MADEN OCAĞI SANKİ ÖLÜM KUCAĞI
İktidar, finans kaynaklarını artırmak adına, partilileri yüklenici yaparak iş dağıtmakta, kurumsal birikimi olan gruplar ötelenmektedir. Bu da beraberinde, kazaları ve de ölümleri getirmektedir.
2002 sonrasının 10 yıllık sürecinde, 10 binin üzerende işçinin iş cinayetlerine kurban gittiğini gözlemliyoruz. Bu, terör örgütünün, cinayetleri kadar tehlikeli bir süreçtir.
Son olarak; Zonguldak Kozlu'da meydana gelen ve taşeron şirkete bağlı çalışan 8 işçinin yaşamını yitirdiği maden kazaları gösterdi ki, bu ölümler bitmeyecektir, çünkü iktidar sorumsuzca davranmaktadır.
Ve bu acımasızlar; yaşanan iş cinayetlerini kaza veya takdiri ilahi olarak görerek ‘gerçeği her şeyde olduğu gibi’ ‘dini kullanarak’ gizlemeye çalışmaktadırlar.
Düşünün, Kozlu’daki kömür madeni, bu alanda hiçbir birikimi olmayan bir yandaş inşaat firmasına veriliyor. Böylesi bir inşaat şirketinden iş güvenliği konusunda önlem beklemek aptallık olur.
Galeri de metan riski artıyor ve de bu firma önlem almıyor. Metan sensoru (Metan algılayıcısı) olmayan (veya uzakta olan) maden ocağında hiç bir önlem alınmıyor. Nerede yetkililer? Böylesi sağlıksız ve tehlikeli çalışma ortamına nasıl izin verilir?!
Sayıştay, aylar önce TBMM’ine ‘olay olmamasının raslantı’ olacağını içeren rapor sunuyor, bırakın TBMM’ini, iktidarı da bırakın, ilgili bakanlık bu tehlikeyi büyük bir aymazlıkla es geçebiliyor.
Adamlar, TBMM’ini halkın yaşamını kolaylaştırıcı düzlem olarak değil, kendi ideolojilerini güçlendirecek düzlem olarak görüyor.
Maden ocağında, risk analizi yapılmıyor, fakat iktidarının risk analizini yaparak, önlem için Anayasa hazırlamaya çalışıyor.
Maden ocaklarını deneyimsiz yandaş firmalar işletiyor. Tıpkı Anayasa’yı hazırlamak için oluşturulan ‘Anayasa Komisyonu’ gibi.
Metan gazı tehlikesi artmasına karşın önlem alınmadan maden ocağında galeri açılmaya devam ediliyor.
Tıpkı, toplumun gazı yükselmesine rağmen Anayasa çalışmaları devam ettiği gibi.
Gaz algılayıcıları uygun yerde değil.
Tıpkı, toplumun akil insanlarından soyut Anayasa çalışmalarıyla ‘başkanlık’ sitemini getirmeye çalıştıkları gibi.
Bu bir cinayettir ve acilen ‘böylesi deneyimsiz şirkete iş veren’ gerçek suçlular tutuklanmalıdır, çünkü iş cinayetleri resmen katliama dönüşmüştür.
Çıkarılan yasalar bu katliamları alabildiğine yoğunlaştırmaktadır. Katliamların durdurulması için, İşçi sağlığı ve güvenliği konularında ilgili meslek odalarına yetki verilmesi gerekmektedir. Bu zorunluluktur. Batı, hükümetlerin benzer yetkilerini tümüyle meslek odalarına, sendikalara ve üniversitelere devretmiştir. Bu kuruluşlar, merkezi yapıyla değil, yerel yönetimlerle ortak çalışmakta, hatta bu konuda projeler geliştirmektedir.
“Deneyimsiz firmaları taşeron olarak çalıştırmayı marifet sanan ve bunu medyaya, topluma ülkemiz için ‘hayırlı’ olarak inandırmaya çalışan AKP Hükümeti ile karşı karşıyayız.
Yaşatılanlar bir katliamdır. İnsanları köleleştirmektir. Ve, bu dinden, yoksuldan geçinmek adına, daha fazla kazandırıyorum denerek taşeronluk sistemiyle insanların yaşam hakkını hiçe saymaktır.
Yaşamını yitirenlerin acısını paylaşıyorum. Allah’tan sabırlar diliyorum.
Ve diyorum ki; “Maden ocaklarına ve de seçim sandıklarına inerken, lütfen ‘tehlikenin ne olduğunu aklınıza getiren’ duruş sergileyin.”
Parası kömür karası olmuş insanlarımız, parası yüz karası olmuş insansızlardan gün gelecek hesap soracak.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder