19 ‘MAYIS KORKULARI’ VE GANDHİ KEMAL
Bazı yazılar vardır ki, devamlı okunması gerekir.. Benim de devamlı okuduğum bir yazım var, geçen 19 Mayıs’ta yazdığım.. Yazıyı, sizlere okutmak değil amacım, şöyle bir göz gezdirirseniz sevinirim.. İlle de birileri okursa, örneğin bir siyasi lider, ne de sevinirim.. Olur a, bir yazım(Köy-Kent Projesi Ütopya mı?) okundu, Bölge Müdür oldum; belki bununla Bakan olurum, yüzümüze bakmayanlar dünyasında.. Bu işin şakası..
Asıl şakaya kaynak konu; düne dek bir başkası önünde güvercin gibi takla atanların, aniden; Önder ağabey ve Kılıçdaroğlu önünde taklalara geçtiklerini gözlemlemek.. Konu yazımda (19 Mayıs 2009) Mayıs korkularına değinmiştim kısacası. Mayıs korkularına bir korku daha eklenince, yazıyı güncelleme gereksinim duydum..
O korku da, Gandhi Kemal korkusu, yanı Kemal Kılıçdaroğlu korkusu.. Siyasi ve ekonomik rant savaşçıların bir korkudur sardı.. Siyasi erk’i bir korkudur sardı.. Sadece partiye kendilerini taşıyan lider erki tapınıcılarını korku sardı.. Lider eteğine sarılmışları korku sardı..
Dokunulmazlık zırhına bürünmüşleri korku sardı.. Kısacası Mayıs korkuları varsıllaştı.. Mayıs’tan korkarlar, çünkü Atatürk Anadolu insanının kurtuluş savaşını 19 Mayıs 1919’da başlattı.. Mayıs’tan korkarlar, çünkü; emekçinin dayanışma günü 1 Mayıs’tır.. Mayıs’tan korkarlar, çünkü; Türkan Saylan geçeğini halk Mayıs ayında haykırdı.. Mayıs’tan korkarlar, çünkü; Mahatma Gandhi’nin, Hintli arkadaşları ile Afrika Hintlileri Kongresi'ni kurarak; çağımızın en büyük devrimi olan, şiddet aleyhtarı bir politikanın temellerini Mayıs ayında attı..
Mayıstan bir kez daha korkacaklar, çünkü; Kemal Kılıçdaroğlu, solun mahatmasını (büyük ruhunu) ortaya çıkaracak hamlesini Mayıs ayında yaptı.. Gandhi Kemal adını kim koyduysa, bilerek veya bilmeyerek çok isabetli bir ad koymuş.. Fiziğinden dolayı koyduğunu düşünüyorum, fakat o hem fiziği ve de hem siyasetteki barıştan yana duruşuyla, yanı şiddetti reddeden duruşuyla bunu hak ediyor..
Antiemperyalist duruşuyla, nice Kemallerin önünün açan Mustafa Kemal’e, ATATÜRK’e gelelim.. Büyük öndere ben, her 19 Mayıs yılında olduğu gibi 19 Mayıs 2009’da gelmişim..
İşte o gelişim: 19 Mayıs 1919 Antiemperyalist yürüyüş, Türkan Saylan ve Cumhuriyet yürüyüşleri... Nedense ülkemde bin grup şahıs “Mayıs” deyince rahatsız oluyor. Örneğin 19 Mayıs, örneğin 1 Mayıs. Ellerinden gelse Mayıs’ı takvimden çıkaracaklar, çünkü Mayıs korkusunu kafalarından çıkaramıyorlar..- Bugünkü konumuz; 19 Mayıs 1919’un evrensel duruşu..
- Atatürk’ün Anadolu insanıyla başlattığı Antiemperyalist yürüyüşü..Onlar diyor ki; son Padişah Vahdettin Gazi’yi Samsun’a
-Atatürk demiyorlar, çünkü özde; Atatürk’ü unutturmak gibi basit bir duruşları var- Anadolu’da emperyal uşaklığı yapan eşkıyaları temizlemesi için görevlendirdi. O dinlememiş Osmanlıyı yıkmış.. Şevket Çorbacıoğlu olarak ben de diyorum ki; “Hayır! O; emperyal uşaklığı yapan eşkıyaların yanında emperyalleri de temizledi, Anadolu’nun yiğit insanlarıyla.. O; kişi egemenliğini (Monarşizmi-Padişahlığı) yıkarak, ulusal egemenliği yaşama geçirdi... O, ulusal egemenliği Cumhuriyet ile kurumsallaştırdı
-İşte bugün Onun kurumsallaştırdığı Cumhuriyet’in korunması için “Cumhuriyet Yürüyüşlerİ” yapılıyor
- O mazlum ülkelere rehber oldu, öğreti oldu, yürek oldu.. O; Anadolu insanıyla birlikte, dinsel, sosyal ve kültürel değerlerimizi batılı düşüncelerle harmanlayıp mazlum ülkelerin örnek aldığı özgün bir yapı oluşturdu. O; Anadolu'da tek idare, tek devlet, tek egemenlik, tek kumandan, tek meclis ve tek millet fikirlerinden hareket ederek, savaş anında ve sonrasında ve de yaşamın her alanında gerçek Ulusal Egemenlik ilkesini uygulamaya koydu.
O; Ulusun içine düştüğü kötü durum karşısında, bazı aydınlar memleketin kurtarılması için bir büyük devletin mandasını kabul etmekten başka çare görmezlerken, Atatürk bunlardan çok farklı düşünerek ulusa güveni esas alan bir hareketin peşinde oldu.
Şevket Süreyya Aydemir “Tek Adam” kitabında diyor ki; "Mustafa Kemal'in yeni hayatı, yeni âlemi, onun, 1919 Mayısının 19'uncu günü Samsun kıyısında Anadolu karasına ayak basmasıyla başlar, yani onun zuhurunun, hem kendi kaderine, hem milletimizin tarihine, hem çağımızın akışına, çeşitli yönlerden yön ve şekil veren safhası o gün, orada ve Mustafa Kemal'in Samsun kıyısına ayak basmasıyla başlamıştır.
"Atatürk’ün evrensel antemperyalist bu duruşundan rahatsız olanlar var. 16 Mayıs 2009’da yapılan Açık Öğretim Lisesi Sınavı’nda Atatürk’e yönelik ağır hakaret bulunan şu soruyu sorabiliyorlar, onlar: “Aşağıdakilerden hangisi Atatürk’ün kişisel özelliklerinden biridir?’
- a) Hayalperest oluşu,
- b) Maceracı oluşu,
- c) Mantıklı oluşu,
- d) Mandacı oluşu..
Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli tepkisinde çok haklı; “Bu sıfatların Türk ulusunun makus (kötü) talihini yenmenin ötesinde bütün mazlum ulusların idolü haline gelmiş bir kahramanın adıyla birlikte anılmasını, cehaletin doruğu olarak değerlendiriyoruz. Aksi halde bu sıfatların Atatürk’ün adıyla birlikte bir soruda seçenek olarak dahi verilmesi onun aziz hatırasına ihanet, Türk ulusuna hakarettir.
Bu pervasızlığın resmi bir sınavda yapılacağı olasılığını düşünmek dahi istemiyoruz. Böyle bir soruyu hazırlayan, denetleyen ve bu ulusun gençlerinin önüne koyma aymazlığını gösterenleri kınıyor, Cumhuriyetin savcılarını bu konuda sorumluluğu olanlarla ilgili olarak göreve çağırıyoruz. "Atatürk’ü kaybettirmek istiyorlar.. O’nu asla kaybetmeyeceğiz, o dünyada emperyalist doyumsuzluğa savaş açmış, bunu zaferle sonuçlandırmış ve kurduğu Cumhuriyet ile, Anadolu insanını taçlandırmış evrensel bir kimliktir.
Prof. Dr. Türkan Saylan’ı da kaybettirmek isteyenler bilsinler ki, Saylan’ı da kaybetmeyiz, o sadece aramızdan ayrılabilir, ayrıldı da, ama asla ayıramadılar, çünkü onun çağdaş ve ulusal duyarlılığı kurumsallaştıran düşünsellikleri çağdaşlık adına hep bizimle olacaktır. Tüm ulusumuzun başı sağolsun...
10 Aralık Hareketi Yürütme Kurulu adına sayın Burhan Şenatalar’ın dediklerine lütfen kulak verelim: “Çok değerli bir bilim insanı, örnek bir hekim ve olağanüstü bir eğitim gönüllüsünü yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Çağdışı akımlara ve darbelere karşı tavrını her zaman net bir şekilde ortaya koymuş olan Prof. Dr. Türkan Saylan’ ın olağanüstü özverili, üretken yaşamı ve Türkiye’nin çağdaşlaşması yolundaki hizmetleri her zaman saygıyla ve şükranla anılacaktır.
”Ulusal duyarlılıklarını, yurtseverliklerini özlerinde barındıran ve Atatürk’ün evrensel felsefesini duyumsayan, fakat Atatürk’e gösterdikleri abartılı kutsallaştırma davranışlarıyla (ritüellerle) Atatürk’ün evrensel öğretilerini durağanlaştıran sözde Atatürkçüler gibi algılarını edilgenleştirip Ortodoks sosyalist düşünce eskiliğinin baskısıyla dışa vuramayan gençler, Saylan için, olumsuz bağlamda olmadık değerlendirmelerde bulunmaktadırlar.
Bu gençler; nedense Atlantik ötesi yan gelmiş bir tarikat liderine karşı aynı katılığı göstermeyerek, demokrasiyi araç olarak görenlerle, ayrılıkçı milliyetçilerle ve de küresel efendinin söylemleriyle örtüşen söylemler geliştirebilmektedirler. Bilmeliler ki; son günlerde Saylan’a yapılanlar, tarikat yapılanmasındaki F tipi örgütlülüğe kaynak okullara seçenek olmaya başlayan ÇYDD’nin olağanüstü eğitim gönüllüleri projesinin beklenenin üstünde ilgi görmesidir/ gittikçe büyümesidir. Atatürk’ün ülkemizi emanet ettiği gençlere yönelik tehlikenin karanlık boyutunu, onların söylemleriyle söylemlerini örtüştüren ve heyecanla sanal devrim katsayılarını yükselten gençlerimizin iyi algılaması gerekir..
Karanlık düşüncelere ve darbelere karşı duruşunu net olarak ortaya koymaktan çekinmeyen böylesi bir yüreği karalamak, karanlığı görmemektir. Aklınız alıyor mu, eğitimleri için savaş verdiği 10-15 yaşlarındaki çocuklarla ve iyileştirdiği ve yaşama bağladığı lepra hastalarıyla Amerikan yanlısı darbe hazırlığında olması ve de ergenekonculukla suçlanması...!!!??? Deyin ki, ‘ Güvenirlik bağlamında bazı ??????’leri var kafamızda’ O zaman bir zahmet çevresinden, başta Sosyal Hizmet Uzmanı ÇYDD Çankaya Şube Başkanı Dr. Bülent İlik ve diğerlerini bir dinleyin veya okuyun..
Ülkemiz üzerine oynanan ve oynatılan tüm oyunları, siyasi ranttan soyut “Cumhuriyet yürüyüşleri” ile haykırmaya devam edeceğiz. Sakın ola bundan endişeniz olmasın, karanlığın gülen yüzleri..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Yorumlar
Yorum Gönder