GALATASARAY’I YAKANLAR
Haydarpaşa Gar’ını yaktılar, dereleri ve ormanları yaktılar, şimdi de Galatasaray Üniversitesi’ni yaktılar. (22 Ocak 2013) Tüm değerleri paraya yükleyip iktidara gelenler, tüm bu yanmaları timsah gözyaşlarıyla seyrediyorlar, “Türkiye’yi, doğası ve doğanıyla hızla yakanlara sürekli ortam hazırlıyorlar” desek yeridir.
Nerde Galatasaray Üniversitesi? Beşikta-Ortaköy Çırağan Caddesi’nde. Galatasaray Üniversitesi tarafından kullanılan, Feriye Sarayları olarak da bilinen ve Çırağan Sarayı’nın müştemilatı(devamı, bitişiği) olan bina. Sultan Abdülaziz döneminde mimar Sarkis Balyan tarafından 1871’de inşa edilmiş. Resmi adı; İbrahim Tevfik Efendi Sahilsarayı.
Galatasaray Üniversitesi’nin yanma nedeni, ahşap ağırlıklı olmasıymış. Ormanların niçin yandığını anlamışsınızdır. Yapıları betondan değil de (beton da yanabiliyor), çelik konstrüksiyon, ormanları da demir ağaçlardan mı yapmalı?
Galatasaray Üniversitesi ‘Ahşap ağırlıklı imiş’, yani her an yanabilirmiş. Ne bu şimdi? Senin görevin, yanmasını ve de zarar görmesini önlemek değil midir.Seyrederek, bir başkasına ortam mı hazırlıyoruz?
Yangın gibi tamamen yıkıcı bir olaya karşı gerekli önlemlerin alınmaması gerçekten düşündürücü. Ben böylesi, stratejik konumu olan, özellikle de İstanbul Boğazına sıfır koşutta olan yerlerin yakılmasını şuna benzetirim;…Amaaan, neye benzetirsek benzetelim, adam para için yakıyor işte; suyu, ağaçları, tarihi yapıları, insanları.. Haydarpaşa’yi yaktılar da ne oldu?
Beklediler, beklettiler ve önlem almayarak yıkılma aşamasına getirdiler. Sonrasında da, yeni bir soygun, dahası toplumu tüketime zorlayacak 70 katlı bir rant projesi ile tarihi dönüştürdüler, pardon kenti dönüştürdüler.
Gerçekten, İstanbul’da Tarihi dönüştürüyorlar, özellikle de Osmanlı tarihi yapılarını. Ranttan uzak alanlardaki Osmanlı tarihi yenileniyor, rantta yakın alanlardaki ise yeniyor. Adamların, Osmanlılık, Allah, Kitap umurunda değil, varsa yoksa arsa borsa bütününde rant…
Dünyanın doğal, çevresel ve mimari miraslarını korumak için çalışmalar yürüten New York merkezli Dünya Anıtlar İzleme Kurulu (World Monuments Watch), 2012 itibariyle dünyanın ’En Tehlikedeki 100 Anıtı Listesi’ni yayınladığını okumuşsunuzdur.
Bu listede; Türkiye’mizde; bugüne dek gördüğü hasarlara karşın onarılmadığı ya da iyileştirilme çalışması yapılmadığı için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan 4 yer var. Bunlar; Haydarpaşa Garı, Adalar, Erzurum’un Çamlıyamaç köyü ile Büyükada Rum Yetimhanesi.
Ve bu Listeye; kanaatim o ki; Galatasaray Üniversitesi’ni de aldıracaklardır. Bir yetkiliyi kutlarım, birkaç gerçeği itiraf ettiği için. Hazret, yangını seyrediyoruz diyor. Ne kadar doğru bir ifade değil mi? Yıllardır seyrediyorlar. Tıpkı Haydarpaşa Garı yangınının seyrettikleri gibi. Beni şok eden ifadesi ise şu; "İstanbul zaten buna çok müsait bir yer, bunları engellemek mümkün değil. Dolmabahçe Sarayı'nda da bir yangın bekliyoruz."
Gel de senaryo yazma. Galatasaray Üniversitesi, Çırağan Sarayı’nın devamı (Arapça, müştemilatı). Yangın nasıl oluyor da oraya sıçramadı? Sıçramaz çünkü, onun taşıyıcı sistemiyle birlikte taşıyıcı olmayan duvarları çelik korumalara alındı. Eee, Çırağan Sarayı’nın devamı olan Galatasaray Üniversitesini ‘yandığı için’, Çırağan getirim (Fr. Rant) grubuna katmakta fayda var.
Yangını itfaiye söndürür. İtfaiye üzülerek belirteyim ki; ‘yangınlarla değil’ birilerini serinletmekle meşgul sanki. İnanın, bu yangını İstanbul’un tulumbacıları rahatlıkla söndürür idi.
Daha dün (24 Aralık 2012) İstanbul Cağaloğu'nda bulunan 150 yıllık İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasında ‘sabaha karşı bilinmeyen bir nedenle’ yangın çıktı ve bina yok oldu. Sabaha karşı ve bilinmeyen neden. Neden sabaha karşı ve niçin nedeni bilinmiyor?
Fatih Altaylı; “…Aynen bu şekilde yandı. Okul yöneticileri ile konuştum. İtfaiye geliyor yangın başlangıcı var.
Bir müdahalede bulunuyor 'yangın söndü' diye zabıt tutup çıkarlarken; yangın yeniden başlıyor… Aynısı Galatasaray Üniversitesi'nde oldu. İstanbul İtfaiyesi'nin yetkinliğini tartışmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. İki kez aynı hata. İkisi de tarihi bina, ikisinde de itfaiye gidiyor; 'yangın yok' diyor ve arkasından bina yanarak yok oluyor. ..Birileri, 'Kardeşim siz itfaiye misiniz yoksa kundakçı mısınız' diye bunlara sorar diye umuyoruz."
Altaylı bunları söylüyor da, bir önerisi yok. Benim var: Önerim şu; Beşiktaş Çırağan caddesindeki Galatasaray Üniversitesi ve Çırağan Sarayı-Öteline, Dolmabahçe Sarayı’nı da katarak (önce yakarak); üçünü birlikte, Kentsel dönüşüm denen cepsel dönüşüm sürecine sokalım. Dinden ve yoksuldan ve de futboldan geçinen bizler, İstanbul Boğazı’ndan neden geçinmeyelim ki?!
Galatasaray Üniversitesi yangını anlayabilmek için; Haydarpaşa Garı’nın yakılmasını bir kez daha anımsayalım:
2008’de AKP hükümetinin belediye başkanı olan Topbaş tarafından ''Haydarpaşa Manhattan'' diye bir projeye imza atmamış mıydı? Projenin; Haydarpaşa ve çevresi dahil 110 hektarlık bir alanı kapsayan 'rantsal dönüşüm' projesi içerisinde olduğu söylendi. Haydarpaşa Garı’nın 28 Kasım 2010’daki yanışı; bu projenin hayata geçirilmesini isteyenlerin kirli ellerinden çıkan bir kundaklama olmadığını söyleyebilir misiniz?
- http://blog.milliyet.com.tr/Haydarpasa_yangini_unutuldu_mu_unutturul___/Blog/?BlogNo=279891&ref=milliyet_anasayfa&RefNo=21
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder