kaktı, Elmander çaktı, vatandaşı Isakson yattı ve Galatasaray 1-0 öne geçti.
Galatasaray atak üstüne atak yapmaya başladı. Herkes GS atacak derken, yedi erken:
Kasımpaşa top kapma adına orta sahada çok faul yapmaya başladı ve 10 dakika sonra sonucunu aldı. 28. Dakikada, 28 forma numaralı İbricic soldan ceza sahasına girdi, ceza yayı üstünden vurdu, Muslera sanki bilerek kurtarmadı ve durum 1-1 oldu(Ne o Premier sevdası mı depreşti. İngiliz Ligi’ne gitmek istiyordu ya).
Maça, yoğun telefon trafiği nedeniyle 49’dan sonra izlemeye başladım. Ve 1 dakika sonra müthiş bir gol üzüldüm. Golü atan eski Milanlı Viudez denen oyuncu, golü yiyen vatandaşı Muslera.
Ne kadar ilginç değil mi? İlk yarı İsveçli Johan Erik Calvin Elmander, vatandaşı Andreas Isaksson’a gol atıyor, ikinci yarı, Galatasaray’ın Uruguaylı oyuncusu Fernando Muslera, vatandaşı Tabare Viudez’den gol yiyor.
Ve bundan sonra, Kasımpaşa’lı topçuların futbola hiç yakışmayan zaman çalma ve oyunu soğutma taktiklerini başlatıyor. Örneğin, Elmander Yalçına hiç temas etmiyor, fakat yalçın kaya gibi Yalçın yere kendisini öyle atıyor ki, tam 88 takla ile rekor kırıyor. Aynı yalçın, Galatasaray atakta iken, bir şey olmuşçasına kendisini bırakıyor. El Yasa, hiç de yasal ve de etik olmayan bir şekilde oyunu soğutmanın oyunları içine giriyor; Emre Çolak hafif kolundan tutuyor, o ise kırıldı diye ayağını tutuyor. Ve orta sahada sürekli GS’li oyuncuları faul ile durduruyorlar. Tüm bunları hakem sessiz kalıyor.
Terim’in ‘dediğim gibi’ her hareketi olay. Yenilgisi olay, açıklamaları bir olay, yengisi olay, yanlışları olay, doğruları olay; adeta olay adamı.
Kasımpaşa maçındaki kadrosu da bir olaydı. Neden Melo, Yekta ve Engin ile başlamadı? Yekta’yı oyuna geç koyuyorsun , orta sahayı ayakta tutan ve sürekli top dağıtan Melo’yu oyundan alıyorsun ve her 2 oyuncuyu da dağıtıyorsun. En önemlisi, Kasımpaşa’yı abartarak ‘ benim için çok zor maç’ söyleminle futbolcuları olumsuz etkiliyorsun.
Bastırarak belirtiyorum; sahanın en iyi iki oyuncudan biri(diğeri Sabri) Melo idi. Elmander gol attı, fakat sürekli top kaybetti. İkinci yarı, Hamit’i değil, o’nu çıkarmalı idi. Bugün Muslera bile kötü idi. İyi bir Muslera, vatandaşının ikinci golünü de yemezdi. Düşünün, ne kadar kötü olduğunu. Emre Çolak etkin bir şekilde bencildi. Burak ne yaptığını bilmez durumlarda etkisiz idi. Selçuk vasattı. Semih ve Dany, eh…
Korkum; Sivasspor’a kiralık verilen Sercan yıldırım’ın harikalar yaratması, çünkü Antalya kampının en iyisi imiş.
Ben, “asla alınmasın, faydasız olur” demiyorum, fakat ‘Wesley Sneijder’den çok, iyi bir stoper gerektiği’ düşüncesi taşıyorum.
Terim; Neden Gökhan Zan’ı kazanmayı düşünmez ki? Kasımpaşa maçında, Hamit’e seni derbiye saklıyorum diyerek Kadir’e yer verebilirdi. Canım, Hakan Kadir balta’ya…
Terim’in bu yanlışları, salt taraftarı değil, Hasan Şaş’ı ve Ümit Davala’yı da üzüyordur.
Kısacası, Terim başta olmak üzere, Sabri ve Melo’nun dışında herkes kötü idi. Tabi ki en kötüsü sonuçtu.
Devrenin ilk maçında, öyle nefesler falan kesen futbol yoktu, Galatasaray taraftarın nefeslerini kesen kötü bir futbol vardı. Bilmem, belki de bu yenilgi, Galatasaray için faydalı bir yenilgi olur, ilk maç olması nedeniyle.
İşin özü, bu sene ligin pek tadı yok. İkinci yarı düzeleceğini zannetmiyorum.
Stat: Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan
Hakemler: Bülent Yıldırım, Selçuk Kaya, Asım Yusuf Öz
Kasımpaşa: Andreas Isaksson, Abdurrahman Dereli, Barış Başdaş, Yalçın Ayhan, Elyasa, Tabare Viudez, Ernst, Sarmov, Özer Hurmacı (Dk. 90 2 Halil Çolak), Ibricic (Dk. 68 Adem Büyük), Uche
Yedekler: Kerem Şeras-İlker Avcıbay-Halil Colak-Santiago Garcia-Erhan Kartal-Adem Büyük-Pablo Pintos
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya, Dany, Riera, Hamit Altıntop (Dk. 46 Aydın Yılmaz), Melo (Dk. 73 Yekta Kurtuluş), Selçuk İnan, Emre Çolak, Johan Erik Calvin Elmander (Dk. 65 Umut Bulut), Burak Yılmaz
Yedekler: Umut Bulut-Gökhan Zan-Aydın Yılmaz-Hakan Kadir Balta-Yekta Kurtuluş-Engin Baytar-Eray İşcan
Goller: Dk. 18 Elmander (Galatasaray), Dk. 28 Ibricic, Dk. 50 Viudez (Kasımpaşa)
2012-13 sezonu en çok puan kaybedilen yıl. Doğrusu; bu sezonun ofansı ve defansı zayıf. Bu gerçeği, en çok puan kaybeden üç büyüklerde somut olarak görebiliyoruz.. Galatasaray mı kaybetti, ardından Fener ve BJK devreye giriyor kaybetmek için. Onun için Galatasaray hep lider kaldı.
Bu durumun ikinci yarı düzeleceğini pek zannetmiyorum. Belki GS kısmı bir düzelme gösterebilir. Fakat bugünkü maç bu sinyali hiç vermedi.
Kasımpaşa büyük projeler düşünen bir takım. Bu nedenle Kasımpaşa’yı yenmek önemli idi. Yenemedi. Eğer, 4 büyüklerin üçü de yarın puan verir ise, yani yenilgilerde Galatasaray ile yarışır ise, 2012-13 sezonunun ikinci yarısı da en çok puan kaybedenler içinde GS en az kaybederek şampiyon olur. Eğer, 4 büyüklerin üçü de kazanır, haftaya da BJK’ye yenilir ise, Galatasaray liderliği ve şampiyonluğu rüyasında görür. İkinci bile olamaz, çünkü TFF ve MHK’nin BJK’li kimliğini unutmayalım.
Kasımpaşa; bu yıl değil de seneye şampiyonluğa oynayacaktır. Buna Rizespor da katılacağını düşünüyorum. Doğru, Rize önce PTT’deki durumunu iyileştirsin. İyileştirir, iyileştirir; Denizli boşuna gelmedi. Evet, Rizespor’un başına Mustafa Denizli getirildi. Neden acaba? Süper lig için. Her şeyi R-cep kimliğine bağlamak doğru değil, fakat birileri onun gönlünü hoş tutmak için, ondan habersiz , o’nu sevindirecek duruşlar sergiliyor. Örneğin Kasımpaşa ve Çaykur Rizespor için kurgulanan olası başarıları gibi. Buna, Fener de eklenirse, işte o zaman seyreyle gümbürtüyü. Yalnız unutmayalım ki, TFF ve MHK buna izin vermez, çünkü BJK’yi göz ardı etmez. Aksi taktirde o zaman futbol-futbol olmaktan çıkar, yani futbol şutlanır.
Hakan Şükür; futbolu bıraktı, milletvekili oldu. Futbol oynarken bence daha iyi konumdaydı, çünkü milletvekili değil, milletin vekili idi. Yani, Galatasaraylıları temsil ediyordu.
Zaman-zaman yaptığı açıklama bana doyumsuzluğun belirtileri gibi gelir hep. Hakan, Galatasaray’dan ne istediğini belli etmez bir istek içinde. Sürekli eleştirir, sanki kendi kusurları yokmuş gibi-ki saysanız, TBMM’ine yol olur.
Son olarak; “Ben Metin Oktay’ın rekorlarını da geçtim, ama Galatasaray Müzesi’nde bir çorabım bile yok..Futbolda tabii ki çok çalışmak yanında şans faktörü de önemli. Türk futbolunda gelecekte de yeni Emre’ler, Arda’lar çıkacaktır. Önemli olan inanmak. Futbolda maneviyattan uzaklaşıp başarılı olamayanlar çok. Parasını değerlendiremeyen, şu anda maddi durumu iyi olmayan bir çok eski futbolcu arkadaşım, abilerim yanıma gelip yardım istiyor. Benim de yardım ettiğim oluyor. Futbolda başarılı olmak için spor ve maneviyat at başı birlikte gitmeli. Sağlam bir limana sığınmak gerekir.” deyiverdi. Ağzından değil, aklından kaçtı.
Futbolda bir Hacı olamadı, fakat maneviyatta hacı oldu. Genç hacının yaptığı ilk işi, eşini kapatmak oldu-ki asla kimse
karışamaz- Fakat bu işin bir aması var. Hakan niyetin Bakan olmak. Bence, R-cep bakan değil, bir dahaki seçimlerde bakmayan yapar ancak.
Yapma be Haci, çevreni değil kendini kırıp döküyorsun. Metin Oktay dediğin kişi, senin ağabeyin, en azından o’nu küçümseyen bir söylemde bulunmamalıydın. Ne o, Metin Oktay beyefendinin maneviyatı mı bozuk..Senin ben….maneviyatına güvenmiyorum, senin paraviyatın daha yüksek, doğrusu, megaloviyatin..
http://blog.milliyet.com.tr/galatasaray-trabzon-da-aldigi-1-puanla-ilk-yarinin-sampiyonu-oldu/Blog/?BlogNo=394059
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
GSM:0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder