FETULLAH VE CÜBBELİ HOCA TÜRBANIN FÜRUAT OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR; GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
Güler misin, ağlar mısın? En iyisi ‘tebessüm ederken’ düşünmek:
Uzun zamandır ‘Güldüşün çorbası ‘damak tadını ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum:
Eğer bir ülkede, işkence yapan, biber gazı sıkan, insanları kışın ortasında havuza döken(Tekel işçileri Abdi İpekçi parkındaki havuza dökmüşlerdi,Yunanlıları Akdeniz’e, Ege’ye dökercesine) polis değil de, mukavemet etti diye insanlar yargılanıyor ise, tuz koktu, kar çürüdü demektir.
İşte, kokuşmuşluğun ve çürümüşlüğün ‘güldüşün çorbası’ boyutundaki yansımaları’
Önce yakın zaman ‘Güldüşün Çorbalarına’ yer verelim;
A- Nurettin Veren; Fethullah Gülen 'in 25 yıl boyunca başyaverliği ve kuryeliğini yapan kimlik. Bir zamanlar Cumhuriyet gazetesinden, Fethullahçı Gladyo’nun yazarı Hikmet Çetinkaya’nın Fetullah Gülen’i karalamak, dahası deşifre etmek adına gündeme getirdiği ve sürekli röportajlar yaptığı kişi. O günlerde, Fethullah’ı karaladıkları için başta Recep Tayyip ve çevresindekiler N.Veren ve H.Çetinkaya’ya ‘aforoz edercesine’ lanetler yağdırıyorlardı. Hikmet için ne hikmetse şimdi Fetullahçı olduğu söyleniyor(bence karalama).
İşte bu N.Veren’i şimdi Rcep ve çevresi kullanıyor ve şunları söylüyor: “ Türkiye'de önemli bir sorun haline gelen türbanın Fethullah Gülen'in talimatıyla bir furyaya dönüşmüştür. Gülen'in talimatıyla birçok arkadaşımız 50 yaşına kadar evlenmedi. 1970'lerde ve 1980'lerde Türkiye'de türban diye bir sorun yoktu. Bunu topluma biz enjekte ettik. Gülen, evli müritlerin eşlerini burunlarından topuklarına kadar kapatmalarını istedi. 'Siz başlatın gerisi gelir' dedi. Kadınlarımız da siyah gözlükler ve eldivenler taktı. Ben de eşimi öyle giydirdim. Toplum kamplara bölündü. Sonra da bu örgütlenme fark edilince cemaate,'Başı açık kadınlarla evlenin' dedi. Bu yüzden cemaat içindeki başı kapalı kadınlar dul kaldı!''
Cübbeli Ahmet Hoca’da(Mahmut Ünlü); türban İmanla ilgili(taalluk) değildir, dahası, inanç(Amentü) esaslarından değildir diyor.
Neden bunlara yazdım; Başbakan seçim meydanlarında; “Fetullah’ın örtünmeye karşı olduğunu, çünkü türban için ‘Fürurat’ dediğini bar-bar bağırarak dile getiriyormuş,
Yıllardır, Fethullah’ı eleştirdik. Laik Demokratik Cumhuriyet'i Ve Aydınlanma Devrimi'ni savunmak adına, Fethullah’ı eleştirirken, Rcep ve çevresindekiler bizleri kuru sıkı tehdit ediyorlardı. Anlayacağınız, Rcep ve çevresini eleştirmek, Fethullah’ı eleştirmek, Fethullah’ı eleştirmek Rcep’i eleştirmekti, çünkü tüm dokularıyla bütünleşmişler olarak görüyorlardı kendilerini. Ben süreç içinde bu iki grubun, yani dinden ve yoksuldan geçinen Nakşi lerle Fethullahçılar’ın, siyasi ve ekonomik rant boyutunda birbirine girecekleri hep vurguladım
Fakat yine de bu ikili arasındaki kavgalara kuşkuyla bakmakta fayda var.
B- Başbakan’a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarına ilişkin konuşan Arınç, Meclis Başkanlığı’nın ardından satın aldığı evin öyküsünü anlatırken “İnşaat halindeyken bir eve girdik. Elimdekiler evin yarısını bile ödemeye yetmedi, ayda 7 bin lira ödemek suretiyle kredi çektim. Çok laf yalansız çok mal haramsız olmaz derler. Yine bir laf daha var, ‘Fakirler zenginlerden şu kadar yıl önce cennete gidecek’ derler. Yani zenginin işi zor. Hele helalinden değilse çok zor” dedi. İşte Arınç’ın bu sözleri Anadolu Ajansı tarafından sansürleniyor.
Kim mi sansürlüyor? Yarası olan..Kılıçdaroğlu sansürleyecek değil her halde.
C- 25 Şubat 2014 günü ODTÜ arazisine yapılan bulvar; ‘1071 Malazgirt Bulvarı’ adını koymuş, katlı kavşak. Peki; bulvara açılan köprü ve alt geçitlere ne ad verdi dersiniz?
Sultan Alparslan Köprüsü,-Sultan Alparslan Altgeçidi,-İzzettin Keykavus Üstgeçidi,-Alaeddin Keykubat Köprüsü,-Kılıçarslan Altgeçidi-Kılıçarslan Köprüsü-Gıyaseddin Keyhüsrev Köprüsü-Melikşah Köprüsü...
Katlı kavşak; anlaşılan bu bulvarı ODTÜ öğrencilerinin muhalefetine rağmen inşa etmeyi Türklerin Anadolu’ya girişi ile özdeşleştirmiş.
Bir önerim var; Gezi Parkı’na da “Fatih Sultan Mehmet Parkı”, Taksim’e de, Rcep T Ayip Sultan Meydanı “ adını, Çankaya’daki Seymenler Parkı’na da….Atatürk Orman Çiftliği’nden geçen Bulvara da, Said-i Nurse bulvarı adını koyun..Her neyse, bunlar fazla olmaya başladılar
Be katlı kavşaklar, bu kadar da kaşınmayın, uyuz yayıyorsunuz, tümden imha edilebilirsiniz.
1- Şans oyunlarının kolon ücretine 10 kuruş zam
Milli Piyango İdaresi (MPİ), Sayısal Loto, Şans Topu ve On Numara oyunlarının kolon ücretini, 2 Ocak 2011’den geçerli olmak üzere 10 kuruş artırmıştı.
Ve, şunları not düşmüşüm: Şansınız bol olsun. Arkadaşlar, şöyle bir çevrenize bakın, hiç kazanan var mı veya aniden semt değiştiren bir arkadaşınız var mı? Durum bu iken oynanıyor işte, halkın haftada 5 gün umudunu tazelediği bu şansa da zam yaptı, zam göresiceler. Yarın bir altılı yapayım zam gelmezden.
2- Werder Bremen’in eski yıldızı Hugo Almeida, BJK taraftarlarınca İstanbul’da delilik seviyesinde karşılanırken; Alman kulübünün yeni transferi Denni Avdic, Bremen Havalimanında taksi bulmakta zorlandı.
Biz resmen ne yaptığımızı bilmiyoruz. Ülke elden gidiyor uyuyoruz,, Avrupa'nın sıradan topçusu geliyor ülke ayakta...Soruyorum; bu topçunun gelişi ülkeme ne katkı verecek; aç karınları mı doyuracak, çıplak bedenleri mi giydirecek? Aksine, evmizin riskini maça yatıracağız, çoluk çocuğumuz aç bi aç gezerken. İyi futbolu izleyelim, ama kendimizi izlettirmeyelim. Nesmen trajikomikler diyarı olduk.
3- Vahap Munyar yazıyor:
“EŞİ Ümran Beba’nın 10 ay önce 18 ülkeyi kapsayan Pepsi Cola Asya Pasifik Bölgesi Başkanlığı’na atanmasının ardından Hong Kong Üniversitesi’ne transfer olan Prof. Ali Beba, bir süre önce mail göndermiş…”
Her neyse bu karı koca ne yapmış biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz tabii; bunlar Hong Kong’ ta oturdukları gökdelenin 38. katında mangal yakmışlar ve evlerine polis basmış…
Bunu Vahap bey ve karı koca zevkle anlatıyorlar.
Soruyorum şimdi; Apartmanın balkonuna kurban derisi asanlar, Almanya’daki parklara pijamalarla yayılanlar ile bu koca karı, pardon karı koca arasında ne fark var?
Bence şımarıklık ötesi bir görgüsüzlük.
4- 3’üncü köprü güzergahındaki ağaçlar eski kömür ocaklarına nakledilecek.
Ne diyeyim ki; siz madem İstanbul’u boğazlamaya kararlısınız, Allah da sizi boğazlasın!.
5- Cumhurbaşkanı Gül’ün davetine Jaguar marka otomobiliyle gelerek dikkati çeken Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Alper Yasin Altınel, “Cumhurbaşkanı’na gidiyorum. Ne ile gideyim? Makama saygının gereği” dedi
Canım Türkiye’m; Bu kadarına da izin verme, öğrenciler harçların ve ulaşım giderlerinin düşürülmesi için coplanırken, biber gazları ile yerlerde sürünürken, karnındaki bebeler öldürülürken, bu öğrenci de Jaguar ile okuluna gidip geliyor. Ben şimdi sermaye düşmanıyım mı? Değilim kardeşim, dün çıplak gezen görgüsüz iktidar yandaşı zenginlere karşıyım, zenginlere.
Be terbiyesiz, neden öğrencilere ve yoksullara saygı göstermesin de, makama dersin?
6- Muhafazakâr yazardan tartışılacak iddia.
Bugün Gazetesi’nin muhafazakar yazarı Nuh Gönültaş bugünkü yazısında çok tartışılacak bir konuyu gündeme getirdi.
İstanbul Başakşehir’in, gizli evlilik yapan muhafazakâr kesimin ikinci evlerini açtıkları bir yer haline geldiğini yazan Gönültaş, Başakşehir’de bunu herkesin bildiğini ama dile getirmediğini iddia etti.
Nuh Gönültaş, Hür Adam filminin yönetmeni ve senaristi Mehmet Tanrısever' e ağır eleştirilerde bulunup ' bu filmi para için yapıyorsun' imasında bulununca ortalık karıştı. Bir ara ayağa kalkan Tanrısever ' Komünistlerle uğraşıyorum bir de sizinle mi uğraşacağım" deyip mikrofonu Gönültaş'a fırlattı. Bu olay üzerine sunucu Tarık Toros, hemen reklam arası verdi...
Gülüp düşünmek mi gerek, yoksa düşünüp ağlamak mı; bu nedenle Yorum yapmıyorum; sadece yiyin birbirinizi beyler diyorum.
7- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kars’taki tamamlanmamış İnsanlık Anıtı heykeline “ucube” dediği iddiasıyla başlayan tartışmada buzları eritmeye niyetli.
“Başbakan gecekondulardan bahsetti” diyen Günay, “Biz hiç kimsenin emeğini yıktırmayız” sözleriyle de heykeltıraş Mehmet Aksoy’a destek verdi.
Ve bir gün sonra;
Başbakan konuştu Bakan Günay yıkıldı
Kars'taki 'ucube heykel' tartışmalarına Başbakan Erdoğan son noktayı koydu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay her ne kadar 'Başbakan heykele ucube demedi' dese de bu şok çıkış ile yıkıldı..
Erdoğan ‘ucube’ ifadesini heykel için kullandığını ve belediyenin heykelin yıkılması doğrultusundaki kararı uygulaması gerektiğini söyledi.
Biri sanatın içine tükürür, diğeri ücübe der; Kültür Bakanı da bunların arkasını toplamaya çalışır.
Sayın bakan bunlara ne kadar dayanacaksın, ne zaman gerçekleri görüp ‘Yeteeeer!’ diyeceksin?
Biri bu erezyona dur demeli. Bu ülkenin bakanının yalancı çıkarmak hiç de ethik değil. Yazık ülkeme, yazık. Bir bakan bu duruma düşmemeli, düşürülmemeli idi.
Bu işleyen sürece ne ağlanır ne gülünür, acayip ÜCÜBE bir durum.
8- Ünlü işadamı Ali Ağaoğlu, Vaniköy’deki yalısına 120 bin liralık yatak satın aldı.
Biri çıkıp ya bana aptal desin, ya da bu adamı sorgulasın. 30 yıllık mühendisim, hasbelkader bölge müdürlüğü yaptım, kıt kanaat sürdürüyoruz yaşamımızı, o ise yalıda ve 120 milyarlık yatakta, insaf be; bir memurun ev parası.
9- 'Beni eleştirenler umurumda bile değil'
Son filmi ‘Kâğıt’la bürokrasiyi hedef tahtasına oturtan ünlü yönetmen Sinan Çetin, ''Beni o çevreler 25 senedir eleştiriyorlar. Ben bugüne değin ne düşünüyorsam onu söyledim'' diye konuştu.
Sinan Çetin; Git kendini fazla nefret ettirmeden. Bana şunu söyler misin; TMMOB-İMO'da çalışırken kendisine verilen görev paralarını alıp kaybolan kişi kim?
Ankara’ya gelir ‘katlı kavşağa’ İstanbul’da Reter’e övgüler dizen bu kimlik, sinir bozan biri ezber bozan değil.
Bu kişi S.Ç beyler. 1970’lerde Erzincan depremini haber yapması için görevlendirilen bu kişi kendisine verilen hatırı sayılır para ve muhimmat ile kayboldu ve bir daha İMO’ya uğramadı. İşte bu adam şimdi karanlığın gülen yüzlerine para için methiyeler düzüyor.
Yağdanlığın bu kadarı da fazla, damar tıkanıklığı yapar. Devlet küçültmek ile devleti küçük düşürmek arasındaki farkı bari sizler anlasaydınız.
10- Gülen cemaatinin para kaynağı ne?
ABD'li sosyolog yazar Prof. Helen Rose Gülen cemaatini araştırdı ve para kaynağını açıkladı
ABD'li sosyolog yazar Prof. Helen Rose Gülen cemaatinin para kaynağının kendi tabanı olduğunu açıkladı. Buna göre 7- ile 10 milyon insan gelirlerinin ortalama yüzde 10'unu harekete bağışlıyor. Oran kişinin maddi durumuna göre yükseliyor.
Bay sosyolog; katrilyonlarla ifade edilen bu gelir, bu 10 milyon insandan mı elde edildi? Bu on milyon insanın yıllık geliri 100 milyar olsa bunun %10'u 10 milyar eder 10 milyon ile çarpsanız ve 25 yıldır devam eden bu hareket ile toplasınız bile bugün söylenen parasal gücü yakalayamazsınız. İkincisi, ben maaşının % 10'nunu veren bir Fetullahçı görmedim, en iyi Fetlullahçı bile 'ne bağışı kardeşim, zor geçiniyorum zaten'
Elin adamı anlamış biz anlamamışız. Elin adamı anlamadı, anlatıldı ve eder karşılığı beyimizin sosyologluğu tuttu. Böylesi çok, parayla düşünceleri ve gerçekleri saptıran. Ve diyorum ki " Hade be ordan, insanlar açlıktan nefes alamıyor, gelirinin % 10'nu bağışlayacak. Bu bir düşünce satın almadır, tıpkı Think Tank(Düşünce Kuruluşları)!"
Elin adamı bunu anladı iyi de, bu adamın neden ABD’de olduğunu anladı mı, yoksa anlamak mı istemiyor?
11- Adana ve Antalya Emniyet Müdürlüklerinin ortaklaşa 11 ilde düzenledikleri operasyonda, organ ticareti yaptıkları iddia edilen 12 kişi gözaltına alındı.
Zanlılar 10-15 bin liraya satın aldıkları böbrekleri hasta yakınlarına 20-25 bin liradan sattıkları bazen de taksit yaptıkları bildirildi.
Geçmiş tarihte köle ticareti vardı ve insanı bütün olarak ve peşin parayla satarlardı, şimdiki tarihte organ mafyası aracılığıyla insan parça-parça ve taksitle satılır oldu, Hayranım şu insanatın yarattığı kolaylığa.
12- 'Biz çıkardık biz gömeriz.'
Allianoi Antik Kenti’nin üzerinin kumla örtülmesini değerlendiren bakan Veysel Eroğlu 'zaten toprak altındaydı. Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalırsa ne olur' dedi.
Doğru değil; “Zaten ucube idi, toprak altında kalması iyi oldu" şeklinde düzeltilmelidir.
13- Hürriyet'in haberine göre; Başkan adayı olma kararı alan Mehmet Ali Aydınlar için ‘henüz erken’ (her ne kadar kendisi ‘ben böyle bir şey söylemedim’ dese de) yorumunu yapan Aziz Yıldırım konusunda dün sürpriz gerçek daha ortaya çıktı. 12 yıldır başkanlık koltuğunda oturan Yıldırım, görevi, kardeşi Ali Yıldırım’a devretmek istiyor.
Oh ne ala memleket, adeta tüm kurum ve kuruluşlarıyla sultanlık...Baba başkan, ille de, kardeş veya oğlu da olacak başkan, başkasına yaşam hakkı tanınmaz. Baba Belediye başkanı, kardeş veya oğul ya kulüp başkanı, ya da üç büyüklerin yönetiminde... Yeter be!!!
14- Gökçek ve Başbakan'ın davasında yargı kafa karıştırdı.
Başbakan Erdoğan'a 'hayır diyenler darbecidir' dediği için açılan dava reddedilirken, Tansel Çölaşan'ı 'evet diyenler gaflet ve delalet içindedir' dediği için mahkemeye veren Melih Gökçek tazminat almaya hak kazandı.
Aynı nedenle açılan iki davada yargının farklı kararlar alması kafaları karıştırdı.
Niye kafan karışıyor ki, Türkiye’yi ne hale getirdiklerini betimleyen bu yargı tablosu karşısında.
Mühendisler geri zekâlıdır dedi Gökçek ceza almadı, ben ‘Kanunsuz Sultan Melih Han’ dedim, 5 milyar tazminata mahkum edildim.
15- Ankara’daki efendiler geri zekâlı!
Doç. Can, “Örneğin Anayasanın değiştirilemez maddeleri diye ilginç şeyler var. Ya başkentin Ankara olmasını kim bize sordu” dedi
Bir insan YARSAV’ı yıkmak için kurduğu kendi platformundan kovuluyor ise, onun için yorum yapmak, yoruma işkence yapmaktır.
16- Cengiz Han tarihin en çevreci hükümdarı mıydı?
27 Ocak 2011
13. ve 14. yüzyıllardaki Cengiz Han’ın Moğol istilasının, insan eliyle iklim değişikliğine yol açan tek kültür olduğu ortaya çıktı.
ABD’deki Carnegie Enstitüsü Küresel İklim Bölümü’nün tarih boyunca önemli olayların iklime etkisinin incelendiği araştırmasına göre, modern çağın iklim değişikliğinin tersine, Moğol istilası yerküreyi soğuttu ve 700 milyon ton civarında karbonu atmosferden temizledi.
Tarihin en zalim hükümdarlarından biri olan Cengiz Han’ın böyle iyi bir çevre karnesi almasının ardındaki gerçek ise bugünün çevrecilerini biraz rahatsız edebilir.
Moğol İmparatorluğunun dünyanın yüzde 22’sini fethettiği 1,5 yüzyıl boyunca, Cengiz Han’ın at üstündeki istilacı göçebelerinin 40 milyon insanı öldürdüğü tahmin ediliyor.
Araştırmaya göre, böylesine geniş bir bölgede nüfusun azalması sürülmeyen tarlaların ormana dönüşmesine neden oldu. Diğer bir tarifle, Cengiz Han’ın amansız istilası dünyada büyük bir alanda ormanların yeniden yayılmasına ve bu yeni ormanların da atmosferden daha fazla karbon temizlemesine yol açtı.
Avrupa’daki veba salgını ve Çin’deki Ming Hanedanının yıkılışı gibi olaylarda da ormanların yeniden büyüdüğünü tespit eden araştırmacılar, Moğol istilasının bu çevreci yönüyle atmosferden temizlediği 700 milyon ton karbon, bugünkü küresel benzin tüketimiyle üretilen karbon miktarına denk geliyor.
İnan hem ilginç, hem çılgın bir haber. Bunun için haberin tümünü verdim.
O zaman Hitler gezegenimizin en çevrecisi.
Nagazaki ve Hiroşima katliamcısı ve doğayı ve doğanı Küreleme ustası Küresel Efendi ise, başat çevreci.
Gecikmiş çevre ödülleri lütfen verilsin bu zartlara.
17- Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi uğurlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ağzındaki sakız dikkat çekti. Gökçek, “O da sakızla geldi. Birinin yanıt vermesi lazımdı” dedi(25/02/2011).
Sarkozy şebeklik yaptıysa, şebeklik mi yapmak gerekir? Ya çok daha olumsuz ve edep dışı bir şey yapsaydı? Siz de yapacak miydiniz?
Tam bir katlı kavşak mantığı. Dünyada en tehlikeli kişi, zavallılara karşı efendisinin intikamını almak için zavallılık yapan yağdanlıklardır.
18- "Yollar tuzlu, tatsan mı acaba"
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkan Yardımcısı Ali Çetin, vatandaşları dava açmaya çağırdı.
Melih Gökçek de twitter'daki bir vatandaşa "Murat inan yollar tuzlu. Nasıl inandırayım bilmiyorum ki, tatsan mı acaba:)" diye yanıt verdi(08/03/2011).
Katlı kavşaktan ne bekliyordunuz ki?
Sesleniyorum, duyar mı Rcep acep?
http://blog.milliyet.com.tr/-guldusun-corbasi--ile-guler-misin--aglar-misin-/Blog/?BlogNo=397692
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder